TYB Genel Başkanı: İsrail'in Gazze saldırıları insanlığın borcudur
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, İsrail'in Gazze'ye 7 Ekim'den bu yana devam ettirdiği saldırıların biran önce sona erdirilmesinin ve halka acilen insani yardımların ulaştırılmasının insanlığın boynunun borcu olduğunu kaydetti. TYB, İsrail'in Gazze saldırıları ve insanlık dışı zulme dikkat çekmek amacıyla birlik binasında 'Gazze Çalıştayı' düzenledi.
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, İsrail'in Gazze'ye 7 Ekim'den bu yana devam ettirdiği saldırıların biran önce sona erdirilmesinin ve halka acilen insani yardımların ulaştırılmasının insanlığın boynunun borcu olduğunu kaydetti.
TYB, İsrail'in Gazze saldırıları ve insanlık dışı zulme dikkat çekmek amacıyla birlik binasında "Gazze Çalıştayı" düzenledi.
Çalıştayın açılışında bir konuşma yapan Arıcan, Gazze'deki saldırıların başlangıcından itibaren ilk tepkiyi birlik olarak verdiklerini ve imza kampanyası başlattıklarını söyledi.
Arıcan, 7 Ekim'den itibaren bilinçli şekilde İsrail'in Gazze halkını yeryüzünden silmek istercesine yaptığı soykırımın tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştiğini belirtti.
Arıcan, "Müslümanların mübarek ayı ramazanda dahi bu mazlum ve asil halka bu zulüm devam ediyor. Hiçbir inanca saygısı olmayan, kadın, erkek, çocuk, yaşlı, canlı, cansız, hukuk tanımayan bu zulmün biran önce sona erdirilmesi ve buradaki halka acilen insani yardımların ulaştırılması insanlığın boynunun borcudur." dedi.
Gelinen noktada işin çok büyük bir boyuta ulaştığını kaydeden Arıcan, şunları söyledi:
"İsrail terör devletini hiçbir güç şu an durduramıyor. Kanun, yasa, uluslararası hukuk, hiçbir insani değer tanımaksızın çocuklar, kadınlar hunharca şehit ediliyor. Oruç tutulan bu mübarek ayda inançlarını, vecibelerini yerine getirmeye çalışan bu insanlara sahur, iftar yapacak en asgari düzeydeki beslenmelerine bile müsaade edilmiyor. İnsanlığın bittiği yerdeyiz. Bunlar olurken, Gazze, Filistin halkı asaletini koruyor, duruşunu koruyor ve varlığını ayakta tutmaya çalışıyor sadece. Aslında yaşanan bir savaş da değil. Karşıda düzenli bir ordu yok. Karşıda bir mukavemet yok. Artık kontrolden, insanlıktan çıkmış bir terör devletinin Gazzelileri silme çabası olarak görüyoruz. Gazze'deki masum halkın sesi olmayı, sözcüsü olmayı şiar edindik."
Arıcan, yazar, akademisyen, dış politika uzmanı ve ilim adamlarının katılımıyla yüz yüze ve çevrimiçi olarak iki oturum halinde yapılacak çalıştayda siyaset, uluslararası ilişkiler, ekonomi, hukuk, kültür-edebiyat, psikoloji, sosyoloji alanlarında Gazze'nin durumunun masaya yatırılacağını söyledi.
Musa Kazım Arıcan, Türkçe, Arapça, İngilizce ve İbranice olarak hazırlanacak çalıştay sonuç bildirisinin, basın yoluyla kamuoyuna açıklanacağını ayrıca Türkiye ve dünyadaki ilgili-sorumlu kurum-kuruluşlarla paylaşılacağını belirtti.
"Hristiyanlar, Yahudilere her türlü desteğin sağlanmasını dini bir görev olarak kabul ediyor"
Açılış konuşmasının ardından, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şinasi Gündüz, "Gazze soykırımının teopolitik boyutu" isimli sunumunda, 7 Ekim sonrasında İsrail'in katliamı nasıl meşrulaştırdığını anlattı.
Gündüz, işgalci İsrail yapılanmasında iktidarın, halkın kendisine destek verdiğini ve halkı motive ettiğini belirterek, "Gazze'de katliam yaparken, 'Biz seçilmiş bir halkız. Tanrı tarafından seçildik. Diğer halklardan farklı bir konumumuz var. Dolayısıyla bu topraklar bize vadedildi' diye kendilerini ve halkı motive ediyorlar." diye konuştu.
İsrail'in Filistin ve Gazzelileri, Hz. Musa döneminde Yahudilerin Mısır'dan Kenan bölgesine geçtiklerinde düşman olarak gördükleri Amaleklilerle özdeşleştirdiklerini söyledi.
İsrail'in kutsal kitaplarından referans alarak soykırım yaptığını söyleyen Gündüz, şunları kaydetti:
"Bu soykırımın ilk günlerinde ABD bunun din savaşı olduğunu söyledi. Hristiyanlar da Yahudilerin 'seçilmiş halk' olduğunu kabul ediyor. Hristiyan ve Yahudi siyonistlerin mesih düşüncesinde de bir ortak nokta var. Netanyahu ve etrafındaki kişiler, kutsal kitaplarından atıfta bulunarak şu anda yapmakta oldukları mücadelenin, adeta mesih döneminin inşasına yönelik bir mücadele olduğu çağrışımında bulundular. Hristiyan siyonisitler bir Yahudi mesih beklemiyor ama her iki kesim de mesih beklentisi noktasında ittifak yapmış durumdalar. Hristiyanlar, Yahudilere kayıtsız, şartsız her türlü desteğin sağlanmasını dini bir görev olarak kabul ediyor. Soykırım, analiz edilirken teopolitik arka planın kesinlikle ihmal edilmemesi gerekiyor. Çünkü insanları yönlendiren ve zihin yapılarını inşa eden temel argüman dindir."
Programda, Prof. Dr. Ali Osman Kurt, Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir, Prof. Dr. Kudret Bülbül, Prof. Dr. Mete Gündoğan, Prof. Dr. Ahmet Yıldız, Doç. Dr. Muhammet Enes Kala, Doç. Dr. Halid Üveysi, Doç. Dr. Mustafa Yetim, Doç. Dr. Recep Yorulmaz, Dr. Nuri Salık konuşma yaptı.