Yarım Asırlık Aşkın "Vefa"Sı
Aydın'da yaşayan 70 yaşındaki Ahmet Adem, huzurevinde 12 yıldır aynı odada kaldığı ve tüm ihtiyaçlarını karşıladığı yatalak eşine "aşk"la bakarak vefa örneği gösteriyor.
FERDİ UZUN - Aydın'da yaşayan 70 yaşındaki Ahmet Adem, huzurevinde 12 yıldır aynı odada kaldığı ve tüm ihtiyaçlarını karşıladığı yatalak eşine "aşk"la bakarak vefa örneği gösteriyor.
Ahmet Adem, memleketi Sivas'ta henüz liseye devam ederken diktiği hırkası için ücret almayan terzilik yapan genç kızdan etkilendi ve kendi deyimiyle "onu sevmeye" başladı.
Genç kızın babası ilk başlarda zorluk çıkarsa da gençler, Adem'in liseyi bitirmesinin ardından evlendi.
Adem'in Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünü kazanması üzerine bu kente yerleşen çift, ilk yıllarda sıkıntılı bir süreç yaşadı. Adem'in mezuniyeti sonrası Aydın'a atanması üzerine aile rahata kavuştu.
Burada il müftlüğünde çalışan Adem, 1998 yılında kazandığı sınavla Belçika'nın başkenti Brüksel'e atandı. 4 yıl burada çalışan Adem, daha sonra Yalova İl Müftlüğüne atanıp aynı yıl emekli oldu.
Ahmet ve eşi Aysel Adem'in Erzurum, Aydın, Brüksel ve Yalova'ya sığdırdıkları yarım asırlık mutlu hikayeleri, 2006 yılında Aysel Adem'in beyin kanaması geçirmesiyle hüzne dönüştü.
Huzurevinde geçen 12 yıl
Adem, hastane sürecinden sonra yatalak eşine bir yıl evde baktı. Arkadaşlarının, "eşini huzurevine bırak, orada daha iyi bakarlar" önerilerini dikkate almayan Adem, tek başına bırakmaya kıyamadığı eşi ile huzurevine yerleşti.
Evli iki çocuklarına da yük olmak istemeyen Adem, huzurevi görevlilerinin sadece temizliğini yaptığı odada 12 yıldır eşinin tüm ihtiyaçlarıyla ilgileniyor, saçlarını tarıyor, üzerini değiştiriyor, tırnaklarını kesiyor.
Eşinin konuşamaması ve duymamasından dolayı yaklaşık 15 metrekarelik odada yaşadıklarını günlüğüne döken Adem, gençlere ve eşini huzur evlerine bırakanlara örnek olur diye "Alın yazısı" adıyla bir de kitap kaleme aldı.
"Benim eşim her şeye layık olan birisidir"
AA muhabirinin bir günlük yaşamlarına tanıklık ettiği çiftten Ahmet Adem, "Soruyorlar bana 24 saat nasıl başında bekliyorsun diye. Benim eşim her şeye layık olan birisidir. Çünkü üniversitede okurken ben açken o da aç kaldı. O bana yardımcı olmasaydı ben okulu bırakırdım. 'Aç da kalsak susuz kalsak sen bu okulu bitireceksin' dedi. Eşimin yardımıyla üniversiteyi bitirdim." dedi.
Eşini hastanede bırakıp eve geldiği günü hiç unutamadığını anlatan Adem, "O beraber güle oynaya vakit geçirdiğimiz eşimi bir türlü evde bulamıyordum. Kendi kendime 'Aysel' diye sesleniyordum. Ayakkabılarına, elbiselerine bakıyordum. Sabaha kadar ağlamaktan gözlerim şişmişti. Allah bu acıyı kimseye göstermesin." diye konuştu.
"Çünkü o benim diğer yarım"
Çevresindekilerin "Hiç bıkmıyor musun" sorusuyla karşılaştığını dile getiren Adem, duygularını şu sözlerle aktardı:
"Eşimin yerinde ben de olabilirdim. Eşimin bana benden daha iyi bakıp, merhamet ve şefkat edeceğine inanıyorum. Bundan dolayı eşime ne kadar hizmet etsem yine de tatmin olmuyorum. Bazen bu odadan 1 ay dışarı çıkmadığımı bilirim çünkü gerek duymuyordum eşim burada. O benim her şeyim, o beni duymasa da felç olsa da onun sevgisinden mahrum olamam. Onun varlığı bana huzur ve güven veriyor. Eşim yatalak diye hiçbir zaman onu yük olarak görmedim. Çünkü o benim diğer yarım. Biz, birbirimizi tamamlıyoruz. Onu hala çok seviyorum. İnanın gençlik yıllarımdan daha fazla ona aşığım. Zaten bu sevgi ve aşk olmasa inanın bu kadar şeye katlanmanın imkanı yok. Bu işin tek şeyi sevgi."