Üniversiteliler Göç Alanında da Çalışacak
Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) Genel Başkanı Avukat Taner Kılıç, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün tam olarak faaliyete geçmesiyle birlikte üniversite öğrencilerinin de göç alanında çalışma gereği hissedeceğini söyledi.
Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) Genel Başkanı Avukat Taner Kılıç, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün tam olarak faaliyete geçmesiyle birlikte üniversite öğrencilerinin de göç alanında çalışma gereği hissedeceğini söyledi.
Adana'da çeşitli sivil toplum kuruluşu ve bürokratların katıldığı Mülteciler Çalıştayı'nda konuşan Mülteci-Der Genel Başkanı Avukat Taner Kılıç, Uluslar arası koruma ve ilticayı içeren yeni yasanın kabul edilmesiyle birlikte kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün çalışmalarına başlamasının ardından Türkiye'de bu alanın önemli bir çalışma alanı olacağını söyledi. Kılıç, "Göç, Avrupa ve ABD'de önemli bir çalışma ve istihdam alanıyken Türkiye'de maalesef bu alanda çalışma yoktu. Bundan sonra üniversiteki gençlerimiz 'Göç alanında mı çalışsam?' diye düşünme gereği hissedecekler. Henüz çoğu kişi bunun farkında değil ama bu böyle" dedi.
Türkiye'nin tarihi boyunca göçle iç içe olduğunu ancak bu alanın tamamen Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı Yabancılar Şube Müdürlüğü'nce yürütüldüğünü hatırlatan Kılıç, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün kurulmasıyla Yabancılar Şube Müdürlüğü'nün görevlerini devredeceğini söyledi. Nisan ayında tam olarak faaliyete başlayacak olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, başta mülteci ve göçmenler olmak üzere, Türkiye'de yaşayan tüm yabancı uyruklu insanları kapsayan çalışmalar yapacak. Kılıç'ın aktardığı bilgilere göre genel müdürlükte yaklaşık 4 bin personel istihdam edilecek ve bu personeller psikolog, sosyolog, hukuk gibi meslek alanlarından sağlanacak. Türkiye'nin Uluslar arası göç trafiğinde önemli bir konumda olduğunu vurgulayan Kılıç, sadece bu birimin kurulmasının da yeterli olmayacağını söyledi. Kılıç, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de bu çalışmaların sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, yardım, kadın, çocuk, engelli örgütleri, hayırsever ve kanaat önderleriyle ortak hareket ederek yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Türkiye'nin uzun yıllardır bir göç ülkesi olduğunu hatırlatan Kılıç, Suriye'deki iç karışıklıkla birlikte gündemde öne çıkan "mülteci ve göçmen" kavramlarının daha eski zamanlarda da gündemde olduğunu dile getirdi. Afganistan, Irak işgali ve İran devrimi sebebiyle Türkiye'ye mülteci ve göçmen akışı olduğunu belirten Kılıç, Suriye'de yaşanan iç savaşla birlikte olayın dramatikleştiğini vurguladı. Bunların ötesinde Türkiye'nin daha çok, göç veren ülke olduğunu söyleyen Kılıç, 1960'lardan itibaren başta Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelere göçmen gönderildiğini anımsattı. Kılıç, Türkiye'nin dünyada nufusuna oranla en çok göç gönderen ülke olduğunu vurguladı.
Suriye'deki iç karışıklıkla doğan mülteci ve göçmen sorununa değinen Kılıç, şöyle konuştu:
"Maalesef son yıllarda Türkiye'nin doğusunda ve güneyindeki ülkelerde yoğun yaşanan insani trajedilerden, iç savaşlardan ötürü nufus hareketi çok ciddi bir biçimde artmış ve dramatikleşmiş durumda. Keşke Suriyeli'ler ülkemize sadece çalışmak için gelseler ama görüyoruz ki şehirleri bombalanan, aile üyelerinden birçoğu ölmüş, işyerleri tahrip olmuş, evleri yıkılmış, neredeyse yalın ayak ülkemize kaçıyorlar. Türkiye'de bu mesele ciddi şekilde gündemimize girdi. Başta Suriye sınırına yakın şehirler olmak üzere hemen her yerdeler. Her şehirde bu anlamda hem şehir bazında hem ulusal ölçekte bir şeyleylerin ciddi olarak düşünülmesi tartışılması, strateji, yönetişim geliştirilmesi son derece önemli." - ADANA