Yunus Emre, vefatının 700. yılında şiirleriyle yad edildi
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZU) İslami İlimler Fakültesi bünyesindeki Tasavvuf Araştırmaları Merkezi (İSTAM) ve Üsküdar Belediyesi iş birliğiyle "Yunus Emre Paneli" düzenlendi.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZU) İslami İlimler Fakültesi bünyesindeki Tasavvuf Araştırmaları Merkezi (İSTAM) ve Üsküdar Belediyesi iş birliğiyle "Yunus Emre Paneli" düzenlendi.
Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde vefatının 700. yılında Yunus Emre'yi yad etmek için gerçekleştirilen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Paneli yöneten İZÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Vefatının 700. yılı münasebetiyle Anadolu erenlerinden, bu toprakların bizim olmasını sağlayan ve bizim olan bu topraklarda gönül dünyamızın izlerini sürmemize vesile olan büyüğümüz, üstadımız Yunus Emre Hazretlerini anlamak ve tanımak için buradayız." dedi.
Yunus Emre'nin ufkunun ve gönlünün bu topraklara sığmayacak kadar büyük olduğunu dile getiren Yılmaz, "Hizmeti, şöhreti bütün dünyayı tutmuş bulunan büyük bir sufi, büyük bir arif olan Yunus Emre, her ne kadar kendini ümmi olarak tanıtsa da onun irfanından ve ilminden hiç şüphemiz yok." ifadesini kullandı.
Ahmed Yesevi, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Yunus Emre'nin Anadolu topraklarının İslamlaşması konusunda büyük önem ve değer taşıdığını vurgulayan Yılmaz, "Yunus Emre'yi anlamak için onun şiirlerindeki güzel vurgularına bakmak, düşüncesinde neyi anlatmak istediğini görmek mümkündür." şeklinde konuştu.
Yunus Emre'nin hayatına, fikirlerine ve şiirlerine ilişkin bilgi veren Yılmaz, tasavvufu bir yol olarak gören Yunus'un dervişliğinden beri hayatında doğruluğu temel esas aldığını belirterek, "Yunus'ta temelde Allah sevgisi merkeze alınmış bir tasavvufi anlayış vardır. Allah sevgisinin yanında cennet hayal ve ümitleri neredeyse önemsiz dereceye düşmektedir." değerlendirmesini yaptı.
"Bizim evimizde de Yunus Emre divanı vardı"
Araştırmacı-yazar Beşir Ayvazoğlu, "Edebiyat tarihimizi gözden geçirirken Yunus Emre ile ilişkisi olan kimi okuduysam 'Çocukluğumda annem, babam, dedem mutlaka Yunus ilahilerini okurlardı, biz o ilahilerin sesleri arasında büyüdük ve onlardan etkilendik, onlar bizim rüyalarımızı süsledi.' gibi ifadeler gördüm." dedi.
Ayvazoğlu, Yunus Emre'nin halk arasında çok muteber olduğunun altını çizerek, "Bizim evimizde de Yunus Emre divanı vardı. Annemin ve babamın en çok okuduğu kitaplardan biri Yunus Emre divanıydı, kış gecelerinde bize okurlardı." ifadesini kullandı.
Yunus Emre'nin çağlar boyunca gösterdiği etki ve üstlendiği misyonun önemine dikkati çeken Ayvazoğlu, "Benim hayal dünyam bu eserlerden dinlediklerimle şekillendi. Zaten asırlar boyunca bunlar okunurdu ve bu kitaplar müşterek kültürel kodlarımızı belirlerdi." değerlendirmesini yaptı.
Ayvazoğlu, asırlardan bu yana halkın okuduğu, sevdiği, heyecanlandığı, tekke ve dergahların da vazgeçilmez söz repertuvarı olan Yunus Emre'nin, aydınlar tarafından sonradan keşfedilen bir şahsiyet olduğunu anlattı.
Türk Yurdu mecmuasında ilk defa 1913 yılında Fuat Köprülü'nün Yunus Emre hakkında bir makale yazdığını anımsatan Ayvazoğlu, "Yunus'un keşfi buradan başladı. Yunus Emre, Fuat Köprülü tasvirinde saf Türkçeyi kullanan Müslüman Türklüğü temsil eden Türkmen hocası figürü olarak karşımıza çıktı." dedi.
Sonrasında 1940'lı yıllardan itibaren birtakım aydınların temsil ettiği bir grubun, Yunus Emre'yi bütünüyle tasavvuftan ve dinden soyutlayıp soyut insanlık ideali peşinde koşan hem hümanist hem de halkçı bir figür olarak öne çıkardığını ifade eden Ayvazoğlu, "Ahmet Adnan Saygun o günlerde Yunus Emre etrafında oluşan ilgi halesinden istifade etmek suretiyle aslında kilise musikisinin bir formu olan oratoryo formunda bir Yunus Emre oratoryosu besteledi." şeklinde konuştu.
"Yunus Emre şiirlerinde herkes aradığını bulur"
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Uzun ise Yunus Emre şiirlerinin geçmişten bugüne hayatın pek çok alanında yer aldığını belirterek, "Yunus miri mal gibidir, orada herkes aradığını bulur." dedi.
Uzun, herkesin bildiği ve hep bir ağızdan okuyabildiği Yunus Emre şiirlerinin temcit, münacat, tesbihat ve zikir esnasında ayrıca kına gecesinde, gelin ve damat ilahisi olarak da okunduğunu, Anadolu'da hayatın her alanında yer bulduğunu anlattı.
Yunus Emre şiirlerinden örnekler veren Uzun, "Yunus Emre bu ilahi diye tanımladığımız şair ve mutasavvıfların dini maksatlarla didaktik veya lirik surette yazdığı ve yine şairlerin dini duygu ve formlarla bestelediği her formda Yunus Emre'nin ilahisi vardır. Bizim insanımız Yunus'ta her aradığını bulmuş, her düşündüğü şeyi Yunus'un sözleriyle gerçekleştirmiş." ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından sahneye çıkan Enden Doğan, icra ettiği tasavvuf müziği konserinde sevilen Yunus Emre ilahilerini katılımcılar için okudu.