Haberler

Tüsiad Başkanı Yılmaz: İşsizliği Aynı Seviyede Tutabilmek İçin, Yüzde 5.5'lik Büyüme İhtiyaç Var

Abone Ol

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ESİAD) ev sahipliğinde düzenlediği 17'nci Girişimci ve İş Dünyası Zirvesi'nin açılış toplantısı Eskişehir Anemon Otel'de yapıldı.

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ESİAD) ev sahipliğinde düzenlediği 17'nci Girişimci ve İş Dünyası Zirvesi'nin açılış toplantısı Eskişehir Anemon Otel'de yapıldı. Toplantıya Eskişehir Valisi Gügör Azim Tuna, TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ile çok sayıda sanayici ve işadamı katıldı.

KRİZİN TEMELLERİNE HENÜZ İNİLDİĞİ SÖYLENEMEZ

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz yaptığı konuşmada ekonomik kriz sonucu sanayileşmiş dev ekonomilerin sarsıldığı, son yüzyılın temel iktisadi söylem ve politika tercihlerinin ağır bir sorgulama altında olduğu bir dönemden geçildiğini söyledi. Yılmaz şöyle devam etti: "2009 yılında yaşanan dip noktadan bu yana, önemli sayılabilecek toparlanmalar gözlemlenmesine rağmen krizin temellerine henüz inildiği söylenemez. Para arzında geliş gidişli genişleme ve daraltma uygulamaları, para politikalarındaki aşırı belirsizlikler, kamu harcamalarında ve vergi uygulamalarında kendini gösteren kamu maliyesi tercihlerindeki tutarsız yaklaşımlar yavaş yavaş ortadan kalkmakta ve belirgin olmamakla birlikte dünya ekonomisinde bir toparlanma eğilimi ortaya çıkmaktadır. Bu analize ve küresel ekonomideki yavaş toparlanmaya bağlı olarak Türkiye ekonomisinde de, ihracatın önümüzdeki dönemde büyümeye çok önemli bir katkı sağlanması beklenmemelidir. Öte yandan, tüm gelişen piyasa ekonomilerinde olduğu gibi, Türkiye'de de iç talebe dayalı bir büyüme tercihinin sonuna yaklaşılmıştır. 2012 yılında cari işlemler açığını dengelemek üzere başarıyla gerçekleştirilmiş olan talep kontrolü sonrasında soğuyan ekonomi, 2013 yılında yüzde 4 civarında olan ortalama tarihi büyüme seviyemize geri dönmüş görünüyor. Ancak, biliyoruz ki, yüzde 9'lar seviyesindeki işsizlik oranını aynı seviyede tutabilmek için bile, yüzde 5.5 seviyesinde bir büyüme ihtiyacımız var. Geçtiğimiz günlerde iç tasarrufu arttırma yönünde alınan önlemleri dikkate alırsak, yüzde 4'lük bir büyümenin bile sürdürülmesi güç olacaktır."

SEKTÖREL POLİTİKALAR BÖLGESEL KALKINMANIN ÖNEMLİ UNSURU

TÜRKONFED tarafından hazırlanan 'Orta Gelir Tuzağı: Hangi Türkiye?' raporunun ilk cildi, bölgeler arası gelişmişlik farkları açısından iyi bir durum tespiti yaptığını söyleyen Muharrem Yılmaz, "Raporun, politika önerilerini ele alan ikinci cildi de açıkça gösteriyor ki bölgelerimiz arasında gelişmişlik düzeyi bu seviyede oldukça, refah, ülke sathına daha dengeli yayılmadıkça, sürdürülebilir bir büyümeyi sağlayabilmemiz ve orta gelir tuzağından çıkmamız mümkün değildir. Bölgeler arası bu farkları azaltmak için, özellikle eğitim, ulaştırma altyapısı, kadın istihdamı gibi mikro reform alanlarında ciddi adımlar atmak zorunda olduğumuz gibi, benimsememiz gereken bölgesel gelişme yaklaşımının, hem çok sektörlü hem de çok katmanlı bir nitelik taşıması gerektiğini de biliyoruz. Ulusal temelde çalışılması gereken sektörler olabileceği gibi, değer zinciri açısından veya bölgenin üretim faktörleri kapasitesi açısından belirli sektörlerin sadece belirli bölgelerde yoğunlaşması gereği aşikardır. Bu nedenle sektörel politikalar, bölgesel kalkınmanın önemli bir unsuru olacaktır" dedi.

YATIRIMCILARI BÖLGEYE YATIRIM YAPMAA ÖZENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, TÜRKONFED ile birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yatırımcı Danışma Konseyi'ni oluşturduklarını, Haziran ayında Cizre'de ilk toplantılarını gerçekleştirdiklerini, ikincisini ise geçen hafta Batman'da düzenlediklerini söyledi. Yılmaz, "Burada çıkış noktamız, uzun yıllardır bölgesel gelişmişlik farklarının giderek artmasının baş sebebi sayılan terör ve şiddet ortamının ortadan kaldırmayı amaçlayan çözüm sürecine destek olmaktır. İş dünyası örgütleri olarak kurduğumuz Danışma Konseyi'nin ana gayesi, yatırımları bölgeye çekmenin birinci şartı olan güven ortamının tesisine katkıda bulunmak, iş ve yatırım koşullarını geliştirmektir. Bu amaçla, bölgenin yatırım yeri olarak imajını güçlendirmeye, ulusal ve uluslararası tüm yatırımcıları bölgede yatırım yapmaya özendirmeye çalışıyoruz. Bölgedeki potansiyel iş insanlarını, Türkiye ve yurt dışındaki yatırımcılarla bir araya getirerek, sektörel işbirliği projelerinde buluşturmayı hedefliyoruz" diye konuştu.

ENDEKSLERDE ORTALAMALARIN BİLE ALTINDAYIZ

İstikrar ortamı sürdüğü takdirde Doğu, Güney Doğu ekonomisinin ülkemizin potansiyel ekonomik büyümesine yüzde 1 gibi anlamlı bir katkı sağlamasının mümkün olacağını ifade eden Yılmaz şunları kaydetti: "Çözüm sürecinin bölgede yaratacağı normalleşme, başta hizmet sektörü olmak üzere, süratle tüm sektörlerde bir hareketlilik yaratacak, üstelik kamu kaynaklarının da daha verimli kullanımını mümkün kılacaktır. Bununla birlikte, son dönemde komşularımızda gözlemlediğimiz gelişmeler de, bölgemizin iktisadi cazibesini artırabilecek önemli bir potansiyel olarak önümüzde durmaktadır. Bölgede sağlanan nispi istikrarın sürmesi durumunda Türkiye hem güvenli bir enerji koridoru görevini üstlenecek, hem de bölgede sanayi ve hizmet sektörlerinde bir cazibe merkezi olarak öne çıkacaktır. Açıktır ki bu gelişme tüm bölge ülkeleri için refah demektir ve çözüm sürecinin iktisadi ayağını daha da güçlendirecektir. Ekonomik ve siyasi istikrarını, sosyal gelişmişliğini ve elbette rekabet gücünü, iş ve yatırım ortamını sorumluluklarımız çerçevesinde takip etmekteyiz. Bunlar, uluslararası yatırımların yönünü belirleyen önemli göstergelerdir. Tek tek bu göstergelerde Türkiye'nin nerede olduğunu sizlere anlatacak değilim, ancak şu çarpıcı tespiti yapmak istiyorum: İş yapma kolaylığını ölçen Doing Business, ekonomik özgürlüğü ölçen Heritage Endeksi, Küresel Rekabet Edebilirlilik Endeksi, Siyasi İstikrar Endeksi ve Birleşmiş Milletler Ulusal Kalkınmışlık Endeksi'nde en iyi ilk 25, neredeyse hep aynı ülkelerden oluşuyor. İncelendiğinde bu 25 ülkenin hem refah seviyesinin, hem de demokrasi standartlarının eşit düzeyin üzerinde olduğunu gözlemliyoruz. Maalesef biz, bu endekslerde ortalamaların bile altındayız."

Türkiye-AB üyelik müzakerelerinin yeniden canlanmasını sağlayacak her adımın desteklenmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, "Bu vesileyle, Türkiye ile AB arasında vize muafiyetini gerçekleştirecek olan sürecin kritik halkalarından biri olan Geri Kabul Anlaşması'nın 16 Aralık 2013 tarihi itibarı ile imzalanacak olması, Türkiye'nin AB üyeliği yolunda son derece kıymetli bir adım olduğunu belirtmek isterim. Vize muafiyeti uygulamasına geçilmesini sağlayacak prosedürlerin öngörülen 3.5 yıllık süreyi beklemeden, mümkün olan en kısa sürede tamamlamasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz" dedi.

ONATÇA: DÜNYA 2014'E BİR DİZİ BELİRSİZLİK İLE GİRİYOR

TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça da konuşmasında dünya ekonomisinin 2013'te biraz daha toparlandığını, bu toparlanmada ABD'nin yeniden büyümeye başlamasının etkili olduğunu söyledi. Japonya'nın genişlemeci politikalarının ülkeyi yıllardır süren durgunluktan çıkarmayı başardığını belirten Onatça şöyle devam etti: "Avrupa'da ise yaygın ve dengeli bir toparlanmadan söz etmek henüz mümkün değil. Çevre ülkelerde sorunlar devam etmekle birlikte merkez ülkelerde iyileşme işaretleri görülüyor. Gelişmiş ülkeler yavaşça güç kazanırken, gelişmekte olan ülkelerde büyüme yavaşladı. 2013'teki bu gelişmeler gelecek yıla da damgasını vuracak. Dünya, 2014'e bir dizi belirsizlik ile giriyor. Dünya ekonomisindeki zorlu koşullar 2014 yılında da gelişmekte olan ülkeler üzerinde basınç oluşturmaya devam edecek. ABD'de uzun vadeli faiz oranlarındaki yükseliş, fonların gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere dönmesine yol açacak. Bu durumdan cari açığı yüksek, enflasyonu hedeflerin üzerindeki ülkeler en büyük zararı görecek. Bu ülkelerden birisi de maalesef Türkiye'dir. ABD'de beklenen politika değişikliğinin olumsuz etkilerini bir süreden beri yaşıyoruz. Büyüme hızımızın yüzde 3'lere düşmesine rağmen cari açığımızın yüzde 7'lerde seyretmesi, finansman imkanlarının daralacağı bir küresel ortamda işimizi zorlaştırıyor. Enflasyon oranının da yüzde 5'lik hedefe rağmen yüzde 7 civarında seyrediyor olması, küresel likiditedeki daralmaya karşı uygulanabilecek ekonomi politikalarının alanını azaltıyor."

FAİZ ORANLARI ARTARSA BÜYÜME ZAYIFLAYACAK

Faiz oranlarının artması halinde büyümenin daha da zayıflayacağını söyleyen TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, "Aksi halde bu senenin ikinci yarısında olduğu gibi Türk Lirası üzerinde baskı oluşacak ve paramız değer kaybedecek. Bu değer kaybı belki ithalat için caydırıcı olacak, ihracatçılarımıza biraz nefes aldıracak ama bu kez de enflasyonla mücadele zorlaşacak. Kısaca, 2014'e baktığımızda 2013'ten çok daha iyi bir yıl geçirmemiz kolay gözükmüyor. Bunun da esas nedeni sorunlarımızın yapısal olması ve hala tedavi edecek kalıcı çözümler bulamayışımız. Ağrıyı gidermek için alınan ağrı kesicilerin bazen ciddi bir sağlık sorununu gizlediğini ve çözümü zorlaştırdığını hepimiz biliyoruz" diye konuştu.

Yapılan açılış konuşmalarının ardından 'Türkiye Orta Gelir Tuzağından Nasıl çıkar' konulu panel düzenlendi. Anadolu Üniversitesi öğretim üyesi Doç.Dr.Yılmaz Kılıçaslan'ın moderatörlüğünü yaptığı panele Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Başkanı Sefa Targıt ile Yaşar Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Erinç Yeldan ile ODTÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Ebru Voyvoda konuşmacı olarak katıldı.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber-Kamera: Kemal ATLAN-Hakan TÜRKTAN / ESKİŞEHİR,(DHA)-

(Tür: Yurt)

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Muharrem Yılmaz Eskişehir Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title