Yılmaz Aa Editör Masası'na Konuk Oldu
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yeni müfredattan "Atatürkçülük ve İnönü konularının kaldırılacağı" iddialarına ilişkin, "Bütün bunların hepsi önleyici propaganda.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yeni müfredattan "Atatürkçülük ve İnönü konularının kaldırılacağı" iddialarına ilişkin, "Bütün bunların hepsi önleyici propaganda. Doğruyla alakası yoktur." dedi.
Bakan Yılmaz, konuk olduğu Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
"CHP'nin anayasa değişikliğine neden karşı çıktığı" sorusuna Bakan Yılmaz, "Millete güvenmiyorlar." karşılığını verdi.
CHP'nin millete güvenmediğini, milletin hata yapabileceğini, o nedenle de kontrol mekanizmalarının Türkiye'de olmasını istediğini belirten Yılmaz, "Bunu sağlayabilmek için ne yapıyor? Olmayan şeyleri söylüyor. Olmayan şeyler nedir? 'Rejim değişikliği', 'tek adam', 'diktatörlük' ile bu milleti korkutuyor." diye konuştu.
CHP'nin "Vehim siyaseti" güttüğünü anlatan Bakan Yılmaz, "Ezanın Arapça okunmasına verilen cezanın kaldırılmasıyla rejimin değişmediğini millet gördü. Başörtüsü ilk gittiğinde 'Bu rejim meselesidir. Yüzde 99 olsa dahi siz bir şeyleri yapamazsınız' diyordu. Bunu deme hakkını nereden görüyor? Kendisini devletin sahibi gibi görüyor. Kendisi devletin sahibi, geri kalanlar maraba. Kendisinde altın hisse var. Dolayısıyla geri kalan 99'un altın hisseye 'evet' demeden hiçbir şey yapamayacağını düşünüyor." ifadesini kullandı.
Yılmaz, 80 milyonun tamamının bu ülke üzerine aynı hakkının olduğunu vurgulayarak, "Hiçbir kimsenin bir diğerinin üzerinde üstünlüğü, imtiyazı yoktur. Bu anayasada vardır. CHP kendisinin var olduğunu sandığı, vehmettiği imtiyazının devam etmesini istiyor. Dolayısıyla bu doğru değildir, inşallah çok daha aydınlık günler Türkiye'yi beklemektedir." dedi.
Bakan Yılmaz, yapılması planlanan değişikliğin doğru olduğuna işaret ederek, bir daha zaman kaybına uğramamak, milletten başka güç odaklarıyla bir ilişki veya ittifak kurmamak için yeni anayasaya "evet" dediklerini aktardı.
"Anayasa değişikliğiyle güvenoyunun kaldırılacağı, bunun da Meclis'i zayıf düşüreceği"ne yönelik iddialar hatırlatılarak, "Meclis'te 'Hakimiyet milletindir' yazılıyor. Eğer bu alınıyorsa bu yetki kime geçiyor?" diye sorulması üzerine Bakan Yılmaz, "Millete geçiyor" yanıtını verdi.
"Yeni sistemle yetki sandıktan mı alınacak?" sorusuna karşılık da Yılmaz, "Tabii milletten alıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde millete deniliyor ki 'Seçerseniz ülkeyi ben yöneteceğim'. Millet seçiyor, ülkeyi yönetiyor." diye konuştu.
Mevcut durumda ise bunun olmadığına dikkati çeken Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Eski sistemde cumhurbaşkanının süresi 7 yıldı ve bir seferliğine yapılıyordu. Eğer cumhurbaşkanı sembolik olursa, 7 yıl yapılır, sembol görevlerde olur, hiçbir sorumluluğu da yoktur, süresini bitirir gider. Ancak siz, 2007'deki değişiklikle birlikte cumhurbaşkanlığına bir daha seçilme hakkı verdiniz, doğru mu? Peki cumhurbaşkanı ikinci sefer, 5 artı 5 denildiğinde o halde milletin önüne çıkması lazım. Yani icranın başında, gerçek icranın sahibi olması lazım. Bir şeyler vaat edecek, milletin sorunlarını çözecek, 'Size söylediklerimi yaptım, yeniden, tekrar önünüzde adayım' diyebilmesi lazım. İkinci sefer adaylık budur. Eğer sembolik cumhurbaşkanlığı olsaydı millet de onu, o zaman tek dönemde yetinilirdi. Eğer 'iki dönem' diyorsanız mutlaka icraatçı olmanız lazım, mutlaka yapmış olduğunuz icraatlarla halkın desteğini alıp tekrar halkı, milleti yönetebilme hakkına kavuşmuş olmanız lazım."
Yeni müfredat taslağı
Yeni müfredat taslağına yönelik yapılan eleştirilerin hatırlatılması ve "Atatürk ve İsmet İnönü'ye ilişkin konuların sadeleştiği söyleniyor, doğru mu? Evrim teorisi müfredattan çıkartıldı mı?" diye sorulması üzerine Bakan Yılmaz, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Meclis başkanı, İstiklal Savaşı'nın başkomutanı. Bizim bunlarla ilgili milletimize, gençlerimize, evlatlarımıza öğretmek bizim asli vazifemiz. Dolayısıyla 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün müfredattan çıkarıldığı' sözü doğru değildir." diye konuştu.
İstiklal Savaşı'nın aşamaları, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları anlatılırken, İsmet İnönü'den bahsetmemenin mümkün olamayacağını vurgulayan Bakan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını sağlamış Lozan Antlaşması, Lozan'ın komisyon başkanlığında İsmet İnönü var. Lozan'dan bahsedeceksiniz, İsmet İnönü'den bahsetmeyeceksiniz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk rahmetli oldu, ikinci cumhurbaşkanı seçilecek. Eskiden Atatürk ile birlikte tarih biterdi, biz daha, 15 Temmuz'u da müfredata koyuyoruz. Dolayısıyla 2016'ya kadar bu süreç devam ediyor. İkinci cumhurbaşkanının kim olduğunu söylüyoruz ve demokrasiye geçiş. 1946, 1950 seçimleri var, demokrasiye geçiş de, bu da Cumhuriyetin taçlanmasıdır. Bundan bahsederseniz, İnönü'den bahsetmemek olur mu? İnönü'den bahsediliyor, Atatürk'ten. Hiçbir sıkıntı yok. Öğrenilmesi, sadece genel bir öğretim devresi, birinci sınıfta müzik dersinde de Atatürk var, Atatürk'ün sevdiği şarkılarla ilgili. Her bölümde Atatürk ile ilgili var, hayat dersinde de var, Atatürkçülük dersi de var."
Müfredattan bu konularla ilgili bir şeyin çıkarılmadığını kaydeden Bakan Yılmaz, "Bütün bunların hepsi önleyici propoganda." diye konuştu.
Eski müfredatın eleştirildiğini hatırlatan Yılmaz, "Hadi bu eleştiri getirdiğini düzeltelim dediğimizde onu da eleştirdi. Bu sadece önleyici propoganda, doğruyla alakası yoktur." ifadesini kullandı.
"Her şeyi öğrencinize öğretebilmek mümkün değil"
"Müfredattan evrim konusununun çıkarıldığı"na ilişkin söylemlere yönelik ise Yılmaz, "Evrim konusuyla ilgili belki yüzlerce, binlerce teori var. Biz hepsini vermek durumunda değiliz. Onu çok net söyleyelim. Ancak doğa tarihi bölümünü çıkardık, doğa tarihi bölümünde bunlar bahsedilmeyecek ama detaylar üniversitede, lisans düzeyinde pekala evrim konusu işleniyor. Onda hiçbir şey yok." diye konuştu.
Canlı organizmalara benzettiği müfredatların zamanın ruhunu yakalamasının önemine değinen Yılmaz, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Zamanın ruhunu yakalayabilmek lazım. Zamanın ruhunu yakalayamazsan toplumu gündemin dışında tutarsın. Yeni müfredatta her öğrenilen şeyi öğrencinin veya insanın hayatına etki etmesi, faydalı olması lazım. Öğrencinin faydasına olmayacak, bu insanı, toplumu, milleti 21. yüzyıla taşımayacak gereksiz tekrarlardan, lüzumsuz bilgilerden arındırmak lazım. 'Efradını cami ağyarını mani' derler ya. Yani olması gerekenler, bir çerçeve var. Bu çerçevenin içinde olması gerekenler var, olmaması gerekenlerse dışarıdadır. Esasında bu yeni sistemde çok şey öğretmekten ziyade öğrenmeyi öğretmek diyoruz. Çünkü o kadar çok sınırsız bilgi var ki o bilgileri öğrendikçe sizin ne kadar az şey bildiğiniz ortaya çıkıyor. Her şeyi öğrencinize öğretebilmek mümkün değil ama bir şeyi öğretirsen çok şey öğretmiş olursun, öğrenmeyi öğretmek. İşte biz evlatlarımıza merak, soru sorma, soruyu çözümleme, analitik düşünmeyi öğretirsek, o zaman gider herhangi bir konu hakkında üniversiteden öğrenir, şimdiki gibi bilgi otoyollarına girerek öğrenebilir. Biz bunu yapacağız."
(Sürecek)