Haberler

Yedi asırlık caminin izlerine 15 yıllık çalışmayla ulaşıldı

Abone Ol

Antalya'nın Korkuteli ilçesinde Anadolu beylikleri döneminde Karamanoğlu Alaaddin Bey'in yaptırdığı tahmin edilen yaklaşık 700 yıllık Alaaddin Camisi'nin toprak altında kalan izleri gün yüzüne çıkarıldı, tahrip olan taç kapısının da yer aldığı kısımlar restore edildi.

HATİCE ÖZDEMİR TOSUN - Antalya'nın Korkuteli ilçesinde Anadolu beylikleri döneminde Karamanoğlu Alaaddin Bey'in yaptırdığı tahmin edilen yaklaşık 700 yıllık Alaaddin Camisi'nin toprak altında kalan izleri gün yüzüne çıkarıldı, tahrip olan taç kapısının da yer aldığı kısımlar restore edildi.

Yıllar içerisinde yangınlara maruz kalarak kullanılamaz hale gelen, 14. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Alaaddin Camisi'nde yaklaşık 15 yıl önce başlatılan restorasyon çalışmaları ile tarihin izlerine ulaşıldı.

Cami ve bölgesinde gerçekleştirilen kazı çalışmaları ile eserin toprak altında kalan kısımları gün yüzüne çıkarıldı. Yıllar içinde tahrip olan cami ve taç kapısı, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu onaylı, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün projesi ile bilimsel çalışma kapsamında onarıldı.

Minaresini Osmanlı padişahlarından 1. Ahmed'in sadrazamı Murad Paşa'nın yaptırdığı belirtilen, taç kapısı, mihrabı, süslemeleri ve kabartmalarıyla dikkati çeken cami, bu yıl mart sonunda ibadete açıldı.

"Özgün yapı ortaya çıkarıldı"

Antalya Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 100 yıl önceki yangınla tavanı düşen caminin tamamen tahrip olduğunu, bölge halkının ibadetini ise cami içerisinde yapılan küçük bir mescitte gerçekleştirdiğini söyledi.

Caminin özgün yapısına ulaşılması ve korunması için yaklaşık 15 yıl önce bir çalışma başlatıldığını anlatan Coşar, acil müdahale ihtiyacı olduğu özellikle vurgulanan yapı ve taç kapı için önce çelik payandalarla sağlamlaştırma projeleri hazırlandığını kaydetti. Koruma Kurulunun uzun vadeli bir koruma sağlamayacağı gerekçesiyle bu projeyi kabul etmediğini aktaran Coşar, taşların numaralandırılarak sökülmesi ve yeniden örülmesine ilişkin hazırlanan projenin onaylandığını belirtti.

Proje onaylandıktan sonra bölgede kazı çalışmalarına başlanıldığını dile getiren Coşar, şunları söyledi:

"Toprak altında kalan bölgeleri gün yüzüne çıkardık. O yüzden çalışma yaklaşık 15 yıl sürdü. Kazı çalışmalarıyla daha önceki caminin ayakları ortaya çıktı. Özgün zemine ulaşıldı. Koruma Kurulu kararı ile yıpranan taç kapıda, taşlar numaralandırılarak söküldü ve düzgün bir şekilde örüldü. Nitelikli taşları korumak için analiz yapıldı ve aynı cins taş kullanarak restorasyon tamamlandı. İçinden de çok fazla devşirme taşlar ile molozlar çıktı, niteliksiz taşlar ayıklandı, nitelikli taşlar ise özel korumaya alındı. Şu an motif ya da nitelikli taş konusunda herhangi bir kaybımız yok."

Coşar, yapı içerisinde bulunan devşirme taşları cami avlusunda sergilediklerini dile getirdi.

"Bilinçsizce yapılan eleştirileri dikkate alırsak tarihi yapılara yazık olur"

Restorasyonların yapının ömrünü uzatmak, özgün halini korumak için yapıldığını belirten Coşar, çalışmaların uzmanların görüşleriyle ve tamamen bilimsel olarak yapıldığı vurguladı. Restore edilen yapılara yönelik zaman zaman doğru olmayan eleştirilerin yapıldığını aktaran Coşar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çalışmamızda da 'Niye taşlar bu kadar beyaz?' diye eleştirilerle karşılaşıyoruz, restorasyon ilkeleri gereği beyaz görünmek zorunda. Biz bunu değiştiririz, aynı motiften yaparız o zaman yanıltma yapmış oluyoruz, bu da restorasyon ilkelerine aykırı. Yaptığımız sadece özgün taş neyse, o taşı kullanmak, eskitmek, yeni bir motif yapmak değil. Restorasyon mantığında, bu dönemde yapıldığı belli olsun diye farklı belirtme teknikleri de kullanılabiliyor. Bazen tuğla, bazen de çok modern bir malzeme kullanılabiliyor ama biz uzmanların görüşü doğrultusunda aynı cins taşı kullandık. Bilinçsizce yapılan eleştirileri dikkate alırsak tarihi yapılara yazık olur."

Bir taşla ilgili günlerce çalışma yapıldığını belirten Coşar, zaman zaman iki uzmanın bile farklı görüşleri savunabildiklerini kaydetti.

Taç kapının yüksekliği ile ilgili de eleştiriler yapıldığını söyleyen Coşar, Selçuklu döneminde taç kapıların bir sistem ve birtakım kurallara uyularak yapıldığını ifade etti. Selçuklu mimarisi konusunda araştırmalar yapan Prof. Dr. Cezmi Tuncer'in görüşlerine de başvurduklarını anlatan Coşar, "Bilimsel çalışmaların sonucunda kapı yüksekliği yaklaşık bir metre yükseldi." dedi.

"Atalarımızın yadigarına biz sahip çıkacağız"

Cami imamı Durmuş Ali Kaplan da 4 yıl önce camiye atandığını söyledi. Restorasyon çalışmaları süresince caminin sadece ramazan aylarında açık olduğunu ancak çalışmaların bitmesiyle caminin ibadete açıldığını anlatan Kaplan, "Görünümüyle de çok güzel oldu. Şu anda eksiğimiz bu tarihi mekanda cemaat. İnşallah cemaat ile de dolarsa atalarımızın yadigarı olan bu mekanı, daha verimli hale getirmiş olacağız, biz de daha mutlu olacağız. Tabii atalarımızı da dualarımızla memnun edeceğiz." diye konuştu.

İbadetin huzurlu bir şekilde yapılmasını önemsediklerini dile getiren Kaplan, "Artık bundan sonra camimize biz sahip çıkacağız ve koruyacağız." ifadelerini kullandı.

Bölge halkından Ali Manis ise Antalya'da yaşadıklarını, yaz aylarında Korkuteli ilçesine geldiklerini söyledi. İlçede bulunduğu süre içinde ibadet için Alaaddin Camisi'ne geldiğini dile getiren Manis, "Bir dönem bakımsızdı, kötü durumdaydı. Şu anda daha iyi bir görünüme kavuştu." görüşünü ifade etti.

Kaynak: AA / Güncel

Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title