Uzmanlar, "Nükleer Felaket"İ Gerçekçi Bulmuyor
Uzmanlar, olası bir ABD müdahalesinde Esed'in sınırlı nükleer varlığının vurulması halinde Rusya'nın iddia ettiği gibi ciddi bir radyoaktif kirliliğin söz konusu olmayacağı görüşünde SIPRI'nin nükleer silah uzmanlarından Kelley: "Suriye sıfır nükleer kapasiteye sahip. Nükleer silahlarla ilgili herhangi bir faaliyeti de yok ve hiç bir zaman da olmadı" SIPRI'den bir başka nükleer silah uzmanı Anthony: "Araştırma reaktörünü hedef almakla ne elde edilebilir anlamak güç. Hedef alınması durumunda ise etkileri reaktörün bulunduğu bölge ile sınırlı kalacaktır" James Martin Silahsızlanma Araştırmaları Merkezi uzmanlarından Varnum: "Suriye'ye düzenlenecek olası bir askeri müdahale halinde ortaya çıkabilecek nükleer güvenlik riski oldukça düşük"
Yusuf Hatip/Sinan Polat - Rusya, Esed'in nükleer varlığının vurulması halinde bölgenin felakete sürükleneceğini savunurken, uzmanlar farklı görüş bildiriyor. Konuyla ilgili dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından SIPRI'nin uzmanları, Suriye'nin Deyrül Hacer çölündeki bilimsel araştırmalar için kullanılan küçük bir reaktör dışında nükleer varlığının söz konusu olmadığını ve ABD'nin bu reaktörü vurmayacağı, vurulması halinde ise zararın sınırlı olacağı görüşünde.
Rusya'nın gündeme getirdiği kimyasal silahların uluslararası denetime açılması ve imhası önerisiyle Suriye'ye yönelik askeri müdahale olasılığı şimdilik azalsa da, ABD yönetimi müdahaleyi bir tehdit unsuru olarak masada tutmaya devam ediyor. Rusya'nın ortaya attığı Suriye'nin nükleer varlığının vurulması halinde bölgede nükleer felaket meydana geleceği yönündeki iddialarının Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) yönetim kurulunda tartışılması ise sürüyor. Son olarak UAEA Genel Direktörü Yukiya Amano'dan Suriye'nin elinde 1 kilogram kadar yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum bulunduğu açıklaması geldi. Uzmanlar ise Rusya'nın ileri sürdüğü gerekçelerin sağlam temellere dayanmadığı görüşünde.
Reaktör yerleşim yerinde değil, Deyrül Hacer çölünde
Konuyla ilgili Anadolu Ajansı'nın sorularını cevaplayan dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) nükleer silahlanma uzmanı Robert Kelley, Suriye'nin basit fizik ve tıp deneyleri için kullandığı küçük bir reaktör dışında nükleer reaktöre sahip olmadığını ve Suriye için herhangi bir nükleer programdan da söz edilemeyeceğini ifade etti.
Suriye'nin Şam sınırına 15 kilometre uzaklıktaki Deyrül Hacer çölünde küçük bir reaktörü bulunduğunu belirten Kelley, bu reaktörün de iddia edildiği gibi "yerleşim yeri içerisinde" olmadığını vurguladı.
Ülkede yürütülen nükleer çalışmaların hiçbir şekilde askeri amaçlı olmadığını ve askeri programa herhangi bir katkısının bulunmadığını ifade eden Kelley, Suriye'nin nükleer kapasitesi ile ilgili de, "Suriye sıfır nükleer kapasiteye sahip. Nükleer silahlarla ilgili herhangi bir faaliyeti de yok ve hiç bir zaman da olmadı" şeklinde değerlendirmede bulundu.
"Vurulsa, etkisi bölge ile sınırlı kalır"
SIPRI'nin bir başka nükleer silahlanma uzmanı Ian Anthony ise Suriye'nin bugün nükleer santrale sahip olmadığına işaret ederek, 1996 yılından beri faaliyette olan bir nükleer reaktörü olduğunu ve bunun da Suriyeli bilim adamları tarafından öğretim ve araştırma maksadıyla kullanıldığını kaydetti.
Anthony, "Bildiğimiz kadarıyla Suriye sadece bir nükleer reaktöre sahip. Bu araştırma reaktörünü hedef almakla ne elde edilebilir anlamak güç. Hedef alınması durumunda ise etkileri reaktörün bulunduğu bölge ile sınırlı kalacaktır" ifadelerini kullandı.
"Fisil madde stokuna sahip değil"
Silah Kontrolü Merkezi uzmanlarından Tom Collina ise, Suriye'nin, uzun süredir nükleer programını geliştirme niyetinde olduğunu açıkça ifade etmesi ve gizlice reaktör inşa etme çabası içinde olmasına rağmen, mevcut durum itibari ile nükleer silahlara veya nükleer silah programı için kullanılabilecek fisil madde stokuna sahip olmadığı görüşünde.
Suriye'nin, Çin tarafından sağlanmış ve UAEK'nın güvenlik tedbirlerine dahil bir araştırma reaktörüne sahip olduğunu ifade eden Collina, felaket senaryosu konusundaysa, "ABD'nin araştırma reaktörünü hedef alacağını düşünmüyorum. Kazara vurulması durumunda ise, evet kirlilik ihtimali söz konusu ama kitlesel zaiyat olmaz" şeklinde görüş bildirdi.
ABD merkezli James Martin Silahsızlanma Araştırmaları Merkezi uzmanlarından Jessica Varnum da, muhtemel bir askeri müdahalede ortaya çıkabilecek nükleer güvenlik riskinin oldukça düşük olduğunu belirterek, "Unutulmamalıdır ki nükleer reaktörlerin patlaması, nükleer silahların patlaması kadar tehlikeli değildir" dedi. Varnum, "Müdahalede eğer özellikle hedef alınmazsa nükleer reaktör zarar görmez. Yanlışlıkla vurulsa ve reaktörden sızıntı başlasa bile, radyoaktif tehlike sadece yerel düzeyde kalacaktır ve Rusya'nın iddia ettiği gibi bölgesel bir yıkıma yol açmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Suriye'nin nükleer kapasitesi
Nükleer faaliyetleri Şam'daki "Deyrül Hacer Nükleer Araştırma Merkezi" ve "Bilimsel Çalışmalar ve Araştırmalar Merkezi" (SSRC) ile sınırlı olan Suriye, "Nükleer Silahların Sınırlandırılması Antlaşması"na tarafken, "Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması"na taraf değil.
Suriye'nin sınırlı durumdaki nükleer faaliyetlerini Suriye Atom Enerjisi Komisyonu (AECS) yönetiyor. UAEK'ye göre Suriye, dışardan yardım almadığı müddetçe, geniş kapsamlı bir nükleer programı yürütme kapasitesine sahip değil. UAEK, yaptığı tetkikler sonucunda ülkenin tek araştırma reaktörü olan SRR-1'in nükleer silah geliştirmeye elverişli olmadığını açıklamıştı.
ABD merkezli Nükleer Anlaşmalar İnisiyatif'inden (NTI) derlenen bilgilere göre, Suriye, UAEK ile 1968 yılında Cenevre'de yaptığı "Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması" çerçevesinde nükleer silah bulundurmayan ülkeler kategorisinde. Şam yönetimi, Ortadoğu'da Nükleerden Arındırılmış Bölge anlaşmasına da destek veriyor. Bununla birlikte Suriye, birtakım uluslararası çevrelerce nükleer silah elde etmeye çalışmakla suçlanıyor.
İsrail vurmuştu
İsrail savaş uçakları, 2007'de, Şam yönetimi tarafından inşa edildiği öne sürülen El Kibar yakınlarındaki Deyrizor nükleer tesisini bombalamıştı.
Olayla ilgili rapor hazırlayan UAEK yetkilileri, Suriye'nin UAEK'ya bildirmeksizin inşa ettiği bu tesiste "büyük ihtimalle" nükleer faaliyet yürüttüğü sonucuna varmıştı. Yaklaşık 25 MW gücünde olduğu tahmin edilen tesis, Suriye'nin nükleer teknoloji konusundaki durumunun bilinenden daha ilerde olduğu anlamına geliyordu. Raporda, tesisin dizaynından yola çıkılarak, Kuzey Kore'nin gizlice Suriye'nin nükleer programına destek vermiş olabileceğine işaret ediliyordu. - Ankara