Türkiye-Libya güvenlik ve askeri iş birliği mutabakatına ilişkin teklif - Ünal Çeviköz
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, "500 bin Suriyelinin kanına giren sözde Suriye rejiminin başındaki Beşşar Esed ile el sıkışma yarışına giren bazı milletvekillerimizin bu kez gidip Hafter ile el sıkışma yarışına girmeleri kabul edilemez." dedi.
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, "500 bin Suriyelinin kanına giren sözde Suriye rejiminin başındaki Beşşar Esed ile el sıkışma yarışına giren bazı milletvekillerimizin bu kez gidip Hafter ile el sıkışma yarışına girmeleri kabul edilemez." dedi.
Genel Kurulda, Türkiye ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti Arasında Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri devam ediyor.
Teklif üzerinde söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Libya'nın küresel güçlerin, ağırlıklarını her geçen gün hissettirdikleri kaotik bir savaş sahasına dönüştüğünü söyledi.
Libya'da durum böylesine karışık ve tehlikeliyken Türkiye'nin Libya denkleminde yangına benzin döktüğü görüşünü destekleyen bulguların giderek çoğaldığını savunan Çeviköz, böyle bir ortamda gündeme gelen güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırasının onaylanmasına karşı olduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2011'de Libya'daki çatışmaları yatıştırmak, ülkede huzur, barış ve istikrarı sağlamak amacıyla iki önemli karar aldığını hatırlatan Çeviköz, kararlardan birinin, Libya'ya yönelik geniş kapsamlı silah ambargosunu düzenlerken BM'ye üye devletlere önemli sorumluluklar yüklediğini dile getirdi. Çeviköz, karar uyarınca Libya'ya silah satışı, ihracı ve transferi yasakken BM'nin, Türkiye'den Libya'ya gemiler ve uçaklar dolusu silah, SİHA ve zırhlı araçlar gönderildiğini kayda geçirdiğini ifade etti.
"Türkiye'nin, BMGK'nin Libya'ya ilişkin kararlarını ihlal ettiğini" iddia eden Çeviköz, BM'nin bir diğer kararında, söz konusu silah ambargosuna uyulup uyulmadığını gözlemlemesi için oluşturulan uzmanlar heyetinin hazırladığı raporlarda, Türkiye'nin Libya'daki yangına nasıl benzin döktüğünü bütün çıplaklığıyla anlattığını ileri sürdü.
Çeviköz, "Bir yandan uluslararası hukuka dayalı meşruiyet tezleri ileri sürerek 'Libya'nın BM tarafından tanınan hükümetiyle anlaşma imzaladık. Ne var bunda?' diye soracaksınız ve bu hükümetle anlaşmalar imzalamayı haklı göstermeye çalışacaksınız. Öte yandan, aynı BM'nin, Güvenlik Konseyinin kararlarına aykırı hareket ederek Libya'ya silah ambargosunu delip silah göndereceksiniz. Bu nasıl bir uluslararası hukuk anlayışı?" diye sordu.
"Ülkemizi yalnızlaştıran politikalara karşıyız"
Bu keyfi uygulamalara dayalı dış politika anlayışının, Türkiye'yi neredeyse dünyanın en yalnız ülkelerinden biri haline getirdiğini savunan Çeviköz, "Türkiye, buna layık değildir. İktidar, İhvan dayanışmasıyla Libya'daki yangına benzin dökmeye devam ettikçe bunun ağır maliyetleri olacak. Bu maliyeti de halkımız ödeyecektir. Bu şekilde dar görüşlü ideolojik ve taraf tutan, ülkemizi yalnızlaştıran politikalara karşıyız. Onay vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, Libya'daki iç savaşa müdahil olmaması gerektiğini belirten Çeviköz, şöyle konuştu:
"Ülkemizin menfaatlerini mi korumak istiyorsunuz? O zaman Libya'daki savaşa taraf olmayın. Libya'ya silah ve savaşçı göndermeyin. Fikriniz sorulmadıkça başka ülkelerin iç işleri hakkında fikir vermekten bile kaçının. Diyelim ki bu teklif onaylandı veya Libya'ya uçak veya gemi gönderdiniz. Türk gemi ve uçaklarına vurma emri veren Hafter kuvvetleri de bize saldırdı. Ne yapacaksınız? Bunun için CHP olarak son kez uyarıyoruz, bu kanun teklifini geri çekin yoksa BMGK kararının ihlal edilmesini onaylamış olacaksınız.
Teklifi geri çekin yoksa İhvan saplantınız yüzünden evlatlarımızın uzak coğrafyalarda ölümüne neden olacaksınız."
"Doğu Akdeniz'de yeni düzen oluşturma çabaları sürüyor"
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Bozkır da dünyada birçok ülkede sorunlar yaşandığını, bölgesel ve küresel barış ve istikrarın sıkıntılı dönemden geçtiğini belirtti.
Özellikle Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, İran ve Kuzey Afrika ağırlıklı olarak yeni bir düzen, geleceğe yönelik yeni dengeler oluşturma çabalarının sürdüğünü, bu gelişmeleri yakından takip ettiklerini dile getiren Bozkır, "Dış politikadaki gelişmeleri izlemek yerine artık sorunların çözümünde mutlaka danışılan, kararlarda rol alan ve oyun kurucu rolündeki bir Türkiye, sahnede güçlü şekilde yerini almış bulunuyor." dedi.
Türkiye'nin köklü tarihi, kültürel ve akrabalık bağlarının, Libya ile derin ilişkiler geliştirmesine imkan sağladığını söyleyen Bozkır, "Libya'nın gönlümüzde ayrı bir yeri vardır. Onay süreci tamamlanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakat Muhtırası'yla artık denizden de komşu olduğumuz Libya'da güvenlik ve istikrarın sağlanması, bu ülkeyle siyasi ilişkilerimizi daha da geliştirmemizi sağlayacaktır. Libya ile güvenlik ve askeri iş birliğimizi geliştirme amacına matuf bu muhtıra da Libyalı kardeşlerimizin uzun yıllardır hasretini çektiği, kalıcı barış ve istikrara kavuşulması için meşru hükümet tarafından yürütülen çabaların desteklenmesi yönünde atılmış bir adımdır." diye konuştu.
Bozkır, Türkiye'nin, başından beri Libya'daki soruna askeri bir çözümün mümkün olmadığını, mevcut sorunların ancak BM himayesinde, Libyalı tüm kesimlerin katılımıyla ve bizzat Libyalılar tarafından yürütülecek siyasi süreçle kalıcı çözüme kavuşabileceğini savunduğunu vurguladı.
"Savaşı değil, diplomatik çabaları destekledik"
Uluslararası camiaya ve Libya'daki tüm muhataplara da bu yönde mesajlar verdiklerini, vermeye devam edeceklerini söyleyen Bozkır, "Başından itibaren savaşı değil, diplomatik çabaları destekledik, bu çabalara aktif olarak katıldık ve destek sağladık." dedi.
"Türkiye'nin, Libya'daki çatışmalara taraf olacağı" iddialarını anlamakta zorluk çektiğini belirten Bozkır, "Türkiye, Libya'da meşru hükümete yönelik saldırılar karşısında meşru hükümetin yanındadır. Bunun, 'çatışan taraflardan birinin yanında olarak' yorumlanması kabul edilemez. Libya'da kalıcı barışın tek yolu olan siyasi sürece geri dönülebilmesinin önündeki temel engel, Hafter'in sürdürdüğü maksimalist yaklaşım ve saldırganlıktır. Uluslararası camiaya mevcut durumun sürdürülemez olduğunu vurguluyor ve bir an önce ateşkes sağlanabilmesi için Hafter'i cesaretlendiren adımlardan uzak durulması gerektiğini telkin ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"500 bin Suriyelinin kanına giren sözde Suriye rejiminin başındaki Beşşar Esed ile el sıkışma yarışına giren bazı milletvekillerimizin bu kez gidip Hafter ile el sıkışma yarışına girmeleri kabul edilemez." diyen Bozkır, uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak BM kararlarına daima saygılı olduğunu, aynı hassasiyeti uluslararası toplumun diğer üyelerinden de beklediğini vurguladı.
"İzana sığdıramıyorum"
Kendisinden önceki konuşmacılar arasında Dışişleri Bakanlığı bünyesinde yıllarca birlikte görev yaptığı milletvekillerinin de bulunduğunu hatırlatan Bozkır, "AK Parti hükümetleri döneminde büyükelçilik ünvanını alan, müsteşar yardımcısı olan ve önemli büyükelçiliklerde görev yapan bu arkadaşlarımızın, bulunduğum görevler itibarıyla bulundukları yerlerden gönderdikleri kriptoları da bizzat okuyan biri olarak, o görevler sırasında hükümetimizin dış politikalarını son derece destekleyen hatta bu politikaları daha da ileri götürmek için çaba sarf eden durumlarını gözlemledim. Görevdeyken başka şeyleri söyleyip emekli olduğunun ertesi günü gelip milletvekilliğinde 'İktidarın dış politikasını kınıyorum, iktidar dış politikayı bilmiyor. Bu iktidar dış politikasıyla ülkeyi felakete götürüyor.' demeyi hem izana sığdıramıyorum hem de bu arkadaşlar adına üzüntü duyuyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Sataşmadan söz alan İYİ Parti Aydın Milletvekili Adnan Sezgin, Türkiye'yi büyükelçi olarak temsil ettiğini hatırlatarak, "Moskova Büyükelçiliğim sırasında Suriye ihtilafıyla ilgili görüşlerimi, dönemin hükümetinin görüşlerine aykırı olmasına rağmen açık şekilde ifade ettim. Sayın Bozkır, belki bütün telgraf ve kriptoları okumamıştır." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Çeviköz, "Her şeyden önce bir devletin temsilini yapan büyükelçi, yazdığı kriptolarda ne ifade ederse etsin, bunlar uzun bir süre gizlilik gerektiren bilgilerdir. Ben de Sayın Bozkır'ın yazdığı kriptoları okudum ama benim meslek terbiyem onun yazdığı kriptolardaki ifadeleri söylememe izin vermiyor." dedi.
Çeviköz, "Devleti temsil ettiğinizde devletin ali çıkarlarını sonuna kadar savunursunuz. Bugün farklı siyasi partilerde görev yapıyor olmamız, benim devleti temsil ettiğimi ve devletin çıkarlarını gözettiğimi gösteriyor ama Sayın Bozkır'ın bugün iktidar partisinde yer alması demek ki bütün kariyeri boyunca iktidarı temsil ettiğini gösteriyor." diye konuştu.
"Aynı ruhla Libya'da olacağız"
Teklif üzerinde söz alan Türkiye'nin Libya Özel Temsilcisi ve AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, Türkiye'nin, Akdeniz'de mavi vatanı müdafaa etmek, enerji arzı güvenliğini sağlamak ve oyun kurucu aktör olmak için ciddi bir mücadelenin içinde olduğunu belirtti.
Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin, Türkiye'nin Akdeniz'de önemli bir müttefiki olduğunu söyleyen İşler, "Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin yanında durmak, Akdeniz'deki hak ve çıkarlarımız açısından bir zorunluluktur. 'Türkiye'nin Libya'da ne işi var?' şeklinde eleştiriler duymaktayız. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal, İtalyanlara karşı Libya'nın müdafaası için neden oraya gittiyse bugün biz de aynı ruhla Libya'da olacağız." ifadelerini kullandı.
"Trablus yönetimi cihatçıdır." şeklinde uluslararası basından alıntılama yapmak suretiyle Türkiye'nin Libya politikasını eleştirmenin "dikkatsizlik" olduğunu dile getiren İşler, "Zira tanımlamalarına itibar edilen uluslararası basın, PKK ve PYD gibi terör örgütlerini kahraman olarak takdim etmektedir. İlla da Libya'da kim kimdir diye merak ediyorsanız, açın BM kararlarına bakın. Hem illa Libya'da bir cihatçı arayacaksanız Hafter'in komutanlarına bakmanız yeterli olacaktır çünkü Hafter saflarında savaşan çok sayıda radikal komutan ve militan bulunmaktadır." diye konuştu.
İşler, Türkiye'nin, attığı bu adımla Libya'da iç savaşın bir parçası olmadığını, Libya'da demokratik ve sivil yönetim altında bir güvenlik sektörü reformu için Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne destek verdiğini ifade etti.
Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin, 2016'nın mart ayında Trablus'ta göreve başladığını, Türkiye ve dünyanın kendisini muhatap alacağını duyurduğunu hatırlatan İşler, şunları kaydetti:
"Akdeniz'de Türkiye karşıtı fiili durum yaratmak isteyenler, meşru bir hükümet yerine illegal bir milis liderin kendileri için daha elverişli bir muhatap olduğunu düşünerek onu el altından desteklemeye başlamıştır. Muhalefet vekillerine soruyorum: Türkiye karşıtı denklemde sırf daha elverişli olur diye altına imza attıkları tüm anlaşmalar hilafına, illegal bir milis lideri illegal biçimde destekleyenlere karşı ne yapmamızı bekliyordunuz? Türkiye'nin asıl hedefi Libya'da krizi derinleştirmek değil, çözümdür."
"Mustafa Kemal'i hiç anlamadınız mı?"
Kendisinden önceki konuşmalarda "teslimiyetçi bir tavrın sergilendiğini" savunan İşler, "Mustafa Kemal'i hiç anlamadınız mı, Mustafa Kemal'in dış politika vizyonunu hiç okumadınız mı? 1934'te o zamanın kıt imkanlarıyla Balkan Paktı'nın, 1937'de Sadabat Paktı'nın kurulmasına öncülük eden Mustafa Kemal değil midir? Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı bizim izlediğimiz politikanın aynısını izlerdi." dedi.
"İhvancı" suçlaması yapıldığını hatırlatan İşler, "Biz Libya siyasi anlaşmasının ortaya çıkardığı Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle muhatap oluyoruz. Bunları 'İhvancı' olmakla suçluyorsunuz. O zaman bunları destekleyen uluslararası toplum İhvancıları mı destekliyor? Biz Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklerken siz kimi destekliyorsunuz?" ifadelerini kullandı.