Haberler

Uluslar Arası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu Açıklaması

Abone Ol

Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, Suriye sınırdan yapılan operasyonda kullanılan ‘Kürt’ koridoru demenin çok anlamsız, manasız bir söylem olduğunu belirterek, “Bu şekildeki söylem ise çok kötü bir amaçtır.

Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, Suriye sınırdan yapılan operasyonda kullanılan 'Kürt' koridoru demenin çok anlamsız, manasız bir söylem olduğunu belirterek, "Bu şekildeki söylem ise çok kötü bir amaçtır. Burada yapılan 'Kürt' koridorunu değil, terör koridorunu engelleyen bir operasyondur" dedi.

Türkiye'nin komşularıyla stratejik değil, coğrafi ortak olduğunu kaydeden Azizoğlu, "Bu ebediyete kadar devam edecek ortaklıklardır. Rusya'nın da Türkiye'ye bu gözle baktığına inanıyorum. FETO ile PKK aynı şekilde büyüyen ve aynı oranda Türkiye Cumhuriyeti'nin başına bela olan iki yapıdır. Bunların arkasında sözde dostlarımız var" dedi.

Türkiye tarafından Suriye sınırında başlatılan Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Azizoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, sadece ulusal güvenliği için, askeri bir güvenlik alanı oluşturmak amacıyla bir operasyon gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Tabi bu operasyonda bizim aydınlarımızın, akademisyenlerimizin ya da basın mensuplarımızın özellikle görsel medya kanalıyla dile getirdiği 'Kürt' koridoru' sözü de çok yanlış bir terim. Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli bir bölümü Kürt nüfusundan oluşmaktadır. Irak'ta, İran'da önemli bir Kürt nüfusu vardır. Avrupa'da Kürt nüfusu vardır. Bir Kürt hareketi, Kürt operasyonu değildir. Suriye'de yapılan operasyon sadece terörizme karşı bir güvenli alan oluşturma operasyonudur. Operasyon yapılan alanda da DEAŞ mevcuttur. Çok önemli gördüğüm için özellikle altını çizerek bir 'Kürt' koridoru demek ya çok anlamsız, manasız bir söylemdir ya da çok kötü bir amaçtır. Kürt koridorunu değil, terör koridorunu engelleyen bir operasyondur. Yaklaşık 2 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm yetkililerinin dile getirdiği bir güvenlik alanı söylemi, bana göre çok politik amaçlı olarak, kaosun daha da derinleşmesini amaçlayan emperyalist güçlerin kötü niyetlerinden dolayı gerçekleştirilemedi. Bu, Suriyeli kardeşlerimizin, dindaşlarımızın kaybını önleyecek, ızdırabını dindirecek bir çalışmaydı. Belki de emperyalist güçler, batı toplumları taşın altına elini sokmama amacını taşıyordu. Oluşturdukları ızdırabın, kaosun, acıyı paylaşmama amaçlıydı. Bu güvenlik alanını engellediler ya da kabul etmediler" dedi.

Türkiye'de bir darbe veya ihtilal olduğunda bütün şer odaklarının bir üst şemsiye oluşturup birleştiklerini kaydeden Azizoğlu, "15 Temmuz'da da aynı olayı yaşamış olduk, acı bedeller ödedik. Cesur, inanmış, imanlı bir liderin etrafında toplanan yüce milletin kahramanlık destanını yazarak belki de İslam dünyasına örülmek istenen bir şer belasını def ettik. Bu da düşmanlarımızı özellikle dış odaklı ya da iç mihrakları sevindirmesi Türk Silahlı Kuvvetleri bükülen en güçlü, en imanlı ve bu milletin de peygamber ocağı olan bir silahlı güçtür. Vatan, millet ve coğrafi koruma içgüdüsü olduğu zaman dimdik ayakta olduğunu göstermiş oldu" dedi.

Rusya uçağının düşürülmesinden sonra yaptığı açıklamada, 'Rusya'nın bizim coğrafi ortağımızdır' dediğini hatırlatan Azizoğlu, "Amerika, NATO, batı toplumları bizim politik, siyasi veya ekonomik, küresel ortaklarımızdır. Menfaatler biter, bu ortaklıklar bitebilir. Özellikle emperyalist güçlerle dostluk olamaz. Emperyalistlerin çıkarları vardır, çıkarlarına göre dostluklar oluştururlar. Çıkarlar bittiği anda sizinle dostluğu bitirirler. Şu anda küçük bir terör örgütünün arkasında durarak en büyük müttefiklerimiz, koskoca bir kürenin saygın, güçlü ülkesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve aynı zamanda İslam coğrafyasının umudu güçlü ülkesi Türkiye'yi karşılarına almayı göze alabiliyor. O açıdan küresel, stratejik, politik dostluklar bitebilir, ama coğrafi ortaklılar bitmez. Sizin taahhüdünüzde değil, o coğrafyada yaşamak zorundasınız. Rusya'yla, İran'la, Suriye'yle, Irak'la, Yunanistan'la, Bulgaristan'la ya da diğer yakın çevre ülkelerle yaşamak zorundayız. Biz bunlarla stratejik değil coğrafi ortaklarız ve bu ebediyete kadar devam edecek ortaklıklardır. Ben Rusya'nın da bu gözle baktığına inanıyorum. Onlar da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni düşman olarak değil, dost olarak görmek isterler. Suriye'deki bizim askeri operasyonumuza inanıyorum ki, stratejik müttefiklerimizden daha sağduyulu yaklaştılar ki, farklı kutuplarda olmamıza rağmen. Amerika Birleşik Devletleri ile biz NATO'da ve özellikle küresel ölçekte müttefikiz. Bazen müttefiklerimizden dostluk bazında sözde dost olduğumuzu görüyoruz. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra bizler Türk milleti olarak 'Sözde mi dostumuz Amerika Birleşik Devletleri NATO ülkeleri ya da özde mi' tartışmasını yaşıyoruz. 15 Temmuz'un, FETÖ'nün üst aklının kim olduğunu bu millet haykırarak söylüyor. Ben de söylüyorum; FETÖ yerel bir yapılanmaydı, 40 yıldır İslam'la ilgisi olmayan ticari ağlar, bankalar, okullar, dershaneler, politik alanlar, diplomatik alanlar yerel bir imamın müezzinin yapabileceği işler değildi. 40 yıldır çok sinsice içimizce sızdırılmış bir yapıydı. Enteresan olan PKK ile aynı dönemlerde oluşumu başlamış. Fetullah Gülen ve PKK 70'li yıllarda aynı tarihlere denk gelen, aynı hızla büyüyen, aynı hızla biri silahlı güç, biri ilimle uğraşan, sosyal yaşamın içinde olan yapı gibi fakat aynı şekilde büyüyen ve aynı oranda Türkiye Cumhuriyeti'nin başına bela olan iki yapı. Bunların arkasında sözde dostlarımız var" şeklinde konuştu. - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Orhan Hikmet Suriye Rusya PKK Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title