Yeni ÇED yönetmeliği AB mevzuatından daha korumacı (1)
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürü Mehrali Ecer, son yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'nin Avrupa Birliği (AB) mevzuatına tam uyumlu olmakla kalmayıp, çevresel açıdan daha korumacı bir...
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürü Mehrali Ecer, son yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği'nin Avrupa Birliği (AB) mevzuatına tam uyumlu olmakla kalmayıp, çevresel açıdan daha korumacı bir nitelikte olduğunu söyledi.
Resmi Gazete'de 29 Temmuz'da yayımlanan ÇED yönetmeliğini AA muhabirine değerlendiren Ecer, yönetmeliğin, Türkiye'de çevre kapsamında hazırlanan en önemli mevzuatlardan biri olarak nitelendirdiği yönetmelik hakkında "Herhangi bir faaliyetin başlayabilmesi için çevreye olan etkilerinin ve alınacak önlemlerin belirlenmesi ve o faaliyetin, o yörede yaşayan insanlara etkilerinin de araştırılması ve ilave önlemlerin alınması açısından çok önemli bir yönetmelik olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin ilk ÇED Yönetmeliği'nin 1992'de Rio'da düzenlenen ve sürdürülebilir kalkınma kavramını dünya gündemine tanıtan Çevre ve Kalkınma Konferansı'ını takiben 1993'te oluşturulduğunu hatırlatan Ecer, yaşanan teknik ve teknolojik gelişmeler, yargı kararları, AB mevzuatına uyum gibi nedenlerle yönetmelikte zaman zaman değişikliklere gidildiğine vurgu yaptı.
Ecer, "Sayın Cumhurbaşkanımızın Paris Anlaşması'na taraf olmamızla birlikte açıkladığı ülkemizin 2053 net sıfır emisyon hedefi kapsamında ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda biz bu yönetmeliğimizi yeniledik ve ona uyumlu hale getirecek politikaları içine dercettik." diye konuştu.
Sera gazı azaltımı ve sıfır atık planları artık ÇED yönetmeliğinde
Yeni yönetmeliğin çevresel açıdan daha korumacı, iklim dostu ve yeşil kalkınma hedeflerine uygun olduğunu anlatan Ecer, önceki yönetmelikle arasındaki farklara da değinerek şunları söyledi:
"Artık daha fazla faaliyet, çevresel etki değerlendirme raporu hazırlamak zorunda kalacak, en önemli değişikliklerden bir tanesi bu. Örneğin artık ÇED raporlarında sera gazı azaltım planı istiyoruz. Bu bir zorunluluk. Bu aslında 2053'e giden yolda net sıfır emisyon hedeflerimize uygun bir politika. Yine, yeni ÇED yönetmeliğiyle raporlarda artık sıfır atık planı hazırlamalarını istiyoruz faaliyetten, ki biliyorsunuz sıfır atık konusunda Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi himayelerinde, bakanlığımız koordinasyonunda çok güzel çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda çok da başarılı sonuçlar elde ettik. Bunu da artık yönetmeliğimizde zorunlu hale getirdik ki artık faaliyetler bize sıfır atık planını sunsunlar. Bir diğer önemli değişiklik; faaliyetler artık çevresel ve sosyal eylem planı ile paydaş katılım planı hazırlamak zorunda."
Geleneksel ekonomik büyüme modelinde çevresel etmenlerin tepki ve tedavi politikalarıyla yürütüldüğünü söyleyen Ecer, "Örneğin bir kirlilik oluyor, sonra o kirliliğe müdahale ediliyordu. Şimdiki politikalarımız tahmin ve önleme... Yönetmeliğimiz aslında tamamen bu noktada duruyor ve bunu da sağlıyor diyebilirim. Yani bir kirliliğin olmadan önlenmesi ülkemizi, doğamızı, yeşilimizi korumak açısından zaten temel amacımız. Bakanlığımızın misyonu ve vizyonu da bu. Sayın Bakanımız Murat Kurum Beyefendi de bu konuda hakikaten çok hassas. Çevremizi koruyan projeleri ve bizi hep destekledi. Biz de bu politikaları yürütüyoruz." diye konuştu.
"İlgili tüm kuruluşlar sürece dahil oldu"
Güncel yönetmeliğin 2020 Avrupa Yeşil Mutabakatı kriterleriyle uyumuna dikkati çeken Ecer, "Yönetmeliğimiz hem AB mevzuatıyla hem de dünyadaki yeni çevreci ve iklim dostu politikalarla yüzde 100 uyumlu. Hatta çevresel iyileştirme açısından daha da fazla kriter arz ediyor ve AB mevzuatının da üstünde çevresel açıdan korumacı yaklaşımlar bulunuyor." değerlendirmesini yaptı.
Sürdürülebilir kalkınma kavramının çevresel iyileştirme, sosyal iyileştirme ve ekonomik büyüme olmak üzere üç temel bileşeni olduğunu işaret eden Ecer, ÇED yönetmeliğinin üç bileşeni de sağlayan ve uygulayan yönetmeliklerden biri olduğunu aktararak, "Yönetmeliğimizde hem ekonomik büyüme gerektiren faaliyetleri kontrol ediyoruz, hem de sosyal katılımcılığı önemsiyoruz. Yönetmeliğimizde bu tür hükümler var ve çevresel önlemleri ve iyileştirmeleri bu yönetmelikle daha ileriye taşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü koordinasyonunda geçen yıl "ÇED Yönetmeliğinin Geliştirilmesi" adlı bir proje başlatıldığını kaydeden Ecer, hem kamu hem de özel sektör ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere ilgili tüm kuruluşların sürece dahil olduğu bilgisini verdi.
Yönetmeliğin hazırlanması sürecinde hem yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları hem de uluslararası kurumlarla çalışma grupları oluşturduklarını bildiren Ecer, "Şeffaf, katılımcı bir anlayışla bu süreci yürüttük ve yönetmelik hazır hale geldi." dedi.
Vatandaşlar projeyle ilgili süreçlere e-ÇED sistemi üzerinden ulaşabiliyor"
Bir faaliyetin ÇED raporu inceleme ve değerlendirme sürecinin başından sonuna kadar tüm toplantılarına; vatandaşların, ilgili kurum ve kuruluşların, akademisyenlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel sektörden kuruluşların katılabileceğinin altını çizen Ecer, "Yani ÇED prosedürünün başından sonuna kadar katılımcılık hakim ve Türkiye'de tamamen katılımcı ve şeffaf bir şekilde yürütülen nadir mevzuatlardan biri." diye konuştu.
Ecer, vatandaşların sürece katılımına ilişkin şunları aktardı:
"Elbette biz vatandaşımızın toprağına, havasına, suyuna, doğasına zarar gelmesini istemeyiz. O yüzden faaliyetin olduğu şehirle, şehrin gerçek sahipleriyle istişarelerde bulunuyoruz. Faaliyetin gerçekleştirilmesi planlanan yerde düzenlenecek halkın katılım ve bilgilendirme toplantısına, isteyen kişi veya kurumlar katılarak görüş bildirebiliyor, bu toplantının sonrasında ayrıntılı bir ÇED raporu hazırlanıyor. Hazırlanan raporların değerlendirilmesi için bakanlıkta yapılan inceleme ve değerlendirme komisyonunu toplantılarına da yine isteyen, çevreyle ilgili sivil toplum kuruluşları, faaliyetin bulunduğu yöreden vatandaşlar, katılmak istediklerini belirten bir dilekçeyle katılabiliyor, toplantılarda görüş bildirebiliyor. Kabul edilen raporlar valiliklerde 10 gün askıda kalıyor. Bu sürede de halkın görüşlerine ve dilekçelerine açık oluyor."
Vatandaşların ve ilgili kuruluşların bir projeyle ilgili süreçlerin tamamını e-ÇED sistemiyle ced.csb.gov.tr adresinden takip edebildiğini hatırlatan Ecer, sözlerini, "Yönetmeliğin uygulamasını da en iyi şekilde takip edeceğimizi ve doğru ve güvenilir bir şekilde uygulanacağını dile getirmek isterim. Tabii uygulamada karşılaştığımız birtakım problemler olursa da yönetmelikle ilgili gerekli revizyonlar yapılabilir diye düşünüyorum." diyerek tamamladı.