Asım'ın Nesli Uyandı ve Kendine Geldi"
Yazar Ferudun Özdemir, "Gençler meydanlarda, sabahlara kadar, uyumadan bu vatan için nöbet tutuyor.
MUSA ALCAN - Yazar Ferudun Özdemir, "Gençler meydanlarda, sabahlara kadar, uyumadan bu vatan için nöbet tutuyor. Asım'ın nesli uyandı ve kendine geldi. Belki unutmuştu, şimdi hatırladı. Belki bir uykudaydı ama hakikati gördü ve özüne döndü." dedi.
Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesinin ardından Türk milletinin tek vücut olduğunu dile getirdi.
O gece ailesiyle birlikte, evde olağan bir gün geçirdiğini kaydeden Özdemir, Boğaziçi Köprüsündeki askeri hareketliliği sosyal medyadan öğrendiğini belirterek, askerin Boğaziçi Köprüsünde olmasına çok şaşırdığını söyledi.
Ferudun Özdemir, olayı duymasının ardından Ankara'dan bir arkadaşını aradığını aktararak, "Arkadaşım bana çok telaşlı ve tedirgin şekilde, 'Feridun ağabey çok kötü, olay çok kötü. Feridun ağabey, çok kötü.' dedi üst üste. O an şok hali yaşadım. Dolayısıyla o gece ne yapacağımızı şaşırdık. Evet, kafa tutmamız lazım bu işe. Bu iş yanlış. Fakat nasıl yapacağız? Cumhurbaşkanımız CNN Türk'e çıkıp, 'meydanlara, havalimanlarına gidin' dediği an, 16 yaşındaki evladımı da aldığım gibi gittim." diye konuştu.
Evden çıkınca ilk olarak annesini aradığını ve helallik istediğini vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti:
"O gün bizler meydanlardaydık. Sokağa çıkabilen yaşlılar da çıktı ama çıkamayanlar, arkada dualar ettiler. Bu işin manevi bir göstergesi olsaydı, o duaların yükseldiğini görecektik. Bizleri o dualar kurtardı. Havalimanına gittiğimizde, oradaki hengameyi gördüm. Jetler alçak uçuş yapıyordu. Neredeyse pilotu görecektik. Sonik patlamalar oluyor ama biz bomba atıyorlar sanıyorduk. İnsanlar, dünyanın en güçlü silahlarından biri olan F16'lara kafa tuttu. Ben buna gözlerimle şahit oldum. Elindeki cep telefonunu jete fırlatanı gördüm. İnsanlarda öyle bir hırs vardı. Bu yanlışın karşısında durma azmi, o dik duruş vardı."
"Ebabil olmuştuk bu jetler ve tanklar karşısında"
Yazar Özdemir, havaalanında yaşadıklarından sonra, Kur'an-ı Kerim'de geçen, Fil Vak'asını hatırladığına işaret ederek, "Biz, birer ebabil olmuştuk jetler ve tanklar karşısında. Yoksa biz neyin kafasını yaşıyorduk. Bir tanka ve jete bir insan elinde hiçbir şey olmadan nasıl kafa tutabilir? O zamanki Fil Vak'asından bir farkı vardı, bu sefer filler havada, ebabiller yerdeydi. Yani o gece, yerde duran ve mücadele eden insanlar, en az ebabil kuşları kadar şanlıydı, cesurdu ve güçlüydü. O jetleri kullananlar da Ebrehe kadar hain ve acımasızdı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki genç neslin daha bilinçli hale geldiğine dikkati çeken Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençler meydanlarda, sabahlara kadar, uyumadan bu vatan için nöbet tutuyor. Asım'ın nesli uyandı ve kendine geldi. Belki unutmuştu, şimdi hatırladı. Belki bir uykudaydı ama hakikati gördü ve özüne döndü. Özü bu. Bu gençlerin geninde, mayasında bu kod var. Belki de FETÖ'nün bu millete yaptığı, onların deyimiyle tek 'hizmet', bu milletin kendine gelmesine, birlik ve beraberliğe sebep olması. Milletin bir bütün olmasını sağladı ve yeni nesli uyandırdı."
Ferudun Özdemir, her şerde bir hayır olduğunu söyleyerek, "Benim 16 yaşındaki oğlum Mustafa için, milli ve manevi duygular konusunda bilinçlendirme kaygım vardı. O gece, dünyaya karşı en ufak bir derdi, sıkıntısı olmayan Mustafa gitti. Yerine bir anda vatanı, milleti, bayrağın kıymetini, peygamber sevgisini, Allah inancını, şehitliği, gaziliği, dik duruşu bilen başka bir Mustafa geldi. O güne kadar yabancı müzikten başka bir şey dinlemeyen Mustafa gitti ve bize ait ezgiler, marşlar, türküler dinleyen ve bunlara eşlik eden bir çocuk geldi." değerlendirmesinde bulundu.
"Zaten cesurduk"
Darbe girişiminin ardından yaşadıklarını ve dinlediği hikayeleri, "Tankları Durduran Ebabiller" isimli kitapta toplayan Özdemir, şunları dile getirdi:
"Kur'an-ı Kerim'de geçen Fil Vak'asıyla, o gün yaşadıklarımızı bir nevi kıyasladık ve bir araya getirdik. Kitapta, tarihteki zaferlerimize de yer verdik. Çünkü biz bu hale bugün gelmedik, zaten böyleydik. Zaten cesurduk. Bizi bölmeye çalıştıkları, dil, mezhep, ırk kavramları kalmadı ve meydanlarda bir olduk. Kitapta da bu ruhu anlatmaya çalıştık."
Özdemir, ilk günden beri meydanlara kurulan sahnelerde yer aldığını ve bu yüzden tanıkların hikayelerine çok kolay ulaşıp, bilgileri hızlıca toparladığını kaydetti.
Kitabın yeni nesillere bir kaynak oluşturmasını amaçladığına vurgu yapan Özdemir, şöyle konuştu:
"İnsanlar akın akın, nöbet tutmak için meydanlara geldi. Şehitlerimizin yakınları, gaziler, yazarlar, sanatçılar geldi. Çok enteresan hikayeler dinledim. Bugüne kadar sadece Çanakkale'de duymuş olduğum, Kurtuluş Savaşı'ndaki, Kıbrıs Harekatı'ndaki hikayelerin bire bir aynısı gibi. Onlara benzer ama onlardan çok daha sıcak ve taze. Bire bir yaşayanlardan dinliyoruz. Yayıneviyle konuştuk. 'Söz uçar, yazı kalır, bunları hemen belgeleştirelim' dedi. Geçmişte bize unutturulmaya çalışılan "Kut'ül Ammare" gibi olmasın. Yayınevinden birkaç editör arkadaşım da yardımcı oldu ve 15 gün içinde bir baktık kitap çıktı. Bu olayın değil bir kitap, ansiklopediler çıkacak kadar destansı bir hikayesi var."
Ferudun Özdemir, bu süreci anlatan kitapların çoğalması gerektiğinin altını çizerek, "Bunların gelecek nesillere daha iyi taşınabilmesi için bu bilgileri yazılı hale getirerek belgeleştirdik. Elde edilecek gelirin tamamını da şehit yakınlarına ve gazilerimize göndereceğiz." dedi.