Zirve Yayınevi'ndeki Cinayetlerde "FETÖ İzi" Araştırılacak
Zirve Yayınevi davasının gerekçeli kararında "Cinayet ve bağlı eylemlerin FETÖ mensuplarınca organize edildiği iddialarıyla ilgili suç duyurusunda bulunulacağı" belirtildi.
Zirve Yayınevi'nde çalışan biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın gerekçeli kararında, "Kovuşturma aşamasında bir kısım sanıklar ve müdafilerince dava konusu cinayet ve bağlı eylemlerin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ve mensuplarınca organize edildiği, aynı örgüt tarafından yargılamanın seyrinin değiştirilmeye çalışıldığı" iddiaları gereği, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasının kararlaştırıldığı belirtildi.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin 673 sayfalık gerekçeli kararında, 9 yıllık yargılama sürecine dosya kapsamına giren mütalaa ve iddianamelere yer verildi.
Yargılanan 21 sanığın özet savunmalarının yanı sıra ele geçirilen deliller, gizli tanık "Adıyaman" ile sanık ve tanık İlker Çınar'ın beyanlarına da değinilen gerekçeli kararda, Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in boğazının kesilerek öldürülmesi ve bağlı eylemlerin sanıklar Emre Günaydın, Hamit Çeker, Cuma Özdemir, Salih Gürler ve Abuzer Yıldırım tarafından gerçekleştirildiği kabul edildi ancak olayın meydana geliş şekli ve dosya kapsamı dikkate alındığında eylemin sadece bu 5 sanık tarafından planlanarak işlenmiş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı kaydedildi.
"İŞTİRAK İLİŞKİSİNDEN BAHSEDİLEBİLİR"
Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Sanıkların sadece kasten öldürme suçunu işlemek için bir araya gelmiş olmaları nedeniyle de örgütten değil ancak sanıklar arasındaki iştirak ilişkisinden bahsedilebilir. Bu anlamda sanıkların suç işleme iradelerinde devamlılık bulunduğunun kabulü de mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle sanıkların belli bir suçu (kasten öldürme) işlemek üzere iştirak ilişkisi çerçevesinde bir araya geldikleri, aralarında hiyerarşik bir ilişki bulunmadığı gibi suç işleme iradelerinde devamlılık bulunduğuna ilişkin de her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği anlaşılmakla silahlı bir terör örgütünün kurucusu, yöneticisi veya üyesi olarak kabul edilmemişlerdir."
Kararda, yaklaşık 9 yıl süren uzun yargılamaya rağmen bu sanıkları azmettiren suç faillerinin veya örgütlerin ortaya çıkarılamadığı, hakkında kamu davası açılan diğer sanıkların adam öldürme ve bağlı eylemler nedeniyle mahkumiyetlerine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilememesi nedeniyle beraatlarına karar verildiği gözetilerek, olayın azmettiricileri ve planlayıcıları olan suç faillerinin veya örgütlerin ortaya çıkarılabilmesi yönünden Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasının kararlaştırıldığı belirtildi.
İddianamenin ana omurgasını İlker Çınar'ın beyanlarının oluşturduğu aktarılan gerekçeli kararda, "Çınar'ın ifadeleri arasında ciddi çelişkiler bulunduğu, her ifadesi alındığında daha önceki ifadelerinde yer almayan yeni olay ve olgulardan bahsettiği, beyanlarının dosyaya intikal eden resmi belgeler, bilirkişi raporları, tanık beyanları ve sanık savunmaları ile doğrulanmadığı, kronolojik olarak bu kadar bilgiyi hafızasında tutmasının fiilen mümkün olmadığı, uzman onbaşı rütbesindeki İlker Çınar'ın Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) yapılanmasına ilişkin bu kadar ayrıntılı ve sadece böyle bir yapılanmanın tepe noktasında görev yapanlar tarafından bilinebilecek bilgilere sahip olmasının mümkün bulunmadığı, İlker Çınar'ın beyanlarının genel olarak HTS raporları ile doğrulanmaya çalışılmasına rağmen mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında soruşturma aşamasında kim tarafından hazırlandığı belli olmayan HTS raporlarının gerçeği yansıtmadığının belirlendiği" kaydedildi.
İHBAR VE VERİLERİN TEK MERKEZDEN HAZIRLANDIĞI KANAATİ
Haklarında beraat kararı verilen bazı sanıklar aleyhine gönderilen ihbar mektuplarının belli bir merkezden gönderildiği tespitine de yer verilen gerekçeli kararda, "İhbar mektuplarının mahkememizce somut olarak tespit edilememesine rağmen, belli bir merkezden hazırlanarak soruşturmanın seyrini değiştirmek ve İlker Çınar'ın beyanlarını güçlendirmek amacıyla gönderildikleri sonuç ve kanaatine varılmıştır. Esasen kim tarafından hazırlandığı belli olmayan bu ihbar mektuplarının tek başlarına kamu davasının sonuçlandırılması açısından delil nitelikleri bulunmadığı hususunda da hiçbir şüphe bulunmamaktadır. İhbar mektuplarında bahsi geçen olgu ve olayların, diğer delillerle desteklenmedikleri sürece doğruymuş gibi kabul edilmeleri mümkün değildir." ifadelerine yer verildi.
Gerekçeli kararda, dosyadaki bazı dijital verilerin de hem İlker Çınar'ın sunduğu flaşdisk içerisinde bulunmuş olması ve hem de ihbar mektubu ekinde gönderilen CD'lerde yer almasının söz konusu dijital delillerin tek merkezden hazırlandıkları yönündeki düşüncenin mahkemece kabulünü güçlendirdiği sonuç ve kanaatine varıldığı vurgulandı.
TUSHAD isimli bir yapılanma bulunduğuna yönelik başkaca hiçbir delille desteklenmeyen İlker Çınar'ın soyut beyanlarına mahkemece itibar edilmediği kaydedilen gerekçeli kararda, sadece Çınar'ın beyanlarında geçen "Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde TSK içerisinde gizli bir şekilde kurularak sanık Ahmet Hurşit Tolon tarafından faaliyete geçirilen TUSHAD isimli bir oluşumun var olduğuna ilişkin hiçbir somut delil elde edilemediği"ne dikkat çekildi.
Kararda, cinayetlerin bu örgüt (TUSHAD) tarafından işletildiğine ilişkin delil elde edilemediği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtildi.
"FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER ARASINDA İLİŞKİ İSPAT EDİLEMEDİ"
Kovuşturma aşamasında Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetleri arasında sıkı bir irtibat bulunduğuna ilişkin iddianın da ispatlanamadığı kaydedilen gerekçeli kararda, bahsi geçen 3 cinayet de yaklaşık bir yıllık zaman dilimi içerisinde farklı tarihlerde işlenmişse de her 3 cinayet failleri arasında doğrudan bir irtibat kurulamadığı belirtilerek, bu cinayetler arasında doğrudan sıkı bir irtibat bulunduğuna ilişkin iddianın soyut nitelikte kaldığı aktarıldı.
FETÖ/PDY MENSUPLARI HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
İddianamede, TUSHAD kurucusu ve yöneticisi olduğu savunulan ve mahkemece hakkında beraat kararı verilen Ahmet Hurşit Tolon'un 152 kez, Zirve Yayınevi cinayetlerini işledikleri kabul edilerek haklarında mahkumiyet kararı verilen Abuzer Yıldırım'ın 135, Salih Gürler'in 81, Cuma Özdemir'in 52, Hamit Çeker'in 52 kez isimlerine yer verilirken, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kurucusu-yöneticisi olmak suçundan ve 15 Temmuz darbe girişiminden hakkında onlarca soruşturma yürütülen Fetullah Gülen'in soy ismine 227 kez yer verilmesinin mahkemece manidar bulunduğu aktarıldı.
Kararda, şunlar kaydedildi:
"Bu itibarla kovuşturma aşamasında bir kısım sanıklar ve müdafilerince dava konusu edilen cinayet ve bağlı eylemlerin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ve mensupları tarafından organize edildiği, aynı örgüt tarafından yargılamanın seyrinin değiştirilmeye çalışıldığı, soruşturma aşamasında gerek soruşturmanın başlatıldığı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında, gerek Malatya Cumhuriyet Başsavcılığında görev alan, 08/06/2012 tarih ve 2007/383 soruşturma numaralı iddianameyi düzenleyen cumhuriyet savcılarının bahse konu örgütle irtibatları tespit edilerek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından açığa alındıkları, meslekten ihraç edildikleri, tutuklandıkları ve bir kısmının yurt dışına kaçtıkları, kovuşturma aşamasında Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görev alan mahkeme başkanları ile duruşmalara iddia makamını temsilen çıkan ve 14/02/2014 tarihli esas hakkındaki mütalaayı sunan cumhuriyet savcılarının bahse konu örgütle irtibatları tespit edilerek HSYK tarafından açığa alındıkları, meslekten ihraç edildikleri, tutuklandıkları, özellikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gerçekleştirilen soruşturma aşamasında görev yapan başta İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürü ile aynı şubede görev yapan kolluk görevlisi polis müdürleri, amirleri ve memurlarının bahse konu örgütle irtibatları tespit edilerek ilgili birimler ve KHK'ler ile açığa alındıkları, meslekten ihraç edildikleri, tutuklandıkları ve bir kısmının yurt dışına kaçtıkları iddialarıyla ilgili olarak gereğinin takdir ve ifası için Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir."