Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi' Üyeliğine Seçilen Prof. Dr. Murat Günel: "Bilim İçin...
Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Damar Cerrahisi Bilim Dalı ve Beyin Genetik Programı Direktörü ve aynı zamanda Beyin Tümörleri Araştırma Grubu Başkanı olan Prof. Dr. Murat Günel, Günel Amerika'nın en prestijli listesi olan Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi (National Academy of Medicine) üyeliğine kabul edildi.
Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Damar Cerrahisi Bilim Dalı ve Beyin Genetik Programı Direktörü ve aynı zamanda Beyin Tümörleri Araştırma Grubu Başkanı olan Prof. Dr. Murat Günel, Günel Amerika'nın en prestijli listesi olan Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi (National Academy of Medicine) üyeliğine kabul edildi.
Hasar gören DNA hücrelerinin onarımıyla ilgili mekanizmaları ortaya çıkaran çalışmasıyla kimya dalında Nobel Ödülü kazanan Aziz Sancar'dan sonra, ABD'nin en saygın kurumlarından biri olan 'Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi' üyeliğine seçilen ilk iki Türk bilim insanından biri olan Murat Günel, çifte mutluluk yaşadı. Yaklaşık üç ay önce eşi Jennifer ile Aydın adını verdikleri bir erkek çocuğuna sahip olan Günel, 'Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi'ne seçilmesinin hem kendisi hem de Türkiye için mutluluk ve gurur kaynağı olduğunu söyledi. Günel, bilimin ve bilimsel çalışmaların, politika gibi tüm diğer tüm diğer ögelerden ayrı tutulması gerektiğini belirtti. Günel, genetik bilimlerinde sağlanan gelişmeler ışığında kanser tedavisinde uygulanan yöntemlerin önümüzdeki 10 yıl içinde yüzde 90'lara ulaşan başarılara varacağını umduğunu dile getirdi.
'Bilimi bilimsellik için yapıp o insanları destekleyebilecek bir kurumsallaşma olması lazım'
ABD'nin Connecticut eyaletine bağlı New Heaven kentinde, bilimsel çalışmalarını sürdürdüğü Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Binası'ndaki ofisinde DHA'nın sorularını yanıtlayan Günel, hem bilimsel çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu, hem de Türkiye'ye önemli mesajlar verdi.
Kendisi ile birlikte 'Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi' üyeliğine seçilen, ABD'nin Chicago kentinde Nortwestern Üniversitesi Hastanesi Kadın Doğum Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Bulun'u da kutladığını belirten Günel, "ABD 'Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi'ne seçilen, Türkiye'den ilk iki insan olduk. Bu gerçekten gurur verici, umarım bu yeni bir başlangıç olur. Aziz Sancar Hocamızın, Nobel Ödülü almasından iki hafta sonra, bunun olması tabii ki hepimizi çok sevindirdi. Önemli ve sembolik bir olay, bizim için de, Türkiye için de önemli bir olay. Umudumuz, bu bilimsel düşüncenin, bilimselliğin sadece bilimsellik adına Türkiye'de yayılabilmesi. Yeni bilgilerin, buluşların sadece ABD'deki ya da Avrupa'daki Türkler tarafından değil, aynı zamanda Türkiye'de yapılabilmesi. Bu bilim köprüsünün, Türkiye'ye genişleyerek açılabilmesi" diye konuştu.
'ABD'ye, cebimde 1000 dolar ve elimde bir valizle geldim'
Tıp biliminde çığır açan bilimsel araştırmalara ve bulgulara imza atan, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki tip eğitiminin son yılı olan 1990'da, rotasyon için, cebinde 1000 dolar ve elinde bir valiz ile ABD'ye gelen, bugünse maliyeti milyarlarca dolarlık bilimsel araştırma projelerini yöneten Günel, eğitimi sırasında insan beyninin oluşumu, gelişimi, çalışması, hastalıkları ve tedavi yöntemlerine karşı büyük bir ilgi duyduğunu belirtti. Günel, "Benim tutkum beyin, gizemli beyin olmuştu. O yüzden beyin cerrahisi rotasyonlarına geldim. Burada, 91 yılında, Yale Üniversitesi'nde ihtisasa kabul edildikten sonra, beyin cerrahisi ihtisasına başladım" dedi. Beyni etkileyen hastalıkların nedeninin o zaman da bugün de bilinmediğini anlatan Günel, "Hastalarımızı daha iyi tedavi edebilmek için, beyin tümörü olsun, beyin kanamaları olsun, kan pıhtılaşmaları olsun, bunlara nasıl daha iyi bir çözüm bulabiliriz? Bunların sebeplerini nasıl anlayabiliriz diye düşününce, genetik bilim dalına olan ilgim daha da arttı. Çünkü, genel olarak bilimsel yaklaşımlarda, bilim insanları bir soru üretip, o soruya deneysel olarak ya evet yada hayır cevabı verirler. Genetik biliminde ise, bu soru oluşturulmadan, genel bir yaklaşımla, çok güçlü bilimsel teknikler kullanılarak hastalıkların sebebi anlaşılabiliyor. O yüzden, beyin cerrahisi ihtisası sırasında genetik bilimine olan ilgim çok arttı ve ona yoğunlaştım" diye konuştu.
"ABD'deki başarılarımız Türkiye'ye de yansıdı"
Son yirmi beş yıldır yaptığı araştırmalarını genetik biliminin gücü, beynin nasıl geliştiği, beyin hastalıklarının neden ve nasıl oluştuğu konusunda sürdürmekte olduğunu anlatan Günel, "Bu sebepler bulunduktan sonra, yeni tedaviler nasıl geliştirilir diye araştırmaya başladık, çok şükür başarılı olduk. Bu başarı Türkiye'ye de yansıdı. Üç büyük araştırma alanımızdan biri, özellikle akraba evliliklerinden dolayı olusan beyin hasarlarının sebeplerini anlamak, bunun genetik sebeplerini belirlemek. Şu anda beraber çalıştığımız üniversite sayısı Türkiye'de 20'yi aştı. Bu üniversitelerden bir çok öğrenci, öğretim görevlileri geldiler laboratuvar çalışmaları ve teknik öğrendiler. Tıp Bilimleri Akademisi'ne seçilmeyi bir yol gibi kullanarak, bilgi aktarımlarını Türkiye'ye daha fazla yansıtmak lazım. Bu kurumları Türkiye'de kurabilmek lazım. Bilim için bu kurumsallaşmayı Türkiye'de sağlayabilmek lazım" dedi.
"Bilimi siyasetten ayırmak lazım"
Türkiye'de teknoloji dünyasının ve bilimsel araştırmaların, insanların potansiyellerine ulaşamadığını ve bunun üzücü bir durum olduğunu vurgulayan Günel, "Bunun için kurumsallaşmak lazım, fonlar sağlamak lazım. Bu amaçlara kendini adamış insanlara, öğrencilerimize olanak sağlayıp, onları gerçekten desteklemek lazım. Bu tek günde olacak bir iş değil. Mükemmellik konusunda örnek gösterilebilecek merkezler kurup, o merkezlerden tüm topluma yayılmak lazım. Bilimi, tamamen tüm diğer ögelerden, siyaset olsun, politika olsun ayırarak sadece bilimsellik için yapıp o insanları destekleyebilecek bir kurumsallaşma olması lazım" dedi.
'Genetik biliminde teknolojik patlama yaşandı'
Kendisinin bilimsel araştırmalarına konu olan genetik bilim teknolojisinde, son 10 yıl içinde büyük bir ilerleyiş, son beş yıldır da büyük bir patlama yaşandığını vurgulayan Murat Günel, "Bu teknolojilerin bir çoğu Yale Üniversitesi'nde geliştirildi, bizim laboratuvarlarımızın katkısıyla. Bunlardan en önemlisi, genetik şifrenin çok çabuk, çok rahat ve çok hızlı bir şekilde artık okunabilmesi. Düşünecek olursak, hepimiz de bir anne ve babadan geliyoruz. Yani her genin iki kopyası var. Bazı hastalıkların ortaya çıkabilmesi için bu genlerin iki kopyasının da bozuk olması lazım. Bu ancak anne ve baba akraba olduğunda, yada çok nadir olarak rastgele ortaya çıkabiliyor" diye konuştu.
'Türkiye'de akraba evlilikleri çok fazla olduğu için genler bozulabiliyor'
Bilimsel araştırmalarını Türkiye bağlantılı olarak da sürdüren Günel, Türkiye'de akraba evliliklerinin çok fazla olması dolayısı ile, anne ve babadan gelen genlerin ikisinin birden bozulabildiğini belirtti. Günel, "İleri genetik teknolojileri kullanarak biz Türkiye'de 700'un üzerinde çocuğun genetik yapısını ortaya çıkardık. Bu derlemenin, kataloğun oluşturulması önemli. Çünkü bu doğum öncesinde, koruyucu hekimlik hizmetlerinde, ya da nadir olsa bile hastalık ortaya çıkarsa tedavide çok önemli. Bu Türkiye ile büyük bir ortak çalışmayla yapıldı, 20'nin üzerinde ve bizim üniversitemizle beraber. Umarım bu bilgiler, özellikle koruyucu hekimlik aşamasında çok faydalı olabilecek bilgiler. Fakat bu tabii başlangıç, yani yapılabilecek çalışmaları düşününce bu sadece küçük bir boyutu. Bu çok daha büyük olarak aktarılabilinir" dedi. Bu bilgi pratiğinin aktarılabilmesi için Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerde bulunduklarını belirten Günel, bunu olması için de bilgi aktarımı köprülerinin gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.
'Kişiye özel tedavi yöntemini geliştirdik'
ABD'nin önde gelen bilimsel araştırma ve eğitim kurumlarından Yale Üniversitesi'nde, son bir yıldır Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini üstlenen Günel, amaçlarının üniversite içinde beyin cerrahisi ve genetik bilimini birleştirmek olduğunu belirterek, "Türkiye'den büyük bir vakıf bağışı sayesinde, Gregory Kies ve Mehmet Kutman Vakfı'nın katkıları sayesinde Beyin Cerrahisi Araştırma Bilim Dalı içinde Beyin Tümörü Araştırma Merkezi kurduk. Bu araştırma merkezi, Amerika'da kişiye özel beyin tümörü tedavisi veren merkezlerden biri haline geldi. Fikir de şu, kanseri düşünecek olursanız, kanser tek bir hücrede genetik yapının bozulmasıyla ortaya çıkıyor. İsimleri beyin kanseri, akciğer kanseri, karaciğer kanseri olsa bile, o genetik bozukluk farklı. Kişiye özel tedavi verebilmek için, bu kişide oluşan tümörün veya kanserin genetik yapısının anlaşılması lazım. Genetik bilimindeki gelişmeler sayesinde artık iki hafta içinde ameliyattan sonra, genetik bozukluk anlaşılabiliyor, niye olmuş bu kanser bu kişide, kişiye özel. Bunu düşünecek olursanız, diyelim ki hastanede bir enfeksiyon kaptığınız zaman, artık bir raftan alıp antibiyotik vermiyorsunuz. Hastadan kültürler alınıp, tam olarak hangi mikrobun bu enfeksiyona sebep olduğunu bulup, o mikrobun hangi antibiyotiğe duyarlı olduğunu bulup o antibiyotiği veriyorsunuz. Bu enfeksiyon hastalıklarında yıllardır uygulanan bir sistem. Aynı sistemi kanserde uyguluyoruz. Tümör ortaya çıkınca, kanserin genetik yapısı anlaşılıyor" dedi.
'Kanser tedavisi, 10 yıl içinde yüzde 90'lara ulaşacak'
Şu anda kullanılan ilaçların her türlü kansere yada genetik bozukluğa karşı çare olabilecek nitelikte olmadığını belirten Murat Günel, "Fakat bu yaklaşım kanser hastalıklarının tedavisinde büyük cığar açtı. Diyelim ki şu and beyin kanserinin yüzde !0'unu tedavi edebiliyorsak, bu bir kaç yıl içerisinde, ilaçların da artması ve bu teknolojinin de daha ilerlemesiyle yüzde 20'lere, 30'lara, 10 yıl içinde de yüzde 90'lara ulaşacak. Çünkü artık sebebini anlayabiliyoruz. Sebebini anladıktan sonra bir hastalığın, bir kanserin, tedavisini verebilme imkanı doğuyor. Dediğim gibi ilaçlar şu anda tam o seviyede değil. Fakat, bir 10 sene içinde ben o seviyeye ulaşacağımızı sanıyorum" diye konuştu.
'Ben yapabiliyorsam, Türkiye'den bir çok insan daha yapabilir'
Türkiye'nin son zamanlarda yaşadığı zor zamanları gözlemlediğini de dile getiren Günel, bu tür zor durumlarda insanların umutlarının azaldığına da değinerek, "Ancak önemli olan insanlarımızın değeri, insanlarımızın kapasitesi ve Türkiye'nin ulaşabileceği güzel noktalar. Umarım bu başarılarla ufak bir örnek teşkil ediyoruz. Biliyorum ki ben yapabilirsem Türkiye'den bir çok insan daha yapabilir. Bizim görevimiz ve umudumuz, bu koşulları öteki öğrencilerimiz ve öğretim üyelerimize de hazırlayabilmek. Onlara da bu olanakları sunabilmek. Benim umudum bunu yapabilirsek, gerçekten Türkiye'nin çok büyük fayda göreceği, hepimizin ulaşmak istediği güzel günlere ulaşma konusunda" dedi.
'Türkiye'ye gönül borcum var'
Bilimsel çalışmalarını ABD'de yürütmesine karşın, bilgi ve bilimsel araştırma çalışmalarını Türkiye'ye aktarmayı bir 'gönül borcu' olarak değerlendiren Murat Günel, "Hepimiz bu toprakların insanlarıyız. Ülkeyi bırakabilmek de çok zor, ülkeyi bırakıp yabancı bir yere gitmek çok zor. Ama bilimsel çalışmaları yürütebilmek için bu bazen bir sorumluluk. Türkiye'de iken hocalarım bana ne imkanlar varsa hepsini sundular, araştırmalar, bilimsel gelişmeler konusunda. Onlara büyük gönül borcum var. Benim en büyük amacım, bu olanakları daha çok insana sunabilmek. Bİr örnek teşkil edebilirsek, diğer insanlara bir mesaj verip onların hu noktalara gelmesine ufacık bir katkıda bulunabilirsek en önemlisi o" diye konuştu.
'Yale Üniversitesi'nde özel kutlama düzenlendi'
ABD'de, ülkenin sağlık ve klinik tip üzerinde söz sahibi bir kurum olarak bilinen 'Ulusal Tıp Bilimleri Akademisi' (National Academy of Medicine), üyeliğine seçilen ilk iki Türk'ten biri olan Murat Günel ve üniversiteden aynı onura layık görülen üç ayrı bilim insanı için, üniversitenin Tarihi Kütüphanesi'nde bir kutlama töreni düzenlendi. Törene, Murat Günel'in eşi Jennifer Günel ve yaklaşık üç ay önce doğan Aydın Günel de katıldı. Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Robert Alpern, DHA'ya yaptığı açıklamada, Türk bilim insanı Murat Günel'in yalnızca ABD'de değil, dünya çapında öne çıkan beyin cerrahi ve beyin hastalıkları uzmanı olduğunu söyledi. - York