Uluslararası Antalya Üniversitesi "Yeni Anayasaya Doğru" Paneli Düzenledi
Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından "Yeni Anayasaya Doğru" konulu Hukuk Paneli düzenlendi.
Panele konuşmacı olarak Prof Dr. Ergun Özbudun, Prof. Dr. Serap Yazıcı, Prof. Dr. Sami Selçuk, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Danıştay üyeleri Prof. Dr. Ali Ulusoy ve Dr. Selami Demirkol, Uluslararası Antalya Üniversitesi'nden ise Doç. Dr. Halit Yılmaz ve Yrd. Doç. Dr. Sezgin Seymen Çebi katıldı.
Açılış konuşmasında Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanı Prof. Dr. Savaş Bozbel, askeri bir darbe sonucunda meydana getirilen 1982 Anayasası'nın Türkiye'ye dar geldiğini belirtti. Yeni Anayasa'nın çağdaş, demokratik ve toplumun büyük bir kesimince sahiplenecek bir anayasa yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Uluslararası Antalya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cihat Göktepe ise, ekonomik ve teknolojik olarak gelişen Türkiye'nin anayasal ve zihinsel olarak da gelişmesi ve değişmesinin önemli olacağını belirterek " Türkiye'nin güneyinden meselelere çözüm üretmeye gayret edeceğiz" dedi.
"Yeni Anayasaya Doğru" konulu Anayasa Hukuku Panelinin I.oturumunda "Yeni Anayasa Çalışmaları ve Toplumsal Beklentiler" konusu başlığı altında bir oturum gerçekleştirildi. Açılışın ilk konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Ergun Özbudun yeni anayasalara doğru geçmişten beri bir süreç olduğunu ifade ederek, "Yeni anayasaya doğru başlığı altında konuşacak pek çok şey var ve önemli bir kısmı daha önce söylenmiş. Ben kendimi bildiğimden beri Türkiye Anayasa tartışması içindedir.Türkiyenin ilk anayasa çalışmalarından 1982 anayasasına kadar geçen süreçte anayasa tartışmaları devam etmiştir. Şu anda yürürlükte bulunan 1982 Anayasası askeri yönetimin tercihlerini yansıtan bir anayasadır, çağdaş bir demokrasiyle bağdaşmayan bir anayasadır. Olağan dışı ortamda ve olağan dışı bir yönetimle hazırlanmıştır." dedi.
Bu tür panellere katılmaktan mutlu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Serap Yazıcı ise, "Ben üniversitede öğrenciyken bu anayasa tartışmaları sürüyordu. Hala aynı konu güncelliğini koruyor" dedi. Yazıcı, konuşmasına şöyle devam etti: "Öncelikle yeni bir anayasaya ihtiyaç var mı onu belirlememiz gerekiyor. 90'ıncı yılını kutladığımız Cumhuriyetin hala demokratik olduğunu düşünmüyorum. Yönetimin halka ait olması, halkın anayasa yapma hakkının olması gerekiyor. Ama gelin görün ki, aradan geçen 90 yıla rağmen halk hala anayasa yapma hakkını tam olarak kullanmış değil. 1924 Anayasası bir meclis tarafından yapılmıştır ama o mecliste tüm halkı temsil edecek çoğunluk yoktur. Tek parti vardı ve kadınlar ne seçme ne de seçilme hakkında sahipti. İşte bu yüzden tam demokrasi için yeni anayasaya ihtiyaç vardır."Yeni anayasa sürecinin kolay olmayacağını da vurgulayan Yazıcı, bütün partilerin hemfikir olacağı bir taslak hazırlanması gerektiğini, kutuplaşmadan çözüm üzerinde yoğunlaşılması ve siyasi partiler kanununun 78 ve 96'ncı maddelerinin tamamen değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi , her vatandaş gibi anayasayla ilgilendiğini belirterek, "'Hukuk devleti nedir' sorusuna bir yanıt bulmadıkça yapılan bu çalışmalar, 'Akşehir Gölü'ne maya çalmaya' benzer. Bundan çalınan mayalar tutmadı. Ama 1982 Anayasasını hazırlayan hukukçular 'ya tutarsa' diye çalışmadılar. Büyük bir ustalık gösterdiler. Bizim özlediğimiz anlayış sevgi ahlakıdır. Bunun temelinde de Allah inancı yatar. Bizim de anayasamızın başlangıcına bu anlayışımızı koymamızda ne var? İsviçre'nin laikliğine aykırı mı oluyor 'Allah' adıyla başlamaları? Biz de 'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla diye başlayabiliriz. Zararı olmaz hatta faydası olur" ifadelerini kullandı.
Anayasa Hukuk panelinin 2. oturumunda "Yeni Anayasada Yargı Organı ve İşlevine İlişkin Beklentiler" konusu altında gerçekleştirilen konuşmalarda Prof. Dr. Sami Selçuk; "Kötü bir yasa çıkarsa yargıç yasayı kötü uygular, kötü yasayı hiç bir şekilde yargıç iyi uygulayamaz. Dolayısıyla iyi yasa çıkarılmalıdır.Dünyanın hiç bir yerinde 57 oturumda yasa yapılmamıştır. İsviçre ceza yasası 40 yılda , Fransa ceza yasası 10 yılda, İspanya ceza yasası ise 32 yılda yapılmıştır. Ancak biz 57 oturumda ceza yasası çıkardık diye övünüyoruz. Bu takdir edilecek bir durum değildir." diyerek sözlerine şöyle devam etti. "Dünya'nın en kötü hukuk uygulaması Türkiye'dedir. En basit kavramlar yerleşmemiştir. Temyiz, duruşma ve diğer birçok emek hukuk kavramın içeriği tam anlamıyla bilinmemektedir.Özgür bireylerden oluşan özgür bir halkın özgüce kendisini yönetecek bir anayasa yapılması gerekir.Yargının bağımsızlığı için en temel şartlar; yargı yasama karşısında bağımsız olmalı, yargı yürütme karşısında bağımsız olmalı, yargıcın başka bi yargıca karşı bağımsızlığı olmalı, yargıcın ekonomik bağımsızlığı olmalı" diyerek konuşmanın genel profilini çıkarmış oldu.
Panel, konuşmacılara plaket ve katılım belgelerinin takdimi ile sona erdi.