Tutuklu milletvekillerinin Anayasa Mahkemesine başvurusu - Meral Danış Beştaş -
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Cihan Aydın, tutuklu biri bağımsız 4'ü BDP'li milletvekillerinin Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmasına ilişkin, "Anayasa Mahkemesinin bu tür davaları öncelikli olarak görüşüp karara bağlayabilmesi için tedbir talebinde de bulunduk. Temennimiz Anayasa Mahkemesinin en kısa zamanda tedbir kararını vermesi ve milletvekillerimizin bir an önce özgürlüğüne kavuşmasıdır" dedi.
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Cihan Aydın, tutuklu biri bağımsız 4'ü BDP'li milletvekillerinin Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmasına ilişkin, "Anayasa Mahkemesinin bu tür davaları öncelikli olarak görüşüp karara bağlayabilmesi için tedbir talebinde de bulunduk. Temennimiz Anayasa Mahkemesinin en kısa zamanda tedbir kararını vermesi ve milletvekillerimizin bir an önce özgürlüğüne kavuşmasıdır" dedi.
Diyarbakır Barosu ve tutuklu miletvekillerinin avukatlarınca adliye önünde tutuklu milletvekillerinin Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmasına yönelik basın açıklaması yapıldı.
Aydın, avukatlar adına yaptığı açıklamada, Diyarbakır 5 ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinde görülen KCK davalarında tutuklu yargılanan BDP Şırnak milletvekilleri Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız, BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ve Van Bağımsız Miletvekili Kemal Aktaş'ın tahliyesine ilişkin Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduklarını söyledi.
Daha önce yargılandıkları mahkemelere yaptıkları başvuru taleplerinin reddedildiğini hatırlatan Aydın şöyle konuştu:
"Daha önce Anayasa Mahkemesinin CHP Milletvekili Mustafa Balbay hakkında vermiş olduğu kararları gerekçe göstererek tahliye talebinde bulunmuştuk. Ancak Diyarbakır 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri bu taleplerimizi reddetmişti. Mahkemelerin verdiği bu karar doğrultusunda üst mahkemelere de yaptığımız itiraz talepleri de reddedilmişti. Dolayısıyla bu hukuksal yola başvuruda bulunmak zorunda kaldık. Çünkü bu Balbay hakkında verilmiş kararın milletvekilli olan herkese uygulanması gerektiğini düşünüyorduk. Dolayısıyla tutuklu milletvekillerimiz için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduk."
- Anayasa Mahkemesine tedbir talebinde bulunuldu
"İç tüzüğün 73. maddesine göre Anayasa Mahkemesinin bu tür davaları öncelikli olarak görüşüp karara bağlayabilmesi için tedbir talebinde de bulunduk" diyen Aydın, Anayasa Mahkemesine gönderdikleri dilekçede yer alan taleplerine ilişkin şunları kaydetti:
"Anayasanın 19. maddesinin 7. fıkrasında 'kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı' ile 'uzun tutukluluk süresi' maddelerine ilişkin taleplerimiz oldu. 'Seçme ve seçilme hakkı ile siyasi faaliyette bulunma hakkının' ihlal edildiğini ileri sürdük. Diyarbakır 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinin ayrımcılık ile kanun önünde eşitlik ilkesine uymadıkları gerekçesiyle Anayasanın 10. maddesini ihlal ettiklerini ileri sürdük. 6352 sayılı yasa ile Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldı. Onların yerine Terörle Mücadele Kanunu 10. maddesiyle yetkili Terör Bölge Mahkemeleri kuruldu. Bu ikili hukuk sisteminin son derece sakıncalı buluyoruz. Bu mahkemelerin bağımsız ve tarafsızlıklarını yitirdiklerini, adil mahkemeler olmadıklarını ve doğal yargı ilkesine bağlı olmayan mahkemeler olduklarını belirttik. Bu taleplerimizin Anayasa Mahkemesince öncelikli görüşülmesi konusunda bir isteğimiz oldu. Temennimiz Anayasa Mahkemesinin en kısa zamanda tedbir kararını vermesi ve milletvekillerimizin bir an önce özgürlüğüne kavuşmasıdır."
- "Umarım en kısa sürede tutuklu milletvekillerimiz tahliye edilir"
BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ise Türkiye'nin, Anayasa Mahkemesinin CHP Milletvekili Mustafa Balbay hakkında verdiği karardan sonra tutuklu milletvekilleri için yaşanan sorunu ciddi bir şekilde tartıştığını söyledi.
Beştaş, şöyle konuştu:
BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş,"Maalesef bu aşamada yargı ve siyasi erk arasında ciddi bir kavga ve kaotik ortam oluşturuldu. Dünya kamuoyunda da Kürt ve BDP'li milletvekillerin serbest bırakılmamasına çok ciddi tepki var. Çünkü Diyarbakır 4., 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinin milletvekilerinin tutukluluk halinin devamına ilişkin Anayasa Mahkemesinin kararını tanımadıklarına dair verdikleri red kararının kesinlikle hukukta, Anayasada ve uluslararası sözleşmelerde bir karşılığının olmadığını, bunun ikili hukuk sisteminin bir sonucu olduğunu 2013 yılında verilen kararlarda birçok kez söyledik. Anayasa Mahkemesinin Balbay kararından sonra başvuruda bulunmaya gerek olmadığı görüşündeydik. Sonuçta Anayasa Mahkemesi kararları bütün tutuklu milletvekillerinin durumunu bağlar. Tutuklu milletvekillerimiz 14 Nisan 2009'dan bu yana en az 4 yıl 9 ay süre olarak tutuklu bulunuyor. Kemal Aktaş ve Selma Irmak 4 yıl 9 aydır tutuklu. Bu hukuksuzluğun bir an önce son bulması gerekiyor. Anayasa Mahkemesine başvurumuzu yaptık. Hızlı karar verilmesi için tedbir istendi. Anayasa Mahkemesinin Balbay kararından sonra farklı bir karar vermesi zaten mümkün değil."
Beştaş, özgürlük lehine en kısa sürede tedbir kararını vererek tutuklu milletvekillerinin özgürlüğü yönünde karar alınmasını istediklerini vurgulayarak, "Anayasa Mahkemesine buradan çağrıda bulunuyoruz. Anayasa Mahkemesinin, kararlarına uymayan yerel mahkemelere hızlı ve özgürlük lehine vereceği kararla cevap vermesi mümkün olabilir. Umarım en kısa sürede tutuklu milletvekillerimiz tahliye edilir" dedi.
- Sebahat Tuncel cezasının Yargıtayca onanması
Beştaş, Sebahat Tuncel'in cezasının Yargıtayca onanmasına tepki göstererek, "Biz milletvekillerimizin tahliyesini talep ederken, Yargıtay 9. Ceza Dairesi acelece gündemde olmayan İstanbul Milletvekili Tuncel'in dosyasını çok hızlı bir şekilde gündemine alıp onama kararını verdi" diye konuştu.
Bu konuda Kürt milletvekilleri ve siyasetçileri üzerinden kavganın tırmandırılmak istendiğini savunan Beştaş, şunları kaydetti:
"Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 3 yıldır tutuklu ve tutuksuz olan dava dosyalarını ele almamıştır. Bu dava dosyaları bu kadar uzun sürede değerlendirilirken Sabahat Tuncel hakkındaki dosyanın acele bir şekilde ele alınması ve karar verilmesinin Diyarbakır Mahkemeleri tarafından verilen karar ile doğrudan bağlantısı vardır. Bu durum ortak bir karar, ortak bir duruş ve tavırdır. Hukukçular ve parti olarak bu durumun farkındayız. Netice olarak bu hukuksuzluk yeterince uzun sürdü."
Muhabir: Aziz Aslan
Yayınlayan: Erdem Gültekin