Haberler

Zirve Yayınevi Davasında Gizli Tanığın İfadeleri Sürüyor

Abone Ol

Malatya'daki Zirve Yayınevi davasının sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı İlker Çınar, verdiği ifadesinde, "Siyasi Misyonerliğe Karşı Güç Birliği Derneği'ni kurdum."

Malatya'daki Zirve Yayınevi davasının sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı İlker Çınar, verdiği ifadesinde, "Siyasi Misyonerliğe Karşı Güç Birliği Derneği'ni kurdum. O dönem cumhurbaşkanlarımızdan Ahmet Necdet Sezer'den bile dernekle ilgili olarak tebrik aldım" iddiasında bulundu.

Zirve Yayınevi davasının 67. duruşmasına, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada davanın sanığı da olan gizli tanık İlker Çınar'ın, bulunduğu noktadan görüntü sistemi üzerinden ifadesinin alınmasına devam edildi.

İlker Çınar, davanın sanıklarından olan Levent Ercan Gelegen'in yine davanın sanıklarından astsubay Abdullah Atılgan'a misyonerlik faaliyetleriyle ilgili olarak bilgi ve belge verdiğini ileri sürdü.

"SAHTE BELGE YAPIYORLARDI"

Malatya eski İl Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ile de çalıştığını iddia eden İlker Çınar, "Mehmet Ülger ile çalışırken hazırlanan sahte belgeleri Abdullah Atılgan'a veriyordum. Malatya'dan getirdiğim belgeleri Mersin Jandarma'da görevli Astsubay Abdullah Atılgan'a veriyordum. Mehmet Ülger, Abdullah Atılgan'a niye belge göndersin? Mehmet Ülger tarafından gönderilen sahte belgeleri, misyonerlerin teröristlerle işbirliği yaptığını belirten belgeleri Abdullah Atılgan, diğer istihbarat servislerine servis ediyordu. Malatya ve Mersin'de aynı anda aynı sonucu gösteren belgelerin gönderilmesini sağlıyorlardı. Böylece o belgelerdeki konuların doğru olduğunu sağlamaya çalışıyorlardı" dedi.

Kendisinin maddi durumunun kötü olduğu şeklinde propaganda yapıldığını, ancak anlatıldığı gibi olmadığını ve maddi durumunun oldukça yerinde olduğunu söyleyen Çınar, "2005 yılında TUSHAD, benim Yeşil Kart'a başvurmamı istedi. Misyonerlerden ayrılmış, ekmeğe muhtaç olmuş, ailesi ile perişan olmuş, buna rağmen hayatı pahasına misyonerlerin gerçek yüzünü anlatan bir kişi olarak bana sahip çıkıldığı gösterilmek isteniyordu. Yeşil Kart'a muhtaç birisi olsaydım beni televizyonlara çıkartmazlardı, kitap yazmam istenmezdi. Yeşil Kartım 2008 yılında Malatya'da deşifre olmam üzerine iptal edildi. Ben Yeşil Kart'a muhtaç birisi değildim. Sarı basın kartım var. Valilik oluru ile basın kartım var. Sadece bu basın kartı bile bir kişinin iş sahibi olduğunu gösteriyor.

Gazete ve derginin temsilciliğini yapıyordum. Buradan da gelirim vardı. Yeşil Kartlı iken araştırma ve danışmanlık hizmetleri vererek, hiçte anımsanmayacak gelir elde ediyordum. Yerel gazete ve dergilerde köşe yazarak gelir elde ediyordum. Yazdığım kitap bütün konferanslarımda stant açılarak satılıyordu. Konferanslar sonrasında kitapları imzalıyor ve parasını topluyordum. Her konferansta gelirim en az 5 bin TL'dir.

Her konferansımda en az bin adet kitap satılıyordu. Bu işleri yaparken Yeşil Kartlı idim.

'Siyasi Olarak Misyonerlik Enstitüsü' adlı kitabın kapağını, ismini vermeyeceğim siyasi bir lider yapmıştı. Ben Yeşil Kartlı iken Tarsus'un en işlek noktasında çay bahçesi ve 2 tane büfe işletiyordum. Buradan iyi bir gelirim vardı. Ben Yeşil Kartlı iken Antep usulü baklava imalatı yapıyordum. Pastanelere baklava veriyordum. Kendi satış noktam vardı. Tatlı sektöründe aylık gelirim 15 bin TL idi. Çevreden alacağım ise 150 bin TL idi" şeklinde konuştu.

"SEZER BENİ TEBRİK ETTİ"

İlker Çınar, "Yeşil Kartlı iken birçok siyasi lider ile sivil toplum kuruluşu yöneticisi ile sürekli irtibat halindeydim. Bunlardan birisi de Sinan Aygün'dü. Siyasi Misyonerliğe Karşı Güç Birliği Derneği'ni kurdum. Ben derneğin genel başkanı idim. O dönem cumhurbaşkanlarımızdan Ahmet Necdet Sezer'den bile dernekle ilgili olarak tebrik aldım. Yeşil Kartlı iken genel başkanı olduğum dernekle ilgili kartvizitimi mahkemeye ibraz ediyorum. Zirve Yayınevi ile ilgili olarak tüm bildiklerimi adli makamlara anlattıktan sonra ekonomik sıkıntı yaşamaya başladım. Ben asla aç birisi değilim. İfade verdikten sonra zor günler geçirmeye başladım. Tanıdığım tüm kişilerle irtibatım kesildi. 150 bin TL tutarındaki ticari alacaklarımı dahi alamadım. Ciddi ve şiddetli tehditler aldım. Tüm işlerimi ve alacaklarımı geride bıraktım. İfade vermeden önce muhtaç birisi değildim. Tanıklıktan sonra bütün gelirimi kaybettim. Buna rağmen ifademi değiştirmeyeceğim" iddialarında bulundu.

"BANA MALATYA EKİBİ İLE ÇALIŞMAM TALİMATI GELDİ"

İfadesinde Malatya ile ilgili çalışmalar bölümüne gelen gizli tanık İlker Çınar, "Temmuz 2006'da bana TUSHAD'dan Malatya'ya yönelik çalışma yapmam için talimat geldi. Bu talimat rutin dışı geldi. Talimatlar TUSHAD'da Hurşit Tolon tarafından veriliyordu. Bu talimatın da Hurşit Tolon tarafından verildiğini düşünüyorum. Bu talimat üzerine Malatya ekibi ile çalışmaya başladım. Abdullah Atılgan, TUSHAD'ın misyonerlikle ilgili bir çalışması olduğunu, Mehmet Ülger'in misyonerlikle ilgili bir brifing vereceğini, bu konuda TUSHAD'ın bir emri olduğunu, benim de bu kadro içinde çalışmam gerektiğini söyledi. Ben de yardımcı olacağımı söyledim. Ben çalışmanın ne olduğunu bilmiyordum.

Bu görüşmeden 1 hafta sonra Abdullah Atılgan, yanıma Ruhi Abat ile birlikte Tarsus'a geldi. Ruhi Abat, bana Mehmet Ülger'in selamını söyledi. Ruhi Abat, misyonerlik faaliyetlerinin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi. Ruhi Abat, bu gelişinde misyonerlerin Sakız Adası toplantısından bahsetti. Doğu'da Ermeni misyonerlerin çalışmalarını anlattı.

20-21 Kasım 2006 tarihlerinde Ruhi Abat ve Murat Göktürk birlikte Tarsus'a gelerek benimle görüştüler. Abdullah Atılgan, devletin gizli bilgilerini Ruhi Abat'a vermişti.

Abdullah Atılgan sivil bir kişiye neden gizli bilgileri vermiştir? İkinci görüşmemizde ses kaydı vardı. Bundan bilgim vardı" ifadelerini öne sürdü.

Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi. - MALATYA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Mehmet Ülger İlker Çınar Ruhi Abat Malatya Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title