DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ
Urartular 2 bin 750 yıl önce TOKİ tekniğini kullanmışVAN'da 2 bin 750 yıl önce Urartu Kralı 2. Sarduri tarafından inşa edilen Çavuştepe Kalesi'nde ortaya çıkarılan yapılarda depremden korumak için özel önlemler alındığı belirlendi.
Urartular 2 bin 750 yıl önce TOKİ tekniğini kullanmış
VAN'da 2 bin 750 yıl önce Urartu Kralı 2. Sarduri tarafından inşa edilen Çavuştepe Kalesi'nde ortaya çıkarılan yapılarda depremden korumak için özel önlemler alındığı belirlendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, "Kentte, 23 Ekim 2011 yılındaki depremden sonra TOKİ'nin yapmış olduğu inşaatlara baktığımız zaman hepsi ana kayaların üzerine inşa edildi. Ama bunu 2 bin 750 yıl önce Urartular yapmış. Şehri kurmadan önce mutlaka kanalizasyon sistemini en başta yapıyor daha doğrusu alt yapı sistemini tamamlıyor ve ardından üst yapıya inşaat başlıyor" dedi.
Gürpınar ilçesinde bulunan ve 2 bin 750 yıla önce Urartu Kralı 2. Sarduri tarafından inşa edilen Çavuştepe Kalesi'nin bazı bölümleri günümüze kadar gelmeyi başarmış. Tarihi alanda YYÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında sürdürülen kazı çalışmalarında da ortaya çıkarılan yapılarda Urartuların depremden korunmak için özel önlemler aldığı görülüyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Çavuşoğlu, Urartuların kayalık zemine yaptığı kalenin dış duvarların büyük kısmının traverten taşlardan inşa edildiğini belirterek, yaklaşık 2 bin 750 yıl geçmesine rağmen duvarların hala ilk günkü gibi kaldığını söyledi.
Büyük depremlerin yaşandığı bölgede kalenin taşlarında herhangi bir oynamanın olmadığını anlatan Çavuşoğlu, Urartuların en önemli özelliklerinden birinin ise yapıları özellikle kayalık alanlara inşa etmeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, bölgede her yüzyılda bir büyük ve yıkıcı depremin meydana geldiğini belirterek, "Bu depremlerin neticesinde Urartu'nun özellikle hem surlarında hem mimari yapılarında kalıntıları bize şunu gösteriyor depreme dayanaklı olduğunu gösteriyor. Kalenin bir ucundan diğer ucuna baktığınız zaman aynı düzlüğü görebiliyoruz ve milimetrik olarak halen düzgün durmasını inşaat tekniklerine bağlamak gerekiyor. O günkü inşaat tekniklerinin en üst seviyesini kullanmışlar. o dönemden şu ana kadar en az 27 çok büyük deprem geçirmiş olması gerekiyor bu yapının ve bu depremlere rağmen halen ilk yapıldıkları gibi akçe geçirmez bir şekilde ayakta duruyorlar" dedi.Van'da yakın zamanda yaşanan iki depremde birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini anlatan Prof. Dr. Çavuşoğlu, "O depremler bize dayanıksız evler inşa ettirdiğimizi gösterdi. Bir diğer önemli özellik biz düz alanlarda ovalarda inşaatlar yaptık, malzemeyi çaldık. Ama Urartular öyle yapmadı. Muhtemelen burada depremde bir yapının çöktüğünü de biliyoruz. Özellikle ana kaya üzerine yapılan binalarda belli seviyeye kadar taş temel yapmışlar. Üzerine kerpiç ile devam etmişler. Kerpici bir iki kat kaldırmıyor, aralara da mutlaka ahşap atıllar ve kirişlerle bu bağlamayı yapıyorlar" diye konuştu.TOKİ TEKNİĞİNİ 2 BİN 750 YIL ÖNCE KULLANMIŞLARÇavuştepe Kalesi'nin bir deprem sonucu yıkılmadığını ve bir düşman istilası sonrası yıkıldığını belirten Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Urartuların şöyle bir özelliği var. Biz şimdi 23 Ekim 2011 yılındaki depremden sonra TOKİ'nin yapmış olduğu inşaatlara baktığımız zaman hepsini ana kayaların üzerine inşa ettik. Ama bunu 2 bin 750 yıl önce Urartular yapmış. Şehri kurmadan önce mutlaka kanalizasyon sistemini en başta yapıyor. Daha doğrusu alt yapı sistemini tamamlıyor ve ardından üst yapıya inşaat başlıyor. Yani bugün bizim 2011 yılında yaptığımız anlayışı 2 bin 750 yıl önce Urartuların yaptığını bize gösteriyor."İnşaat Mühendisi Semra Cezlan ise kentte şu anda yapı ömrünü tamamlamış birçok yapının olduğunu ve bunların bir an önce yıkılması gerektiğini söyledi. Ekonomik nedenlerden dolayı halen bu binalarda yaşamak zorunda olanların olduğunu belirten Cezlan, "Bu binaların bir an önce yıkılması gerekiyor ki biz depremleri konuşmayalım" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Çavuş tepe kalesi-Kalenin taşları-Urartu mimarisi-Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu ile röprotaj-Çavuşoğlu'nun taşları göstermesi-İnşaat Mühendisi Semra Cezlan ile röportaj-Detay görüntülerGülay KUYUCU-Orhan AŞAN/VAN,
============================
Bacağını kaybetti, gençleri uyardı: Benden ibret alın ve sigarayı bırakın
ADANA'da halk arasında 'budama' olarak bilinen buerger hastalığından dolayı ayak parmaklarının bazılarını kaybeden, ardından da diz altından sol bacağı kesilen Selim Fındıkkıran (53), "Doktorlar parmaklarımı kaybettiğimde 'Sigarayı bırak, bacağını kurtar' demişti. Dinlemedim ve bacağımı kaybettim. Gençler beni görsün ve ibret alsın. Sigarayı anında bıraksınlarö dedi.
Merkez Yüreğir ilçesi Haydaroğu Mahallesi'nde uzun yıllardır market işleten ve 25 yıl önce aşırı sigara kullanımından dolayı halk arasında 'budama' olarak bilinen damar tıkanıklığından kaynaklı buerger hastalığına yakalanan Selim Fındıkkıran, ilk olarak sağ ayak parmaklarında yaralar çıkmasıyla mantar olduğunu düşünerek doktora başvurdu. Doktorların buerger hastalığı teşhisinden sonra sigarayı bırak uyarılarına aldırış etmeyen Fındıkıran, 2009 yılında ayak parmaklarından ikisini kaybetti. Buna rağmen sigara içmeye devam eden Fındıkıran'ın, 8 yıl sonra ise sol ayak parmaklarında buerger yaraları baş gösterdi. Anjiyo olan, ancak kılcal damarları açılmayınca hastalığı tedavilere yanıt vermeyen Fındıkkıran, doktorlardan parmaklarının kesilmesini istedi. Bunun üzerine sol ayak parmaklarının bazıları da kesildi. Buna rağmen hastalığın ilerlemesi sonucu 2018 yılında Fındıkkıran'ın sol bacağı diz altından kestirmek zorunda kalındı. Bu aşamadan sonra sigarayı bırakan Fındıkkıran, hastalığın kendisine verdiği zararı geç anladığını ve geçmişte sigara içtiği için çok pişman olduğunu söyledi.'GENÇLER BANA BAKIP İBRET ALSIN'Gençlik yıllarından itibaren sigara içmeye başladığını ve bacağını kaybedene kadar bu zararlı alışkanlığının devam ettiğini dile getiren Fındıkkıran, bacağını kaybetmesinin sorumlusunun kendisi olduğunu belirtti. Ayak parmaklarında çıkan yaralar sonrası doktorların uyarılarını dinlemiş olsa sol bacağını şu an kaybetmemiş olacağını söyleyen Fındıkkıran, "Doktorları dinlemedik. Başımıza bunlar geldi. Bacağım kesildiği an sigarayı bırakmaya karar verdim. İnsanlar, başına bunlar gelmeden bu illetten kurtulmalıdır. Çünkü bunun geri dönüşü olmuyor. Anne ve babalar çocuklarının sigaradan uzak durması için ellerinden geleni yapsınlar. Gençlere sesleniyorum. Önlerinde uzun bir hayat var. Bana bakıp ibret alsınlar. Sigara, benim hayatımı bitirdiö diye konuştu.'YAVAŞ YAVAŞ UZUVLAR KAYBEDİLİR'Buerger hastalığının dünya genelinde en çok orta yaştaki erkeklerde görüldüğünü bildiren Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Öğretim Görevilisi Dr. Yasin Güzel ise hastalığın ilk evresinin el ve ayakta uyuşmalarla başladığını dile getirdi. Bu belirtileri yaşayan hastalarda daha sonra yürürken yorulma ve güç kaybının oluştuğunu dile getiren Dr. Güzel, "Damarların tıkanması sonucu hastalık kendini göstermeye başlar. Sigara, bu hastalığın en büyük tetikçisidir. Damarlar tıkandıktan sonra uyuşma ve ardından yaralar ortaya çıkar. Hastalıkla tanışan kişi anında sigarayı bırakmalıdır. Buradan yapacağım en büyük uyarı akciğerlerimizi yormamamızdır. Zaten pandemi sürecindeyiz. Tütün ürünleriyle vücudumuza zarar vermemeliyiz. Bugün el ve ayaklarınızdaki yaralarla başlayan hastalık yarın uzuvlarınızı kaybetmenize neden olurö dedi.