Gebeoğlu Tepesi, 16 bin yıllık geçmişi ile tarihe ışık tutuyor
Kastamonu Gebeoğlu Tepesi'nde geçmişi 16 bin yıl öncesine dayanan ve Hristiyanlığın ilk yerleşim yeri olarak bilinen çukur evi, maceraperestlerin uğrak yeri haline geldi. Bölgede farklı türlere ait fosillerin olduğunu söyleyen dağcılar, "Araştırılırsa bölgenin arkeolojik tarihi tekrardan yazılmak zorunda kalınabilir" dedi.
Kastamonu'nun Cide ilçesinde Gebeoğlu Tepesi'nde bulunan Kılıçlı Mağarası ile oluşunu 16 bin yıl öncesine dayanan çukur evi, bölgeyi ziyaret edenlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Gökhan Yücel rehberliğinde, İstanbul'dan gelen 15 kişi, Kılıçlı mağarası ile çukur evini ziyaret etti. Yaklaşık 2,5 saat süren bir yürüyüşün ardından bölgeye ulaşan gurup, hem mağarada hem de çukur evinde incelemelerde bulundu.
KALINTILAR NEOLİTİK ÇAĞA AİT OLABİLİR
Kılıçlı Mağarasının konumu itibariyle ilginç bir noktada bulunduğunu söyleyen Gökhan Yücel, "Neolitik Çağda Karadeniz Bölgesinde gözlemlenemeyen yerleşim kalıntılarına sahip olma ihtimalini düşündürüyor. Hem bir dere kenarında hem de yakınında çukur ev denilen insan yapısı bir oluşuma da çok yakın. Mağara içindeki oluşumlara bakarak Karstik bir yapısı var. Sarkıt ve dikitler mütevazı ebatlarda. Mağara içinde hangi canlılara ait olduğunu bilemediğimiz fosiller var" diye konuştu.
"BÖLGE ARAŞTIRILIRSA ARKEOLOJİK TARİH YENİDEN YAZILIR"
Mağarada kapsamlı bir araştırma yapılmasını öneren Yücel, "Mağaranın çıkışında çok eski yıllara ait patika yollar hala mevcut. Bu yollar Kalkolotik dönemde yerleşim olduğu tespit edilen Kılıçlı Mağarasına ve Gebeoğlu Tepesi'ne bağlanıyor. Bu patikalar üzerinde çukur ev benzeri başka oluşumlar da bulunuyor. Mağaranın giriş bölümündeki topraklarda kaçak kazı çalışması yapılmış. İnsanların en temel ihtiyaçları sıralandığında beslenme, barınma ihtiyacı çok temel bir yere sahip. Cide bölgesinde yapılan arkeoloji çalışmalarında Demir Çağına ait buluntular mevcut. Eğer en son kullanımı 16 bin yıl öncesine giden bu çukur yeterince araştırılırsa bölgenin arkeolojik tarihi tekrardan yazılmak zorunda kalınabilir" dedi.
BÖLGEDE KİLİSE BENZERİ OLUŞUMLAR MEVCUT
Roma'nın Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra burada kilise benzeri oluşumların olduğuna dikkat çeken Yücel, "Milattan önce 320'ler. Roma, Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra yavaş yavaş Cide ilçe merkezinin içerisinde de kiliseler oluşmaya başlıyor. İstanbul'a ismini veren I. Konstantin ile birlikte Romalılar'ın hükümdarı olan komutandan bahsediyorum. Hristiyanlara yönelik yasaklar kalkıyor, ayrıca Hristiyanlara yönelik yapılan şiddet olayları da son buluyor. Çünkü Romalılarda artık Hristiyanlığı benimsiyor. Bunun üzerine Hristiyanlığın dağınık bütün kitaplarını toplayıp Barnaba denilen incili reddediyor. Artık kendi kurguladığı Hıristiyanlığı yaşamaya başlıyorlar. Böylelikle Loç Vadisindeki, Malyas'taki, Dere Bucağı'ndaki kilise oluşumları, yavaş yavaş Cide ilçe merkezine doğru kaymaya başlıyor." ifadesinde bulundu.
"HRİSTİYANLARIN İLK YERLEŞTİKLERİ ALAN"
Gebeoğlu Tepesindeki dağ bölgesinde kilise oluşumlarının başladığını kaydeden Gökhan Yücel, "Burada 3 bin dönüm denilen bir alan var. Buraya kilise bölgesi deniliyor. Çok sayıda kilise inşa ediliyor. Burası 3 bin dönüm alanıyla Cide'nin en büyük ibadet alanı haline geliyor. Buraya yakın bölgede bulunan Sipahi köyünde de su kaynakları var. Su var ise medeniyet var. Burasının rakımı da en az 800 civarındadır. Cide'de bulunan Loç Vadisi bölgesinin Hristiyanların ilk yerleştikleri alan olduğu biliniyor. " dedi.