Amed Kitap Fuarı'nda Kürt Romanı Tartışıldı
Diyarbakır'da Kürt Yazarlar Derneği'nin düzenlediği "Kürt Romanı" konulu panelde, Kürt romanının tarihçesi ve modern Kürt Romanı tartışıldı.
Moderatörlüğünü Ayhan Geverî'nin yaptığı panelde Firat Cewerî, Eta Nehayî ve Hesenê Dewrêş Kürt romanının geldiği aşamayı anlattı. Panelin sunumunu yapan Osman Özçelik, Kürt edebiyatının tarihçesini anlatarak, Kürt romancılığının Erebê Şemo'nun Şiwanê Kurd romanıyla başladığını ve bugüne kadar kaydettiği aşamayı anlattı. Özçelik Kürt yazarlarının da artık dünya standartlarına ulaştığını belirtti.
Firat Cewerî son romanı Çiroka Mala Evde ve Payiza Dereng romanı üzerinden karakterlerini anlattı. "İnsan daha çok hissettikleri ve yaşadıkları üzerinden yazar" diyen Cewerî, "Ben de sürgün ve ait olamama duygusunu en iyi bildiğim için romanlarımda daha çok bunu işledim" diye konuştu. Hiç hapse girip işkence görmediğini, fakat birçok arkadaşının 12 Eylül döneminde işkenceden geçtikleri için onların hikayelerini çok iyi bildiğini ifade eden Cewerî, "6 ay boyunca gece gündüz işkence görüp, 10 yıl hapis yatan biri ne kadar sağlıklı olabilir. Avrupa toplumunda bir tokat yiyen bir insan aylarca psikolojik destek alıyor. Bir tokadın karşılığı üç aysa, 10 yıllık travmanın karşılığı ne olabilir?" diye sordu. Benzer durumlar hakkında yazdığını belirten Cewerî, "Binlerin içerisinde bir kişinin hikayesini yazıyorum, binlerce insan o hikayede kendini görebiliyor" diye konuştu. Modern Kürt romanının Mehmed Uzun'la tanındığını anımsatan Cewerî, "Ancak Mehmed Uzun'la birlikte Kürt romanının tarihçesinin çok eski olduğunu öğrendiler" dedi
Hikayeci Tarz Aşılmadı
Eta Naheyî de okuduğu Soranice lehçesindeki romanların analizini yaparak, Kürt romanının halen hikaye tarzıyla yazıldığını ve modern roman tekniğine kavuşamadığını söyleyerek şu örnekleri verdi: "Öncelikle romanın kahramanı efsanelerdeki pehlivanlar gibi halen çok güçlü ve her şeyi tek başına yapabiliyor. Bazı karakterler okuma yazma bilmediği halde bir felsefeci gibi konuşabiliyor. Şüphe unsuru eksik. Daha çok bir inanç merkezi üzerinden gidiyor."
Naheyî, çok iyi Kürt romancılarının olduğunu ancak hala özellikle Soranice yazan edebiyat çevresinde modern edebiyatın çok gelişemediğini söyledi. "Günümüz romanında Kürtler realist bir aşamada fakat daha çok yazarların bunları birer vakanüvis gibi anlattıklarını görüyoruz" diyen Naheyî, "Roman yeni bir toplum yaratabilmeli ve o toplumda herkes kendi rengi ve düşüncesiyle konuşabilmeli. Romanda bugüne kadar hep savaş anlatıldı. Oysa romanlarda barış dili de kullanılmalı" dedi.
Hesenê Dewrêş Türkiyeli yazarların yazdığı Kürtçe romanların teorik incelemesini yaparak, karakter ve konu analizi yaptı. Ağırlıklı olarak Kürt romanlarında dil, siyaset, parti ve coğrafyadaki sınırların konu edindiğini belirten Dewrêş ayrıca sürgün, vatansızlık, uzaklık ve psikolojik rahatsızlıkların konu edindiğini anlattı. Mekan olarak Diyarbakır Cezaevi, 12 Eylül dönemi, yakılan köyler, Şeyh Sait, Dersim isyanı gibi tarihsel olayların geçtiği mekanların tercih edildiğini anlatan Dewrêş, ayrıca Kürt romanındaki karakterin kendi kimlik inşasını Kürt coğrafyasına egemen olan Arap, Fars ve Türk ulusuna karşı kendini konumlandırıp inşa ettiğini savundu.