Haberler

Veli Ağbaba: "Bizi Kıskanan Avrupa, Emeklisine Bizim 5 Katımız Maaş Ödüyor. Avrupalının Kedisine Gösterdiği Saygıyı Biz Emeklimize Göstermiyoruz"

Güncelleme:
Abone Ol

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Hep bizi kıskanan Avrupa'yla kıyaslayalım emekli maaşlarını; Almanya'da ortalama emekli maaşı 1400 euro, Hollanda'da 1430 euro, İtalya'da 1359 euro, Türkiye'de ise bir emekli sadece 300 euro maaş alıyor. Türkiye'deki emeklinin durumunu bu rakamdan bakarsak daha net anlayabiliriz. Bizi kıskanan Avrupa, emeklisine bizim 5 katımız maaş ödüyor. Ayrıca Avrupa, emeklilerine kira, yakacak yardımı hatta kedi, köpek yardımı ve vergi desteği veriyor. Maalesef, Avrupalının kedisine gösterdiği saygıyı biz emeklimize göstermiyoruz” dedi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Hep bizi kıskanan Avrupa'yla kıyaslayalım emekli maaşlarını; Almanya'da ortalama emekli maaşı 1400 euro, Hollanda'da 1430 euro, İtalya'da 1359 euro, Türkiye'de ise bir emekli sadece 300 euro maaş alıyor. Türkiye'deki emeklinin durumunu bu rakamdan bakarsak daha net anlayabiliriz. Bizi kıskanan Avrupa, emeklisine bizim 5 katımız maaş ödüyor. Ayrıca Avrupa, emeklilerine kira, yakacak yardımı hatta kedi, köpek yardımı ve vergi desteği veriyor. Maalesef, Avrupalının kedisine gösterdiği saygıyı biz emeklimize göstermiyoruz" dedi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Genel Kurulu'nda dün İşsizlik Fonu ve emekli zammı düzenlemesini de içeren kanun teklifinin görüşmelerinde konuştu. Ağbaba, şunları söyledi:

"MALATYA'DA BİNLERCE EV YIKILDI, ŞEHİR ADETA TARLAYA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA AMA BİR YEREL YÖNETİCİ, AĞIR HASARLI BİNALARA HAFİF HASAR VEREN BİR TEK YETKİLİ YARGILANABİLMİŞ DEĞİL"

"Öncelikle, bugün 24 Ocak 2020 depreminin yıl dönümü. Hem depremde ölenleri hem de hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum, yaralananlara acil şifalar tekrar diliyorum. Bir konuyu da tekrar burada gündeme getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, hemen dört yıl ardından 2023 yılının 6 Şubatında Maraş'ı da ilgilendiren, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bir büyük depremi hep beraber yaşadık. Aslında bu deprem, özellikle bizim Malatya açısından dört yıl önce 24 Ocakta sinyallerini vermişti, maalesef ders çıkarılmadı. 24 Ocak depreminde Malatya'da ağır hasardan hafif hasara çevrilen onlarca bina yıkıldı ve bu yıkılan binaların içerisinde yüzlerce insan katledildi. Yine, bunları, bu ağır hasarlı binaları, hafif hasarlı binalara çevirenlere maalesef hesap sorulamadı. Hala Malatya'da binlerce ev yıkıldı, şehir adeta tarlaya dönüşmüş durumda ama bir yerel yönetici, bu ağır hasarlı binalara hafif hasar veren bir tek yetkili yargılanabilmiş değil. Biz bu işlerin hesabını sormadığımız sürece, bedel ödetilmediği sürece bu acıları yaşayacağız ve sadece taziye dilemekten de başka bir şey yapmayacağız. Malatya'nın yaşamış olduğu, aslında depremde yaşamış olduğumuz bu acı yıkımın sebebi bu işi bu hale getiren iktidardır; onu belirtmek istiyorum.

"BİR EMEKLİ BANA YAZMIŞ, 'VEKİLİM, ZAMDAN ÖNCE 10 BİN TL MAAŞ ALACAKTIM, ZAMDAN SONRA YİNE 10 BİN TL MAAŞ ALACAĞIM, BU ZAM NEREDE' DİYOR"

Biliyorsunuz, gündemimiz aylardan beri emekliye yapılacak zam. Dün akşam apar topar seçim teşvik zammı olarak yüzde 49,25'e yükseltildi. Aslında bunun bir yalan olduğunu biraz sonra ortaya koyacağız. En düşük emekli maaşı hala 10 bin lira. En alt gelir grubundaki emekli sadece yüzde 33 zam alacak. Bir emekli bana yazmış dün akşam 'Vekilim, zamdan önce 10 bin TL maaş alacaktım, zamdan sonra yine 10 bin TL maaş alacağım, bu zam nerede' diyor. Siz, emekliye 3 mü yapsak, 5 mi yapsak diye tartışırken yılbaşından bugüne maalesef iğneden ipliğe zam geldi. Çaya yüzde 35, şekere yüzde 12, kahveye yüzde 25, mutfak tüpüne 45 TL zam geldi; köprüye, motorlu taşıtlar vergisine (MTV), benzine, her şeye zam geldi. Maalesef, emeklinin zammı cebine girmeden erimiş durumda.

"SAYENİZDE YENİ BİR İŞ KOLU AÇILDI, 'ETİKET DEĞİŞTİRİCİ' DİYE MARKETLERDE ETİKET DEĞİŞTİREN İNSANLAR VAR"

Şimdi, yeni bir iş kolu açtınız, sayenizde yeni bir iş kolu açıldı, birkaç yıldan beri 'etiket değiştirici' diye marketlerde etiket değiştiren insanlar var, yeni bir iş kolu açılmış durumda, maalesef, Türkiye'nin yaşamış olduğu durum bu. Şimdi, seçimden bu yana hem iktidar partisi hem iktidar partisinin küçük ortağı, emeklilerle ilgili çeşitli vaatlerde bulunuyorlar. Dokuz aydır hepimizin, hepsinin, herkesin ağzından söz çıkıyor, 'Emekli zammı için çalışıyoruz, emekliye zam yapacağız' diye ama maalesef dokuz aydan beri gele gele 2 bin 500 TL bir zam geldi. Sadece 2 bin 500 TL zam geldi, 2 bin 500 TL'nin ne anlamı var? Bunu da sizin vicdanlarınıza bırakıyorum.

"SESİNİZİ YÜKSELTİRSENİZ, ANKETLERİ GÖRÜRLERSE BUNLAR EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞINI ASGARİ ÜCRET SEVİYESİNE ÇIKARIRLAR"

Anket yapılıyor, ankete göre zam yapılıyor aslında. Biliyorsunuz, 'Yüzde 5 olmadı, 10 ilave zam yapalım' dedi, yine ankete bakılarak yapıldı. Bugün, bu zammın sebebi bir, CHP'nin mücadelesi, iki, emeklilerin ses yükseltmesi. Burada söyleyelim, hem emeklilere bir çağrı yapalım, en düşük emekli maaşı asgari ücret oluncaya kadar emekliler sesinizi yükseltin ve bu iktidar sizin sesimizi duysun, bunların tuzu kuru ama seçime iki ay var. Eğer siz sesinizi yükseltirseniz, bilin ki anketleri görürlerse bunlar en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkarırlar. Biz de CHP Grubu olarak en düşük emekli maaşı asgari ücret oluncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz."

"STAJYER VE ÇIRAK SAYILMAYANLARA ÇAĞRI YAPIYORUM: SİZİ MAĞDUR EDEN BURADAKİ İKTİDAR VE ONUN ORTAĞI, 31 MART SEÇİMLERİNDE HESABINI SORUN"

Konuşması sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Mülakatı kaldırarak gençlerimizin sınavdaki başarı sıralamasına göre yapacağız. Küçük esnaflarımızın pirim ödeme gün sayısını 7 bin 200 güne indiriyoruz" dediği videoyu izleten Ağbaba, şöyle devam etti:

"Bu videoda Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim öncesi vaatleri var. Ne diyor? 'Mülakatı kaldıracağız' diyor. Mülakat kalktı mı? Kalkmadı. Bu fakir fukara çocukları arasında ayrım yapmak siyasi ahlaksızlıktır. Şunu söyleyelim, hakkını verelim: İktidar fakir fukara konusunda ayrım yapmıyor; AK Parti'ye oy veren fakir fukaranın çocuğunu da işe almıyor, CHP'ye oy veren fakir fukaranın çocuğunu da işe almıyor. Kimi alıyor? Daha üst düzeydeki il başkanlarının, milletvekillerinin çocuklarını işe alıyor. Mülakat kaldırılmadığı sürece, maalesef Türkiye'deki adalet sağlanamaz. Gençler arasında, üniversite okuyanlar arasında büyük bir ayrımcılık var, bunu da buradan söyleyelim. Her 3 gençten 2'si işsiz durumda, iş arıyor ve birçok gencin de gözü dışarıda. Yine, burada ne diyordu? 'Emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz. Bağ-Kur'luların esnaf prim gün sayısını 9 binden 7 bin 200'e indireceğiz' diyordu. Buradan esnaflara bir çağrı yapıyorum: Size söz verdi bu iktidar, 9 binden 7 bin 200'e düşürecekti, düşürmedi. Stajyer ve çırak sayılmayanlara buradan çağrı yapıyorum: Sizi mağdur eden buradaki iktidar ve onun ortağı, 31 Mart seçimlerinde bunlardan hesabını sorun. Yine 'Taşerondan kadroya geçmeyenleri kadroya alacağız' dedi, almadılar.

"EĞER SİYASİ DOLANDIRICILIĞIN BİR CEZASI OLSA VALLAHİ DÜNYANIN CEZASINI YERDİNİZ, HAPİSTEN ÇIKAMAZDINIZ"

Yine, biraz önce dinlediniz, 'Tüm memurlara 3600 ek gösterge vereceğiz' dediler, vermediler. 'Ev hanımlarına devlet destekli sigorta yapacağız' dediler, 9 ay geçti, yapılan bir şey yok. Şimdi, size bir şey soracağım: Gidiyorsunuz, bir daire alıyorsunuz müteahhitten, iki oda bir salon, balkonu duvar, tuvaleti var, evi teslim ederken balkon yok ya da oda yok. Sizin de durumunuz bu, vadetmişsiniz, vaatlerin hiçbiri yok. Bunun ismine ne diyebiliriz? Siyasi üçkağıt, siyasi dolandırıcılık. Eğer siyasi dolandırıcılığın bir cezası olsa vallahi dünyanın cezasını yerdiniz, hapisten çıkamazdınız ama maalesef, siyasi dolandırıcılığın cezası yok. Buradan tekrar çağrı yapıyorum: Dolandırıldığınız insanlara, bu dolandırıcılara 31 Mart'ta siyaseten cevap vermenizi sizden beklediğimizi söylemek istiyorum.

"ZAM DEDİĞİN EMEKLİYE VERDİĞİN İKİ KURUŞLA OLMAZ, KAMUDA HUZUR HAKKINA YAPILAN YÜZDE 686 ZAM GİBİ OLUR"

Bir de iktidarın yaratmış olduğu bir kurum var ki TÜİK, mucize yaratıyor. Bu kadar hayat pahalılığın olduğu dönemde enflasyon rakamlarını düşürerek müthiş işler yapıyor. 64,77 enflasyon açıklanıyor, ENAG'a göre yüzde 127. Çaya bir yılda yüzde 113 zam geliyor, ete bir yılda yüzde 126 zam geliyor, benzine yüzde 100, konut fiyatlarına yüzde 119, kiralar yüzde 136. Benzin, mazot 20 liraydı 40 lira olmuş, 2023'te dolar 18 lira, şimdi 30 lira, çeyrek altın 2023'te 1800 lira, şimdi 3 bin 500 lira. Zam dediğin emekliye verdiğin iki kuruşla olmaz, zam dediğin gıdaya yapılan zam gibi olur, zam dediğin trafik sigortasına yaptığın yüzde 400 zam gibi olur, zam dediğin cep telefonuna harcına yapılan yüzde 426 zam gibi olur, zam dediğin kamuda huzur hakkına yapılan yüzde 686 zam gibi olur, zam dediğin kendine yaptığın yüzde 85 zam gibi olur. Yüzde 100'den fazla artmayan hiçbir şey kalmadı. Siz bize yıllık enflasyon yüzde 64 diye yutturuyorsunuz, yalan makinası TÜİK bile 'hissedilen enflasyon' diye bir tabir söyledi; yüzde 129'muş hissedilen enflasyon. Hani bir hissedilen sıcaklık, hissedilen deprem vardı ya, bir de hissedilen enflasyonu sayenizde duymuş olduk. Maalesef 84 milyonu aptal yerine koyan bir iktidarla karşı karşıyayız.

"ANKARA'DA EV KİRALAMAK İÇİN 2 EMEKLİ AYLIĞI, İSTANBUL'DA OTURMAK İÇİN 3 EMEKLİ AYLIĞI PARA LAZIM"

Son beş yılda, 2019-2023 arasında ülke genelinde kiralar da yüzde 583 yani 6 kat artmış durumda. Mersin'de 9 kat, Muğla'da 10 kat, Ankara'da 8 kat, İstanbul'da 7 kat artmış. Benim seçim bölgem Malatya'da 15 bin lirayı bulmuş durumda kiralar. Maalesef bir emeklinin bir aylık maaşıyla kira ödemesi mümkün değil. Ankara'da ev kiralamak için 2 emekli aylığı, İstanbul'da oturmak için 3 emekli aylığı para lazım. Maalesef sayenizde emekli besleniyorsa yatamıyor, yatıyorsa giyinemiyor. Şurada bir resim var, bakın, bu sizin sayenizde gerçekleşen bir resim, bu, son dönemde olan resim; ikinci el eşyaların, ikinci el ayakkabıların, ikinci el paltoların satıldığı pazar burası, Türkiye'nin her yanında en çok açılan iş yerleri bunlar. Maalesef emekliler artık ikinci el gömlek alıyor, ikinci el ayakkabı alıyor, ikinci el palto alıyor hatta daha acı bir şey söyleyeyim ki emekliler ölen komşusunun eşyasını giymek için bekliyor durumda. Emekliyi de bu duruma getiren sizsiniz. Emekli herhalde Türkiye tarihi boyunca bu kadar açlık sınırı altında yaşamamıştı.

"SARAY DAKİKADA 2 BUÇUK EMEKLİ MAAŞI HARCIYOR"

Bir de bir saray harcaması var ki onları da görmek lazım. Maalesef, saray bu yıl günde 33,6 milyon lira harcayacak, saatte 1,4 milyon lira, dakikada 23 bin lira harcayacak. Dakikada 2 buçuk emekli maaşı harcıyor saray ama insanlar ölmeye devam ediyor. 16 milyon dul ve yetimin çok büyük bir kısmı düşük emekli maaşı alıyor. Hatta dul, yetimler hisseleri oranına göre daha da az alıyor. Dün evimden çıkarken 70 yaşında bir teyzeyle karşılaştım, yolumu kesti, 'Ben 5 bin lira maaş alıyorum -70 yaşında- hala bu yaşımda evde temizliğe gidiyorum' dedi. Bu düzeni yaratan da 70 yaşındaki kadını çalıştıran da sizin düzeniniz; bu düzeniniz batsın diyoruz. Bir yetim varsa eş 5 bin lira, çocuk 2 bin 500 lira alacak, tek dul eş varsa 7 bin 500 lira maaş alacak. Hele hele, bu dul, yetimin yaşaması mümkün değil.

"İKTİDAR EMEKLİNİN CEBİNDEN HER AY 6 ALTIN ÇALMAYA DEVAM EDİYOR"

Maalesef emekli maaşlarını en düşük emekli maaşında eşitleyeceksiniz bu zamlarla beraber. Türkiye'deki çalışan kesimlerin sorunları çok büyük ama emeklilerin durumu çok daha büyük ve bu, maalesef, yıldan yıla kötü olmaya devam ediyor. Hani hep övünüyorsunuz ya, 2002'den bugüne kadar emekli aylıkları telafi edilmez kayıplara uğradı; en düşük maaş 2002'de 240 TL iken asgari ücret 184 TL'ymiş yani en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1 buçuk katıymış. Bir emeklinin maaşı 2002'de 8,9 altın ederken yani 9 tane çeyrek altın ederken şu anda 2 buçuk çeyrek altın ediyor. Emeklinin cebinden tam tamına 6 altın çalmış durumdasınız, emekli 6 altın eksik almaya devam ediyor. Düşünün, eğer bu çeyrek altına göre emekli maaşı hesaplanmış olsaydı bugün emekli maaşı 31 bin 239 TL olacaktı. Bu rakamlar sizin rakamlarınız, onu da belirtmek istiyorum. İktidar emeklinin cebinden her ay maalesef 6 altın çalmaya devam ediyor, bunu da söyleyelim.

"NİSAN AYINDA 7 BİN 500 LİRA EMEKLİ MAAŞIYLA 61 KİLO PEYNİR ALINIRKEN ŞU ANDA 30 KİLO PEYNİR ALINABİLİYOR"

Emekli maaşlarının eskiden yıllık gayrisafi hasıla artışından payı yüzde 100 olarak hesaplanıyordu, sayenizde yüzde 30'a düşürüldü. Bir ucube şey daha var; aylık bağlama oranları 2002'de yüzde 70'lerdeydi, şu an yüzde 28'lere düştü, emekli aylık artışları resmi enflasyona hapsedildi ve emekliye büyümeden pay verilmedi, tersine paylar gitgide daha da azalmaya devam ediyor. Rakamlara bakarsak emeklilere nasıl bir mucizeye imza attıklarını da görürüz; Türk-İş'in açıkladığı rakamlara göre, bir kişinin açlık sınırı 14 bin 431 lira, en düşük emekli aylığı 10 bin lira yani açlık sınırının maalesef üçte ikisi. Bir de bir emekli maaşıyla 2-3 kişilik ailenin geçimini düşünün ki bu büyük bir mucize. Nisan ayında 7 bin 500 lira emekli maaşıyla 61 kilo peynir alınırken şu anda 30 kilo peynir alınabiliyor; nisan ayında 29 kilo et alınabiliyordu, bugün 12 kilo et alınabilir; nisan ayında emekli maaşıyla 158 kilo nohut alınırken bugün 65 kilo nohut alınabiliyor.

"BİZİ KISKANAN AVRUPA, EMEKLİSİNE BİZİM 5 KATIMIZ MAAŞ ÖDÜYOR. AVRUPALININ KEDİSİNE GÖSTERDİĞİ SAYGIYI BİZ EMEKLİMİZE GÖSTERMİYORUZ"

Bir de hep bizi kıskanan Avrupa'yla kıyaslayalım emekli maaşlarını; Almanya'da ortalama emekli maaşı 1400 euro, Hollanda'da 1430 euro, İtalya'da 1359 euro, Türkiye'de ise bir emekli sadece 300 euro maaş alıyor. Türkiye'deki emeklinin durumunu bu rakamdan bakarsak daha net anlayabiliriz. Bizi kıskanan Avrupa, emeklisine bizim 5 katımız maaş ödüyor. Ayrıca, Avrupa, emeklilerine kira, yakacak yardımı hatta kedi, köpek yardımı ve vergi desteği veriyor. Maalesef, Avrupalının kedisine gösterdiği saygıyı biz emeklimize göstermiyoruz.

"EMEKLİ HASTALANSA BİLE HASTANEYE GİDEMİYOR"

Emekli maaşıyla, bu aldığımız emekli maaşıyla hiçbir şey alamazsınız. Bu 10 bin lira emekli maaşı sizin aldığınız gömleğe yetmez, ayakkabınızın bir tekine yetmez, zaten takım elbisenizle karşılaştırmak mümkün değil. İkinci el ayakkabı, ceket almak için bile hesap yapan, maalesef kırk kez düşünen emekli kesimiyle karşı karşıyayız. Emekliye sadece aldığı maaşla değil, bir de harcamalarıyla bakmak lazım. Eskiden emekli eczaneye giderdi ilaçlarını alırdı, emekli yüzde 10, çalışan yüzde 20 katılım payı öderdi hele hele raporlu hastalığı varsa hiç para ödemeden çıkardı. Şimdi hastaneye gidiyor, o da randevu alabilirse gidiyor, muayene oluyor maaştan 8 lira muayene parası, üniversite hastanesine giderse 15 lira, eczaneye gidiyor ilaç alıyor maaştan ilaç katılım payı yüzde 10 kesiliyor 'İlacını alacaksan fiyat farkı ödeyeceksin' diyorlar her ilaçtan fiyat farkı çıkıyor, raporlu ilaçlar için bile fark ödenmeye devam ediyor. Reçetenin yaprağına, ilacın her kalemine, hastaneye, muayene için ayrı ayrı hepsine para ödeniyor zaten bu insanlar ne maaş alıyor ki bir de muayene, ilaç parası alınsın. Maalesef, emekli hele hele karı-koca aynı ayda hastalanıyorsa durumu daha vahim. Emekli hastalansa bile hastaneye gidemiyor.

"ÜÇ-BEŞ MAAŞLI BÜROKRATLAR, ESKİ VEKİLLER, DOLAR GARANTİLİ FAİZ ÖDEMELERİ VAR AMA EMEKLİYE PAY YOK"

84 milyonun içinde 16 milyon yani nüfusun beşte biri emekli var. Peki 'Emekli maaşları bütçeye yük oluyor' diyorsunuz ya, emekliler gayrisafi yıllık hasıladan ne kadar alıyorlar onu da biliyor musunuz? Yüzde 4 buçuğunu. Yüzde 20'sini alması gereken emekli sadece yüzde 4 buçuk pay alabiliyor. Bu emeklilerin aldığı paranın toplamının 3 katını daha başkaları yemeye devam ediyor, kimlerin yediğin de sizler biliyorsunuz. Yine, bir çarpıcı rakam vermek istiyorum: Türkiye'de devlete ait huzurevlerinde 14 bin 535, özel huzurevlerinde 14 bin 467 olmak üzere toplam 26 bin kişi barınıyor ama son dönemde huzurevlerine başvuran kişi sayısı 50 kata yakın artmış durumda. Bu da Türkiye'deki sosyal durumu göstermekte. Bizim kültürümüzde, biliyorsunuz, huzurevi yok, Avrupa'daki gibi 'Huzurevine yatalım' diye başvurulmaz; aile sahip çıkar, evler birleştirilir ama gelinen noktada bu artış emeklinin barınma ve geçim sorunun vahametini de göstermekte. Geçen sene 4 buçuk milyon hane sosyal yardım alıyordu, her sene artmaya devam ediyor. Bu yıl bütçenin yüzde 11,3'ü yani 1,3 trilyon lira faiz geliri alan rantiyelere gidiyor; Cumhurbaşkanı arabalarına, koruma giderlerine, maaşa ayrılan milyarlar var; yeni alacağınız 2 bin 900 araç var; maalesef üç-beş maaşlı bürokratlar, eski vekiller, dolar garantili faiz ödemeleri var ama emekliye maalesef pay yok. Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz: Mutlaka en düşük emekli maaşları asgari ücrete yükseltilmelidir.

"YENİ İSTİHDAM SAĞLANMASINA YÖNELİK BİR TEŞVİKİN İŞSİZLİK FONU'NDAN KARŞILANMASI FON'UN AMAÇLARINA AYKIRI BİR DURUMDUR"

İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında özel sektör işverenlerine işçi istihdamı sağlaması koşuluyla sigorta prim desteğinin süresi 2023'te bitmişti; bu süre 31 Aralık 2025'e kadar uzatılıyor. İşverene teşvik, hele her gün yüzlerce iş yerinin kapandığı, deprem gibi 11 ili etkili bir afetin yaşandığı bir ortamda, böyle bir derin ekonomik krizde yapılması gereken bir iştir, onu söyleyelim. Ancak, burada önemli bir ancak var, yeni istihdam sağlanmasına yönelik bir teşvikin İşsizlik Fonu'ndan karşılanması Fon'un amaçlarına aykırı bir durumdur, bunu belirtmek istiyoruz. İşsizlik Fonu'nda biriken para işçinin alın terinin parasıdır, siz bunu daha da önce başka kaynaklara aktardınız. Uzun yıllardır işvereni destek için yağma fonu haline gelmiş durumda. Resmi işsizlik rakamının yüzde 8,8 olduğu, gerçek işsizliğin bunun tam 2 katından fazla olduğu bir ülkede işsizliğin finansmanı için kullanılacak bu para işverene destek için kullanılamaz. Daha önce kamu bankalarının finansmanı için kullanıldı. Verdiğiniz dolar garantilerinden aktarın, affettiğiniz trilyonluk vergilerden aktarın, Cumhurbaşkanı harcamalarından aktarın ama bu işçinin alın terindeki paraya dokunmayın.

"İŞÇİLERİN HEMEN HEPSİ FON'DAN YARARLANAMAZKEN FON'UN İŞVERENLERE TEŞVİK İÇİN KULLANILMASI TAM ADIYLA BİR YAĞMACILIKTIR"

İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yararlanmak için koşullar çok ağır, işsizlerin büyük bir kısmı bu Fon'dan yararlanamıyor. İşçilerin hemen hepsi Fon'dan yararlanamazken Fon'un işverenlere teşvik için kullanılması tam adıyla bir yağmacılıktır. 2023'te 1 milyon 616 bin kişi işsizlik ödeneğine başvurmuş yani geçtiğimiz yıl 1 milyon 616 bin kişi işten çıkarılmış. Son TÜİK verilerine göre 3 milyon 116 bin işsiz var, bu işsizlerden sadece 743 bin kişi işsizlik maaşı alabilmiş yani işsiz kalanlardan 4 kişiden 1'i sadece işsizlik maaşı alabilmiş. 2023 yılında 21 milyar 673 milyon işsizlik maaşı ödenmiş; işverene teşvik ve ödemeler ise tam 39 milyar. İşbaşı eğitim programlarına, işverene verilen para 38 milyar, aktif iş gücü programı adı altında 13 milyar yani patrona toplam 91 milyar lira ödenmiş, işçiye 21 milyar lira ödenmiş.

"MALATYA GİBİ, DEPREMİ YAŞAMIŞ İLLERDE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNDEKİ FABRİKALAR DESTEKLENMELİ"

Bakın, mutlaka işçi desteklenmeli, işveren desteklenmeli, esnaf desteklenmeli ama amaç dışı kullanılmamalı. Maalesef deprem bölgesinde hem fabrikalardan vasıflı insanlar kaçmakta hem de esnaf işçi bulamamakta. Dolayısıyla, özellikle Malatya gibi, depremi yaşamış illerde organize sanayi bölgesindeki fabrikalar desteklenmeli. Maalesef vasıflı işçi de kaynakçı da ustabaşı da kimse kalmamış durumda; bunu ifade etmek istiyorum. Ayrıca, hala esnafımızın temel sorunları devam ediyor BAĞ-KUR primi gibi, vergi gibi, elektrik gibi; bunların da mutlaka ertelenmesi gerekiyor."

Kaynak: ANKA / Güncel

Milletvekili Veli Ağbaba Hollanda Türkiye Malatya Almanya İtalya kedi Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title