Türkiye, yeni yatırımlarla Bosna Hersek'teki beyin göçünü engellemek istiyor
Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde Türkiye-Bosna Hersek ilişkilerinin ivme kaybetmediğini vurgulayarak yeni projelerle Bosna Hersek'teki beyin göçünü engellemek istediklerini söyledi.
Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Haldun Koç, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde Türkiye-Bosna Hersek ilişkilerinin ivme kaybetmediğini vurgulayarak yeni projelerle Bosna Hersek'teki beyin göçünü engellemek istediklerini söyledi.
Bosna Hersek'teki üst düzey yetkililerle görüşmeler gerçekleştiren Koç, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, tarihi, kültürel ve siyasi nedenlerden dolayı iki ülkenin birbirine çok yakın olduğunu, Bosna Hersek'in istikrar, refah ve kalkınmasının Türkiye'nin öncelikleri arasında yer aldığını söyledi.
Koç, salgın döneminde tüm dünya gibi Bosna Hersek ve Türkiye'nin de zor bir süreçten geçtiğine dikkati çekerek, bu dönemde de sahada en fazlasını yapmaya gayret ettiklerini ifade etti.
Türkiye için ekonomi, ticaret ve kalkınma odaklı projelerin her zaman ön sırada yer aldığını vurgulayan Koç, ekonomik ve ticari anlamda atılacak somut adımların Bosna Hersek'teki siyasi istikrarı da pekiştireceğini dile getirdi.
Ticaret hacmi, salgına rağmen muhafaza edilecek
İki ülke arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 700 milyon dolara ulaştığını ve hedefin 1 milyar dolar olduğunu anımsatan Koç, ancak salgın nedeniyle ekonomik ve karşılıklı hareketlilik anlamında bir duraksama dönemi yaşandığına işaret etti.
Koç, salgına rağmen mevcut rakamlar itibarıyla sene sonunda 700 milyon doları yeniden muhafaza edebileceklerine dikkati çekerek, "Bütün sıkıntılara rağmen ticaretin tekrar aynı dinamizmle rakamsal olarak yürüyebilmesi bir başarıdır." dedi.
Sağlık ve ilaç sektörü gibi alanlarda altyapıya yapılan yatırımların ne kadar önemli olduğunun salgında bir kez daha görüldüğünü belirten Koç, sağlık alanında ve ilaç sektörüyle ilgili neler yapılabileceğini de temaslarında ele aldıklarını aktardı.
Koç, görüşmelerinde, Türkiye'den marka değeri büyük yatırımcıların buraya gelmesi için teşvikler ve kolaylıklar konusunda da mutabık kaldıklarını belirterek, özellikle salgın ve sonrasında Bosna Hersek makamlarının en üst düzeyde her türlü kolaylığı sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.
Yatırımların buradaki istihdama katkı sağlayacağının altını çizen Koç, "Temel hedef, Bosna Hersek'in yaşadığı ekonomik sıkıntılar arasında öne çıkan beyin göçünün engellenip genç nüfusun Bosna Hersek'te kalmasıdır. Bu da istihdamla olacaktır. Türkiye, bunun farkında ve projelerini de buna yönlendiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
THY, salgında Bosna Hersek'in dünyayla bağlantısı oldu
Ziraat Bankasının şubeleriyle tüm Bosna Hersek'e yayıldığını, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) ülke genelinde kalkınma projeleri hayata geçirdiğini, Natron Hayat ve Şişecam gibi Türk yatırımlarının önemli istihdam olanakları sağladığını aktaran Koç, salgın döneminde Bosna Hersek'in dünyayla bağlantısı olan Türk Hava Yollarının (THY) da gurur kaynağı olduğunu vurguladı.
Koç, THY'nin uçuşların serbest bırakıldığı ilk günden itibaren Bosna Hersek uçuşlarına devam ettiğini belirterek, Bosna Hersek'in hem ekonomik hem de beşeri anlamda dünyayla bağlantısının THY üzerinden sağlandığına işaret etti.
Balkanlar için en önemli projelerden birinin de Türkiye'nin desteklediği Saraybosna-Belgrad Otoyolu olduğunun altını çizen Koç, Ekim 2019'da başlatılan projenin Sırbistan tarafındaki inşaatının salgına rağmen sürdüğü bilgisini verdi.
Koç, Bosna Hersek tarafında da projenin hızlı bir şekilde ilerlemesini arzuladıklarını, zira bu projenin hem insani ilişkiler hem de bölgenin kalkınmasına çok önemli katkısı olacağını kaydetti.
Sırpların yoğun olduğu Banja Luka'da başkonsolosluk
Sırp nüfusun yoğun olduğu Banja Luka şehrine atanan yeni başkonsolosun 15 Eylül'de görevine başladığını anımsatan Koç, Bosna Hersek'in tamamına somut anlamda da ulaşmanın bölgenin yararı, ticari ve beşeri ilişkilerin gelişimi için çok önemli olduğunu kaydetti.
Koç, Bosna Hersek'in bir süre önce negatif PCR testiyle yabancılara yeniden sınırlarını açtığını ifade ederek, "Bundan sonraki dönemde, bu kararın sahada yansımalarının olumlu olmasını bekliyoruz." dedi.
Turizmin Bosna Hersek için önemine de değinen Koç, Bosna Hersek'e komşuları Hırvatistan ve Sırbistan'dan sonra en fazla Türkiye'den turist geldiğini dile getirdi.
Koç, Bosna Hersek'te ayrıca Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Türk Kızılay, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Diyanet Vakfı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile Uluslararası Saraybosna Üniversitesinin de kendi alanlarında yoğun çalışmalar yürüttüğüne dikkati çekti.
Tüm bu Türk kurum ve kuruluşlarının ekonomi, kalkınma, eğitim ve istihdam anlamında çok büyük katkıları olduğunu kaydeden Koç, daha güçlü ve müreffeh bir Bosna Hersek'in istikrar ve barışın hakim olduğu Balkanlar'daki bu hassas konumunu muhafaza etmesini istediklerini vurguladı.
Yerel seçimler, genel seçimlerin provası olacak
Koç, Bosna Hersek'te kasımda yapılacak yerel seçime de değinerek, bu seçimin aslında 2 yıl sonraki genel seçimin de bir provası olacağını belirtti.
Salgın devam ederken Balkanlar'da seçim yılı olduğuna dikkati çeken Koç, bu yıl içinde bölge ülkeleri Karadağ, Hırvatistan, Sırbistan ve Kuzey Makedonya'da da seçimler yapılacağını anımsattı.
Koç, yeniden bir ivme kazanma, siyaseten ve ekonomik anlamda yeni projelerin ortaya konması bakımından seçimlerin bir geçiş noktası olduğunu belirterek, seçimlerin sağlıklı ve demokratik anlamda adil ve şeffaf bir çerçevede yapılmasının ve sonuçlarının uygulanmasının önemli olduğunu kaydetti.
Bosna Hersek'teki Yüksek Temsilci Ofisinin (OHR) önemli bir kurum olduğunu ve bu kurum çerçevesinde düzenli olarak Barış Uygulama Komitesi (PIC) toplantıları yapıldığını aktaran Koç, Türkiye'nin de PIC bünyesinde aktif bir üye olarak İslam İşbirliği Teşkilatını (İİT) da temsilen yer aldığını aktardı.
Koç, bu platformda tüm tarafların görüş alışverişinde bulunabilmesinin istikrarın devamı açısından önemli olduğunu kaydederek, Türkiye'nin PIC üyeliğinin, bölgenin de yararına olacak ve tüm tarafları kucaklayacak politikalar üretilmesine katkı sağladığını söyledi.
Bosna Hersek'teki bir krizin hiçbir faydası olmayacağı gibi bölge açısından istikrarsızlık unsurundan başka bir anlam taşımayacağını vurgulayan Koç, "O yüzden bu ülkenin bütünlüğü ve istikrarı, bir anlamda Balkanlar'ın da Avrupa'nın da istikrarı açısından son derece önemlidir." diye konuştu.
Salgın döneminde Türkiye'den destek
Koç, salgının henüz ortaya çıktığı ve ülkelerin acil yardıma ihtiyacı olduğu anlarda Türkiye'nin samimi dost olarak yardım eden bir ülke olduğunu vurgulayarak, "En zor dönemde yardım elini acilen uzatabilmek önemliydi. Zira Türkiye'nin de salgınla bir mücadelesi vardı. Ancak konu Bosna Hersek ve Balkanlar olunca, biz azami ölçüde bu desteği sağlamaya gayret ediyoruz." dedi.
Türkiye'nin Bosna Hersek'e karşı çok farklı bir duygusallığı bulunduğunu ve beklenmedik bir krizde koşullar her ne olursa olsun yardım elini ilk uzatan ülke olduğunu söyleyen Koç, "Aynı durum, Bosna Hersek için de geçerli. Bu anlamda bizim için önemli olan 15 Temmuz gecesi Bosna Hersek'ten gelen ilk destek mesajıydı. Bunlar unutulmaz." ifadelerini kullandı.