Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni (1)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel düzeyde uyuşturucu kültürü özendirilerek, farklı düzenlemelerle meşrulaştırılarak, toplumu ayakta tutan sütunların dinamitlendiğini belirterek, "Türkiye mevcudiyetini hala koruyan güçlü aile yapısı, sosyal ve kültürel bağları sayesinde hamdolsun...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel düzeyde uyuşturucu kültürü özendirilerek, farklı düzenlemelerle meşrulaştırılarak, toplumu ayakta tutan sütunların dinamitlendiğini belirterek, "Türkiye mevcudiyetini hala koruyan güçlü aile yapısı, sosyal ve kültürel bağları sayesinde hamdolsun bu dalganın etkisini nispeten azaltabiliyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, artık geleneksel hale gelen, geçen yıldan itibaren de ülke sınırlarını aşıp uluslararası bir boyut kazanan bu ödüllerin insanların bilinçlenmesine katkı sağladığını söyledi.
Ödüle layık görülen sporcuları, sanatçıları, medya mensuplarını, akademisyenleri, kurum ve firmaları tebrik eden Erdoğan, Yeşilay Zümrüdüanka Ödülü'nün, diğer ödüllerden farklı olarak sahibine çok ciddi sorumluluklar da yüklediğini, "En Yeşilaycı" payesini taşımak, böyle bir şerefe nail olmanın kolay bir iş olmadığını dile getirdi.
Bu ödülün, başarının, emeğin, özverinin, takdirin yanında, uzun soluklu bir görev mesuliyeti demek olduğunu ifade eden Erdoğan, her bir ödül sahibinin iş ve özel hayatında bundan sonra çok daha dikkatli bir şekilde hareket edeceğine inandığını söyledi.
Bu ödül organizasyonunu, her yıl başarıyla tertip eden başta Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk olmak üzere herkesi gönülden tebrik ettiğini belirten Erdoğan, ayrıca her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında kutlanan Yeşilay Haftası'nın, Türkiye ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1920 yılından bu yana bağımlılıklar ve zararlı alışkanlıklarla mücadele eden Yeşilay'ın 97. yaşını kutlayarak, ebediyete irtihal eden tüm hizmetkarlarını da rahmetle andı.
Yaklaşık bir asırlık tecrübeyle yoluna devam eden Yeşilay'a, üstlendiği görevlerden başarılar dileyen Erdoğan, Ordinaryus Prof. Dr. Mazhar Osman'dan Eşref Edib'e, Şeyhülislam İbrahim Haydari Efendi'den Prof. Dr. Ayhan Songar'a kadar, Yeşilay'ın gönüllerde taht kurmasını sağlayan herkesi şükranla yad ettiğini belirtti.
Yeşilay'ın sadece ülke sınırları içinde faaliyet göstermediğini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin marka kuruluşu olarak dünyanın farklı yerlerinde Yeşilay derneklerinin kurulmasına, kapasitelerinin arttırılmasına rehberlik ettiğini söyledi.
"Mücadelenin adeta bayraktarlığını yapıyor"
Yeşilay'ın birçok ülkede alkol, tütün, uyuşturucu madde, kumar gibi zararlı alışkanlıklarla ve teknoloji bağımlılığıyla mücadelenin adeta bayraktarlığını yaptığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Risk gruplarını belirleyerek, farklı araçları devreye alan Yeşilay çocuklara ve gençlere öncelik vererek çalışmalarını sürdürüyor. 97 yıl önce din adamları, tabipler ve eğitimcilerden oluşan bir avuç gönül insanını Hilal-i Ahdar Cemiyeti altında bir araya getiren kaygılara bugün yenileri eklenmiştir. Özellikle dünden bugüne tüm emeği geçen başkanlarından yöneticilerine tekrar tebriklerimi ifade etmek isterim. Bütün bu tehdit ve tehlikelerin vehameti karşısında onlar dik durdular. Zor şartlar oldu ama mücadeleden yılmadılar. Bu mücadeleyi sürdürdüler. İnanıyorum ki bundan sonra da mevcut yöneticiler aynı şekilde bu mücadeleyi sürdürecekler ve böylece bu mücadeleden ben başarıyla çıkacağımıza inanıyorum."
Savaşların sadece cephede olmadığını dile getiren Erdoğan, "Asıl savaş, manevi toplumsal alanda verilendir. Zira milleti çözen, devleti çökerten asıl saha burasıdır, maneviyat alanıdır, medeniyet alanıdır, kültür alanıdır. Bu değerleri kaybederseniz çökersiniz. İçtimai yapısı bozulan, değerler hiyerarşisi alt üst olan, uğruna mücadele edecek hiçbir kutsalı kalmayan bir milleti, bir kez değil her zaman mağlup edersiniz." dedi.
İşgal güçlerinin 1920 yılında İstanbul Limanı'na demirledikleri gemilerden kasa kasa bedava alkollü içki dağıttığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu boşuna değildi. Böylece milletimizin direniş azmini törpülemek, onurunu, benliğini söküp almak istiyorlardı. Kendileri bir gün çekip gitse de zaman, savaşın izlerini yavaş yavaş silse de en kalıcı zararın manevi tahribat olduğunu biliyorlardı. Bu mücadele çok daha sinsi bir şekilde günümüzde de devam ediyor.
Bugün de sinema, basın-yayın organları, dergiler, gençlerimize sunulan rol modeller üzerinden aynı emellerini gerçekleştirmek istiyorlar. O gün bedava içki üzerinden kimliksiz hale getirilen nesiller, bugün terör örgütleriyle ideolojiler üzerinden kişiliksiz hale getiriliyor. Hatta Gezi Olayları'nda olduğu gibi fırsat bulduklarında yine gençlerimize bedava alkol dağıtmaktan geri durmuyorlar. Oyun aynı oyun, senaryo aynı senaryo. Değişen bir şey yok. Sadece kendi çıkarını düşünen, sürekli haz peşinde koşan, hedonist bir nesil için ellerindeki tüm araçları kullanıyorlar. Bu sorunun sadece ülkemize münhasır bir mesele olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Küresel düzeyde uyuşturucu kültürü özendirilerek, farklı düzenlemelerle meşrulaştırılarak, toplumu ayakta tutan sütunlar dinamitleniyor. Türkiye mevcudiyetini hala koruyan güçlü aile yapısı, sosyal ve kültürel bağları sayesinde hamdolsun bu dalganın etkisini nispeten azaltabiliyor."
"Giderek büyüyen bir tehdit haline geldiğinin farkındayız"
Bu sorunun giderek büyüyen bir tehdit haline geldiğinin farkında olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Bununla birlikte mücadeleyi kendimizle birlikte tüm kardeşlerimiz, tüm insanlık için yürütmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu açıdan Yeşilay Cemiyetimizin yurt dışında, dost ve kardeş ülkelerde yaptığı çalışmaları son derece kıymetli görüyorum. İnsan onurunun korunması, toplumsal yapının muhafazası noktasında yürütülen projeleri takdirle karşılıyorum, bilhassa geleceğimizin teminatı olan gençlerimize, bu vatanı emanet edeceğimiz çocuklarımıza çok değerli buluyorum. Onların ilgisini çekecek çalışmaların hem sayısını hem de etki gücünü artırmalıyız. Çok daha fazla insana ulaşmamız, onların derdine merhem olmamız gerekiyor. Eyyamcı değil, milli ve yerli bir gençlik için herkesin daha fazla gayret göstermesi şarttır." diye konuştu.
Erdoğan, Başbakanlık döneminde olduğu gibi Cumhurbaşkanı olarak da bu gayretleri desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Uyuşturucu dendiği zaman akla sadece alkol, sigara, puro, tiner gelmemesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Birçok alanda artık uyuşturuculuk almış başını gidiyor. Gençlerimizi hep birlikte koruma altına almamız şart. Eğer biz zihinleri bundan kurtaramazsak geleceğimiz, yazık olur, elden gider. Ben en basitini yapıyorum. Birisini sigara içerken gördüğümde yanına yaklaşıyorum. Paketi gördüğüm zaman cebinden çıkarıp alıyorum, üzerine tarihi yazıyorum, imzayı attırıyorum. Bak diyorum, sadece seni kurtarmıyorum eğer eşin de evde sigara içmiyorsa, eşini de kurtarıyorum. Çünkü sen eşine de zarar veriyorsun. O pasif içici, sen aktif içici durumunda oluyorsun. Eşine zarar vermeye hakkın yok. Bu vücut Allah'ın sana emanetidir, bu vücuda ihanet etmeye de hakkın yok. Hem cebine zarar hem vücuduna zarar. Bazıları buna uyuyor, bazıları uymuyor olabilir ama sözü alıyorum. Paketi de alıyorum. Elimde epeyce var. Bu mücadeleyi istiyorum ki halkımın tümü sürdürsün, hep beraber bu akşam bir kararı verelim."
(Sürecek)