Voleybol Federasyonu Başkanı Karabıyık: Avrupa Finali Oynamış Fransa'yı Elimizden Kaçırdık Diye Üzülüyoruz
Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık, Voleybol Erkekler Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye'nin Fransa'ya yenilerek elenmesinin ardından Viyana'da DHA'ya özel açıklamalarda bulundu. 2009'da Avrupa Şampiyonası'nda final oynayan Fransa'yı ellerinden kaçırdıkları için üzgün olduklarını ifade eden Karabıyık, şunları söyledi. "Ben de herkes gibi çok üzgünüm. 2009'da Avrupa finali oynamış takım olan Fransa'yı bile elimizden kaçırdık diye üzülüyoruz.
"elde ETTİĞİMİZ DERECE, ERKEK VOLEYBoluNDA TÜRKİYE'NİN ELDE ETTİĞİ EN İYİ DERECE"
"BİZİM EĞİTİM SİSTEMİMİZ SPORUN VE SANATIN EN BÜYÜK ENGELİ"
"İSTİKBAL, HEM FİLENİN, HEM POTANIN, HEM DE KALENİN ÖNÜNDE"
Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık, Voleybol Erkekler Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye'nin Fransa'ya yenilerek elenmesinin ardından Viyana'da DHA'ya özel açıklamalarda bulundu.
2009'da Avrupa Şampiyonası'nda final oynayan Fransa'yı ellerinden kaçırdıkları için üzgün olduklarını ifade eden Karabıyık, şunları söyledi:
"Ben de herkes gibi çok üzgünüm. 2009'da Avrupa finali oynamış takım olan Fransa'yı bile elimizden kaçırdık diye üzülüyoruz. Yenildiğimiz için üzgünüz, ama artık rakip kim olursa olsun çıkıp oynayabileceğimize bir gösterge olduğu içinde bir açıdan mutlu olmamız lazım. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var. Erkek voleybolunda elemeleri aşarak Avrupa Şampiyonası finallerine 3. kez gelişimiz. Öncesinde bu platformlar bizim için uzak yerlerdi. 2007 yılında Moskova'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'na katılabilmiştik. Daha sonra 2009'da Türkiye'de ve 2011 yılında da Avusturya'daki Avrupa Şampiyonası finallerinde olduk. Sonuçta geçirdiğimiz bu süreç de son derece önemli. Burada elde ettiğimiz derece, erkek voleybolunda Türkiye'nin elde ettiği en iyi derece. Daha öncesinde katılamıyorduk, ancak son 3 Avrupa Şampiyonası'na 2007 yılından itibaren katılabildik. İki tanesinde de gruptan çıkmayı başaramamıştık. 1 tanesi zaten evimizdeydi. Burada gruptan çıkmayı başardık. Bunlar yarına yönelik iyi işaretlerdir diye düşünüyorum. Böyle olduğundan dolayı gerçekten çok üzgünüm. Tabii ki böyle olmamalıydı. Bu maçı alıp yarı finalde olmalıydık. Takımımız kazanma arzusuyla elinden geleni yaptı. Bence çok daha güzel oynamalıydık. Servis karşılayamamak ve servis atamamaktan maçı kaybettik. "
Maçtan sonra üzgün oldukları için oyuncuları teselli ettiğini söyleyen Erol Ünal Karabıyık, "Çabalarından dolayı kendilerine teşekkür ettim. Çabaladılar, ama beceremediler. Kendi oyunlarını sahaya yansıtamadılar. Ama ondan daha önemli olan şeyi söyledim. Burada oynanan oyun size bir şeyi gösterdi ki, gözünüzde büyütüp, korktuğunuz takımlarla başa baş oynayabiliyorsunuz. Her iyi veya kötü şeyden sonra bir kazanım olması lazım. Kaybedilen maçlardan sonra da tecrübe kazanılır. Bu takımları yenebilecek durumdasınız. Türk voleybolu artık burada. Buna inanın. Zaten buna inanırsanız ancak daha çok çalışırsınız. Ancak inanmadan çalışma da olmuyor" diye konuştu.
Başkan Karabıyık, mental korkuyu yenebileceklerini de vurgulayarak, "Takımların da insanlar gibi belli hafızaları var. Onları zamanla biriktiriyorlar. İnandıkları takdirde daha çok çalışacaklardır. Çünkü kamp süreçlerinde yorulduk, tatil yapamadık gibi yakınmalarla zaman zaman çalışmalarda bir isteksizlik yaşanabiliyor. Ancak bu hedef ulaşılabilir bir hedef gibi göründüğünde bunların tamamı da ortadan kalkacaktır. Ben giderek daha iyiye ulaşacağımızı düşünüyorum. Bundan endişem yok" dedi.
Voleybolda erkeklerin kadınlardan daha düşük bir performans sergileyip sergilemediği yönünde sorulan bir soruya ise Karabıyık şu yanıtı verdi:
"Ben sadece Türk voleybolunun değil, Türk sporunun sorunları olduğuna inanıyorum. Genele baktığımızda Türkiye maalesef tam olarak bir spor ülkesi değil. Fransa'nın 55 milyon nüfusu var ve genç nüfusu Türkiye'nin yarısı kadar. Hatta belki de yarısından da az. Ama 13 bin 500 lisanslı sporcusu var, faal olarak spor yapan sporcusu var. Peki Türkiye'nin faal sporcu sayısı sadece 800 bin. Peki bu niye böyle? Bunun sebebi bizim eğitim sistemimiz. Bizim eğitim sistemimiz sporun ve sanatın en büyük engeli. Maalesef eğitim sistemi dershaneye ve test çözmeye yönlendiriyor. Spora, sanata veya sosyal hayata yönlendirmiyor. İlkokul çağında belki spora biraz yönelimleri oluyor. Tam bundan bir şey olur dediğiniz anda seviye belirleme sınavları başlıyor. Çok şükür SBS artık kademeli olarak kaldırılma kararı alındı. Şimdi üniversite sınavları var. O da artık bütün illerde üniversite açılması ve üniversiteye girme kapasitesinin artmasıyla belli ölçülerde belki aşılacak. İnsanımızın da artık kafasında şunun olması gerekiyor; hayatta bir şey olabilmek için mutlaka üniversite mezunu olmak gerekmiyor veya başarılı olmak illa doktor, mühendis olmakla olmuyor. Şu seviyelerde voleybolcu olmak, o mesleklerin hiçbirisinden daha az değerli değil. Bunu hem sosyal anlamda, hem manevi, hem de maddi anlamda söylüyorum. Bu seviyede voleybol oynayan sporcu Türkiye'de bir mühendisin, belki de hayat boyu kazandığı parayı transfer için attığı bir imzayla bir senede kazanıyor. O zaman bunu artık görmemiz lazım. Voleybol özeline baktığımızda da voleybola yönelim, bayanlarda birici sırada. Erkeklerde ise 5. , hatta 6. , 7. sıralarda geliyoruz. Erkeklerde spor yapma arzusunda olan ve ailelerin de teşvik ederek spora yönlendirdiği çocuklar ilk olarak futbola gidiyorlar. Ardından ciddi bir şekilde basketbola gidiyorlar. Ondan sonraki sıralarda ancak voleybola geliyorlar. Bu sorunu çözmeyecek miyiz? Onlar oraya gidiyor diye kabullenip, bu böyle gidecek mi? Tabii ki hayır. Başından beri bu mücadeleyi yapıyoruz. Bu zinciri bir yerden kırıp girmemiz gerekiyordu ki girdik. Küçük bir örnek vereyim. Trabzon'da bu yıl Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları'nda Yıldız Erkek Milli Takımımız şampiyon oldu. O zaman biz alt yapıdan bir şeyler getirmeye başladık. Buradaki takımımıza baktığımızda içlerinde gencecik çocuklar var. Alttan da yeni bir jenerasyon geliyor ve gelecek. Bu proje, Türkiye Voleybol Federasyonu Spor Lisesi projesi devam edecek. Bir imalathane, bir fabrika gibi sürekli olarak çalışacak. 3-5 yıl içerisinde bu platformlardaki deneyimlerimiz, hem de aşağıdan yetiştirdiğimiz sporcularla erkek voleybolunda da bir yerlere gitmek zorundayız. Bu mücadele sürüp gidecek. "
"İstikbal filenin önünde mi" sorusunu ise Erol Ünal Karabıyık şöyle yanıtladı:
"İstikbal, hem filenin, hem potanın, hem de kalenin önünde. Bunların hepsinin önünde de olmalı ve biz artık branşlar arası rekabetten de kurtulmalıyız. Ben bunları da hoş görmüyorum. Çünkü bizim rekabet edebileceğimiz hasımlarımız, düşmanlarımız o kadar çok ki. Bütün spor branşları birbirimizle uğraşacağımıza öncelikle bir araya gelip, sporun düşmanlarıyla uğraşmak zorundayız. Madde bağımlılığı, internet bağımlılığı, obezite ile ve daha önceden de söylediğim gibi eğitim sisteminin bize olan rekabetiyle öncelikle baş etmek zorundayız. Bunları hallettikten sonra döner bakarız kendi aramızda ne yapacağımıza. "