Yurtdışında Yaşayan Türklerin Oy Hakkı AİHM'e Taşındı
YSK 26 Şubat 2011 Tarihinde, Yurtdışında Yaşayan Türklerin Genel Seçimlerde Yurtdışı Temsilciliklerde Sandıkta veya Elektronik Ortamda Oy Kullanamayacaklarına Karar Verdi.
Yüksek Seçim Kurulu 26 Şubat 2011 tarihinde, gerekli alt yapı olmadığı için yurtdışında yaşayan Türklerin Türkiye'deki genel seçimlerde yurtdışı temsilciliklerde sandıkta veya elektronik ortamda oy kullanamayacaklarına karar verdi. Şimdi bu karara karşı Avrupa'da yaşayan 8 Türk, İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
Yüksek Seçim Kurulu 26 Şubat 2011 tarihinde, gerekli alt yapı olmadığı için yurtdışında yaşayan Türklerin Türkiye'deki genel seçimlerde yurtdışındaki temsilciliklerde sandıkta veya elektronik ortamda oy kullanamayacaklarına karar verdi. Bu karar şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı. YSK'nın kararına karşı Hasan Özdoğan, Salih Altınışık, Ahmet Cemal Günaydın, Bayram Keskin, Ali Arslan, Şenol Arslan, Mahmut Bostan ve Derya Kara 21 Mart'ta AİHM'ne başvurdular. Konuyla ilgili olarak, Almanya'nın Köln kentinde faaliyet yürüten ve AK Parti'ye yakınlığıyla tanınan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nde (UETD) basın açıklaması yapıldı. Başvuru sahiplerinin vekili İstanbul Barosu avukatlarından İsrafil Kahraman, YSK kararına karşı AİHM'nden ihtiyat-i tedbir kararı istediklerini de belirtti. Avukat İsrafil Kahraman YSK'nın kararının temel insan haklarına aykırı olduğunu iddia ederek, AİHM'nin lehlerine karar vereceğini ümit ettiğini dile getirdi.
ÜÇ MİLYON VATANDAŞI YOK SAYAMAZSINIZ
EUTD'nin Köln'deki Genel merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında Avukat İsrafil Kahraman şunları söyledi:
'YSK'nın kararı Avrupa'daki üç milyon vatandaşı oy kullanma hakkından fiilen mahrum bırakmaktadır. YSK'nın 120 sayılı kararına karşı dün sekiz kişi adına AİHM'ne başvurdum. Amacımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin AİHM'nde mahkum olması değil vatandaşlarımızın anayasamızın 67. maddesinde mevcut olan seçme hakkının alınmasını temin etmektir. Bu konuyu kendi mahkemelerimizde halledemediğimiz için üzgünüz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddesinde oy hakkının temel insan haklarından olduğu belirtiliyor. Özellikle önümüzdeki seçim Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Çünkü yeni ve sivil bir anayasanın yapılması söz konusu. Bu anayasanın yapılmasında siz üç milyon vatandaşı devre dışı bırakamazsınız. Avrupa'da, Amerika'da bu vatandaşlarımızın oy kullanmasının önünde hiç bir engel yok. Devlet gerekli bütçeyi, teknik desteği ve personeli veriyor. Mevzuat da 13 Mart 2008 tarihinde değiştirilerek yurtdışındaki vatandaşlarımızın sandıkta oy kullanmalarına imkan verilmiş. YSK yeteri kadar zamanın olmadığını gerekçe olarak gösteriyor. Oysa düzenleme ile seçim arasında yeterli zaman vardı. Gerçi şu anda da geç değil. Yasalara göre yurtdışındaki vatandaşlarımız seçimden 45 gün önce oy vermeye başlıyorlar. Yani vatandaşlarımızın yığılma olmadan konsolosluklarda oy kullanmaları mümkün.
YSK HASSAS DAVRANMADI
AİHM'nin dışında ayrıca bu hafta içinde YSK'ya müracaat edeceğiz. Aynı dilekçeyi YSK'ya da vererek 120 sayılı kararlarını değiştirmelerini isteyeceğiz. Bir ayda, seçim için tüm altyapının hazırlanabileceğini düşünüyoruz. YSK diğer kurumların görüşlerini almadan sadece bilirkişinin raporuna dayanarak böyle bir karar vermiştir. YSK'nın görevi bireylerin oylarının sandığa yansımasını sağlamaktır. Gümrüklerde oy kullanan vatandaşlarımızın oranı Avrupa'daki seçmen Türklerin yüzde 10'unu bile bulmamaktadır. YSK'nın milyonlarca insanımızı ilgilendiren konuda hassasiyet göstermesi lazım. Bu hassasiyet maalesef gösterilmiyor. 2008 yılında yasa çıkıyor. YSK zamanın kısıtlı olduğunu belirtiyor. Bu zamana kadar seçimle ilgili hazırlıkların yaptırılması lazımdı. Şu anda yurtdışı seçmenler kurulu oluşturuldu, bu konuyla ilgili hakim atandı. Yapılması gereken şey sadece sandık koymak. YSK yeni gerekçelerle kararından her zaman dönebilir. Yeni şartlar oluştuğu zaman kararından dönmesi mümkündür. YSK'nın kararları kendisi dışındaki kurumlar açısından kesindir. Yoksa kendisi açısından bir kesinliği yoktur. YSK'nın verdiği karar genel nitelikli bir karardır. YSK'nın ülkeleri ayrı ayrı değerlendirip karar vermesi lazım. YSK oy kullanma konusunda şartların oluşup oluşmadığını ülkelere göre değerlendirmelidir.
BÖYLE BİR BAŞVURUNUN TÜRKİYE'DE ÖRNEĞİNİ BİLMİYORUM
Avukat İsrafil Kahraman bugüne kadar YSK kararlarına karşı AİHM'ne başvuru konusunda örnek olup olmadığı şeklindeki sorumuza şu cevabı verdi:
'YSK'nın kararlarına karşı başvurulacak bir üst merci olmadığından iç hukuk yolları tükenmiş oluyor. AİHM'ne başvurmanın genel şartlarından biri bu. YSK karalarına karşı AİHM'ne müracaat etmek mümkündür. Ancak bugüne kadar YSK kararlarına karşı AİHM'ne başvurulup vurulmadığını bilmiyorum. Davada husumet YSK'ya karşı değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı yöneltiliyor.
BUNU HAZMEDEMİYORUZ
Toplantıda aynı zamanda başvuru sahiplerinden olan UETD Genel Başkanı Hasan Özdoğan, "Seçme ve seçilme hakkı vatandaşlığın en önemli unsurlarındandır ve biz 50 yıldır maalesef bundan mahrum kalıyoruz. Bu konun halledilmesi için geçtiğimiz yıl mayıs ayında Türkiye'de YSK dahil bir çok kurumu ziyaret ettik. O zaman YSK Başkanı Ali Em bize ümit verici konuşmalar yaptı. Biz bunun üzerine oy hakkımızı elde edeceğimizi düşünmüştük. Fakat maalesef bütün ümitlerimiz suya düştü. Buradaki vatandaşlarımız bir defa daha dışlandığının ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıldığının tasdikini görmüş oldular. Biz bunu hazmedemiyoruz. En ileri noktalara kadar giderek hakkımızı hukuk içinde arayacağız."