Yargı Etiği Sempozyumu
Yargıtay Başkanı Ali Alkan, hakim ve savcıların verdikleri kararlarla büyük bir vicdani sorumluluğun altına girdiklerini söyledi.
Yargıtay Başkanı Ali Alkan, hakim ve savcıların verdikleri kararlarla büyük bir vicdani sorululuğun altına girdiklerini belirterek, "Ağır yükün kaldırılmasında etik değerlere uygun davranmak en büyük yardımcıları olacaktır" dedi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) ev sahipliğinde düzenlenen Yargı Etiği Sempozyumu'nda konuşan Yargıtay Başkanı Ali Alkan, günümüzde kamusal alanda büyük öneme sahip yargı etiğinin böyle bir toplantıyla görüşülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kamu görevini yerine getirenlerin görevi gereği iş ahlakına uygun davranmasının, sadece kendi vicdanlarıyla ilgili olmadığını, bütün toplumu ilgilendirdiğini belirten Alkan, bu nedenle kamu görevi içeren belli mesleklerde toplumun arzu ettiği davranış biçimlerine uygun hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Adaletin toplum için en küçük hatayı kaldırmayacak kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunun altını çizen Alkan, "Hakim ve savcılarımız adalet dağıtma görevini ifa ederken büyük bir vicdani sorumluluk altına girmektedir. Adalet hizmetinde görev alanların vicdanları üzerinde yer alan ağır yükün kaldırılmasında etik kurallara uygun davranmak en büyük yardımcıları olacaktır" dedi.
Hakimlerin anayasaya ve kanuna uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verdiklerini ifade eden Alkan, vicdani kanaatin hakimin sahip olduğu ahlaki anlayışla ortaya çıktığını söyledi.
Bir hukukçudan hem özel hemde kamusal yaşamda etik standart göstermesinin beklendiğini belirten Alkan, adaletin dengeli olmayı gerektirdiğini ifade etti. Alkan, hakim ve savcıların sadece önlerine gelen dosyalar veya soruşturmalarda değil bütün hayatlarında adil olmasının önemini vurguladı.
Sadece kendi çıkarını ya da bir tarafın çıkarını düşünen kişinin adil olmadığı gibi hakim de olamayacağını vurgulayan Alkan, şöyle konuştu:
"Adalet hizmetinde görev alanların adil ve etik olmaları en temel vasıfları olmalıdır. Aynı zamanda sözlerin davranışlarla uyumlu olması ve yaşamın tüm alanlarında etik ilkelere uygun davranılması gereklidir.
Hakimin vereceği kararların kişiler ve toplum açısından kabul edilebilir olması ve adaletin gerçekleştiği inancının yerleşmesi bakımından davranışların mesleki ahlak kurallarına uygun olması gerekmektedir. Bunun yanında karar verici konumunda olanların davranışlarının bütün toplum tarafından büyük bir dikkatle izlendiğinin bilinciyle hakimin güvenilir, dürüst ve evrensel etik değerlere sahip olması gerekir."
-"Yargımızın yabancı olduğu bir kavram değil"-
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu da etiğin evrenselliği esas alan şekilde iyi ve doğruyu gösteren kurallar bütünü olduğunu söyledi.
Etiğin evrensel olma özelliğiyle ahlaktan ayrıldığını belirten Karakullukçu, buna karşın yerel unsurlar da içerebildiğini ifade etti.
Meslek açısından etiğin meslek mensuplarının hangi şekilde davranmaları gerektiğini belirten kurallar olduğunu anlatan Karakullukçu, etik konusunun son zamanlarda belirgin şekilde yargının gündemine girdiğini, etiğin yargı bakımından öneminin uluslararası alanda fark edilmesinin ve bu konuda yapılan çalışmaların hız kazanmasının bunda etkileyici olduğunu söyledi.
Yargıda etikle ilgili uluslararası belli başlı metinlerin, yargının tutarlılığı ve manevi gücünü harekete geçirmek suretiyle yargı sistemine duyulan kurumsal güveni koruma ve artırma hedefi taşıdığını belirten Karakullukçu, Türkiye'de ise Bangalor Yargı Etiği İlkeleri'nin 2006 yılında HSYK tarafından benimsendiğini anımsattı.
Karakullukçu, "Aslında, yargı etiği, uzun ve köklü bir geleneğe sahip olan yargımızın yabancı olduğu bir kavram değildir. Daha Medeni Kanun'dan önce Mecelle zamanında bir hakimin hangi özellikleri taşıması gerektiği kanunla belirtilmiştir. Hakim, kendisine güvenen, kararlı, doğru, dürüst, tarafsız olacak gibi kavramlar kanunla getirilmiş" dedi.
Bugün kanunlarda bir metin olarak böyle bir tarifin yer almadığını belirten Karakullukçu, hakim de bir insan olduğuna göre bu özelliklerin insana ait olması gereken özellikler olduğunu, bunun da eğitimle aileden başlayarak yerleştirilebileceğini söyledi.
-"Ahlaki eylem kuralı"-
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar da etiğin, bilgi adına değil eylem adına harekete geçen bir ahlaki eylem kuralı olduğunu belirtti.
Bu nedenle etiğin kuram oluşturmak amacıyla geliştirilmediğini ifade eden Coşar, entelektüel zevklere hizmet eden düşünsel bir uğraş olmadığını da söyledi.
Bir yönü ile negatif bir kavram ve kurum olan hukukun, işlev ve amacının adaletsizliğin, zorbalığın egemenliğini önlemek olduğunu anlatan Coşar, şunları kaydetti:
"Bu ise ancak hukukun insan hakları eksenine oturtulmasıyla, haklar ve sorumluluklar etiği temelinde oluşturulması ve uygulanmasıyla, yani yargının herkese eşit, adil davranmasıyla, bağımsız, tarafsız ve tutarlı olmasıyla mümkündür. Bir de Mecelle'nin 1792. maddesinde yazılı olduğu gibi 'Hakimin, hakim, fehim, müstakim ve emin, mekin, metin olmasıyla mümkün olur. Esasen Bangalor Yargı Etiği İlkelerinin, Budapeşte İlkelerinin, ulusal ve uluslararası benzeri diğer belgelerin özü ve özeti Mecelle'de yer alan bu hükümden ibarettir."
Muhabir: Ferdi Türkten - Aylin Sırıklı Dal
Yayıncı: Eda Ay - ANKARA