Haberler

TÜRKİYE'NİN YAŞAYAN İLİM HAZİNELERİ - Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli (6)

Güncelleme:
Abone Ol

Türkiye'de en yaygın tefsirli Kur'an-ı Kerim meallerinden "Feyzü'l Furkan" adlı eseriyle tanınan Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli, çeşitli vakıf ve camilerde tefsir ve meal dersleri vermenin yanı sıra akademik eserleri de kaleme alıyor.

Türkiye'de en yaygın tefsirli Kur'an-ı Kerim meallerinden "Feyzü'l Furkan" adlı eseriyle tanınan Prof. Dr. Hasan Tahsin Feyizli, çeşitli vakıf ve camilerde tefsir ve meal dersleri vermenin yanı sıra akademik eserleri de kaleme alıyor.

Kur'an-ı Kerim ilmini derinlemesine öğrenmek amacıyla 72 yaşında yüksek lisans eğitimini tamamlayan Prof. Dr. Feyizli, 83 yaşında profesör unvanını elde etti.

Kırşehir'in merkez ilçesinin Alipaşa Mahallesi'nde 19 Ekim 1934'te dünyaya gelen Feyizli, 1949 yılında ilkokuldan mezun oldu. Feyizli, din eğitimi yasağının kalkmasının ardından Kırşehir'de açılan ilk Kur'an kursunda, Mustafa Koçluk Hoca ile başladığı hafızlık eğitimini aynı yıl tamamladı.

Talim, tecvit ve kıraat-ı aşere dersleri alarak "Kurra hafız" olan Feyizli, 1959'da İstanbul İmam Hatip Lisesi, 1960'da İstanbul Sanat Okulu Elektrik Bölümü ve 1963'te Yüksek İslam Enstitüsünden mezun oldu. Teknik Meslek Yüksek Okulu Elektrik Bölümü'nden, uzaktan eğitim aracılığıyla mezun olan Feyizli, çeşitli şehirlerdeki imam hatip liselerinde meslek dersleri öğretmenliği ve idarecilik yaptı.

Öğretmenlikten 1985 yılında emekli olan Feyizli, aynı yıl Avrupa'ya giderek 20 yıl boyunca burada çeşitli eğitim, tebliğ ve irşat faaliyetlerinde bulundu. Türkiye'ye 2005'te dönmesinin ardından akademik eğitim görmek isteyen Feyizli, Hollanda'nın Rotterdam kentindeki Avrupa İslam Üniversitesinde yüksek lisans, doktora, doçentlik ve profesörlük tezlerini tamamladı.

Arapça ve Fransızcayı iyi, Flemenkçe ve Almancayı orta derecede bilen Prof. Dr. Feyizli, "Türkiye'nin Yaşayan İlim Hazineleri" haber dosyası kapsamında AA muhabirinin sorularını yanıtlayarak hayat hikayesi, ilmi çalışmaları, din eğitiminin önemi ve İslam dünyasında son dönemde varlık gösteren şiddet ve terör eğilimli akımlarla ilgili açıklamalar yaptı.

SORU: "Mübarek ramazan-ı şerif ayı içerisindeyiz lakin bu yıl farklı bir ramazan yaşıyoruz. Koronavirüs salgını nedeniyle Müslümanların çoğunlukla zamanlarını evde geçirdiği bugünler için tavsiyelerinizi ve hislerinizi öğrenebilir miyiz?"

HASAN TAHSİN FEYİZLİ: "Rabb'imize şükür, ramazan-ı şerife kavuştuk. Bir taraftan mübarek ramazan ayının sevabına kavuşmaya çalışmanın sevinci içindeyiz, diğer taraftan bütün toplumları hercümerç eden ve çaresizlik içinde bırakan koronavirüs belasının üzüntüsü içindeyiz. Bela, 'imtihan' demektir. Koronavirüs salgını bir imtihandır. Her devirde bu tür imtihanlar olmuştur. Günümüzde de bunun adı koronavirüstür.

Allah, Kur'an-ı Kerim'de Enfal Suresi'nin 60'ıncı ayetinde, 'Düşman durumunda olanlara karşı gücünüz yettiği kadar her türlü kuvvetten hazırlık yapın.' emrediyor. Örneğin deprem ve sele karşı teknik ve yapı bakımından hazırlık yapılması lazım. Hastalıklara karşı da ilaç, tıbbi cihaz ve gereçlerin hazırlığının yapılması lazım. Bütün dünya bu görünmeyen virüse karşı aciz durumda. Türkiye, elhamdülillah koronavirüsle mücadele sürecinde gıpta edilecek bir başarıya sahip. Tıbbi cihazlarımız bütün insanlara yetiyor, başka ülkelere yardım ediyoruz. Avrupa'nın 'Hümanistlik' adı altındaki modası çöktü. Salih insanlar olarak, Allah'ın, 'Bir insanı kurtarmak, bütün insanları kurtarmaktır.' emriyle harekete geçtik.

Bütün insanlığın son peygamberi Hazreti Muhammed, 6'ıncı asırda, 'Veba ve salgın hastalığın bulunduğu yerlere girmeyiniz, bulunduğunuz yerden çıkmayıp tedbirlerinizi alınız. Yemek yedikten sonra ellerinizi yıkayınız.' buyuruyor. Bu bakımdan dinimizi daha iyi bildiğimiz zaman sokağa çıkma yasağı kendiliğinden uygulanır ve bir yaptırım uygulamaya lüzum kalmaz. Hadisi şerifte böyle buyurulduğuna göre, sokağa çıkamamamız zorumuza gitmemeli. Dinimizin emri olarak koronavirüsten korunmaya çalışacağız. Devletimizin koronavirüsle mücadele sürecindeki yaptırımlarını gönül hoşluğuyla yerine getirmemiz lazım.

Ramazan ayında sağlığımızı korurken manevi değerlerimizi de düşünmemiz lazım. Madem ki evde kaldık, bu ramazanda bir muhasebe yapmamız lazım. 'Allah'a karşı ne kadar yararlı iş yapıyoruz?' diye kendimizi bir hesaba çekelim, nefis muhasebesi yapalım. Ramazanın 10 günü rahmet, 10 günü mağfiret ve üçüncü 10 günü de cehennem azabından kurtulmak olduğu hadisi şerifte müjdelenmektedir. Ramazanın başındaki 10 günde 'Ya Erhamerrahimin' lafzını, ikinci 10 günde 'Esteğfirullah el azim ve etübü ileyh', üçüncü 10 günde de 'Subhaneke fekhın azabennar' veya 'Rabbena atina fid'dünya haseneten ve fil'ahireti haseneten ve kına azabennar' ayetini okuyalım. Dilimizi ve sevap defterimizi dolduralım.

Bu ramazanı bir fırsat bilerek Kur'an-ı Kerim mealini de okumalıyız. Allah ile buluşmak namaz kılarken, Allah ile konuşmak da Kur'an-ı Kerim'i okurken olur. Rabbimiz, koronavirüs salgınından bütün insanlığı korusun. Ölenlere rahmet, kalanlarımıza acil şifalar versin. Rabbimiz, hayırlarla bayrama ulaşmamızı nasip eylesin."

Kaynak: AA / Güncel

Hasan Tahsin Koronavirüs Türkiye Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title