Buna Para Derler Para!
İBB Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen Necip Fazıl imzalı ‘Para’nın galası önceki gece yapıldı. Güncelliğinden hiçbir şey yitirmeyen 1942 tarihli oyun, evrensel ve zamansız bir eser olarak ışıldıyor.
‘Buna para derler, para, şeref de bu, namus da bu, hikmet de bu...’
Yalnızca şiirleriyle değil fikir, estetik ve aksiyon adamı oluşuyla yakın dönem Türkiyesi’ne damgasını vuran Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in en önemli piyeslerinden olan ‘Para’nın galası önceki gece Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yapıldı. Necip Fazıl’ın güncelliğinden hiçbir şey kaybetmeyen oyunu Para, salonu dolduran tiyatroseverler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.
Para var ahlak yoksa!
Gencay Gürün, Abdurrahman Şen, Üstün İnanç, Mesut Uçakan, Erol Keskin, Tijen Par, Mehmet Nuri Yardım oyunu ön sıralarda izleyenler arasındaydı. Girişte alıntıladığımız motto ile ilk kez 1941-1942 sezonunda İBB Şehir Tiyatroları’nda Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye konulan Para, bu kez Engin Gürmen rejisiyle seyirci karşısına çıkıyor. Olabildiğince sade bir sahne tasarımına sahip oyunda, Aziz Sarvan başrol oyuncusu olarak göz dolduruyor. Casus’u oynayan Doğan Altınel ve noter karakterini canlandıran Engin Gürmen’in peransları da özellikle anmaya değer. Hazır oyunla ilgili değerlendirmeye girmişken, kimi oyuncu diyaloglarının, özellikle arka koltuklarda oturan seyirciler tarafından tam işitilemediği de hatırlatılmalı…Oyun, paranın belirlediği toplumsal yaşamın çürümüşlüğünün bireylere ve bir aileye yansıyan yanını ele alıyor. Bir banka patronu düşünün ki ‘akıl’ı her şeyden, adaletten ve namustan dahi üstün tutsun ve her şeyin parayla elde edebileceğini düşünsün… Ve hayatının tüm ayarlarını buna göre yapsın… Ancak gün gelsin o büyük patron, küçümsediği ahlak ve adalete muhtaç olsun… Hatta çevresindekilere, ailesine ‘O kadar ahlaksızsınız ki sizin yüzünüzden yeni doğmuş bir bebek kadar ahlaklı olmaya mecburum’ demek zorunda kalsın… Kendi ahlaksızlığını haykırarak, çevresindeki herkese unutamayacakları bir ahlak dersi versin…
Oyun, paranın ve gücün her şeyin rengini değiştirmeye başladığında, değişmeyen bir şeylere, ‘insanlığa’, ‘adalete’ ve ‘namuslu’ olmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu ‘tezat’lı ve trajik bir biçimde gösteriyor. Bu haliyle evrensel ve zamansız bir oyun Para.
O koltuklar dolacak mı
Necip Fazıl’ın hemen tüm eserlerine rengini veren muhteşem gözlem gücüne, iyi-kötü, ahlak-ahlaksızlık çatışmasına getirdiği diyalektik yaklaşımlar ve çözümlemelere, zekasına hayran kalmamak mümkün değil. İşte Para aynı lezzeti seyirciye sunuyor.
Son söz: İBB Şehir Tiyatroları nihayet bir Necip Fazıl oyununu sahneye koymuş bulunuyor. Şimdi sıra ‘Necip Fazıl neden sahnelenmiyor’ diye soranlarda. Eğer gelecek sezonlarda yeni Necip Fazıl oyunları görmek istiyorsak bir zahmet o koltukları şimdi dolduralım.
İki profesyonel’den izleyici görüşü
Her şey daha güzel olacak
-Mesut Uçakan/Yönetmen: Ortada güzel bir iyi niyet ve sarf edilmiş ciddi bir emek var. Sahneye koymayı düşünenleri ve koyanları tebrik ediyorum. Onlara teşekkür de ediyorum. Çünkü tiyatro ve sinemada bu tür eserlere çok ihtiyacımız var. Sanırım bunun arkası gelecek. Üstad’ı yeni nesile ulaştırmak bizler için büyük bir vebal. Gördüğüm kadarıyla bu vebali hisseden bir kadro işbaşında. Başarılar diliyorum. Her şeyin gittikçe daha güzel olacağına da inancım tam.
Necip Fazıl’ı anlamak önemli
-Kerem Yılmaz /Tiyatro oyuncusu: Para oyununu izlerken aklıma; geçen sezon sahneye koyduğumuz Üstad'ın Püf Noktası isimli eseri geldi. İster istemez karşılaştırma yapmak zorunda kaldım; oyunun neresinden bakarsam bakayım, herşeyden öte Üstad'ın müthiş dehası ortaya çıkıyor, oyunun dekor-ışık-müzik-kostüm tasarımlarına kimse tek söz söyleyemez. Ancak Necip Fazıl'ın ruhunu yakalamak gerçekten meşakkatli bir iş. Necip Fazıl'ın ruhu olmayınca sahnede sadece profesyonel bir oyun izlemiş olursunuz, ama Üstad'ın oyunlarındaki en büyük nüans o ruhu yakalamaktır. Peki bu nasıl sağlanır? Necip Fazıl'ı öğrenerek, anlayarak… Necip Fazıl'ı anlayan oyuncu ve yönetim kadrosunun olduğu nice oyunlar bekliyorum; ümit ediyorum.