Ülkücüler Başbuğ'u Resim Sergisi ile Andı
Selçuk Ülkü Ocakları, 'Fotoğraflarla Başbuğ Alparslan Türkeş'' isimli fotoğraf sergisi ile Başbuğ'u andı.
Tahsinağa Camii karşısında açılan sergiye yoğun ilgi gösteren vatandaşlar, Alparslan Türkeş'i rahmet ve minnet ile andı. Ayrıca Türkeş'in vefatının 16. Yılı dolayısı ile açılan taziye defterine son Başbuğ hakkında düşüncelerini yazdılar.
Selçuk Ülkü Ocakları Başkanı Memiş Esener "Başbuğumuz Alparslan Türkeş'i vefatının 16. yıldönümünde rahmet ve minnet ile anıyoruz. Biz Başbuğ'un evlatları olarak onu unutmadığımızı göstermek ve amelini devam ettirmek için bugün bu faaliyeti yaptık, bugün düzenlenen ''Fotoğraflarla Başbuğ Alparslan Türkeş'' isimli resim sergimizi hazırlayan teşkilatımızın Asena Kolları Birimine ve bu serginin açılmasında desteklerini bizden esirgemeyen Selçuk Fotoğraf Stüdyosuna ayrıca ilgi gösteren tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Başbuğum ruhun şad mekânın cennet olsun" dedi. Alparslan Türkeş'i anma günü etkinlikleri akşam da devam etti. Akşam ise 4 Nisan 1997′de vefat eden MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in ölüm yıldönümü münasebetiyle MHP Selçuk İlçe Teşkilatı ve Selçuk Ülkü Ocakları tarafından Tahsinağa Camii'nde Mevlid-i Şerif okutuldu. MHP'nin merhum eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş için okutulan Mevlid-i Şerifte vatandaşlar Türkeş'in ruhu için dualar okudu.
Okunan Mevlid-i Şerif sonrası açıklama yapan Selçuk Ülkü Ocakları Başkanı Memiş Esener şunları söyledi:
4 NİSAN 1997… Bu tarih, bundan tam 16 yıl önce, Türk milletinin bir büyüğünü, bir sevdalısını kaybettiği gündür.
Adını temsil ettiği davayla özdeşleştiren bu büyük Türk'ü, yani ALPARSLAN TÜRKEŞ'İ, bugün daha çok arıyoruz ve anıyoruz.
Kaybettiğimiz günden beri hem Türk siyaseti, hem de Türk milleti O'nu arıyor. Çünkü O, Türk siyaseti için üstün bir seviye, Türk milleti için büyük bir ümitti. ALPARSLAN TÜRKEŞ, her şeyden önce VARLIĞINI TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN ETMİŞ BİR ÜLKÜCÜ idi.
Türk milletinin şanlı ve büyük mazisine layık bir istikbal meydana getirmenin ülkücüsü olan merhum BAŞBUĞUMUZ, davasını; "Milli sınırlarımız içerisinde yaşayan yurttaşlarımızı, din, mezhep ve ırk farkı gözetmeksizin kucaklamak, sevmek ve insanca yaşama şartlarına kavuşturmak" şeklinde tanımlamıştır.
İnsan sevgisini, fikir ve siyaset hayatının temel felsefesi olarak belirleyen TÜRKEŞ yapmış olduğu şu çağrıyla kutlu davamızı başlatmıştır:
"Ben Türk milletini, sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen ve çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe ve karaborsaya yer veren bir iktisadi yapıya çağırmıyorum.
Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısacası, hak yolu, hakikat yolu, ALLAH YOLU'na çağırıyorum.
Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere, çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Hareketin adını isteyenlere açıkça ilan ediyorum: YENİDEN MANEVİYATA DÖNÜŞ…"
Siyasi hayatının başından sonuna kadar, bu çağrıyı devamlı tekrarlayan ve sahiplenen ALPARSLAN TÜRKEŞ, İslami, insani, milli ve medeni bir prensip olarak, "ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR" sözüne inanmış ve zulme sapan, haksızlığa dur demeyen ve adalete gölge düşüren her yönetimi, mülkün yani devletin temellerine dinamit koymakla suçlamıştır.
Tarih boyunca, Türk milletinin "YAŞA" ve "YAŞAT" ilkeleriyle, insanlığa hizmet ettiğini vurgulayan TÜRKEŞ, ülke içinde her türlü ayrımcılığa karşı çıkmış ve "demokratik milliyetçiliği reddeden her sisteme karşıyız. Türk milletini, sınıf veya mezheplere, halklara ve bölgelere bölen; Türk milletini, "TÜRKİYE HALKLARI" sloganı altında parçalamak isteyen yabancı ideolojileri şiddetle reddederiz" demiştir. Ayrıca, milliyetçilik anlayışımızın manevi şuurlanmaya dayandığını, Türklük şuuruna erişmiş, samimi olarak "BEN TÜRK'ÜM" diyen herkesin Türk olduğunu ifade etmiştir.
Alparslan TÜRKEŞ, Türk milletini, bir başka devletin sömürgesine aldırmak isteyenlere karşı, "NE AMERİKA, NE RUSYA, NE DE ÇİN… HERŞEY TÜRK'E GÖRE, TÜRK TARAFINDAN, TÜRK İÇİN…" Diyerek soylu bir tavır takınmıştır.
ALPARSLAN TÜRKEŞ, dün kendisi zindanlara mahkûm iken, fikirleri iktidarlara hâkim olan bir liderdi. Bugün, kendisi ölmüş, fakat görüşleri yaşayan ve yaşatılan ve hatta yaşatılması devlet ve millet menfaati için zaruret ve mecburiyet olan ileri görüşlü bir DEVLET ADAMIDIR.
Biz ÜLKÜCÜLER, BAŞBUĞ'UMUZUN bizlere emanet ettiği bu TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ davasını ve hareketini sırtladık, hedefe doğru yürüyoruz. Kısa vadede, iktidar galibiyetlerine ve mağlubiyetlerine hiç takılmadan, eskisinden daha hızlı yürüyoruz.
Eğilmeden, yılmadan, yıkılmadan, hedefe doğru koşuyoruz. Bu hedef; insanlık ailesi içerisinde, ahlaktan medeniyete, bilimden teknolojiye kadar, her sahada LİDER TÜRKİYE hedefidir.
Bizler ümitsizliğe, geçici ikballere ve menfaatlere yenilmedik. İnanmış kişiler yenilmez. Bu ruh ve şuurla gidiyoruz.
İstikbale inanarak ve güvenerek baktığımız için, hedefin alınacağından asla şüphe etmiyoruz. Çünkü "ZAMAN, ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN FİKİRLERİNİ HAKLI ÇIKARMAYA DEVAM EDİYOR" dedi.