Haberler

Yaşayan Anıt Sanatçılar…

Abone Ol

Bu yıl altıncısı düzenlenen Uluslararası EgeArt Sanat Günleri kapsamında birçok etkinlik düzenlendi.

Etkinlikler kapsamında heykeltıraş Osman Dinç'in eserleri Yaşayan Anıt Sanatçılar kategorisinde sanatseverler ile buluştu. Osman Dinç yaptığı sunumda,50 yılı aşan sanat hayatı boyunca yarattığı eserleri anlattı.

Dinç, zirai kökenli bir yaşamdan gelişinin sanat eserlerine yansıdığını ve zirai kültürün geçmişinin çok eskilere dayandığını belirtti. Zirai kültürle gelişen insan tavrının kendisinde ve eserlerinde de bulunduğuna vurgu yaptı. Uzun yıllar yurt dışında eğitmenlik yapan Dinç, eğitmenlik hayatına son verdiğini ve sadece sanatına odaklandığını dile getirdi. Osman Dinç, sanat hayatının çocukluğunda başladığını belirterek, "Köy kökenli çiftçi bir ailenin çocuğu olduğum için çocukken hiç oyuncak satın alamadım. Oyuncaklarımın hepsini ben yapardım. Oyuncaklarımı yapmak benim için başlı başına bir oyundu. Bu oyun bugünlere kadar geldi. Hala oyuncaklarımı kendim yapıyorum" diye konuştu.

HEYKELTIRAŞ DİNÇ, "DEMİR"İ SORGULATTI

Sanat eserinin sanatçının yaşamından bir parça olduğu konusuna değinen Dinç, bir sanat koleksiyoncusunun bir sanat eseri satın alarak sanatçının hayatından da bir kesit satın aldığını iddia etti. Sanatçı Dinç, sanat eserlerinin ölümsüzleşmek ve zamana dur demek için yapıldığını ifade ederken, sanatçıların ileriye yönelik düşüncelerinin bulunduğunu ve sanatçıların hayal ettikleri sürece yaşayabileceklerini de sözlerine ekledi. Eserlerinde farklı türde malzemeler kullandığı konusuna işaret eden Dinç, "Genel olarak çok farklı malzemeler kullanırım. Her malzemenin bir geçmişi ve farklı işlevleri vardır. Her malzemeyi denemekle çalışmalarımın zenginleştiğini düşünüyorum. Çalışmalarımda cam ve demiri sıklıkla kullanırım. Yeryüzünün yüzde 40'ını demir oluşturmaktadır. Demir yaydığı manyetik güçle bizi güneş ışınlarından korur, vücudumuzda da bir miktar bulunur. Demir sayesinde çağların, toplumların ve medeniyetlerin yapısı değişmiştir. Demir yüzünden çok kan dökülmüştür. Bana göre bizler hala bir Demir Çağı'nın içinde yaşıyoruz. İnsanlar ellerindeki demirlerle savaşıp bir başkasını vuruyor. Hala Demir Çağı'nda yaşayan barbarlarız. Bu sebeple demir beni çok etkiliyor. Cam ise ışığı geçirmesi ve mucizevi hali ile beni etkileyen bir başka maddedir" diye konuştu.

"SANATÇININ GÖREVİ BİZLERE DOĞAYI SORGULATMAKTIR"

Sunum sonunda Osman Dinç'e katılımı dolayısıyla Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz tarafından teşekkür plaketi verildi. Prof. Dr. Yılmaz," Dinç sunumunu sorgularla yaptı. Demirle ilgili söyledikleri akademik sayılabilecek birçok soruya da çıkış noktası oldu. Demir hem dünyanın hem de insan bedeninin en önemli maddelerinden birisidir. İletkenliğiyle ve devinimiyle sanata böyle naifçe yaklaşması son derece önemlidir. Dinç sunumuyla bana farklı şeyleri sorgulattı. Belki de sanatçının görevi bu, yani bize doğayı sorgulatmak. Onlar zaten bu sorgulamayı yapıyor bir de bizlere yaptırıyorlar. Demirle cam kıyaslandığında birisi çok metalik ve daha kütlesel, onun yanında çok naif, kırılgan, zarif durumdadır. Dünyanın bu iki temel varlığının yan yana biçimlendirilmiş olması çok etkileyici" diye konuştu.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Candeğer Yılmaz Osman Dinç Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title