Haberler

Eski Savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'e Müebbet Hapis İstemi

Güncelleme:
Abone Ol

17 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yapmasına ilişkin, eski savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

17 Aralık soruşturmasının koordinatör savcısı Zekeriya Öz ile soruşturmanın savcıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında iddianame düzenlendi.

"Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarının da aralarında bulunduğu 12 suçlama yöneltilen Zekeriya Öz için ağırlaştırılmış müebbet ile birlikte 27 yıl 6 aydan 72 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Öz, diğer şüpheliler Kara ve Yüzgeç'in işlediği suçları azmettirmekle de suçlanıyor.

İddianamede 11 suçlama yöneltilen Celal Kara için ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl 6 aydan 62 yıla kadar hapis cezası, 8 suçlama yöneltilen Mehmet Yüzgeç için de ağırlaştırılmış müebbet ve 12 yıl 6 aydan 38 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 553 sayfalık iddianamede, haklarında tutuklama amaçlı yakalama kararı bulunan ve meslekten ihrac edilen şüpheli Zekeriye Öz'ün eski İstanbul Başsavcıekili olduğu, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in de savcı oldukları belirtildi.

İDDİANAMEDE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DAHİL 35 MÜŞTEKİYE YER VERİLDİ

İddianamede, 17 Aralık sürecinde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Cumhuriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda kendisine hakaret ve iftira attığı gerekçesi ile şüphelilerden Celal Kara'dan şikayetçi olduğu belirtildi. Erdoğan iddianamede müşteki sıfatı ile yer aldı. Yasama dokunulmazlığı bulunduğu halde soruşturma kapsamında dinlenen, konuşmaları tape yapılan, Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Beşir Atalay, Ali Babacan, Bekir Bozdağ, İsmet Yılmaz, Tanır Yıldız, Sadullah Ergin, Hayati Yazıcı, Binali Yıldırım, Mehdi Eker, Recep Akdağ, Cevdet Yılmaz, Fatma Şahin, Veysel Eroğlu, Mehmet Şimşek, Egemen Bağış, Nihat Ergün, Faruk Çelik, Erdoğan Bayraktar, Mehmet Zafer Çağlayan, Suat Kılıç, İdris Naim Şahin, Ertuğrul Günay, Ömer Dinçer, Muammer Güler ile birlikte Haydar Keskin, Barış Güler, Süleyman Aslan, İbrahim Bilgehan Taşdelen, Uğur Horta, Ahmet Özköse, Fatih Aysan ve Müşir Deliduman müşteki sıfatıyla yer aldı.

ZEKERİYA ÖZ, ÖRGÜT KURMAK VE YÖNETMEKLE SUÇLANIYOR

İddianamede diğer şüpheliler Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in işlediği suçları azmettirmekle de suçlanan Zekeriya Öz'e "Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" ile birlikte 12 ayrı suçlama yöneltildi. "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Görevi kötüye kullanma", "Resmi evrakta sahtecilik", "Haberleşmenin gizliliğini ihlal", "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması", "Özel hayatın gizliliğini ihlal", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "İftira", "Suç uydurma", "Nitelikli dolandırıcılık", "Nitelikli tehdit" suçlarını işlediği belirtilen Öz için ağırlaştırılmış müebbet ile birlikte 27 yıl 6 aydan, 67 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.

"Silahlı terör örgütüne üye olmak", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarının da aralarında bulunduğu 11 ayrı suçlama ile suçlanan Celal Kara için ağırlaştırılmış müebbet ile birlikte 20 yıl 6 aydan 62 yıla kadar, Mehmet Yüzgeç için de "Silahlı terör örgütüne üye olmak", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarının da aralarında bulunduğu 8 suç için ağırlaştırılmış müebbet ve 12 yıl 6 aydan 38 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

'HÜKÜMETİ YIKMAK İÇİN HUKUKA AYKIRI YÖNTEMLERLE DELİL OLUŞTURMAYA ÇALIŞTILAR'

Şüpheli Mehmet Yüzgeç'in Memur Bürosu Suçları bölümünde görevli bulunduğu halde Özel Soruşturma Bürosu konusuna giren ve yasama dokunulmazlığı bulunan kişileri dinlediği hatırlatılan iddianamede, "Adı geçen Cumhuriyet savcısı ve tahkikatta yer alan kolluk görevlilerinin temel amacının hükümeti yıkma gayesini gerçekleştirmek için, örgütsel bir yapı içinde ve hukuka aykırı yöntemler kullanılmak suretiyle delil oluşturmaya çalıştıkları belirlenmiştir" görüşüne yer verildi.

İddianamede, "Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz daha evvel yürüttüğü soruşturmalar nedeniyle kamuoyunun yakından tanıdığı bir kişi olması sebebiyle, toplumda yolsuzlukla mücadele ediyor görüntü ve algısı oluşturup, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç tarafından yürütülen soruşturmalarda koordinatör Başsavcı Vekili olarak görev aldığı, tahkikat aşamasında ve sonrasında gösterdiği davranışlarla Yargı Etiği İlkelerinden 'tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık' ilkelerini ihlal etmesi yanında bir kısım kamu görevlilerine basın yoluyla suç isnadında bulunarak 'masumiyet karinelerini' ihlal ettiği anlaşılmıştır" denildi.

'YÜRÜTTÜKLERİ SORUŞTURMALARDA TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ'

İddianamede, firari şüpheliler Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in, kamuoyunda 17 Aralık soruşturması olarak bilinen soruşturmayı yürüttükleri, Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan, Abdullah Oğuz Bayraktar, Ebru Gündeş Sarraf, Rıza Sarraf, Mustafa Demir, Cemal Akmercan, Süleyman Aslan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin çok sayıda suçlama ile soruşturulduğu, bu soruşturmanın takipsizlik ile sonuçlandığı, takipsizlik kararının da kesinleştiği hatırlatıldı.

'EYLEMLERİ FETÖ EMRİNDEKİ KOLLUK BİRİMLERİ İLE FİKİR VE EYLEM BİRLİĞİ İÇİNDE YAPMIŞLARDIR'

İddianamede ismi geçen şüphelilerin, olay tarihinde Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptıkları, iddiaya konu eylemleri tek başlarına yapmalarının mümkün olmadığı belirtilerek, "Şüpheliler eylemlerini Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı, FETÖ terör örgütü ve emrindeki kolluk birimleri ile eylem ve fikir birliği içerisinde gerçekleştirmişlerdir" denildi.

17 Aralık soruşturması olarak bilinen soruşturmayı yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli kolluk güçleri ile ilgili olarak hukuka aykırı işlemlerden dolayı soruşturma açıldığı, bazılarının tutuklandığı hatırlatılan iddianamede, 17 Aralık soruşturmasının şüphelilerinin bu soruşturmayı yürüten savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzceç'ten şikayetçi oldukları hatırlatıldı.

ÖZ YAKALAMA KARARININ ÇIKTIĞI GÜN YURT DIŞINA KAÇMIŞ

İddianamede şüphelilerden Zekeriya Öz hakkında Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 10 Ağustos 2015 günü tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarıldığı, Öz'ün aynı gün karar çıkmadan önce diğer şüpheli Celal Kara ile birlikte Avukat Yusuf Danyal Kılıçalp tarafından Sarp sınır kapısına götürüldüğü, Öz ve Kara'nın buradan da yurt dışına kaçtıkları, hakkında yine tutuklama amaçlı yakalama kararı bulunan Mehmet Yüzgeç'in de bugüne kadar bulunamadığı belirtildi.

İDDİANAMEDE SARRAF DA VAR

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17 Aralık soruşturmasının koordinatör savcısı Zekeriya Öz ile soruşturma savıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianamede, 17 Aralık soruşturmasının 1 numaralı şüphelisi Rıza Sarraf ile ilgili bilgilere de yer verildi.

Amerika, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler tarafından İran'a uygulanan ambargonun aşılması için Sarraf'ın şirketlerinin kullanıldığı belirtilen iddianamede, 2012 yılından önce İran bankaları tarafından Sarraf'ın şirketlerine 112 milyon TL gönderilirken, 2012 yılında bu tutarın 120 kat artarak 14.3 milyar TL'ye ulaştığı, bu artışın Türkiye'nin dış ticaret hacmini de arttırdığı belirtildi.Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede, 17 Aralık soruşturmasının 1 numaralı şüphelisi Rıza Sarraf ile ilgili detay bilgilere de yer verildi.

'SARRAF'IN ÖRGÜT OLUŞUMU İLE HAREKET ETTİĞİNE DAİR DELİL BULUNAMAMIŞTIR'

17 Aralık soruşturması kapsamında Rıza Sarraf'ın örgüt lideri şüphesi ile ifadesi tamamlanmadan tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edilerek tutuklandığı hatırlatılan iddianamede, "17 Aralık soruşturması kapsamında soruşturulan Rıza Sarraf'ın yüksek meblağlar tutan ticari işlemler yaptığı, bu ticaretinin büyük bölümünü İran'a uygulanan ambargo nedeniyle İran ile yaptığı, İran ile yapılan ticaretin diğer dış ticaret işlemlerinden daha dikkatle izlenmesi gereken yönünün bulunduğu yadsınamaz. Ancak devletin dış ticaret politikaları doğrultusunda yapılan bu ticareti yapan kişilerin gizli bir örgüt faaliyeti kapsamında çalıştıkları, ilişkiler gerçekleştirdiklerini iddia etmek mümkün değildir. Rıza Sarraf'ın ticari faaliyetlerini yürütürken, yukarıda unsurları sayılan bir örgüt oluşumu ile hareket ettiğine dair hiçbir delil bulunmamaktadır" denildi.

SARRAF DIŞ TİCARET HACMİNİ ARTTIRMIŞ

Rıza Sarraf'a ilişkin bir adet analiz raporuna da atıf yapılan iddianamede, Amerika, AB ve Birleşmiş Milletler tarafından İran'a uygulanan ambargonun aşılmasında Sarraf'ın şirketlerinin kullanılmış olabileceği belirtilerek, "Nitekim ülkemizin İran ve Dubai'ye olan dış ticareti 2012 yılından önceki dönemlere göre ani bir sıçrama yapmış ve bu sıçramanın sebebinin kıymetli maden ihracatındaki artış olduğu görülmüştür. Rıza Sarraf'ın şirketlerinin ise bu ticarette en ön sırada olduğu tespit edilmiştir. Yine Sarraf şirketlerine İran bankaları üzerinden gönderilen para transferlerinin 2012 yılı öncesindeki toplamı 112 milyon TL iken, 2012 yılında yaklaşık olarak 120 kat artarak 14,3 milyar TL düzeyine gelmiştir. Para transferlerindeki söz konusu artışın ülkemizin dış ticaret hacmindeki artışın da kaynağını teşkil ettiği düşünülmektedir. Rıza Sarraf'ın Türkiye'deki faaliyetlerinin 32 Sayılı Kararda geçen hükümlere aykırılık teşkil ettiği yahut Suç Gelirlerinin Aklanması veya Terörizmin Finansmanı kapsamında şüphe oluştuğuna dair her hangi bir tespit yapılamamıştır" görüşüne yer verildi.

İddianamede, Gana'dan gelen ve içinde 1500 kilo altın bulunan kargo uçağıyla ilgili bilgilere de yer verildi. Uçağın 1 Ocak 2013 tarihinde yakıt ikmali için İstanbul Atatürk Havalimanı'na iniş yaptığı, herhangi bir evrak veya özet beyanı vermediği için mühürlendiği belirtilen iddianamede, Rıza Sarraf'ın altınları taşıyan uçakla ilgili görüşmelere 15 Aralık 2012 tarihinden itibaren başladığı, bu görüşmelerde de altın ihracının hukuka aykırı veya kaçak olduğunu gösteren veriye ulaşılamadığı, evrakların tamamlanması ile uçağın 18 Ocak 2013 tarihinde Dubai'ye hareket ettiği belirtildi. İddianamede, altınların Gana mevzuatına uygun olmayan yöntemlerle yurt dışına çıkarıldığı, Gana'da bu konuda başlatılan soruşturmanın sürdüğü anlatıldı.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Türkiye Cumhuriyeti Bakırköy Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title