Haberler

Türkiye'nin neredeyse tüm dağlarını fotoğrafladı

Abone Ol

DAĞCI, yazar, fotoğrafçı, dalgıç, yönetmen, gazeteci... Birçok alanda eser ortaya çıkaran Ersin Alok, Türkiye'nin neredeyse tüm dağlarını fotoğrafladı.

Elif YAVUZ-Özgür KUMANOVALI/ İSTANBUL, DHA - DAĞCI, yazar, fotoğrafçı, dalgıç, yönetmen, gazeteci... Birçok alanda eser ortaya çıkaran Ersin Alok, Türkiye'nin neredeyse tüm dağlarını fotoğrafladı. Dağları, ovaları fotoğraflarken de 80 bin kaya üstü resim ortaya çıkardı. Türkiye'nin ilk Paris Bienali birinciliği almasının yanı sıra, bienalde de ilk kez bir fotoğrafın sanat eseri kabul edilmesini sağladı. 82 yaşındaki Alok, dağları, denizleri, ovaları nasıl fotoğrafladığını anlattı

PARİS BİENALİ'NDE İLK TÜRK

1966 yılında 5'nci Paris Bienali'nde fotoğraf dalında Türkiye'den ilk kez birincilik kazanan Alok, fotoğrafın duyguyu en iyi yansıtma aracı olduğunu belirterek, "Bir duyguyu anlatmak için gerekli bir araç olayı var. Ben fotoğrafın bunu çok iyi yapacağına inandım.  Çünkü M.Ö. 20 binli yıllarda insanlar istek ve arzularını kayalar üzerinde çizerek anlatıyor. Onlar kendilerine anlatmak için yaptı ancak kaya olduğu için bunlar kaldılar. Bu sefer çok teknik bir durum başladı. Kayaların resmini çekmek sevgilinin portresini çekmeye benzemiyor.  Bu sefer bu iş nasıl öğrenilir diye bakmaya başladım. Derken Paris'te bir Dünya 1'inciliği kazandım. Dolayısıyla Paris'e gittim. Ben orada fotoğrafı öğrenmeye başladım. Fotoğraf neden ışık, biçim, kompozisyon bunları öğrendim" dedi.

BİRİNCİLİK GETİREN : SAMATYA'DA ASILI DURAN HAYVANLAR

Birinciliğe giden süreci ve birinciliği nasıl öğrendiğini anlatan Ersin Alok, "1966 yılının Kasım ayındaydı yarışma. Samatya'da dericiler vardır. Hayvanlar gelir, kesilir, derileri ayrılır. Tabaklama dediğimiz işlemle kurutulur. Bir pazar günü sabahleyin oradan geçiyordum. İçeri girdim. Hayvanların içi boşaltılmış, ters çevrilmiş ancak hayvanların baş tarafı duruyor ve asılmışlar. Ben onları çekmeye başladım. Paris Bienal'i de o sene Bienal'in konusunun 'absürt' olduğunu açıkladı. Absürt, gerçek olup da gerçek olmayan demek. Ben 5-6 tane fotoğraf gönderdim. Buradaki Resim Heykel Müzesi organize ediyordu. Dünyadan 44 bin fotoğraf gönderildi. Bir yanlışlıkla ben birincilik aldım" diye konuştu.

23 MİLYONLUK ANALOG VE DİJİTAL ARŞİV

Beyoğlu'ndaki stüdyosunda 23 milyon fotoğraf bulunan Alok, fotoğrafçılıkta arşivin önemine de değindi. Alok, "Paris'te Vouge'da ilk gördüğüm şey arşivdi. Diyelim bir fotoğraf çekildi, bu fotoğraf atılmıyor ki. Hemen olması gerek yere koyuluyor. Sonra ben orada anladım ki biz çektiğimiz fotoğrafı aramaya başladığımız zaman orada mı? Burada mı? Hayır öbür gözde diye arıyoruz.  Böyle bir şey olmaz. Bu yüzden arşiv ön plandaydı. Şu anda arşiv konusunda 23 milyon fotoğrafla ilgili bir pozisyondayız. Arşiv de analog ve dijital olmak üzere ikiye ayrılıyor" dedi.

"BENİM KEŞFİM OLAN EN AZ 80 BİN KAYA ÜSTÜ RESİM VAR"

Dağcılık, prehistorya ve fotoğrafçılığı birleştiren Alok, Türkiye'de 80 bin kaya üstü resim keşfettiğini söyledi. Kaya üstü fotoğraf çekmenin zor olduğunu dile getiren Alok, "Fotoğraf dediğin şeyi ben elime aldığım zaman içinde mutlaka bir sebebi olmalı. Sebebi olmayan bir fotoğrafın bence bir anlamı yok. Dağ fotoğrafı çekiyorsan da içinde bir sebebi var. Prehistoria fotoğrafı çekiyorsan da olmalı.  Prehistorik fotoğrafı çekmenin en zor yanı görmektir. Görmek için de bilmek gerekiyor. Bu konuda Türkiye kelimelerle anlatılmaz bir deryadır. Benim keşfim olan en az 80 bin kaya üstü resim var" ifadesini kullandı.

"HER KAYITSAL ÇEKEN ÇI DEĞİLDİR"

Fotoğrafçı olmak isteyenlere de tavsiyelerde bulunan Alok, telefon ve dijital fotoğraf makinesi ile fotoğraf çekenleri de değerlendirdi. Alok, "Biz buna kayıtsal fotoğraf diyoruz. Her şey kayıtsal olabilir. Ama her şey fotoğraf olamaz. Her kayıtsal çeken fotoğrafçı değildir. Fotoğrafçı, bilinci olarak gördüğü olayı kendi içinde hacimsel olarak yaratan adamdır. Eğer fotoğrafçı sanatsal bir iş yapmak istiyorsa şunu asla unutmamalıdır. Sanatsal işlemin en iyi tarifini Sigmund Freud yapmıştır; Sanat bilinç ve bilinçaltı materyallerinin müşterek faaliyeti sonunda iç dünyanın objektif olarak dış dünyaya açılması halidir. Eğer bir fotoğrafçı bunu düşünerek, biçimleri, olayı, ışığı ve en önemlisi kendi beynini onun içine koyabiliyorsa ve sembolü kullanabiliyorsa işte o zaman fotoğrafta sanat yapmış oluyor" diye konuştu. Usta fotoğrafçı Alok'un bugüne dek 24 kitabı yayımlandı. Ayrıca ses kayıtları konusunda yaptığı çalışmalarla ses arşivi oluşturdu. Beş milyona yakın diadan oluşan arşiviyle de Türkiye'nin ilk DIABANK'ını kurdu.


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Ersin Alok Yönetmen Türkiye Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title