Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Azizoğlu Açıklaması
Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, Türkiye’yi ateş çemberine çevirip Orta Doğu’da bu yanan çemberin içine itmek isteyen tüm unsurlara bir kere daha düşünmelerini tavsiye etti.
Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, Türkiye'yi ateş çemberine çevirip Orta Doğu'da bu yanan çemberin içine itmek isteyen tüm unsurlara bir kere daha düşünmelerini tavsiye etti. Azizoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Kürdü, Türkü, Sünni ve Alevisi, dindarı, dinsizi ile ebediyete kadar bir ve birlikte yaşamaya devam edeceğimiz ortak paydamızdır" dedi.
Azizoğlu tarafından hazırlanan ve Türkmeneli televizyonunda yayınlanan "Coğrafyamıza Akademik Bakış" programının bu haftaki konuğu emekli Tuğgeneral Hukukçu Tayyar Elmas oldu.
Türkiye'nin güvenlik sorunları, demokrasi, halk ve toplum katmanları hakkında değerlendirmelerin yapıldığı programda Azizoğlu, şöyle konuştu:
"Demokratik yaşam ve demokrasi tanımlamasının içinde güvenlik en önemli başat sorunlardan biridir. Özellikle son yıllarda coğrafyamızda vuku bulan özgürlük hareketleri tanımlaması projesi terörizme endeksli ve emperyalizm kazanımları için vuku bulan, örgütlenen, yapılanan değil yapılandırılan Irak ve Suriye'deki iç savaşlar, kaoslar Türkiye'ye bedel ödetiyor. Aynı zamanda ülkemizde de yine buna benzer bir terör eylemi ve terörizm çok uzun yıllar kesintisiz devam ediyor ya da ettiriliyor. Demokrasi tanımlamasını yaptığımızda küresel demokrasi tanımlamasının dışına çıkan emperyalizmin himayesindeki terörizmle mücadele var. Demokrasi ve güvenlik endeksli bir çatışmaya dönüşen demokrasi girdabında mücadele eden ülke konumuna zorlanan İslam ve doğu toplumlarının önemli ülkesi Türkiye'dir."
Demokrasi tanımlamasının toplumun her katmanını birleştirici bir unsur olması gerektiğini anlatan Azizoğlu, "Asla bölen değil, birleştiren ve birlikte yaşama kültürünü yaşamsal alan olarak gerçekleştiren demokrasi kültürü olmazsa olmazımız olmalıdır. Bazı siyasetçilerimiz, akademisyenlerimiz, gazetecilerimiz, yazarlarımız, entelektüellerimiz sözlerine başlarken 'Türkiye halkları' diye başlar. Halk tanımlaması altında farklı ırklar, farklı dinler, farklı kültürler, farklı değer ve kavramların tamamını kapsayan birleştirici bir unsurdur. Bir ülkenin alt katmanlarında farklı ırk, din ya da kültürlerin bulunduğu toplum birlikteliğine halk tanımlaması gerçeğini bile, bile entelektüellerimiz, aydınlarımız tanımlarken ayrılıkçı bir dil ile tanımlar. Türkiye halkı tanımlaması ne kadar real ve doğru tanımlama ise, Türkiye halkları tanımlaması da tam aksine yanlış ve ayrılıkçı bir tanımlamadır."
Azizoğlu, "Türkiye halkının birinci birleştirici unsur ve ortak payda" olduğunu belirterek şunları söyledi: "İkinci birleştirici unsur tüm halk katmanlarının ortak paydaş olduğu vatandır. Üçüncü ortak paydaşımız ve birleştirici unsur ay yıldızlı bayraktır. Paydaş yani eşit ortak olduğumuz halk yani millet vatan ve bayrak bizi birleştiren ve birlikte yaşama kültürü ve tüm yaşamsal alanları önümüze seren evrensel değerlerdir. Birilerinin kendilerini bu üç ortak değerden uzaklaştırıp, güvenlik problemleri yaratıp hatta işi daha çok üç boyutlara götürerek terörizm, ihaneti ile halkın her kesimine zarar verirken her alanda terörizmin en çok zarar verdiği halk kitlesi toplumun önemli bir parçası olan Kürtlerdir. En çok zararı terörizm Kürtlere vermektedir. 80 milyona da vermektedir. Ama sözde savunucusu olduğunu dile getirdiği etnik yapıya en büyük zararı 40 yıldır terörizm vermektedir. Bütün bunları algılamakta zorluk çeken aydınlarımızı ben anlamakta zorluk çekiyorum."
Azizoğlu, konuşmasında, demokrasi tanımlamasına Türkiye halkları diye başlayan aydınlarımız, çağdaşlarımız, akademisyenlerimizin birleştirici unsur olması gerektiğini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin halkı olan Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler ya da var olan başka ırklar, etnik yapılar olarak ortak paydaya sahip olduklarını anlatan Azizoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti devletinde, millet olgusunda, halk olgusunda vatan olgusunda ve bayrak olgusunda paydaşız ve güvenlik ve demokrasi iki ayrılmaz teminatımızdır. Türkiye halklarının anlamını bile algılamadan topluma önderlik, liderlik ya da entelektüellerimizin kanaat önderliği yapmaması gerekir. Yapanlar toplumu yanlış yola sevk etmiş olur. Türkiye'nin etrafındaki ateş çemberinde ve Türkiye'nin hiçbir bireyinin ya da devlet kurumunun sebep olmadığı coğrafyamızda cereyan eden kaosları fırsat bilip konjonktürle bir bahane ile Türkiye'yi ateş çemberine çevirip Orta Doğu'daki bu yanan çemberin içine itmek isteyen tüm unsurlarında bir kere daha düşünmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Kürdü, Türkü, Sünnisi, Alevisi, dindarı, dinsizi ile ebediyete kadar bir ve birlikte yaşamaya devam edeceğimiz ortak paydamızdır."
Güvenlik sorunu ve terörizmin şuan Türkiye'nin belli bir coğrafyasında özellikle tamamen emperyalizme hizmet eden, dış odakların hizmetkarı olan terörizm ve yandaşlarının ve savunucularının yaktığı ateşte yüz binlerce ikamet eden Kürt kardeşlerimiz ekonomik olarak sıkıntılar çektiklerini kaydetti. Azizoğlu,bu halk kitlesinin göçe zorlanması, eğitim sisteminin durması, en yaşamsal haklarının ellerinden alınmasınıa terörün neden olduğunu anlatarak sözlerine şöyle devam etti:
"Özgürlüğü, demokrasi gibi tanımlamalarla toplum önüne çıkması da coğrafyamızda kaosların, iç savaşların yaratıcısı olan emperyalist güçlerle aynı paraleldedir. Himmete muhtaç hale getirdikleri toplumu yaşamsal alanlarına hapis ederek mahremlerine müdahale ederek yani onlar için onları öldürerek özgürlükleri için geldiklerini sözde savunuyorlar. Güneydoğumuzu, Doğu Anadolumuzu savaş alanına çeviren terörizm ve terör örgütünün yarattığı bu kaosta yine en çok zarar verdikleri Kürt kardeşlerimizdir."
Azizoğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti;
"Devletin birleştirici unsuru her alanı ve kazanımlarına hakça paydaş olan halkıdır. İkinci çok önemli unsur tüm etnik yapıların, kültürlerin, inançların, ideolojilerin ortak olduğu fakat algılayamadıkları bir değer vardır. Bu değer Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Türkü, Kürdü, Arabı, Alevisi, Şii ve Sünnisi ortak paydaştır, ortak sahibidir."
Azizoğlu, diğer önemli değerin bayrak olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bütünleştirici çok önemli unsur olan bayraktır. Siz o bayrağın etrafında atalarınızdan kalan bu mirasın etrafında birleşerek bir güç odağı oluşturuyorsunuz. Vatan birlikteliği yine paydaş olduğumuz değerlerdir. Bir Hakkarili, Manisa'daki toprağın paydaşıdır. İstanbullu, Diyarbakırlının paydaşıdır. Mardinli, Trabzonlunun paydaşıdır. Bunlar ortak değerlerimizdir. Ortak paydaş olduğunuz ve asla zarara uğratmamanız gereken yine dedelerinizden bize miras kalan çocuklarımızın, torunlarımızın bize emanetidir. Terörizmin ya da teröristin tanımlaması nedir benim için? Eline silah alıp sözde özgürlük adına, sözde halk adına, özgürlüğü için savaştığını söylediği halkı öldüren, özgürlüğü için savaştığı halk ve toplumu tüm evrensel hukuktan, sosyal yaşamın kazanımlarından, iktisadi kalkınmadan, eğitim ve öğretimden mahrum bırakan terörizm, terör örgütü o toplumun en büyük düşmanıdır. Peki, bu tanımlamayı nasıl yapıyoruz, en çok zararı veren oysa o toplumu, o bireyleri, o insanları öldürüyorsa veya bir şekilde öldürülmesine vesile oluyorsa, her alanda geri kalmasına vesile oluyorsa o zaman Kürtlerin en büyük düşmanı terörizm ve terör örgütüdür." - ANKARA