Yavuz Bahadıroğlu, Osmanlı'yı Anlattı
Bağcılar’da vatandaşlarla buluşan tarihçi yazar Yavuz Bahadıroğlu, “Osmanlı ve Kutsal Emanetlerin İstanbul’a Getirilişi” konulu söyleşide Osmanlı tarihini anlattı.
Bağcılar'da vatandaşlarla buluşan tarihçi yazar Yavuz Bahadıroğlu, "Osmanlı ve Kutsal Emanetlerin İstanbul'a Getirilişi" konulu söyleşide Osmanlı tarihini anlattı.
Bağcılar Belediyesi, Ramazan ayı nedeniyle zengin içerikli sosyal ve kültürel programlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Sohbet programına konuk olan tarihçi-yazar Yavuz Bahadıroğlu, "Osmanlı ve Kutsal Emanetlerin İstanbul'a getirilişi" konulu söyleşi gerçekleştirdi.
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'un fetih aşkıyla kurulduğunu ifade eden Bahadıroğlu, şimdiki neslin selamın, ezanın değiştirildiği, dini okullara kilit vurulduğu, cenaze namazı kıldıracak imamın dahi bulunamadığı bir dönemin çocukları olduğunu söyledi.
Atalarımızın, 'İstanbul bir gün mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ve askeri ne güzeldir' hadisi şerifine uygun yaşadığını anlatan Bahadıroğlu, "Siz, Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından övülmüş bir milletin evlatlarısınız. Bugün çevremizdeki İslam coğrafyası kan gölüne döndü. İsrail, Filistinli çocukları kaçırıp işkence ediyor. Sahur vakti bomba patlatılıyor. Türkiye, bazı sorumsuzların fitne sokmasına rağmen hala huzur içinde, yıkılmadı, bayrağı ve ezanıyla sonsuzluk yürüyüşüne devam ediyor" dedi.
İstanbul'un özünün Ayasofya olduğunu da kaydeden Bahadıroğlu, "Alnımız yeniden bu camide secdeye gitseydi yolumuza her şeye rağmen devam ederdik" dedi. Osmanlı Devleti'nin adının Devlet-i Aliye-i Muhammediye, ordusunun da Muhammed'in (s.a.v) muzaffer orduları olduğunu ifade eden Bahadıroğlu, günümüzde batı dünyasının her zaman ülkemize zarar vermek için devrede olduğunun altını çizdi. İslam dünyasının geçmişten günümüze kadar batılılar tarafından karıştırıldığını da kaydeden Bahadıroğlu günümüzdeki asıl hedeflerinin Türkiye olduğunu ancak bu hedeflerine ulaşamayacaklarını anlattı.
Esasta en önemlisinin Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) duasının olduğunu hatırlatan Bahadıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Mısır'ın fethinden sonra Yavuz Sultan Selim'in Peygamber Efendimiz'in (s.a.v), hırkasını getirdiğini, Hırka-i Saadet dairesi yapılmadan önce de Kur'an okunduğunu söyleyen Bahadıroğlu, 1923 yılına kadar 40 hafız tarafından 24 saat Kur'an okunduğunu kaydetti.
Bahadıroğlu sözlerine şöyle devam etti; "Ramazan'ın 15'inden sonra padişah kutsal emanetleri öper koklar teslim alırdı. Senede bir onu yüzlerine gözlerine sürerlerdi. Topkapı Sarayı'ndaki Hırkayı Şerif'te Efendimiz'e (s.a.v) ait; yay, üç kılıç, ayak izi, bir nalın, sakalı ve mührü bulunmaktadır."
Yabancı yazarların, Osmanlı Padişahlarının Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) olan sevgisini kaleme aldıklarını da ifade eden Bahadıroğlu, "O yazarlar padişahların, Hazreti Muhammed'in (s.a.v) ahlakına uygun yaşadıklarını not düşmüşlerdir." diye konuştu.
Yavuz Sultan Selim'in bir yıl süren Mısır seferinden döndükten sonra halk tarafından sabırsızlıkla beklendiğini de anlatan Bahadıroğlu, bu anı ise şu ifadelerle dile getirdi; "Yavuz Sultan Selim seferden dönerken Halife olmuştu. Üsküdar'da karargah kurdu. Halk sokağa çıkmış alkışlamak için bekliyordu. O, 'Ben peygamber Efendimizin (s.a.v) emri üzerine hilafet sancağını yüceltmek için bu sefere çıktım. Sonra kıyafetini değiştirip bir tekne ile Sarayburnu'na geçerek gizlice Topkapı Sarayı'na geçti. Tellal, 'Padişah hazretleri seferden gelmiştir. Yorgundur. Lütfen alkışlamayınız' diye sesleniyor."
CEVAT PAŞA İLE FAHRETTİN PAŞA TARİH KİTAPLARINDA YER ALMIYOR
Cevat Paşa ile Ömer Fahrettin Paşa'nın istiklal savaşı kahramanı olduğunu ancak ikisinin de isminin tarih kitaplarında yer almadığını da hatırlatan Bahadıroğlu, Kazım Karabekir'in ise hain olarak gösterildiğini kaydetti.
Şerif Hüseyin'in adamlarıyla İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı ile savaşırken Fahrettin Paşa'nın ordunun başında savaştığını belirten Bahadıroğlu, şunları söyledi; "Medine kıskaca alınmış. O ordusuyla müdafaa ediyor. Askeri birlik değişirken atların nallarının altına Efendimiz'in (s.a.v) ruhu rahatsız olmasın, diye keçe sardılar. Padişahın, 'savaş bitti teslim ol' diye haber göndermesine rağmen Fahrettin Paşa, 'Peygamber Efendimiz'i (s.a.v) kimseye bırakmayız' diyor. Askeriyle çekirge yiyerek direniyor. Sonunda diğer Müslümanların zarar görmemesi için müdafaayı kaldırıyor ve teslim oluyor. Oradaki kutsal emanetleri alarak İstanbul'a getiriyor. Türkkan soyadını aldıktan sonra İstanbul'da vefat etti."
Hürrem Sultan'ın da Peygamber Efendimiz'in akrabalarına dağıtılmak üzere her yıl 6 bin altın gönderdiğini anlatan Bahadıroğlu, birçok camii ve külliye yaptırdığını kaydetti. - İSTANBUL