Haberler

Fenerbahçe başkanlık seçimi ne zaman 2024?

Abone Ol

Ali Koç, TFF Mali Genel Kurulu'nun Seçimli Genel Kurul olarak düzenlenmesi gündemi ile ilgili kbasın toplantısı düzenledi. Peki, Fenerbahçe başkanlık seçimi ne zaman 2024?

Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi 1907 Tribünü'nde düzenlenen basın toplantısında Yönetim Kurulu Üyeleri hazır bulundu. Fenerbahçe başkanlık seçimi ne zaman 2024?

ALİ KOÇ'TAN AÇIKLAMALAR

"Hoş geldiniz, hepinize teşekkür ederiz. Şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür ederim. Çok hızlı gidelim, hızlı bitirelim. Benim söyleyeceklerimden daha önemlisi sizin bana bu konuyla ilgili soracaklarınız. Şimdi durup dururken imza süreci başlamadı. İmza toplanma ihtiyacı durup dururken oluşmadı. Herkes memnun, mesut, dünya tozpembe, kimse şikayet etmiyor, boş vaktimiz var, çıkıp imza toplayalım denilmedi, niye imza toplandı önce ona bir gelelim çünkü bugün bu toplantının sonunda buradan ayrılırken aslında dinamik bir dünyada yaşıyoruz onu anlayacağız ama olağanüstü bir kişi ile muhatap olduğumuzu, milyonların maç skorlarına ve hafta sonu skorlarına göre bütün haftasını etkilediği futbol sektörünün nasıl son derece ilginç, garip, kindar ve son derece kolay yani anı kurtarmak için yalan söyleyen bir insanın elinde olduğunu sizlere anlatmaya çalışacağım. Biz de bıktık devamlı kendimizi müdafaa etmekten. Riyad'da ihaleyi bize çıkardılar, şimdi yine yapıyorlar o yüzden en sert cevabı burada mecburen istemeyerek vermek zorundayım. İster istemez de onlar siyaseti karıştırdıkları için ben de siyasete değinmek zorundayım.

Hemen başlayalım. Niye biz Kulüpler Birliğinde imza toplama ihtiyacı duyduk. Biyorsunuz 18 Temmuz süreci ortada yokken başladık. İmza süreci başladığı için zaman kazanmak adına 18 Temmuz tarihi verildi ve bu tarihte bazı kulüpler yanlarına çekilerek, 'Ben kesin aday olmayacağım ama beni de mağdur etmeyin, rencide olmayayım. 18 Temmuz'da Avrupa Şampiyonasına gideyim sonrasında aday olamayacağım, bırakacağım' dediği için bazı kulüplerimiz gerçekten samimi bir şekilde inandıkları için bazı kulüplerimiz de neyin ne olduğunu bilmelerine rağmen rekabette kendilerine avantaj sağlamak için pozisyonda nasıl zikzak çizdiklerini anlatmaya çalışacağım.

HİÇBİR ZAMANDA OLMADIĞI KADAR KAOTİK FUTBOL ORTAMI YAŞIYORUZ

Şimdi biliyorsunuz bu sezon da hiçbir zaman olmadığı kadar kaotik futbol ortamı yaşıyoruz ve pek çok kriz oldu, pek çok skandal oldu sahada. Hakem tokatlanma olayı oldu, bir takım sahadan çekildi, kupa Şanlıurfa'da oynandı. Bir sürü olay oldu. Sızan görüntüler, hakemlerin ifadeleri, beklentiyle karar verenler. Üst üste bir şeyler. Kendisi diyor ya 'hakemlik dışı bir sıkıntımız yok' diye, nasıl olduğunu anlatmaya çalışacağım.

TFF BAŞKANI KRİZLERİ YÖNETEMEDİ, GEREKEN CESARETİ GÖSTEREMEDİĞİ İÇİN KULÜPLER ARASINDA SIKINTILAR OLUŞTU

Krizleri yönetemedi, kriz yönetimi olağanüstü kötü ve anı kurtarabilmek için yalpalaya, yalpalaya gereken cesareti gösteremediği için kulüpler arasında da sıkıntı oluştu. Dolayısıyla bugün Türk futbolunda büyük bir güven bunalımı var, bu zaten vardı ve daha da derinleşti. Bugün belki de Türkiye'de en güvenilmez kurum Türkiye Futbol Federasyonu belki de en güvenilmez sektör de Türkiye'dekifutbol sektörü.

ZATEN YERLERDE OLAN HAKEMLİK MÜESSESESİ BİR DE YAZBOZ TAHTASI HALİNE GETİRİLDİ

Hakemlik müessesesi yerle bir edildi, biliyorsunuz. Sayın Başkan aslında hem başkan hem de MHK başkanı olarak hareket etmeyi tercih etti. Niyeti çok skandal olan bir müesseseyi düzeltmek olabilir ama daha da sıkıntılı bir hale getirdi. Hakemlik yazboz tahtasına döndü. Ne demek istediğimi şu yazı ile gündeme getireceğim: Sayın Ömer Faruk Ünal'ın 29 Mart 2024 tarihinde Türkiye gazetesinde yazdığı 'Ben Mehmet Büyükekşi' yazısı, bu yazıyı okursanız 21 ayda hakemlik müessesesinde ne kadar çok yeni uygulamalar, sistemler, formatlar neyse denenip vazgeçildiği burada yazıyor. Zaten yerlerde olan hakemlik müessesesi bir de yazboz tahtası haline getirdi. Bir de bu yazıyı özellikle okumanızı sizlerden rica ediyorum.

Kişilere ve kurumlara göre özel durumlara gidildi ama TFF statüsünün madde üçü diyor ki; ''Tarafsız davranma ve ayrımcılık yapmama''bize göre tamamen ters bir yönetim anlayışı var bunu anlamamız da biraz zaman aldı. Son derece kindar bir başkanımız var, diyeceksiniz ki nerden çıkarıyorsunuz. Sayın Ahmet Nur Çebi ile girdiği polemik sonrasında olayı tamamen kişiselleştirip ki bir çok kez arayı bulmaya çalışmama rağmen hedeflediğimizi yapamadık ama Beşiktaş'a göstermiş olduğu muamele sonuçta bizim amirimiz TFF başkanıdır. Seviyorum-sevmiyorum, katılıyorum-katılmıyorum ile futbolu yönetemezsin. Herkese eşit mesafede olması lazım herkese standart bir şekilde muamele gösteriyor olması gerekiyor. Ama bize göre Beşiktaş polemiğinde bizim de yaşadığımız gibi son derece kindar biri.

GALATASARAY İLE ARASINDA GARİP BİR İLİŞKİ VAR

Çoğu zaman kendilerine de söylüyorum, Galatasaray başkanı ve federasyon arasındaki kavganız kayıkçı kavgası diye biraz sonra onun detaylarına gireceğim. Garip bir ilişkileri var, işte Sayın Ahmet İbanoğlu'na şahsıma dava açmasına telkinde bulundu, izin verdi ama esas çarpıcı olan Fenerbahçe - Karagümrük maçından sonra.26 Kasım 2023'te maç oynanmıştı haftanın son maçı değildi bir pazar günüydü, orada Fenerbahçe'nin lehine Karagümrük'ün aleyhine net bir hakem hatası oldu ve malum camiada bu işleri çok iyi takip ettiği için yaygarayı koparttı.

Aynı benzer şeyler kendi maçlarında olmasına rağmen ve 27 Kasım Pazar günü Sayın Başkan büyük bir sinir ve gerginlik için de Federasyona giriyor girişte yakınındakilere 'beni camiam ile karşı karşıya mı getirmeye çalışıyorlar' diye şiddetle konuşuyor. Yukarı çıkıyor ve pek çok insanın önünde Sayın Medine Hanıma başkanın ağzından bir açıklama yazdırıyor. Sayın İbanoğlu'na onaylatıp onun imzasıyla bu açıklamayı yayınlıyorlar.

Şunu söyleyeceğim sizlere daha haftanın maçları tamamlanmamış, bırakın haftanın maçlarının tamamlanmadığını sizin hafızanıza değinmek istiyorum. Hangi futbol takımının hangi takım olursa, şampiyonluk adayı olur, Avrupa adayı olur, düşme-düşmeme yarışında olur. Hangi takıma yapılan bir hakem hatasından sonra MHK başkanı açıklama yapmıştır, soruyorum sizlere herhangi bir Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray veya herhangi bir başka takım hatırlıyor musunuz? Bunun teşkilat üstünde bıraktığı etkiyi düşünebiliyor musunuz? Bir federasyon başkanı eşit rekabet sağlaması gerekirken adam geliyor öfkeyle bağırıyor, 'camiamla beni karşı karşıya getireceksiniz' diyor yukarı çıkıyor sonra diyorlar ki ona 'Ya başkan öfkelenme 3-4 maç ceza veririz. Daha evvel de böyle şeyler oldu' dinlemiyor, yazı yazdırıyor. MHK başkanına 'omurgasız' derken bunu ifade etmek istiyorum. Onun imzasını koydurtuyor, 'tamam mı Ahmet?' diyor. 'Tamam' diyor ve bu açıklamayı yapıyor. Yani nerede bu görülmüştür, yaşanan bunca kriz, olay var bunları yönetemedi. Mesela hakem olayı, biz o gece talihsiz olaydan 2 saat önce federasyondaydık, 6-7 yönetim kurulu üyesi vardı, 3 veya 4 başkandık ve devre arasında MHK'yı değiştireceğini, hakemlerin %40'nı değiştireceğini, buna göre talimat değiştirildi. Alt ligden 30 maç oynayıp üst lige çıkabiliyorsun onu 20'ye indirdik, dedi. Bunları anlattı.

Bir yumruk olayı oldu, bizim başkan 180 derece değişti. Riyad olayı zaten malumunuz. Bir sürü başkan çıktı, 'Bana şike teklif edildi, şöyle yapıldı böyle yapıldı' dedi, onları soruşturdu mu soruşturmadı mı? bahis iddiaları diz boyu.

Trabzonspor maçından sonra etki altında kaldı ve Fenerbahçe futbolcularına ağır cezalar verdirtmek üzere raporlar değiştirildi vs. ama nitekim yapamadı, cesaret edemedi, 4'er, 5'er maç verilecekti bizim futbolculara.

Böl-parçala-yönet, yönetim anlayışı ile kulüplerin arasına nifak tohumları ekti. Aslında bu imza sürecinde de görüyorsunuz, Kulüpler Birliği Vakfını bölme çabalarını, tabii iki kişi ile tango yapılır, bölme çabası olabilir ama kulüpler dik durursa bölemez ama bazı kulüplerimiz zikzak çizdikleri için orada da muvaffak oldu, koltuğa tutunmak için kulüplerin arasına nifak tohumları, liyakatsiz kadrolar, duyduğumuza, anladığımıza ve gördüğümüze göre kurumsal hafıza silindi silinecek futbol ile hiç alakası olmayan danışmanlarla futbolu yönetmeye çalıştı. Çok danışman var denildiği zaman da danışmanları bordraya aldı, 'ben sadece bir danışman kullanıyorum' dedi. Ama esas sıkıntı şu, doğruları söylemek, gerçekleri çarptırmak kısacası olağanüstü rahatlıkla ve kolayca yalan söyleyen bir insandan bahsediyoruz. İşte Mete Kalkavan olayında yaşandı, gerçi olay da başlı başlına bir skandaldır, herhangi bir ülkede olsa, yani bir kulübün arzusu ile bir hakemin görevinin son verilmesine, düşünebiliyor musunuz oraya Trabzon'da maç yönetmeye giden hakemlerin, hangi ruh haliyle maç yönetebileceklerini düşünebiliyor musunuz? Ama o işin ayrı tarafı.

'Söz verdiniz' dedi. 'Vermedim' dedi, verdin- vermedin herkesin önünde oluyor bu ondan sonra özelde 'Ben sana söz verdiğimi söyleyemedim, hakkını helal et' dedi. 1 Mart saat 15.00'de, MHK eğitim toplantısı yapılmıştı, şahsım kendisine sordum, 'Böyle bir toplantı yapılmış siz katılmışsınız böyle böyle olmuş' diye. 'Böyle bir toplantı yapılmadı, zaten ben de toplantıya katılmadım' dedi. Külliyen yalan. İmza sürecinde basınla yaptığı iletişimlerde de biraz sonra bir tanesine gireceğiz, 1 Mayıs açıklamasına. Yalan yanlış bilgiler. Algı yaratma. İmza sürecini baltalama ve bazı kulüplerin desteğini almak için mağdur edebiyatı yapma. Burası çok çok önemli. '18 Temmuz'u bekleyelim' diyen kulüpler ve bunu kendileri söylediler, diyorlar ki, 'Bize aday olmayacağına dair söz verdi'. Size soruyorum, siz bu işte yatıp kalkıyorsunuz. Şu gördüğünüz profil, bu söylemler sizce aday olacak mı, olmayacak mı? Önce 'Aday olmayacağım, kesin. Ama beni rencide etmeyin'. Saygı duyulur, diyalog işi oradan çıktı. Biz de imzaya inananlar dedik ki 'Tamam, diyalog yapalım ama imzayı da devam ettirelim'. Ama kesinlikle aday olmayacağını ifade etti. Bunu kendi yönetim kurulu üyelerine de yaptı. Aramızda konuşuyoruz. Tabii aptallar ile ölüler fikir değiştirmek, fikir değiştirebilir ama bu kadar önemli konuda, bu kadar kısa sürede bir tarafa böyle demek, aslında kendisinin gerçekleri ve doğruları söyleme konusunda nasıl çarptırdığını gösteriyor.

BUNLARIN NE TAKTİKLERİ OLDUĞUNU SİZ BENDEN DAHA İYİ BİLİYORSUNUZ; ZAMAN KAZANMA, GÜNÜ KURTARMA, ANI KURTARMA

Soruyorum: 'Kesinlikle aday olmayacağım' demişti, şimdi de 'Mayıs'ta bakacağız' diyor! Bunların ne taktikleri olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz; zaman kazanma, günü kurtarma, anı kurtarma…

Dolayısıyla neden imza toplamaya başladık? Şimdi imza sürecine gelelim. Hani başını ben çekiyorum ya, liderliğini ben yapıyorum(!) Bu sürece gelelim: Öncelikle şunu söylemek istiyorum, hiçbir şekilde imza verenler, vermeyenler ayrışımına gitmedik, gitmeyeceğiz. 16 Nisan'da yaptığım basın toplantısında da aynı şeyi söylemiştim. Ama benim en çok saygı duyduğum, başından itibaren 'Vereceğim veya vermeyeceğim' deyip buna sadık kalan, dimdik duran kulüpler. İmza versin ya da vermesin. Bir de yalpalayan, zikzak çizen veya buradan rekabet avantajı yaratmaya çalışan kulüplerin durumu. Dolayısıyla imza veren de vermeyen de başından beri dik duran, duruşunun arkasında duranlara saygım çok büyük. Detaya girmeden önce aynen Riyad'da olduğu gibi bu süreci de Kulübüme ve şahsıma mal etme yaklaşımı var. Riyad'da tuttu ya, Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar kandırdılar. Bütün suç bizim, Galatasaray bile işin içinde yok. Zaten Galatasaray ne kadar garip ilişki olduğunu söylediğim örneklerden bir tanesi de bu, bütün ilişki bir. Ben sordum, 'Şikayet etmişsiniz Ankara'ya' dedim. 'Ben etmedim, bana sordular; Fenerbahçe-Uğur Dündar- Ali Koç'tan dolayı mı böyle oldu?' diye, ben de 'Evet dedim' dedi. Niye 'Evet dediniz' dedim? 'Sizin Uğur Bey'in tweeti vardı' dedi. 'Uğur Bey'in tweetinden iki saat önce Galatasaray'ın genel sekreterinin tweeti var, İstiklal Marşı yoksa maç yok' diye. 'Ben onu görmedim' dedi. Şimdi kim inanır buna? Soruyorum arkadaşlar, kim inanır buna? Ama bu tuttu! Ankara'da da tuttu, 'Size karşı yapılan bir eylem: Ali Koç-Fenerbahçe vs.' O tuttuğu için bugün de aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Kulüplere biraz sonra neler anlattıklarını söyleyeceğim, dibiniz düşer. Olacak iş değil. Riyad'da da kendi beceriksizliğini, yüzüne gözüne bulaştırmasının sebebi olarak bunu örtbas edebilmek için Ankara'ya Süper Kupa maçının oynanmama sebebi olarak bizleri şikayet etmişti. Bugün de koltuğunu koruyabilmek için aynı yönteme başvurması, imza sürecini bana, bize ihale etmesi, ' Ali Koç'un başını çektiği grup Cumhurbaşkanımıza karşı hamle yapıyor' algısını yaratması olacak iş değil. Aslında ürkütücü bir durum. Bizler belli yaşa, belli tecrübeye, belli makamlara gelmiş insanların bu şekilde göz göre göre yaptığı söylemler olacak iş değil.

SÜREÇTEN BİRAZ UZAK DURUYORDUK. ZATEN YAŞADIĞIMIZ SIKINTILAR VS. KULÜPLER BİRLİĞİ DEVAM EDİP ETMEME KONULARI… UZAK DURUYORDUK. BİZE GELEN RİCA, BASKI, MESAJLAR ÜZERİNE AMA DAHA DA ÖNEMLİSİ BİZE FEDERASYONDAN SÜPER KUPA İLE İLGİLİ ZEHİR ZEMBEREK BİR YAZI GELDİ. BİZ, ORADA KÖPRÜLERİ ATTIK

Şimdi ' Ali Koç'un, Fenerbahçe'nin başını çektiği', bakalım çekiyor muymuşuz! Kulüpler Birliği WhatsApp grubundan açıklıyorum: Bu süreç 2 Nisan'da başlıyor, İstanbulspor'un çağrısıyla. 4 Nisan'da saat 14.11 ile 18.11 arası 8 takım ki Galatasaray ve Trabzonspor da dahil buna, imza vereceklerini söylüyorlar. Hatta 'Pazartesiye kadar lafı geçiyor, 'Pazartesi çok geç' diyenler de var. 'Pazartesi çok geç' deyip imzası geri çekilenler de var. 5 Nisan'da 15.22 ile 17.36 arası 4 takım daha sürece dahil oluyor, bunlardan bir tanesi de Fenerbahçe. Biz, süreçten biraz uzak duruyorduk. Zaten yaşadığımız sıkıntılar vs. Kulüpler Birliği devam edip etmeme konuları… Uzak duruyorduk. Bize gelen rica, baskı, mesajlar üzerine ama daha da önemlisi bize federasyondan Süper Kupa ile ilgili zehir zemberek bir yazı geldi. Biz, orada köprüleri attık. Tehditkar, şöyle yaparız, böyle yaparız, şunu ödeyeceksiniz, bunu ödeyeceksiniz vs. Biz de orada 'Yeter' dedik ve katıldık. Sonra da en son Beşiktaş katıldı. Beşiktaş da suçlanıyor ya! Yani sonuç olarak 14-15 takım olduk. Bu işin ciddiyetinin farkına varan Sayın Büyükekşi, kendine yakın bazı kulüp başkanlarıyla yaptığı istişareler sonucunda sürece dayanamayacağını anlayıp, zaman kazanmak adına 7 Nisan'da Urfa'dan bir açıklama yaptı, 18 Temmuz'da Mali Genel Kurulu'nun seçimli yapılacağını söyledi. Hala bu yönetim kurulu kararı var mı yok mu bilmiyoruz! Onu bilmiyoruz, o tabii sizin bulacağınız iş. Dolayısıyla bu açıklama gelince orada da Sayın Dursun Özbek ile bir istişare yapıyorlar, Dursun Bey ayrılıyor, yanına gidiyor, şirketinde bir şeyler konuşuyorlar. 'Derhal imza toplayalım, seçime gidelim' diyen Dursun Bey, pozisyon değiştiriyor ve 'Ne olacak 15-20 günden' noktasına geliyor. Bu açıklamadan sonra akşam 20.00'a kadar imza vereceğini söyleyen takımlardan 3'ü '18 Temmuz hedefimize ulaştık. 18 Temmuz tamamdır, imzaya gerek yok' diyorlar. Saygı duyarız. Tabii onu söylerken 18 Temmuz'da yeni bir federasyon seçileceğini ve kendisinin aday olmayacağını düşünerek bunları söylüyorlar. ' Seçim tarihi uygundur' diyorlar. Sonra o ana kadar hiç görüş vermemiş iki kulübümüz de '18 Temmuz seçim tarihi uygundur' diye mesaj veriyor. Diğer imzada diretenler, bu açıklamayı samimi bulmayanlar, tarihin çok geç olduğunu düşünenler 'İmzaya devam edelim' diyorlar.

BELLİ YERLERE YAKIN, BİZE UZAK, BİZİ HEDEF ALAN MECRALAR HEP 'ALİ KOÇ, ALİ KOÇ' DİYOR

Dolayısıyla iki ayrı görüş oluşuyor, bizim grubumuzda ve biz bunları değerlendirmek üzere 16 Nisan'da Kulüpler Birliği Vakfı'nda bir toplantı yapıyoruz. O toplantıda benim açıklamalarım var; belli yerlere yakın, bize uzak, bizi hedef alan mecralar hep ' Ali Koç, Ali Koç' diyor. Ben, Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı olarak 14 kulüp yanımda bir açıklama yapıyorum. İstisnasız toplantıya katılan herkesin orada da açıklamada yaptığımız gibi, Federasyonun değişmesi gerektiğini, taze bir kana ve yeni bir lidere ihtiyaç olduğunu ifade ediyor. Hepiniz de oradaydınız. Seçimin de mümkün olan en kısa zamanda –haziran- yapılmasını istiyor. Yöntem olarak da Dursun Bey'in önerisiyle 'Diyalog ve imza sürecine devam edelim' deniyor. İmza toplamanın sembolik değeri çok önemli arkadaşlar. Biz, o toplantıda da açıklama yaptık, biz o imzaları toplasak da ki diyelim ki 2 Nisan'da imzalar toplandı, federasyonun yine bu işi uzatma imkanı var, iyi niyetli değilse! Halbuki kendi yönetim kurulu kararı alıp 22 günde seçime gidebilirdi. Şimdi diyor ya '60 günden önce yapılamaz' diye, tabii özgüven de tavan yapmış. O 25 günü Dursun Özbek sayesinde cebe koydu ya, şimdi de '60 gün' diyor. '1 Temmuz, o zaman 18 Temmuz'da yaparız' diyor. Yine bugün istese Yönetim Kurulu kararı alıp bu işi haziran başına getirir. Tabii haziran başına getirmemek için Mili Takımı söylüyor. Enteresan bir düşünce. Bunun kendisi için bu kadar motivasyon kaynağı olduğunu bilmiyordum. Geçmişte, 2008'de Haluk Ulusoy ile yaşanan bir olay var. Kendisi çağrıları dinlemedi, hatta seçime gidilmesi için kayyum atanmıştı ve ondan sonra dün de İstanbulspor'un basın toplantısında ifade edildiği gibi tarihin en önemli başarısını üçüncülükle Avrupa Şampiyonası'nda almıştık. Tamam, katılırız ya da katılmayız, hakkıdır deriz ya da demeyiz. Ama imza toplamanın sembolik değeri çok çok önemli. Yoksa bunlar harekete geçmeyecekti. Şimdi hal böyleyken kimin ne dediğini, hangi gün, kaç kulübün katıldığını anlattım.

NASIL OLUYOR DA BU İŞ FENERBAHÇE VE ALİ KOÇ'UN ÜSTÜNE YAPIŞIYOR?İŞTE BUNUN CEVABI VERİLMELİ

Peki, nasıl oluyor da bu iş Fenerbahçe ve Ali Koç'un üstüne yapışıyor?İşte bunun cevabı verilmeli. Doğru da verilmeli. Dolayısıyla imza sürecini anlattım. Biz, ne işin başıyız ne lideriyiz ama biz için içindeyiz. İşin içinde olmasak riyakârlık olurdu. Hatta insanlar diyorlar ki 'Ya sen olmasan bu adamı çoktan yollamışlardı. Sen olduğun için yollamıyorlar.' Dolayısıyla biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı henüz anlayamadık ama imzamızı da verdik. Çünkü biz zaten istifa etmesi gerektiğini ocak ayında söylemiştik. Biz, bunlar yüzünden Süper Kupamızı çöpe attık, sahaya çıkmadık. İnşallah önümüzdeki sezon Türkiye Kupası'na da katılmayacağız. Bizim imza vermememiz riyakârlık olurdu. Dolayısıyla biz, imzamızı verdik ve dimdik de arkasında durduk. Şimdi birazdan kulüplere söylediklerini paylaşacağım, hayret edeceksiniz! Şimdi neden imza toplandığını anlattık.

İmzaların engellenme durumu var ama ona gelmeden önce 1 Mayıs 2023'tekifederasyonun açıklamasına gelelim. Ben bunu son derece tehlikeli, riskli hatta satır arası okuduğunuz zaman pek çok başka mecralara çekebileceğin açıklamalar olarak görüyorum. Benim, bu kulübün DNA'sı, ilkeleri, değerleri apaçık ortadayken bize vatan haini muamelesi yapmaya çalışan bir açıklamaya en şiddetli cevabı da vereceğim.

NET BİR ŞEY VAR Kİ SAYIN BAŞKAN, RÜZGARI ALMIŞ. 1 MAYIS'TA RESMİ SİTEDEN BİR AÇIKLAMA YAPMIŞ, OLACAK İŞ DEĞİL! AMA SKANDAL BİR AÇIKLAMADIR. BU AÇIKLAMAYA GÖRE VE BU HAFTA İÇİNDE YAPTIĞI RÖPORTAJLARA GÖRE FUTBOLDA TÜRKİYE'DEKİ ORTAM TOZPEMBE, HUZUR VAR, MUTLULUK VAR, MÜKEMMEL BAŞARILAR VAR, SEZON İÇİNDE YAŞANAN HİÇBİR SKANDAL KRİZ YOK, KİMSE ŞİKAYETÇİ DEĞİL

Net bir şey var ki Sayın Başkan, rüzgarı almış. Yelkenleri doldurmuş, özgüven tavan yapmış, röportaj üstüne röportaj ve bakmış ki tohumlar meyve veriyor, 1 Mayıs'ta resmi siteden bir açıklama yapmış, olacak iş değil! Şimdi oraya gireceğiz. Ama skandal bir açıklamadır. Bu açıklamaya göre ve bu hafta içinde yaptığı röportajlara göre futbolda Türkiye'deki ortam tozpembe, huzur var, mutluluk var, mükemmel başarılar var, sezon içinde yaşanan hiçbir skandal kriz yok, kimse şikayetçi değil. Hatta hızını alamayıp şöyle bir şey demiş; 'Hakemleri bir kenara bırakın, 2 yıllık görev süremde bir tane yanlış işimi söyleyin dedim, söyleyemediler' diyor. Kime söylediyse! Artık bu söze ne denir bilmiyorum. Yani bakar mısınız, bir sezonda hakem yumruklanması, alt liglerde ortalık yangın yeri, şike-bahis iddiaları, Riyad krizi, Süper Lig yayın ihalesi, Süper Kupa süreci, takımların sahadan çekilmesi, Trabzonspor maçında yaşananlar, FIFA Başkanının açıklaması, Uluslararası Oyuncular Birliği'nin açıklaması, sızan video görüntüleri… Yani bunların hepsi bir sezonda oldu ve daha sezon da bitmedi! Dolayısıyla biz herhalde farklı değerlendiriyoruz. Ama istisnasız herkesin tarihin en kaotik, en skandal sezonu dediğimiz bu sezonda başkanımız anlaşılan çok farklı düşünüyor, değerlendiriyor. Tarihe geçmiş bir söz var; 'Şu mektepler olmasa da ben bu maarifi ne güzel idare ederim' diye. Durum burada birebir aynıdır.

AZINLIK MANTIĞIYLA GİDERSENİZ 'SİZ AZINLIĞIN FEDERASYON BAŞKANISINIZ' DEMEK YANLIŞ OLMAZ

Gelelim açıklamaya: 'Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez' diyor. Biz, azınlığız. 'Üç beş kulüp' diyor ve Aşağılıyor, küçümsüyor. Belgeleri ben toplamıyorum. Ben, Ecmel Başkana inanırım. Bizim arkadaşlar da gördü, 136 tane noter tasdikli ihtarname var. Bunun ne kadarı gitti, ne kadarı baskı yaparak çektirildi, önemli değil. Ama şunu size söyleyeyim; buradan 10 küsur Süper Lig kulübü var, onlarca PTT, 2. Lig ve 3. Lig kulüpleri var. Velev ki siz bir daha başkan seçildiniz, nasıl bu kişilerin amiri olacaksınız, biraz sonra sizinle paylaşacağım hakaretlerden sonra? Öncelikle şunu hatırlayın, 325 delegenin 191'i oy kullandı ve siz sadece 169 aldınız. Yönetim Kurulunu ise 154 oy aldı, 325'in. Yani bu azınlık mantığıyla giderseniz 'Siz azınlığın federasyon başkanısınız' demek yanlış olmaz. Tüm siyasi desteğe rağmen, size verilen omuza rağmen, başka adayların önü kesilip sizin tek aday yapılmanıza rağmen bu kadar oy aldınız ama 130 veya 100 veya 109. 13'ünü geri çektirmişsiniz ya nasıl geri çektirdiğinizi anlatacağım, şimdi. Sizin gözünüzde bunun bir kıymeti harbiyesi yok. Bu zaten sizin kindar karakterinizi ve futbol ortamını gerçekten anlamamızın çok güzel bir yansıması, örneği.

Demokratik yollarla seçilmeyen bir başkanın demokratik haklarını kullanan kulüplere antidemokratik yöntemlerle baskı kullanarak engelleyici çalışmasını artık kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Tekrar söylüyorum. Demokratik yollarla seçilmeyen bir başkanın demokratik haklarını kullanan kulüplerin çabalarını, adımlarını, imza sürecini antidemokratik yöntemlerle…Sizlerin takdirine bırakıyorum.

BÖL VE YÖNET YAKLAŞIMI KABUL EDİLEMEZ

Bize göre en çarpıcı ve satır araları tehlikelerle dolu vatan millet Sakarya söylemleri. Değil sizden kimseden bu söylemleri kabul etmeyiz ama sizden hiç kabul etmeyiz. İmza verenleri millî değerlerden uzak olmakla suçlamak, imza verenlerle-vermeyenleri net bir şekilde ayrıştırmaya çalışmak. Böl ve yönet yaklaşımı kabul edilemez unsurlardır.

BURADA KISACASI 'VATAN HAİNİSİNİZ' DİYOR. BUNLAR ÇOK TEHLİKELİ SÖYLEMLER

'Bizim için' diyor, 'Bir büyük milletin tek yürek olacağı bu tarihlerde kişisel çıkarları uğruna TFF kongresi talep etmek abesti iştigaldir' diyor.Hangi çıkarlar Sayın Başkan? Bizim hangi çıkarlarımız? Size karşı bayrak açanlar, şu anda rekabette risk alıyorlar. Özellikle alt liglerde. Hangi çıkar? 'Seçimi Avrupa Şampiyonası ile eş zamanlı yapma ısrarı en hafif tabirle bu ülkenin değerlerine uzak düşmektir. Millî değerlerimize uzak bu beyhude çabayı Yüce Türk milletinin takdirine bırakıyoruz.' Ben de biraz sonra Yüce Türk milletinin takdirine bir şey bırakacağım. Burada kısacası 'vatan hainisiniz' diyor. Bunlar çok tehlikeli söylemler.

'Kamuoyunca malum bazı isimlerin kişisel hırs ve menfaatleri millî menfaatlerin bile üstünde tuttuğuna ibretle şahit oluyoruz.' Kendi menfaatlerimiz. Neymiş o menfaatler gerçekten bilmek istiyorum.

'Seçimli Genel Kurulun Avrupa Şampiyonası sırasında yapılması için ısrarla çalışanlara imza vermeyen bize teveccüh gösteren büyük Türk futbol ailesine teşekkür ediyoruz. 'Böl ve yönet. Sayın Başkan biliyor musunuz, kaç tane kulüp var. Sizin arkanızdan sövüyor. 'Ellerimiz kollarımız bağlı ne yapalım' diyor. Biliyorsunuz da teveccüh. Peki teveccüh varsa niye Seçimli Genel Kurula gitme ihtiyacı duydunuz? Görev sürenize daha üç seneniz var. Böyle bir teveccüh varsa. Böl ve yönet yaklaşımı bu.

TAM BİR HEDEF ŞAŞIRTMA, FETÖ AĞZI

Şimdi tam bir hedef şaşırtma ve FETÖ ağzı ile konuşma okuyacağım:'Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında ısrarla acele seçim yaptırmaya çalışılmasının hedefinin TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Yönetim Kurulu olmadığını düşünüyoruz. Tüm Türkiye'nin A Millî Futbol Takımımız ile birlikte Avrupa Futbol Şampiyonası'na konsantre olacağı bir dönemde ısrarla acele seçim yapılmasını isteyen azınlığın asıl hedefi ve amacı nedir?' Asıl hedef ve amaç nedir? Biz basit bir seçim istiyoruz. Daha liyakatlı insanlar gelsin istiyoruz. Seçim de erken yapılsın. 'Geç yapılırsa yeni sezon planlamasını etkileyecek' diyoruz, adamın işi getirdiği noktaya bakın. Tam bir hedef şaşırtma ama ne yazık ki öyle bir ülkede yaşıyoruz ki prim yapıyor. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki doğruları ispatlamak zorundasınız. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki attığınız yalanlar ve algılar gerçeklerin çok önünde gidebiliyor. Bu ve bu gibi zihniyetteki insanlar da bundan prim yapıyorlar.

Şimdi işi başka bir noktaya taşıdılar. 'Kongre için ilan edilen tarihin öne çekilmesi için TFF Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerine, yakınlarına, TFF Genel Kurul üyelerine, kulüplerin sponsorlarına tehdit mesajları gönderen' hem vatan haini olduk hem de mafyatik yöntemler. 'Toplumsal huzura zarar verecek kavgacı bir tavır takınan bu azınlığın, çoğunluk üzerinde tahakküm kurma çabalarına asla izin verilmeyecektir.' Coşmuş, tutamıyor kendini. Almış rüzgarı… Bir de buna sağolsun Turkuvaz medyanın atmış olduğu başlıklar, 'CHP belediyeleri tehdit ediyor, bilmem ne yapıyor.' Kimin kimi tehdit ettiğini birazdan anlatacağım. Böyle okununca deniliyor ki, 'Hmm bu grup zaten Ankara'ya yakın. Ankara da böyle düşünüyor.' Böyle algılar yaratılıyor. Tabii Turkuvaz grubu da böyle bir açıklama yapınca tamamen bugüne kadar Kulüpler Birliğini itibarsızlaştırma üzerine yaptığı açıklamalar. Aslında beni. Aslında kulüplere mesaj verirken, biraz sonra mesajları anlatacağım. Bu grupta da haberler çıkınca daha rahat mesajlarını iletebiliyorlar kulüplere.

SÖZ KONUSU MİLLİ DEĞERLER İSE BİZLERİ EN SON SORGULAYACAK BİZLERE EN SON LAF EDECEK KİŞİLERDEN BİRİSİ SİZLERSİNİZ. NİYE SİZSİNİZ? ÇÜNKÜ SİZİN İKİ TELEFONUNUZDA BYLOCK ÇIKTI. SİZİN TELEFONUNUZA BYLOCKYÜKLEYENLER VARYA BENİM TELEFONLARIMI İKİ YIL BOYUNCA KANUNA AYKIRI BİR ŞEKİLDE DİNLEMİŞLER VE BENİM İKİ TANE DAVAM VAR

Sayın Başkan ben size bir şeyler söyleyeyim. Beni de iyi dinleyin. Söz konusu millî değerler ise bizleri en son sorgulayacak bizlere en son laf edecek kişilerden birisi sizlersiniz. Niye sizsiniz? Çünkü sizin iki telefonunuzda ByLock çıktı. İki telefonunda da ByLock çıkan biri bizi millî değerler konusunda hele Fenerbahçe Spor Kulübü gibi ve diğer kulüpleri de söyleyeceğim. Asla laf edemez, konuşamaz, yön veremez, ithamda bulunamaz. Size bir hatırlatma daha yapayım. Sizin telefonunuza ByLockyükleyenler var ya benim telefonlarımı iki yıl boyunca kanuna aykırı bir şekilde dinlemişler ve benim iki tane davam var. Bir tanesi Ergenekon örgütüne mensup olmak, bir tanesi de uyuşturucu ve tarihi eser kaçakçılığından başkasının isminde yapılan binlerce dinlemem var.

Ne demek istiyorum, biliyor musunuz? Sadece telefonlarımızdan yola çıkarsak millî değerler konusunda kimin doğru noktada kimin yanlış noktada olduğunu herkes net bir şekilde anlamıştır. Sadece telefondan diyorum, başka şeylerden çıkarsak daha da netleşir. Onun için sakın ha bir daha böyle bir şey yapmaya tenezzül etmeyin. Sizin için çok tatsız olur.

Ben ülkemizi de anlamıyorum. Futbol üzerinden bu kadar kaos yaratmaya çalışmış bir örgütün yanından yakınından geçmiş kimselerin futbolda olmaması lazım. Biz ülke olarak 180 derece dönüştük mü, değiştik mi? Artık bu konu önemli değil mi? Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak 3 Temmuz'u yaşadık. Bu konuda hassasız. Belki gereğinden fazla hassasız ama hassasız. Niye? İnsan mı kalmadı bu ülkede?

FETÖ UNSURU HALA TÜRK FUTBOLUNUN İÇİNDEDİR

Biliyorsunuz benim seçimlerden önce bazı açıklamalarım olmuştu. Başkanın niye başkan olmaması ile ilgili. Tabii o zaman ByLock işleri yoktu. Çünkü hassas olduğumuz için. Çok acı tecrübelerimiz olduğu için. Hakkımızın yendiği için. Hala belimizi doğrultamadığımız için yıllardır o yaşananlardan sonra. Bu Fetö unsuru hala Türk futbolunu içindedir. Her geçen gün daha fazla temizlenmesi gerekirken bence daha fazla o günlere dönme adımları atılmaktadır.

Şimdi gelelim engelleme sürecine. Burası bizim açımızdan korkunç olan tarafı. Bu açıklıkta ve netlikte bunları söyleyeceğim. Çünkü devletimizin artık demesi lazım ki 'bunlar doğrudur' veya 'doğru değildir.'

BİZİM DİNİMİZDE EN BÜYÜK GÜNAH İFTİRA ATMAK, KUL HAKKI YEMEKTİR. İFTİRA ATMAK VE KUL HAKKI YEMEK BU ÜLKEDE BİR NORM HALİNE GELDİ

İşin özünde bu işin bana ihale edilmesi, kulübüme ihale edilmesi anlamadığımız diyecektim anlıyoruz ama artık anlam vermek istemiyoruz. Bıktık, mütemadiyen kendimizi ifade etmeye çalışmak, korumak, doğruları ispatlamak ama sağ olsun demin bahsettiğim grupla beraber bu konuda da ihaleyi bize çıkartıyorlar.

Bizim imza sürecinin neresinde olduğumuz biraz önce de anlattığım gibi net ve sarihtir. Keşke Kulüpler Birliği Vakfı'ndaki mesajları sizler okuyabilseniz. Zaten şu an piyasada yazılanla, söylenenle ne kadar yanlış olduğunu, gerçekleri yansıtmadığını görürdünüz. Keşke size gösterebilsem. Keşke birinden görebilseniz. Ben gösteremem, göstermem. Zaten 2 Nisan ile ondan sonraki 2-3 hafta içinde yazılanları okusanız neyin ne olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. Dediğim gibi öyle bir ülkede yaşıyoruz ki algılar gerçeklerin çok önünde.

Doğruyu söyleyen kendini ispatlamak zorunda. Çamur atan, algı yapan ve yalan söyleyen de genelde hedefine ulaşıyor. Bu sadece futbolda değil ne yazık ki ülkemizin birçok konusunda böyle. Bir norm haline gelmiş. Bizim dinimizde en büyük günah iftira atmak, kul hakkı yemektir. İftira atmak ve kul hakkı yemek bu ülkede bir norm haline geldi.

RİYAD'DA İHALE BİZE ÇIKTI. TUTTU. ANLAŞILAN SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZI DA KANDIRDILAR. ANKARA'DAKİLERİ KANDIRDILAR

Riyad'da bize ihale çıktı. Tuttu. Anlaşılan Sayın Cumhurbaşkanımızı da kandırdılar. Ankara'dakileri kandırdılar. Kimse çıkıp demiyor. Ben Dursun Özbek olsam derim ki 'benim başım kel mi?' 'Ben de vardım neden kimse benden bahsetmiyor', derim ama aralarında öyle güzel bir ilişki var ki neyi ne zaman çalacaklarını biliyorlar.

Nasıl bu süreci itibarsızlaştırıyorlar, baltalıyorlar, engellemeye çalışıyorlar. Bunların hepsi söylenen şeyler. Bunu bürokrat, Ankara'ya yakın, milletvekili, belediye başkanı söylüyor olabilir. Kendi söylüyor, olabilir. Kendi yönetim kurulunda olanlar söylüyor, olabilir.

' Ali Koç'un başını çektiği hükümete ya da Cumhurbaşkanımıza karşı bir eylem.' Bazı siyaset mensupları imza verenleri Cumhurbaşkanımıza karşı bir oluşum olarak pozisyonluyorlar. Yeri geliyor bir siyasetçi bir belediye başkanını arıyor, 'imza çeksin kulüp' deniliyor. O belediye başkanı zavallım o talimatı yapabilmek için maddi destek teklifi yapıyor. İmza çekmesini istiyor. İmza verenlerin isimleri not ediliyor, 'sakın imza vermeyin' diyor.Düşünebiliyor musunuz, bahsettiğimiz bir imza TFF seçimleri için.

Kendisi bizzat aradığında ' Ali Koç mu size baskı yapıyor?' diyor. Kendi kulüpleri aradığı zaman. 'Bu işe artık bakanlar girdi, sizi arayabilir' diyor. Seçim sonuçlarına değinerek, 'Şimdi de futbolu ele geçirmeye çalışıyorlar,' diyor. 'Bu bir seçim çabası falan değil arkadaşlar, beni buraya kimin atadığını biliyorsunuz. Bana yapılan aslında O'na yapılan harekettir' diyor. En hayret ettiğim yeni çıktı. Bu da pompalanıyor. 'CHP belediyeleri düğmeye bastı. Reisi yıkmaya çalışıyorlar' diyor. Arkadaşlar olacak iş mi? Bir de söyle bir şey var. Bu kendi söyledikleri. Bazı kulüpleri günde 7-8 defa arıyor. Baskı yapıyor, şiddet-middet bir şey. Kendi açıklamasında 'tehdit' falan diyordu ya. 'Bu başkan gidecek her halükârda ama siz şu imza sürecine katılıp Ali Koç bunu yolladı olmasın, biz bunu zaten yollayacağız' diyorlar kulüplere. Bir Volkan Can var meşhur. Allah'ı var, o siyasete girmiyor ama kulüpleri arayıp şöyle diyor; 'Bir sürü kulüp var düşme hattında, play-offa kalmak isteyen, çıkmak isteyen… Ne olur imza vermeyin. İmza verenlerin maçlarına atanan hakemlere daha titizlikle bakılıyor.' Ne demek bu? Ve maddi destek imalarında bulunuyor. Şunu araştırmanızı istiyorum. Bir.com, yani dijital bir yerle anlaşma yapmışlar. Biliyorsunuz Trendyol'dan dolayı izin almaları gerekiyor. Milli takım sponsorluğu yapmışlar. 50 milyon TL'lik ve 25 milyon bonusları var. Bunun %60'ını fatura kesmeden peşin almışlar ve 2.Lig ve 3.Lig kulüplerine dağıtmışlar. Yalansa 'yalan' deyin. Ben çıkayım kamuoyundan özür dileyim. Ama ispatlayın bana yalan olduğunu. 400-500 bin size küçük rakam gelmesin arkadaşlar. Siyasi baskı var, sportif tehdit var, aman ha isimler falan not edilecek var, şimdi de işin içinde para var. Sonra da böyle adaylar var. Ne diyor? (gazete sayfası göstererek)'Kampanyada bomba iddia, CHPli belediyenin kulüpleri arayarak imza verin yoksa yapılan yardımınızı keseriz dedikleri ortaya çıktı.' Demin size ne anlattım, bu haber ne diyor.

Benim anlatacaklarım bunlar. Eminim sizlerin çok değerli soruları olacak. Tabii siz de kamuoyunun doğru bilgilenmesini istiyorsanız… Bu işin dibine inmek istiyorsanız çok veri var. Ama yüzeysel yaklaşılacaksa inemeyebilirsiniz.

2008'de sürüncemede bırakılmıştı bu konu.Mesela bazı teknik sıkıntılar da var. '30 gün sonra' diyor böyle bir şey olursa, imza toplanırsa. Halbuki 30 gün içerisinde. Bir kelime çok şey fark ettiriyor. 2008'de sürüncemede bırakıldığında kayyum atanmıştı. Ben 'kayyum atanacak' demiyorum ama iyi niyeti varsa 35-40 gün içinde seçime gidebilirdi. En hızlı 22 günde gidebilirdi. İmza toplanma süreciyle gidecek, onu 2-3 ay erteleyebilir. Nitekim niyeti de öyleydi ama çok sembolikti. Zaten olduğu için şartlar dönmeye başladı. 'Yetkisiz imza' diyor. 'Yetkisiz' derken neyi kast ediyor? Yani 'yönetim kurulu kararı alınmamış mı' diyor, ne demek istiyor? Bütün kulüplerin yönetim kurulu kararlarına mı bakıyor onu bilmiyorum ama yetkisiz mi değil mi buna Genel Kurulda karar verilmesi gerekiyor.

Hadi size göre 109 takım ama 13'ü geri çekmiş. Niye geri çekti Sayın Başkan 13 kulüp? Neye göre geri çekti? Neye göre imza verdi? Siz kulüpleri arıyor musunuz? Demin ifade ettiğim şeyler mealinde şeyler söylüyor musunuz? Söylediğinizi biliyorum da doğruyu söyleyecek misiniz onu merak ediyorum. Ama çok yanlış yolda gidiyorsunuz. Türk futbolunda kaotik ortamı daha da derinleştiriyorsunuz. Sizin yüzünüzden kulüplerin birbirine olan itimat müesseseleri zedelendi. Ondan sonra tekrar aday olduğunuzda ve seçildiğinizi var sayalım, nasıl bu kulüplerin başkanı olacaksınız? Söylemek istediklerim bundan ibarettir.

Şunu da söylemek istiyorum: Sizin ana göreviniz ne? Vatandaşın sağlıklı bilgilenmesini sağlamak. Şu an TRT Spor, beIN Sport, A Spor hiç bizim basın toplantımıza girmemiş. Ben basın toplantılarının sonunda genelde ben unutuyorum, genelde bizim burada yaptığımız toplantıları da yansıtmıyorlar. İki en büyük grup var. Veya çok küçük ya da itibarsızlaştırarak yansıtıyorlar. Artık bayatladı bu yöntemler. Zaten kimsenin size de güveni kalmadı. Çok şükür ki dijital var. Bu bahsettiğim kuruluşların kameraları buradalar. Sosyal medyada da taraftarlar size tepki gösteriyormuş.

FENERBAHÇE BAŞKANLIK SEÇİMİ NE ZAMAN 2024?

Fenerbahçe'nin seçimi 2024 yılında Haziran ayında düzenlenecek. Fenerbahçe Spor Kulübü başkanı üç yılda bir belirlenmektedir.

Kaynak: Haberler.com / Gündem

Fenerbahçe Ali Koç Futbol Gündem Spor Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title