Ayşe Kulin'in Hayali Gerçek Oldu!
Ayşe Kulin'in Remzi Kitabevi tarafından yayına hazırlanan yeni kitabı Hayal şubat ayının ilk haftası raflarda olacak.
Kapak tasarımını Ömer Erduran'ın, kapak ve kapak içi çizimlerini Umut Karaman'ın, iç çizimlerini ise Irvin Mandel'in yaptığı kitapta ünlü işadamı Asil Nadir'den reklamcı Tunca Yönder'e; halkla ilişkiler alanının duayeni Betûl Mardin'den işadamı Rahmi Koç'a kadar tanınmış pek çok isimle ilgili anekdot yer alıyor.
Adı: Aylin, Sevdalinka, Füreya, Köprü, Nefes Nefese, Kardelenler, Gece Sesleri, Veda, Türkan, Gizli Anların Yolcusu, Bora'nın Kitabı, Dönüş gibi çok satan kitapların yazarı Ayşe Kulin'in yeni kitabı Hayal şubat ayında raflarda olacak. Remzi Kitabevi tarafından yayına hazırlanan biyografi kitabı 150.000 adet basılacak. Kulin'in 1983'den bu yana yaşamından ilginç anekdotları içeren Hayal'i diğer kitaplardan ayıran en önemli özelliği ise metnin birbirinden renkli çizimlerle desteklenmiş olması. Kapak tasarımını Ömer Erduran'ın yaptığı kitabın ön kapak ve kapak içi çizimleri Umut Karaman, iç çizimleri ise Irvin Mandel'in imzasını taşıyor.
Yahya Kemal Beyatlı'nın "İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar" sözleriyle başlayan kitap Kulin'in bir umuduyla son buluyor: "Bu dünyada var olduğum sürece hayal kurmaktan vazgeçmeyeceğim. Okurlarımla daha nice hayalde buluşmak üzere!" Ünlü işadamı Asil Nadir'den reklamcı Tunca Yönder'e; halkla ilişkiler alanının duayeni Betûl Mardin'den işadamı Rahmi Koç'a kadar iş, yayın, siyaset dünyasından pek çok tanınmış ismin yer aldığı kitabın arka kapağında ise Kulin okurlarına şöyle sesleniyor: "Yazar olmanın hayalini kurduğumda kaç yaşındaydım tam hatırlayamıyorum ama okul öncesinde, evdekilerden harfleri öğrenip yazarlığa özendiğime göre, altı yaş civarında olmalıydım. Nerdeyse bir yarım asır bu hayalin peşinde koştum; yazar hanesine rastlatmak için çevirip durdum, feleğin çemberini. Elinizde tuttuğunuz Hayal'in satırları, beni, yazmaya tutkun bir genç kadından bir yazara evrilten birikimin, tesadüflerin, olayların dökümünü verirken, kahramanlarımın roman kişilerine dönüşme nedenlerini de anlatıyor; sizi kitaplarımın arka bahçelerinde bir gezintiye çıkarıyorum. Dilerim gezintiniz keyifli geçer."
KİTAPTAN NOTLAR:
ALLAHIM SEN BANA SABIR VER!
Bu kargaşanın en üstünde, içinde babamın daktilosunda yazıp yer yer tipeksle düzelttiğim yedi-sekiz adet öykümün bulunduğu soluk pembe dosya duruyor. Masanın arkasında ise sinirli hareketlerle sigara içen Mustafa Kemal var. Mustafa Kemal Atatürk değil, Mustafa Kemal Ağaoğlu! Yani, açılımı Yazarlar Kooperatifi gibi bir şey olan YAZKO'nun müdürü veya idarecisi veya başkanı. Bu sıfatlardan hangisini taşıdığından emin değilim. Emin olduğum, ben on beş yaşındayken, o on dokuz yaşındaydı ve bana âşıktı.(…) "Allahım sen bana sabır ver," diyor Mustafa Kemal, "iyi ki evlenmemişim seninle! Deli ederdin beni herhalde." İçimden, "Ne evlenmesi be, sen beni öpemedin bile," diyorum, ilkgençliğimde ona yüz vermediğim için şu anda hayli pişman.
BİR DAHA KİTAP BASTIRMAYACAĞIM!
Dava filan açmayın. Bu bana bir işaret," dedim. "Ne işareti?" "Mis gibi bir işin var, kitap senin neyine, diyor Allah bana. Bir daha kitap filan bastırmayacağım!" Tuttum sözümü. Kitap bastırmayı silip attım kafamdan, tam on sene.
YAŞAR NABİ: "YAZAR OLMANIZA VAKİT VAR"
Elini uzattı dosyayı almak için. Dosya elim titrediğinden dolayı dalgalandı aramızda. Varlık Dergisi'nin sahibi Yaşar Nabi Bey gözlüklerini çıkardı, boncuk mavisi gözlerini bana dikti; "İlginç şeyler yazmışsınız ama daha yazar olmanıza vakit var," dedi.
ERDAL ÖZ: "SİZİN İÇİN ÜZGÜNÜM
"Sayın Kulin, Son öyküleriniz, öncekilerin de gerisinde. Sizin için üzgünüm." Erdal Öz.
Artık reddedilmelerin arsızı olmuştum ya, sadece şunu düşündüm; özenle ayırdığı sayfanın diğer yarısını ne için kullandı acaba? Herhalde ziyan etmemiştir.
"YAZIP, GETİRİN, BASACAĞIM"
Yaklaşık kırk dakika sonra aynı kapıdan çıkarken, Aylin'in bir yayıncısı vardı artık!, "Yazıp, getirin, basacağım," demişti. Erol Bey ki, yayınevinin PR'ı, editörü, müdürü, genel yayın yönetmeni filan değil, harbiden Remzi Kitabevi'nin sahibiydi.
DÜNYA GÜZELİ BİR KIZ
Sıra geldi Hülya'nın kim olduğunu öğrenmeye. Kulaklarımı ve gözlerimi açınca, pek çok dergi ve gazetede ismine, resmine rastlamaya başladım. 1987 yılında Hülya Avşar, dünya güzeli bir kızdı. Nisan da zaten, "Ayşe, Gülizar'ı oynayacak olan, taze erik gibi bir kız, görünce bayılacaksın," demişti ki gerçekten de görünce bayılmıştım.
AYŞE KULİN REKLAM YAPIMCISI, ONAT KUTLAR METİN YAZARI
Onat Kutlar'la yollarımız ilk kesiştiğinde, ikimiz de Repro Reklam'da çalışıyorduk. Ben malum, reklam yapımcısı o ise metin yazarı olarak.
BAŞBAKAN VE PAPATYA KARISINI İTİCİ BULUYORDUM
Ben, huyum icabı her iktidar partisine muhalif olduğum için, ANAP'a da karşıydım. (…) Başbakan ve Papatya karısını, tahammül çizgimin sınırlarını zorlayacak kadar itici buluyordum…
ANNELER GENCECİK HAYATLARA YANIYORSA
Bir Gün'ü okuyanlar, Kürtleri dağa çıkartan nedenleri anlayabildilerse ve her iki tarafın anneleri kaybedilen gencecik hayatlara yanıyorlarsa benim gibi, bugün gelinen noktada, en azından silahların susmasına seviniyorlardır eminim.
TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBU
Ben, bu işi bu kadar geçe bırakmanın pişmanlığı, o ise, kitabını görmeden gitmemenin telaşındaydı. Tam da o günlerde evi basıldı. Azize mertebesine konması gereken Türkan Hoca, ağır hastalığının son evresinde, terör örgütü mensubu ilan edildi. İşte o an, benim iktidardaki partiyle tüm bağlarımın koptuğu andır!
KADER DEDİĞİMİZ
O dehşet günleri içinde suda, havada ve karada kurşunlanmayı göze alan Recep Yazıcıoğlu'na bir taş bile isabet etmedi de, yıllar sonra Denizli'de valilik yaparken pisipisine bir araba kazasına kurban gitti. Kader dediğimiz, tam da bu olmalıydı.
BENDENİZ ASİL NADİR
"Valla sizin gibi bir elemanım oldukça, sırtım yere gelmez Ayşe Hanım," dedi.
"Tanışıyor muyuz?"
"Tanışıyoruz. Bendeniz Asil Nadir."
"Aaaa! Aaaa!"
DÜNYANIN EN YAKIŞIKLI KÜRŞAT'I
Ben, dünyanın en yakışıklı Kürşat'ına bağlandığımı bilsem, kendimi rezil eder miydim böyle! Bu yanlışlık, benim Kürşat Başar'la dostluğumun başlangıcı oldu.