Vefa Aracı: "Kırım Ucuz Bir Lokma Değil"
Kocaeli Kırım Tatarları Derneği Başkanı İbrahim Vefa Aracı, Kırım’da yaşanan gelişmeleri şöyle değerlendirdi: “Türkiye’de güçlü bir diasporanın olduğu bilinse, Kırım’ı almak bu kadar rahat olmazdı” dedi.
Kocaeli Kırım Tatarları Derneği Başkanı İbrahim Vefa Aracı, Kırım'da yaşanan gelişmeleri şöyle değerlendirdi: "Türkiye'de güçlü bir diasporanın olduğu bilinse, Kırım'ı almak bu kadar rahat olmazdı" dedi.
Doğma büyüme İzmitli, aslen Kırımlı olan Kırım Dernekleri Federasyonu ve Kocaeli Kırım Tatarları Derneği Başkanı Vefa İbrahim Aracı, Kırım'da yaşanan gelişmeler hakkında açıklamalarda bulundu.
"SÜRGÜNE SESSİZ KALINMASAYDI BÖYLE OLMAZDI"
Kırım'daki gelişmeleri, 1944'te Kırım Tatarları'nın uygulanan sürgüne sessiz kalınmasına bağlayan Aracı, şöyle konuştu: "Biz Kırım'daki gelişmeleri 1944'den beri alalım. 1944'de biliyorsunuz malum sürgün var ama o sürgün uzun yıllar aslında Türkiye'de duyurulmadı. İşin bu tarafına dikkat çekmek istiyorum. Çünkü; anavatanlarından Stalin zulmünde bütün kırım Tatarları çıkarıldı ve herkes Orta Asya'da çeşitli yerlere sürüldü. Malum orası demir perde ülkesi, orada olan olmuş, bunu ülkemizdeki Kırım kökenli insanlar bunu çok fazla duymasın, o anlamda fazla milliyetçilik olmasın diye. Benim düşüncem bu. Ama bu bize ne getirdi. Bize işte maalesef bu günlerde bu kadar güçlü bir Kırım kökenli soydaşımız olmasına rağmen Türkiye'de, maalesef yeteri kadar ses çıkarmamasını sağladı. Oysa biz, Türkiye'de sahiden 5-6 milyon deniyor ama bana göre daha da fazla, Kırım kökenli soydaşlarımızın en azından İstanbul'da bir 100 bin kişi yürüse bugün Rusya böyle bir şeye o kadar rahat cesaret edemezdi. Türkiye'de güçlü bir diasporanın olduğu bilinse, bu kadar rahat, iki günde elini kolunu sallaya sallaya Kırım'ı almak bu kadar rahat olmazdı."
"KIRIM BU KADAR UCUZ BİR LOKMA DEĞİL"
Türkiye Cumhuriyeti'nin Ukrayna hükümeti ile uzun yıllardan beri konuştuğu şeyler olduğunu anlatan Aracı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orada bir konsolosluk açalım, dışarıda yaşayan Kırım Tatarlarına çifte vatandaşlık verelim gibi bir takım teklifleri vardı. Ukrayna makamları bunu kabul etmedi. Ukrayna makamları da orada yaşayan Kırımlı soydaşlarımıza haklarını zamanında teslim etmedi. Eğer etmiş olsaydı daha demokratik bir şekilde davranmış olsaydı, bugün orada yaşayan Kırımlı soydaşlarımızın hem ekonomik güçleri hem sosyal güçleri daha fazla olacaktı. Düşünün böyle bir güçlü diasporayla da zannetmiyorum ki ben yukarıda Moskova'da oturanlar, böyle şahin gibi, ucuz bir lokma, kolay bir lokma gibi bu kadar rahat oraya gelmeyeceklerdi. Ancak bunların yanıldığı bir yer var. Bu kadar ucuz kolay bir lokma değil orası. Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Bizim Türkiye'deki Kırım Tatarları çok fazla bir faaliyet gösteremese de Türkiye Cumhuriyeti Devleti asla bunu gözardı edemezler, etmeyeceklerdir de. Bizler de ciddi bir şekilde toparlanmaya başladık."
"RUSYA'NIN SABIKASI VAR"
Tatar halkının 1944 soykırımından sonra çok zorluk çekerek vatanlarına döndüğünü ancak tekrar aynı sıkıntılarla baş başa bırakılmak istendiğine değinen İbrahim Vefa Aracı, şunları söyledi: "Orada Kırım halkı için çorak topraklar olan yerde, Türkiye Cumhuriyeti'nin de desteği ile yıllardan beri o halkın iradesi ile Kırım Tatarları yeşermesi oldu yeniden. O yüzden oranın tekrar o halden, Türk-Tatar-Müslüman soydaşlarımızdan yoksun bir çorak topraklar haline gelmemesi için biz bütün gayretimizi ortaya koyacağız. Biz 1960-70'lerde dönmeye başladık. İnsanlar Özbekistan'daki hayatlarını hatta orada bir takım elde ettikleri güzel iskanları, arabaları işleri bırakarak vatan aşkıyla vatana dönmüşlerdir. Vatana neredeyse yok pahasına satıp, Kırım'da iki misline mal olacak bir hayata başlamışlardır. Şimdi siz geldiniz yine bir günde 'Bunu elinden alırız' diyorsunuz. Aslında bunu demiyorsunuz da, sözüm ona diyorsunuz ki, 'Biz size çok daha haklar, onu vereceğiz, bunu vereceğiz' diyorsunuz. Şimdi diyorsunuz ki burayı toptan alırsak Kırım Tatarları'na daha iyi davranacağız. Kusura bakmasınlar ama Ruslara bu konuda kimse güvenmez. Çünkü daha önceden sabıkanız var."
"MOSKOVA AMACINA ULAŞAMAYACAK"
Kırım Tatarlarının anavatanlarında rahat ve güven içerisinde yaşamalarını istediğini dile getiren Aracı, şunları söyledi: "Rusya'nın çeşitli yerlerinden 'Kırım Tatarları buraya gelsin, burada yerleşecek yer veririz' gibi üstü kapalı tehditlerle bu işin olmayacağını ve artık bunların peşinin bırakılmasını oranın aslı unsurunun, oranın anavatanı olan Kırım Tatarları üzerinden artık bu baskıyı kaldırmalarını istiyoruz. Olay şudur, orada bu kaskıyla hem Ukraynalının hem Kırım Tatarı'nı orada bir şekilde sindirip tamamen asimile etmek hatta oradan kaçırmak, orasını başlı başına bir Rusya'nın, Moskova'nın üssü haline getirmek. Benim tahminimce de bu olmayacaktır. Çünkü bugün Rusya'nın içerisinde bile çok şiddetli bir muhalefet vardır buna karşı. 'Biz kardeşlerimizle mi savaşacağız' diyen entelektüel aydın kesim vardır."
"SİLAHLA ALINMIŞ SAÇMA BİR KARAR"
Kırım Parlamentosu'nun Rusya'ya bağlanma kararının saçma bir karar olduğuna değinen Aracı, sözlerini şöyle tamamladı: "Şimdi siz silahla girdiğiniz bir mecliste silahla bir kabineyi istifa ettirdiniz kabine seçtiniz orada. İnsanlara güya parlamentoda karar aldık diyorsunuz. Referandum kararı alıyorsunuz, insanlar referandumda ne kararı alacaklarını bilmiyor. Bir kere bu referandum kararı kanunsuz. Onların ilk önce bir Kiev'e sormaları gerekirdi. Kiev'deki hükümeti meşru saymazsa Kırım'daki hükümeti nasıl meşru sayacaklar. O yüzden bu bir oldu bittiye getirilmeye çalışılıyor. Bu insanlar ne zorluklarla anavatanlarına dönmüş. Siz tekrar aynı muameleyi yapıyorsunuz. Neden? Bu insanlar ne yaptı? Bu insanlar silah alıp bir kişiyi mi öldürdü? Bakın 300 küsur bin Kırım Tatarının hiçbir tanesi şu ana kadar silahlı bir eylem yapmamışlar asla, hiçbir tarafı yıkıp yakıp dökmemişler. Siyaseten asla bir provokatörlük yapmamışlar. Siz kalkıyorsunuz bu insanların kapısına silahlı insanlar döküyorsunuz. Pasaportlarını elinden alıyorsunuz. Bunu dünyanın hiçbir tarafından hiçbir vicdan kabul edemez. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yurttaşlarımıza sesleniyorum, 'Bu bir insanlık görevidir. İlla Kırım Tatarı olmayabilirsiniz. Ama kesinlikle bir insanlık görevidir." - KOCAELİ