Arslanhane Camii, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdi
Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Arslanhane Camii'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesini kutladı ve başkentin kültür mirasının önemine vurgu yaptı.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, Arslanhane Camii'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesine ilişkin, "Başkent'imiz, yüzlerce yıl öncesinden bizlere miras bırakılan eserlerle bir kültür hazinesi olarak parlıyor." ifadesini kullandı.
Baran, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin 21'inci, Ankara'nın da 2'nci kültür mirasının söz konusu listeye girdiğini belirtti.
Binlerce yıllık tarihinde onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Türkiye ve Ankara'daki eserlerin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde hak ettikleri gibi yer aldıklarını ifade eden Baran, "Bu gelişmelere tanıklık etmekten, Ankara'mızın adının dünya kültür mirası varlıklarıyla da duyulmasından büyük mutluluk duyuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Gordion Antik Kenti'nin listeye girmesinin ardından Arslanhane Camii'nin de listeye girmesiyle başkentin kültür mirasları üzerindeki perdenin kalktığını belirten Baran, "Başkent'imiz, yüzlerce yıl öncesinden bizlere miras bırakılan eserlerle bir kültür hazinesi olarak parlıyor." ifadesini kullandı.
Baran, başkentin iki değerinin listeye girmesinin Kültür ve Turizm ile Dışişleri bakanlıklarının etkili çalışmaları sayesinde olduğuna dikkati çekerek, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a teşekkür etti.
Arslanhane Camii
Ankara Kalesi'nin güney ucunda bulunan ve 13. yüzyılda inşa edilen Ahi Şerafeddin Camii veya halk arasında bilinen adıyla Arslanhane Camii, Anadolu Selçuklu döneminin içi ahşap direkli, ahşap camileri arasında yer alıyor.
Caminin kuzeydoğusunda yer alan Ahi Şerafeddin Türbesi'nin dış duvarında bulunan aslan heykelinden dolayı "Arslanhane" adıyla anılan cami, 2018 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alıyordu.
Ahşap direkli camilerin korunabilmiş bir örneği olan Arslanhane Camii, ahşap sütunları, bindirme tekniğiyle yapılmış tavanı, ahşap minberi ve alçı mihrabı nedeniyle Ankara'daki Selçuklu eserlerinin en ihtişamlısı olarak kabul ediliyor.