Anadolu Selçuklu dönemine ait Keykubadiye Sarayı'nda kazı çalışmaları devam ediyor
Kayseri'deki Keykubadiye Sarayı'nda yapılan kazı çalışmalarında Anadolu Selçuklu dönemine ait buluntular ortaya çıkıyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş başkanlığında yürütülen çalışmalarda hamam ve divanhane gibi yapılar keşfediliyor. Ancak tahribatlar nedeniyle Selçuklu izlerine tam olarak ulaşılamamıştır.
KAYSERİ'deki Keykubadiye Sarayı'nda, yaz mevsiminin gelişiyle birlikte başlatılan kazı çalışmaları devam ediyor. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, "Bizim burada en büyük şanssızlığımız özellikle küçük buluntuların çok fazla tahribata uğramış olması. Birkaç örnek dışında sağlam denebilecek özellikte buluntu ele geçmiyor. Selçuklu sonrasında çok büyük tahribatın olduğunu gösteriyor" dedi.
Selçuklu Sultanı 1'inci Alaeddin Keykubad tarafından 1220'li yıllarda Kayseri'de yaptırılan ve Anadolu'yu istila eden Moğollar tarafından yıkılan Keykubadiye Sarayı'nın mimari yapısını gün yüzüne çıkarılması için 2015'te kazı çalışması başlatıldı. Bu kapsamda 8 yıldır devam eden kazı çalışmaları yaz mevsiminin gelişiyle birlikte Kayseri'de devam ediyor. Yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, "Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Selçuk Üniversitesi adına Kayseri Keykubadiye Sarayı kazısını yürütüyoruz. Bu yılki çalışmalarımız temmuz ayı başlarında başladı ve devam ediyor. Biz öncelikle tonozlu yapı diye bahsedilen büyük köşk diye de isimlendirilen yapının etrafında ki çalışmalarımızı tamamlamaya çalışıyoruz. Bu bizim için önemliydi. Çünkü yönetim birimi, 'Divanhane' dediğimiz birim bu yapının etrafında 2021 yılında ortaya çıkmıştı. 2022 yılında alanı genişlettik. Daha farklı birimlerle karşılaştık. Bu sene de bütünüyle etrafı açıp başka hangi tür yapılar olup olmadığına karar vermeye çalıştık. Geçen sene açtığımız alanın birisini biraz daha genişleterek hamam olduğunu düşündüğümüz bir mekanımız var. O da hamam mimarisi açısından güzel bir alan. Hatta geçen sene yine demeçlerimizde çok sayıda su künkleri olduğundan bahsetmiştik" ifadelerini kullandı.
'KÜÇÜK BULUNTULAR ÇOK FAZLA TAHRİBATA UĞRAMIŞ'
Tarihi yapıda çok fazla tahribat olduğunu da söyleyen kazı başkanı Prof. Dr. Baş, "Bu seneki, özellikle yapının Kuzeyine doğru yürüttüğümüz çalışmalarda, şimdiye kadar çok geç döneme ait, Selçuklu sonrasında yapılmış olan çok sayıda duvarla karşılaştık. Bu duvarlarda farklı el sanat ürünleri, çini seramik anlamında bir çok buluntu çıkıyor. Bizim burada en büyük şanssızlığımız özellikle küçük buluntuların çok fazla tahribata uğramış olması. Birkaç örnek dışında sağlam denilebilecek özellikte buluntu ele geçmiyor. Selçuklu sonrasında çok büyük tahribatın olduğunu gösteriyor. Bu özellikle geçen yüzyılın başlarından itibaren daha da fazla gibi. Burada 1950'li yıllardan itibaren şeker fabrikasının kurulmasıyla birlikte lojmanların inşa edilmesi ve o süreçte de üstteki yapının taşları sökülüp götürülmüş olmalı. Alttan temeller çıkar düşüncesiyle kazımıza devam ediyoruz ama o alttan da gelen temeller şimdilik geç dönemin temelleri. Selçuklu temellerine çok fazla rastlayamadık. Geçen sene ve önceki sene yaptığımız çalışmalarda özgün Selçuklu temellerini bulmuştuk ama bu sene henüz kazdığımız alanda Selçuklu izlerini mimari anlamda yakalayamadık. Çalışmalarımızı ekim ayı ortalarına kadar sürdüreceğiz. Belki burada biraz daha devam edip önceki senelerde yaptığımız 4 kemerli yapı diye bahsettiğimiz yapı çevresinde önümüzdeki günlerden itibaren orada da çalışmalarımıza tekrar devam edeceğiz" şeklinde konuştu. (DHA)