Zeytinli Ada Turizmin Yeni Merkezi Olacak
Güney Marmara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan, Zeytinli Ada Arkeopark Projesini yerinde inceledi.
Genel Sekreter Mustafa Gündoğan ve Ajans uzmanları, Doç. Dr. Nurettin Öztürk ile birlikte Zeytinli Adayı gezerek proje hakkında bilgi aldı.
Antik kaynaklarda "Dünyanın en güzel kilisesi" olarak geçen ve Erdek'de bulunan Zeytinliada'daki Meryem Ana Kilisesi, 2010 yılı İktisadi Mali Destek Programı kapsamında Ajanstan 208 bin TL destek almıştı.
Zeytinli Ada'da yapılan kazıları yerinde inceleyen GMKA Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan, kazının başkanı Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurettin Öztürk'ten proje ve ada hakkında bilgiler aldı.
Doç. Dr. Nurettin Öztürk, Daha önce Beden Terbiyesi tarafından kamp yeri olarak kullanılan adada çalışmalara ilk olarak bu kuruma ait 9 binanın yıkarak başladıklarını söyledi.
Binaların yıkılmasından sonra arkeolojik kazı çalışmalarının ağırlık kazandığını belirten Doç.Dr. Öztürk, Kilise ve manastırın Ayasofya ile yaşıt olduğunu söyledi. Doç.Dr. Öztürk, "Burası bir vaftizhane kilisesi. Erken Bizans dönemine ait bir yapıdır. 530 yıllarında ağır vergi yükünden dolayı halk isyan eder ve dönemin imparatoru halkın isyanının bastırılması için yaklaşık 30 bin kişiyi kılıçtan geçirilip yakar. Böylece ayaklanmayı bastırır. Buna tarihte 'Nika İsyanı' deniliyor. İmparator, isyanın zaferi anısına dünyanın en büyük kubbeli yapısını yaptırmak istiyor ve Ayasofya böyle yapılıyor."
O zamanlarda Erdek bölgesinin İznik Konsülü'ne bağlı olduğunu anlatan Öztürk, "İmparator konsüle emir gönderiyor ve 'Yer seçin' deniyor. Suyu olan yer seçilmesi isteniyor. Böylece Zeytinliada'daki kilise yaptırılıyor. Mimari malzemeler, sütunlar ve giriş kapılarında 'Nika' yazılarına rastladık. İsyanın bastırılması katliam aslında ama o dönemlerin katliamları, zaferdir bir anlamda. Antik kaynaklarda adı Meryem Ana Kilisesi ve 'dünyanın en güzel kilisesi' olarak geçiyor. Dünya'nın en büyük vaftiz havuzu yine bu kilisenin içinde bulunuyor. Bugün bile burayı dünyanın birçok yerinden ziyarete gelenler var. Tanıtılmasıyla yurt dışından ziyaretçi akınına uğrayacağından şüphemiz yok" dedi.
Adanın büyüklüğünün günümüze kadar kalandan iki kat daha büyük olduğunu söyleyen Doç. Dr. Öztürk, "Yaşanan bir deprem sonucu adanın günümüze kalan kadar bir parçası suların altında kalıyor. Bu adada ciddi bir imalat ve üretim alanları tespit ettik. Adanın kendi tatlı su kaynakları yanında dışarıdan destek almadan yaşamını sürdürebilecek imkânlara sahip olduğunu biliyoruz. Yaptığımız çalışmalarla kilise ve manastırın yanı sıra bu üniteleri de ayağa kaldırmayı planlıyoruz" diye konuştu.
