Vali Yardımcısından Terör Reçetesi
Samsun Vali Yardımcısı Mesut Taner Genç, PKK ile mücadelede polislerin ve askerlerin içersinden 10 bin gönüllü bir kuvvetin seçilmesi gerektiğini söyledi.
Samsun Vali Yardımcısı Mesut Taner Genç, PKK ile mücadelede polislerin ve askerlerin içersinden 10 bin gönüllü bir kuvvetin seçilmesi gerektiğini söyledi.
Türk Ocakları Samsun Şubesi'nin 100. yıl konferanslarına katılan Samsun Vali Yardımcısı Mesut Taner Genç, "Beytüşşebap Kaymakamı'nın PKK ile Mücadele Günlüğü"nü anlattı. Türk Ocakları Samsun Şubesi'nde katılımcılara konferans veren eski Beytüşşebap Kaymakamı, Samsun Vali Yardımcısı Mesut Taner Genç, Beytüşşebap Kaymakamlığı döneminde yazdığı kitabı ve PKK ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda bir takım bilgiler verdi. PKK ile mücadelede polislerin ve askerlerin içersinden gönüllü olarak 10 bin kişilik bir kuvvet seçilmeli gerektiğini belirten Genç, "Tercihen bekar, 23-26 yaş arası kişileri seçecekler. Bunlara Siirt, Hakkari ve Şırnak üçgeni içersinde dağın başında eğitim kampı kuracaksın. Mesela Beytüşşebap'ta Kato Dağı var. Kato Dağı'nın üstü hep meradır. Devlet burayı meradan çıkarıp, kamulaştıracak. Devlet orayı mükemmel bir Çin Seddi gibi kale sisteminde bir eğitim kampı yapılabilir. Burası aynı zamanda PKK'nın sürekli kullandığı geçiş güzergahıdır. 1 yıl boyunca bunlara her türlü gerilla taktiği, her türlü teknik donanımını kullanmasını bilen, hatta kışın kayak kullanabilecek derecede, köpekleri olacak şekilde eğitilecekler. Bizim bu gruplar çok eğitimli olmalı. Maaşları çok yüksek olmalı. Devlet bunlara en yüksek devlet memurunun maaşından daha fazla maaş vermeli. 10 bin TL maaş verilsin. İçinizden bir tanesi bunlar için 'niye 10 bin TL maaş veriyorlar' diyebilir mi? Bu millet 'bizden feda olsun, anamızın ak sütü gibi helal olsun' der. Bunlar 1 yıl dağda kalacaklar, 1 yıl boyunca her türlü ezayı cefayı bunlar çekecekler. Bunlar 1 tane PKK'lı bırakmaz. Bunlar çatışmada şehit oldu diyelim. Bunların şehitlik tazminatları yüksek verilsin. Bugün bizim kurumlarımızda görev yapanların ne kadar maaş aldıklarını duysanız dudaklarınız uçuklar. Oluşturulan her timde sağlıkçısı, doktoru ve her türlü teknolojiyi kullanabilecek unsurlardan seçilmelidir" dedi.
"TÜRK DEVLETİ'NİN 'TÜRK'Ü KALDIRILIYOR"
Türkiye Cumhuriyeti topraklarının 30 katını terk ettiğini ifade eden Genç, "Bu ülke topraklarının dışında 30 kat toprağı vardı. Oralarda da bizim bayrağımız dalgalanıyordu, bizim ezan seslerimiz vardı. Bugün o toprakların hepsini kaybettik. Geldik Anadolu coğrafyasına sıkıştık kaldık. Anadolu coğrafyasında bağımsız bir Türk Devleti olarak hayatımızı devam ettirmemiz isteniyor. Hepimiz bunu istiyoruz. Şimdi Türk Devleti'nin 'Türk'ü kaldırılıyor. Bu ülkede sanki Türk yasak, her şey serbest, her türlü övgü, sövgü başka yerlere yapabilirsin ama Türk kelimesini kullanmayacaksın. Türk Devleti demeyeceksin, devlet diyeceksin. Biz bu topraklara özgürce bağımsız olarak yaşamak istiyoruz. Ama birileri şunun hesabını yapıyor ve diyor ki, 'hayır, bu topraklara Türkler Orta Asya'dan geldi. Bizim bunları Asya içlerine geldiği topraklara geri göndermemiz gerekir. Bunların burada yaşamaya hakkı yok. Buralar önceden Bizans'ındı, Rumlarındı. Buralar yine ait olduğu gruplara verilmesi gerekir.' Bunun hesabını yapıyorlar. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti devletinde bunun hesabı yapılıyor. Bizi bu topraklardan sürmek, hiç olmazsa kimliksiz bir şekilde yaşatmak, eğer bu topraklarda yaşarsan dahi Türk kimliğini kullanmadan, yani Türk'ün egemenliğini söylemeden yaşayacaksın. Bunlar isteniyor. Bunlar için de PKK kullanılıyor. PKK'nın kullanmış olduğu, teknikler, metotlar, usuller dünyanın en büyük istihbarat örgütleri tarafından geliştirilmiş, dünyanın en son gerilla taktikleri, usulleri ve teknolojileridir. Devlet ismi vermeyeceğim ama ajanların, istihbaratların bütün eğitimlerinin yaptırdıkları bir teşkilat" diye konuştu.
"VATAN İÇİN YAKINLARINI ŞEHİT VERENLER ŞİMDİ HAPİSTE"
1993 yılında PKK'nın Cizre'yi pilot bölge olarak ilan ettiğini kaydeden Genç, şöyle devam etti:
" Cizre'de genel emirler çıkarıyorlardı. PKK, 'saat 21.00'de kahvehaneler kapanacak' diyordu, kapanıyordu. 'Kahvehanelerde okey oynamak yasak' deniyordu, okey oynanmıyordu. Kimse adliyeye gitmiyordu. Herkes davası için PKK'ya gidiyordu. PKK mahkeme kurmuştu. O dönem Cizre'de hiçbir kamu görevlisi sokağa bile çıkamıyordu. Bir gün Şırnak'a gelmiştim. Vali beyle görüşmüştüm. Acele acele tümene doğru gidiyor. Ben de arabamla gittim. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan acelece hemen helikoptere binerek Cizre'ye gittiler. Cizre'de büyük saldırı olmuştu. Cizre tamamen hakimiyetlerine girmişti. O dönemde benim görev yaptığım ilçemde bir tane korucunun kardeşini Jirki aşiretinden yakaladılar. Gündüz elektrik direğine astılar. Bu hakimiyet böyle devam ederken, Cizre'nin içersinde hiçbir aile devletin çatısı altında birleşmezken, bir tek orada Atak aşireti vardı, onun reisi Kamil Atak sonradan belediye başkanlığı da yapmıştı. Müthiş cansiperane ve özveriyle kendi ailesinden, yakınlarından şehitler vererek ve ayrıca orada bir tane o dönem binbaşı, şu anda Albay Cemal Temizöz ve Kamil Atak, Cizre'yi o PKK'nın hakimiyetinden büyük bir özveri göstererek kurtardılar. Cemal Temizöz, Kayseri Alay Komutanlığı yaparken tutuklandı, elleri kelepçelendi. Şu anda Diyarbakır Cezaevi'nde yatıyor. Kamil Atak, ailesinden o kadar şehitler veren kendi kızını, gelinlerini, torunlarını şehitler veren Belediye Başkanı Kamil Atak, Cizre'de hiçbir aşiretinin 'bu bayrağın altına girmem' dedikleri bir günde 'ben bu bayrağın şerefini koruyacağım, ben bu bayrak için öleceğim, canımı vereceğim' diyen adam şu anda oğluyla birlikte tutuklandı, cezaevinde. Her gün dozerler evlerine gidiyor, faili meçhulleri arıyorlar. Şimdi bunlar cezaevlerine giriyorlar, oradaki herhangi bir aşiret veya Kürt insanı 'ben bu devlete fedakarlık yapayım' der mi? Şimdi ben haber alıyorum, Jilki aşiretinin de en az 300-400 tane şehidi var. Onlardan haber alıyorum hepsi devletine küsmüş. Böyle olunca siz PKK ile nasıl mücadele edebilirsiniz. Ben kesinlikle diyorum ki, PKK'nın dağ kadrosu, silahçı eylemcileri bitirilmeden ne bir çözüm olur ne bir iş olur." - SAMSUN