Affın ayak sesleri! MHP'li isimden 'Yamalı bohça' çıkışı
Adalet Bakanlığı bütçesine ilişkin söz alan MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, konuşmasında infaz kanununda yer alan bazı maddelerin adaletsizliklere neden olduğunu söyleyerek bu maddeleri değiştirme çağrısında bulundu.
TBMM Genel Kurulu'nda; TBMM, Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Görüşmelerde Adalet Bakanlığı bütçesine ilişkin söz alan MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, konuşmasında infaz kanununda yer alan bazı maddelerin adaletsizliklere neden olduğunu söyledi. Bu maddelerin değiştirilmesini söyleyen Yıldız, "İnfaz kanununu ve yamalı bohçaya dönmüş Anayasa'yı gelin hep birlikte değiştirelim" dedi.
MHP'DEN AF ISRARI
Yıldız, "İnfaz Kanunumuzun 108. maddesinin üçüncü fıkrasında iki defa tekerrür hükümleri uygulanması halinde koşullu salıvermeden yararlanamaz diyor hükümlü. Bu uygulama bazen büyük adaletsizliklere sebep oluyor. Örnek vereyim; bir kişinin ilk cezası 600 TL. İkinci cezası da bir ay. Yani mükerrir. Bu kişi bir müddet sonra bir suç daha işledi. 20 yıl ceza aldı. Önceki 600 TL ve bir ay hapis cezası sonucu olarak 20 yıl hapis cezasının tamamını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmek gibi vicdanları sızlatacak bir sonuçla karşı karşıyayız.
Bunun için de çözüm kolay infaz kanunu 188/3'ü tamamen çıkarıp atalım. Uygulamayı da üç bölü dörde çevirebiliriz. Bazı kanunlarda eksikler var diyorsak çok sık bugünlerde tutuklama itirazları duyuyoruz bunun için de ceza kanunu başta olmak üzere, siyasi partiler kanununu, seçim kanununu, infaz kanununu ve yamalı bohçaya dönmüş Anayasa'yı gelin hep birlikte değiştirelim" sözlerini sarf etti.
"HUKUKÇULAR BU İŞLERDEN HABERDAR DEĞİL"
Yıldız'ın TBMM'de yaptığı konuşma şöyle:
Önceki konuşmacı arkadaşlardan, milletvekillerinden grup başkan vekillerinden Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararlarıyla ilgili eleştiriler düşünceler duyduk. Ben de bu konuda bazı şeyler söylemek istiyorum. Anayasayla güvence altına alınmış temel hak ve hürriyetlerden herhangi birinin kamu gcü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla başvurulacak bir hak arama yolu olarak bireysel başvuru 23 Eylül 2012 tarihinde açılmıştır. Anayasa Mahkemesi incelemeler sonunda hak ihlalinin bir mahkeme kararından kaynaklandığını tespit ederse ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama, yargılamanın yenilenmesi değil, hukukçu arkadaşlar yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Yeni dönem yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı durumlarda başvurucu lehine uygun bir tazminata hükmedilir. Yani bunu belirtmeden geçemeyeceğim. Maalesef bazı hukukçular yeniden yargılamayla yargılanmanın yenilenmesini birbirine karışacak kadar bu işlerden haberdar değildir.
"ANAYASA MAHKEMESİ BÖYLE BİR ROL ÜSTLENEMEZ"
Bir de şu hususun altını çizmek zorundayız. Anayasa Mahkemesi bazen kendini diğer mahkemeler adına doğrudan karar vermeye yetkili görüyor. Bu durum yargı bağımsızlığı ve anayasal düzene aykırıdır. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Bu karmaşaya son vermek için bireysel başvuru hakkı yeniden düzenlenmeli temel kriter olarak da kanuna açıkça aykırılık halleri ve takdir yetkisinin keyfi ve kötüye kullanılmasıyla sınırlandırılmalıdır. Yanlış uygulamalar sebebiyle bireysel başvuru maalesef yargı sistemimizi zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir. Bireysel başvuru bir olağan ya da olağanüstü kanun yolu değildir. Ancak Anayasa Mahkemesi diğer mahkemelere dönük olarak emir ve talimat niteliğinde karar veremez. Daha önce de belirttiğimiz gibi mevcut Anayasal düzen bir kenara bırakılarak Anayasa Mahkemesinin süper temiz mahkemesi olduğu şeklinde toplumsal bir algı oluşturulmak istenmektedir. Anayasa Mahkemesi böyle bir rol üstlenemez. Anayasa Mahkemesinin, Yargıtay'ın her ikisi de ayrı ayrı yargı konularında yüksek mahkemedir. Bu nedenle aralarında bir derece farklı olmadığı gibi kararlarının etkisi bakımından da bir öncelik sonralık sıralaması yoktur.
"İYİ BİR İNFAZ REJİMİ OLMADAN ADALET SAĞLANAMAZ"
Kuvvetler ayrılığı ilkesi çeşitli şekillerde zedelenir. Bunlardan biri de yargısal aktivizmdir. Yargısal aktivizm bazen yasama organının etkisizleşmesine bazen yasama kararlarının iptaline bazen de yargının yasama organının yerine geçmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukuk normu koyma iradesi milletin seçilmiş temsilcilerine aittir. Milletvekillerine aittir. Anayasa Mahkemesi bazı kararlarıyla seçilmiş organlar üzerinde tahakküm kuran kürsüden yasa yapan mahkeme konumuna düşmektedir. Ceza hukukun konusu suçtur. İnfaz hukukunun konusu da suçludur. İyi bir infaz rejimi olmadan ceza ve ceza mahkemesi ne kadar iyi olursa olsun cezai adaleti tam olarak sağlanamaz.
"HEP BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM"
İnfaz Kanunumuzun 108. maddesinin üçüncü fıkrasında iki defa tekerrür hükümleri uygulanması halinde koşullu salıvermeden yararlanamaz diyor hükümlü. Bu uygulama bazen büyük adaletsizliklere sebep oluyor. Örnek vereyim; bir kişinin ilk cezası 600 TL. İkinci cezası da bir ay. Yani mükerrir. Bu kişi bir müddet sonra bir suç daha işledi. 20 yıl ceza aldı. Önceki 600 TL ve bir ay hapis cezası sonucu olarak 20 yıl hapis cezasının tamamını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmek gibi vicdanları sızlatacak bir sonuçla karşı karşıyayız. Bunun için de çözüm kolay infaz kanunu 188/3'ü tamamen çıkarıp atalım. Uygulamayı da üç bölü dörde çevirebiliriz. Bazı kanunlarda eksikler var diyorsak çok sık bugünlerde tutuklama itirazları duyuyoruz bunun için de ceza kanunu başta olmak üzere, siyasi partiler kanununu, seçim kanununu, infaz kanununu ve yamalı bohçaya dönmüş Anayasa'yı gelin hep birlikte değiştirelim."