Yavuz Turgul, İstanbul Kent Üniversitesinde sinemaseverlerle buluştu
77 yaşındaki yönetmen ve senarist Yavuz Turgul, İstanbul Kent Üniversitesinde düzenlenen programda sinemaseverlerle bir araya geldi. Turgul, senaryo üzerine bir söyleşi gerçekleştirerek senaryoda duygusal farkındalığın önemine vurgu yaptı. Ayrıca, rüyaların ve edebiyatın senaryo yazımında büyük yardım sağladığını belirtti. Programda ayrıca Turgul'un kendi filmleri ve sinemacıların film izleme alışkanlıkları üzerine de konuşuldu.
77 yaşındaki yönetmen ve senarist Yavuz Turgul, İstanbul Kent Üniversitesinde sinemaseverlerle bir araya geldi.
Senaristbir ve İstanbul Kent Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen programda Turgul, "Senaryo Üzerine Notlar" başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi.
Turgul, gazetecilik yıllarında Ses dergisinde muhabir olarak çalıştığı dönemlere değinerek, 1976'da Ertem Eğilmez'in desteğiyle Arzu Film'de senaryo yazmaya başladığını anlattı.
O dönem Eğilmez ile evinde gece yarılarına kadar senaryo yapısı üzerine konuştuklarını söyleyen Turgul, senaryoda en önemli unsurun bilgiden ziyade, duygular olduğunun altını çizdi.
"Senaryo yazacak kişide duygusal farkındalık meselesi son derece önemlidir"
Usta sinemacı, bir hikaye, sinema ya da roman anlatımının insana ulaşmasında 3 ana unsur olduğuna işaret ederek, "Yani duygu, duyu, akıl. Bu üç nokta bize gelen kodları çözmeye çalışıyor. Bilgi de gelen kodlar konusunda bize yardımcı olur. Ama duygu, ele avuca gelmeyen, tarifi yapılamayan garip bir alandır." dedi.
Senaryoda dramatik yapının önemine dikkati çeken Turgul, şunları kaydetti:
"Anlatacağınızı (hikayeyi) karşınızdakinin onu çok iyi anlamasını sağlayacak biçimde ve onun duygularını harekete geçirecek şekilde anlatmanız lazım. Bu sadece akım meselesi değil. Bir duygu meselesidir ve içerisinde tabii ki duyular da vardır. Size dair olan her şey karakterinize girecektir ve gerçek olacaktır. Çünkü orada yalan söylemiyorsunuz, bir bilindikten hareket ediyorsunuz. Senaryo yazacak kişide duygusal farkındalık meselesi son derece önemlidir ve yaptığı işlerin başarıya gitmesinde en önemli yapı taşlarından birisi olacaktır."
"Sanat da kodlar üzerinden kendini ifade eder"
Yavuz Turgul, henüz 6-7 yaşlarındayken sinema sevgisinin başladığını ve annesine sürekli sinemaya gitmek için yalvardığını dile getirerek, filmlerde birçok hikayenin de çocukluk anılarına bağlı olduğunu vurguladı.
Senaryo yazacak kişinin öncelikle kendi psikolojisini çözmesi gerektiğinin altını çizen Turgul, şu bilgileri verdi:
"Kendinizi çözmek size çok yardımcı olacaktır. İzlediğiniz, sakladığınız, kendinize bile itiraf edemediğiniz her şey eğer senaryo yazmak istiyorsanız sizin yardımcınızdır. Çok değişik karakterler yazacaksınız. Ortaya çıkardığınız karakterleri de anlamak ve anlamlandırmak lazım. Çok başarılı karakter çalışmalarının içinde birtakım şeyleri anlamış, kavramış, keşfetmiş yazarların izini görürsünüz. Bu 'Game Of Thrones'da da çıkabilir. Orada mesela küçük adamın diyaloglarını kim yazdı? Olağanüstü. Shakespeare gibi o dönemden bakarak yazma hali var."
Usta yönetmen, rüyaların da senaryo yazımında önemli olduğunu vurgulayarak, "Rüyalar asla gördüğünüz şey değildir. Rüyadaki her bir görüntü koddur. Başka bir şeyi size işaret eder. O kodu çözemezsiniz. Rüyalar belli bir kod sistemi içerisinde neler yapmanız gerektiğinizi, nasıl sorunlar içerisinde olduğunuzu söyler. Sanat da kodlar üzerinden kendini ifade eder. Sinemada da kodlar var." diye konuştu.
"'Av Mevsimi' filmi, ressam Yavuz Tanyeli'nin bir deseni üzerinden çıktı"
Yönetmen ve senarist Turgul, filmde bir karakteri oluşturma konusunda edebiyatın çok büyük yardımı olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Edebiyattan çok beslenen (sinemacılar) var. İsim vermek istemiyorum. Çehov ve Dostoyevski hayranı yönetmenlerimiz vardır ki, çok çatışırlar bunlar birbiriyle. Fakat bir yerde çaresizsiniz. Türk işi Çehov yaratmak isterken, kullandığınız malzemeler yerde. Türk işi malzemelerle Dostoyevski dünyasına dalmak istiyorsunuz. Rus toplumunun değişim karşısında geçirdiği sallanma hali, bizim sinemacılarımıza çok heyecan veriyor. Kahverengi ton, düşünen adam, bulutlar, uzun hırka, sallanan ağaçlar... Cihangir'de bu çok önemlidir biliyorsunuz."
Kendi filmlerine de dikkati çeken Turgul, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ağır filmlerin olduğu bir zamanda ben 'Züğürt Ağa'yı yazdım. Millet çok şaşırmıştı. Çünkü bir ağanın davranış biçimlerini değiştirdim. Şaşkınlık içinde kaldı filmi izleyenler. Demek ki mesele bakış açısınız. O bakış açınızda iyilik, berbatlık ya da ucuzluk... Hiçbir şey beklemeden yaptığım 'Eşkıya' filmi, olağanüstü sevildi, Eşkıya'nın yapısı, hikayenin akış biçimi. Bugün dijital platformlarda çoğunlukla hanımlardan oluşan bir kurulun karşısına oturuyorsunuz ve filminizi satmaya çalışıyorsunuz. Onlar da 'aa' falan diye dinliyorlar. Bazı öğrenmişliklerin üzerine kontrol ve karar veriyorlar. Netflix'in öğrenilmişliği dışarıdan geliyor, ABD karar veriyor ve Netflix'in bu kadar kötü filmler, diziler yapması, kötülük yapması, halen bu şekilde devam etmesi çok utandırıcı."
Turgul, senaristlere çok fazla film izlemesi tavsiyesinde de bulunarak, "Bir hikaye düşünüyorsanız, o hikayeyle ilgili ipuçları başka filmlerin, romanların içinde gizlidir. Sizin onu yakalamanızı bekliyor. Onun için yazar arkadaşlara önerim bir dizi, film izlerken yanınızda not defteri bulundurun. Hiç umulmadık, çağrışımlarla dolu olabilir filmler. Kendi filminizde de esinlendiklerinizi yürütün. Bu bir resim olabilir, bir adamın yürümesidir, bir kadının köpeğiyle yürümesi olabilir. Bir iş üzerine çalışıyorsanız, filme 'burada benim çıkarıma ne var' diye bakın. Kendimden örnek vereyim 'Av Mevsimi' filmi, ressam Yavuz Tanyeli'nin bir deseni üzerinden çıktı. Yani 'Ben sanat filmi yapacağım, bana hırka bulun' diye film olmaz." şeklinde konuştu.
Yaklaşık 2 saat süren programın sınunda usta sinemacı, katılımcıların sorularını yanıtladı.