Uludağ Ekonomi Zirvesi Başladı (3)
Liderlerin GLOBAL AJANDASI Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın konuşmasının ardından 'Liderin Global Ajandası' adı altında düzenlenen oturuma geçildi.
Liderlerin GLOBAL AJANDASI
Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın konuşmasının ardından 'Liderin Global Ajandası' adı altında düzenlenen oturuma geçildi. Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner'in moderatörlüğünü yaptığı oturuma konuşmacı olarak Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, IMF İcra Direktörleri Kurulu Üyesi İbrahim Çanakçı, Ashmore Group CEO'su Mark Coombs, Vodafone Türkiye CEO'su Gökhan Öğüt ve Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil katıldı.
FARALYALI: DİJİTALLEŞMEYİ YAKALAMAYAN ŞİRKETLER KAYBETMEYE MAHKUM
Oturumda dijitalleşmenin önemine değinen Doğan Holding Yönetim Kurul Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, "Umarım bu iki gün hepimiz için zihin açıklığıyla, yeni fikirlerle, ilham kaynağıyla sonuçlanır. Önümüzdeki 10 senede, geçtiğimiz 10 senedeki büyümeleri göremeyeceğiz. Dünya ticareti çok ciddi şekilde aşağıya iniyor. Bu durumda iş dünyası ne yapacak? Ben, CEO'lara en önemli tehdidin de fırsatın da dijitalleşmeden geldiğine inanıyorum. Bugün iş süreçlerinde maksimum djitalleşmeyi yakalayamayan ve ileriye dönük net dijital strateji ortaya koyamayan her şirketin hangi sektörde olursa olsun kaybetmeye mahkum olduğunu düşünüyorum" dedi.
"SAVAŞA KALKANSIZ GİDEN PİYADE"
Dijitalleşmeden iki konuyu kastettiğini ifade eden Faralyalı, şöyle devam etti:
"Birincisi dijital transformasyon. Bu mevcut işimizi nasıl daha ileri teknoloji ile yapabiliriz konusu. Bu olmazsa şirketlerin ciddi anlamda sorunlar yaşayacağına inanıyorum. Dolayısıyla teknolojik dönüşüm iş yapış biçimlerinde son derece önemli. İkinci konu ise dijital strateji. Ben bugün dijital stratejisi olmayan şirketleri savaşa kalkansız giden piyadelere benzediğini düşünüyorum. Her an her yerden saldırıya o kadar açık durumdalar ki baktığımız zaman dünyaya, Amerika'da çıkan bir şirket bütün dünyada o sektörü inanılmaz derecede etkiliyor ve değiştiriyor. Hangi sektörde olursa olsun CEO'ların kendi sektörlerine ne tür teklifler geldiğini, bu global oyuncuların onları ne şekilde etkileyeceğini çok iyi çalışmalı, sindirmeli ve ortaya çok iyi bir dijital strateji koymalı diye düşünüyorum" diye konuştu.
"ŞİRKETLERİN DNA HALİNE GETİRİLMESİ İÇİN CİDDİ ÇALIŞMA GEREKİYOR"
Dijitalleşmenin olmazsa olmazının, a,b,c'sinin inovasyon olduğuna değinen Faralyalı, "İnovasyonu şirketler, kendi dünyalarına nasıl getirecekler? Şirket CEO'larının inovasyon kültürlerine şirketlerinin DNA'sı haline getirmesi için çok ciddi çalışmalar yapması gerektiğine inanıyorum. Biz Türkiye'yi inşallah ilk 10 ekonomi arasına sokma hedeflerimiz var. Biliyoruz ki özel sermayesi güçlü olan ülkeler, kuvvetli ülkeler. Dolayısıyla özel sektör CEO'larımızın inovasyonu, dijitalleşmeyi içselleştirmesi, şirketlerin de bu konuda büyük atılımlar yapması lazım ki, dünya markaları çıkarabilelim ve ülkemizi ilk 10 büyük ekonomi arasına sokabilelim" dedi.
"MEDYA EN ÖNEMLİ İŞİMİZ"
Doğan Grubu olarak 3 ana sektörlerinin medya, enerji ve perakende olduğunu söyleyen Faralyalı, "Önümüzdeki dönemde de odağımızı mevcut sektörlerimizde operasyonel verimliliği üzerine odaklandık ve medya da en önemli işimiz. En büyük değişim de medya sektöründe yaşanıyor. Biz Doğan Grubu olarak dijital dünyada çok önemli bir potansiyelimiz var. Bugün Türkiye'de internete giren nüfusun her yüzde 50'sinden fazlası bizimle bir şekilde iletişime giriyor. Sitemize giriyor. Video izliyor. Haber okuyor, kitap satın alıyor. Bizim için en önemli tehdit ve fırsat, biz bütün her gün iletişime giren bu müşterilerimize ne şekilde onların hayatını zenginleştirmeyi, onların hayatlarını kolaylaştırmayı becereceğiz. Eğer biz bunları becerebilirsek, Doğan Grubu olarak dijital stratejimiz bizim Türkiye'nin lider kültür eğitim ve eğlence platformu olmak. Eğer biz bunu becerebilirsek, Türkiye için hatta bölge için belki dünya için bir örnek olabiliriz. Bütün sektörlerinde gerçekten öne çıkmasında en önemli konunun yönetim beceresi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla şirketlerinizde iyi yönetim becerileri olursa ve liderleriniz inovasyonu dijitalleşmeyi içselleştirmeyi öne çıkarabilirse rekabetçi avantajı yakalayabileceğimize inanıyorum. Türkiye'nin en önemli insan gücümüz, demografik yapımız. Dolayısıyla bunun başarabilirsek, başarılı olacağımızı düşünüyorum" dedi.
Faralyalı, konuşmasına şöyle devam etti:
"TÜRKİYE MUTLULUK ENDEKSİNDE 72'NCİ SIRADA"
"Dünyadaki endekslere bakıldığında, bir global inovasyon endeksi, Türkiye burada 54'üncü sırada. Sosyal Gelişmişlik Endeksi'nde 64'üncü sırada. Dünya İfade Özgürlüğü endeksinde 154'üncüsü sırada. Genelde ekonomik ortamlarda çok tartışılmayan mutluluk endeksinde 72'nci sırada. Hiç şüphesiz ki bu endekslerde yükseklerde olan ülkeler, ekonomik gelişmişlikte ciddi yol kat etmiş. Kişi başı gelirde en yüksek olan seviyeler. Bütün bu endekslerin en önemli ortak faktörlerinden biri özgürlük. Özgürlük inovasyonun, inovasyonda ekonomik gelişmenin olmazsa olmazın. Dolayısıyla özgürlük konusunda özgür düşünce, özgür tartışma ortamlarının olması gerektiği konusunda ve bunun da inovasyon için ekonomik gelişmemiz için olmazsa olmaz olduğuna anıyorum."
"BÜYÜK BAŞARILARIN ARDINDA HEP BÜYÜK HAYALLER VARDIR"
Kültürümüzde hayal etmenin pek sevilen bir şey olmadığını anlatan Faralyalı, "Düşün ki bir genç eve geldiğinde anne ve babasına dese ki 'benim süper bir fikrim var. Köyümüzdeki şu sorunu çözeceğim ya da şöyle bir şirket kuracağım' dese, 'kızım gerçekçi ol. Ayakların yere bassın. Sana mı kaldı' Bizde hep böyle bir ortam var. Büyük başarıların altında hep büyük hayaller vardır. Gençlerimizi hayal etmeye teşvik etmeye çok ihtiyacımız var. Türkiye'de hayal etme ortamının olmasını bunu içselleştirmemize ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya da önemli rol düşüyor. Üçüncü sayfa haberlerimiz çok önemli. Çünkü sosyal bilinci sosyal farkındalığı artırmamız lazım. Ancak bunun yanı sıra hayal ettim oldu hayal ettim denedim kültürüne öne çıkarmak için özen gösteriyoruz."
BOYNER: DÜNYADAKİ EN KÜÇÜK BİR DEĞİŞİKLİK HEPİMİZİ DERİNDEN ETKİLİYOR
Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner de, özellikle Ortadoğu düzleminde yaşanan siyasi belirsizliklere dikkat çekerek, "Böyle bir belirsizlik ortamında ne yapacağız, Descartes'ın bir sözü var; diyor ki ormanda kaybolursan ancak düz yürürsen ormandan çıkabilirsin. Sürekli yön değiştirirsen kaybolursun. Bu konuda ani olaylarda ise risk yönetmek çok önemli. 2008 krizinden bu yana dünyada yaşanan en küçük bir değişim hepimizi derinden etkiliyor. Bir yapısal reform yorgunluğu var dünyada. Yapısal reformlar bir takım siyasi nedenlerle hayata geçmiyor ama iş dünyası bunları bekleyemez. İş dünyası rekabette yoluna devam etmek zorunda" dedi.
İBRAHİM ÇANAKÇI: KÜRESEL EKONOMİ 5 KRİZİ ÇÖZMELİ
IMF İcra Direktörleri Kurulu Üyesi İbrahim Çanakçı, dünya genelinde Amerika ve Japonya'da ekonominin iyiye gittiğini belirterek Çin'de ise durumun biraz daha kritik olduğuna dikkat çekti. Küresel ekonomide 5 tane çözülmesi gereken önemli kriz bulunduğunu anlatan İbrahim Çanakçı, "Amerika yüzde 3 gibi büyümeye tutunmaya çalışıyor. Avrupa yüzde 2'yi hedefliyor, Japonya 2'yi hedefliyor. Çin yüzde 7,5'un üstüne çıkmaya çalışıyor. Potansiyel büyümenin nasıl artırılacağı en önemli gündem maddelerinden biri. İkincisi istihdam konusu. Dünyada hemen bütün ülkeler istihdam oluşturamıyor. Bir çok ülkede istihdamsız bir büyümeden bahsediyoruz. Büyüme ile istihdam arasında ki bu ilişki neden zayıfladı. Üçüncüsü ise birçok ülkede yatırımlar küresel kriz öncesine göre gerilemiş durumda. Dördüncü olarak küresel ticaret hacminin ciddi bir biçimde gerilemiş olması. Küresel krizden öncesine göre ticaret hacminde ki büyümenin kriz öncesine göre yarılara inmiş durumda. Yüzde 7'lerden 3'lere inmiş bir durumda. İlk defa küresel ticaret, küresel büyümenin altında. Son olarak ise gelir dağılımı da küresel kriz sonrasında daha da bozulmuş durumda. Gelir dağılımındaki bozukluk sosyal boyutunun yanında büyümeyi de aşağı çekiyor. Bu saydığımız 5 konu G20'nin en önemli gündem maddelerini oluşturuyor" diye konuştu.
İbrahim Çanakçı, IMF'nin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ekonomik reformlar konusunda da tavsiyelerde bulunduğunu belirterek, "Son yıllarda yapısal reformlarda ağırlık verilmesine yönelik de güçlü bir talep var. Burada IMF reformları uygularken büyüme ve istihdamı destekleme yönünde önemli tavsiyelerde bulundu. Ayrıca küresel ticaretle ilgili de tavsiyelerde bulunuyor. Uluslararası ticaretin geliştirilmesi konusunda da fon bu konuda ülkelerin ciddi ticari reformlara girişilmesi gerektiğini değerlendiriyor" diyerek sözlerini tamamladı.
BİNBAŞGİL: TÜRKİYE POTANSİYELİ BÜYÜK BİR ÜLKE
Hakan Binbaşgil ise orta vadeli ve geleceğe yönelik sürdürülebilirlik konusunu banka yöneticilerinin iyi analiz etmesi gerektiğini belirerek, "Bankacılar için üç dört tane önemli faktör var. Bunlardan biri teknolojik gelişmeler, ikincisi değişen müşteri tipi, üçüncüsü değişen rekabet ortamı, dördüncüsü değişen regülasyon. Özellikle 2008 krizinden sonra dünyada regülasyon açısından da önemli değişimler oldu. Bu dört şey ister istemez kurumları baskı altında tutup değişme zorluyor." dedi. Binbaşgil, bankacılık sektörünün önümüzdeki gündemini ise şöyle değerlendirdi:
"Her ne kadar dünyada bir takım belirsizlikler olsa da Türkiye büyüme potansiyeliyle büyük bir ülke. Bir ülkenin önünün açık olması için finans sektörünün güçlü olması gerekiyor. Cari açık sorunumuz var, fakat bu günkü dünyadaki düşük petrol fiyatlarının de Türkiye'nin lehine olduğunu düşünüyorum. Bu bizim reformlara devam etmemiz için mükemmel bir ortam oluşturuyor. Türkiye'deki ihtiyaç kredilerinde bir düşme oldu. Türkiye'nin bankacılık sektörünün kredilerinin bu yöne kanalize edilmesine başlandı. Tüketici kredileri artık yüzde 15'lerin altında büyüyor. Kredi kartlarında negatif durum var. Türkiye'nin 2023 hedefleri için bizimi sürdürülebilirlik kar meselesi çok önemli. Bir bankanın kredi verebilmesi için öz kaynaklarının iyi olması gerekiyor. Son zamanlarda çeşitli nedenlerden artan para maliyetleri, bankalar faizlerin artmasını istemez. Artan faizler bizlerin maliyetlerini artırdı. Bütün bunları yan yana koyduğunuz zaman Türkiye'deki bankacılık sektörünün öz kaynak seviyesi yüzde 10.6'lar civarına geriledi. Bizim bunu yüzde 14'lere, 15'lere çekmemiz gerekiyor" diye konuştu.
ÖĞÜT: GENİŞ BANT İLE 4G TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK FIRSAT
Vodafone Türkiye CEO'su Gökhan Öğüt ise, dünya ekonomisindeki küçülmeye dikkat çekerek, "Dijitalleşme şirketlerin büyüme hızları ve verimliliklerini artırma açısından araç olabilir. Bizde bunu ülkeler açısından bir fırsattır. Hem dijitalleşme Türkiye'nin büyümesi içinde bir fırsattır. Bizler Avrupa'nın dijitalleşmesi adımlar attık. Ayrıca Türkiye'nin de dijitalleşmesi adına da çeşitli adımlar attık. Türkiye'de de geniş bant stratejilerinin oluşturulması adına olumlu adımlar var. Türkiye'de ki geniş bant abone sayısının artırılması yönündeki gelişmeler bizleri de mutlu etti. Dünyadaki yaşanan gelişmeler dijtal gelişmeler hem hanelerin, hem bireysel, hem de şirketler olarak artırılmasını bu krizden çıkılmasının bir yoludur" diye konuştu.
Öğüt, ayrıca Türkiye'nin önümüzdeki döneminin de değerlendirirken, Türkiye'nin önünde geniş bant konusu yanında 4G fırsatı da bulunuyor. 4G'nin 2016 başı itibariyle Türkiye'de lansmanının yapıyor olacağız. 3G'de yakaladığımız bu fırsatı 4G'de da yakalamamız gerekiyor. Bu da çok büyük bir yatırım demek. Bunda fiber altyapısını oluşturmamız gerekiyor" diye konuşmasını tamamladı.
MARK COOMBS: KAYNAKLARIMIZIN MOBİLİZE EDİLMESİNE OLARAK TANIYORUZ
Ashmore Group CEO'su Mark Coombs ise şirketinin özellikle kısa vadedeki yatırımları düşündüğünü belirterek, "Mümkün mertebe kaynakların mobilize edilmesine olanak tanıyoruz. Müşterilerimize bu bağlamda bir seçenek sunuyoruz. Türkiye'de bulunmamızın sebebi de aslında şundan kaynaklanıyor. Mümkün mertebe Türkiye'nin birazcık daha yerel tasarrufları arttırması, yenilikçiliği beraberinde getirecektir. Yani Türkiye'deki insanların para yönetimi bu bağlamda önem arz edecektir. Bu para tasarrufuyla birlikte ekonomiye direkt katılarak daha gelişmiş bir ekonomiyi tetikleyecektir" dedi.
Türkiye'nin çok düşük yerel tasarrufunun olmasından dolayı endişe duyduklarını dile getiren Coombs, "Bu sistemde tabi işlerin yürütülmesi açısından bu tasarrufların arttırılması önem arz edecektir. Bir de küresel bağlamda mesela ABD'nin dış politikasındaki değişikliklerin nasıl bir etkisi olacak? Mesela Ortadoğu'na nasıl bir politika yönetecekler? Bence hepimizi yakından ilgilendiren sorulardan bir tanesi olacaktır" ifadesini kullandı.
Işıl ARSLAN/DHA