Bursa'da Usturlap Yapan Cebrail Çukurkaya
Bursa'da yaşayan Cebrail Çukurkaya, eski dönemlerde kullanılan usturlapların replikalarını yapıyor. Pirinç malzeme kullanarak üretim yapan Çukurkaya, genellikle müzelerden ve koleksiyonerlerden gelen talepler üzerine çalışıyor.
Bursa'da yaşayan Cebrail Çukurkaya, eski dönemlerde özellikle Orta Çağ'da İslam coğrafyasında astronomi bilginlerinin gök cisimlerinin yükseltisini ölçmek, yerel saati ve namaz vakitlerini hesaplamak için kullandığı usturlabın eski kaynaklardaki görsellerine bakarak replikalarını yapıyor.
Kamu görevlisi 37 yaşındaki Çukurkaya, mesaisinden arta kalan zamanının büyük bölümünü tarihi bir handa bulunan 10 metrekarelik atölyesinde usturlap üretimiyle geçiriyor.
Eski dönemlerde astronomi ölçümlerinde kullanılan daire biçimindeki usturlabın orijinaline sadık kalarak replikalarını (bir sanat eserinin bire bir kopyası) üreten Çukurkaya, daha çok pirinç malzeme kullanıyor.
İnce işçilik isteyen sanatı 10 yıldır sürdüren Çukurkaya, genellikle müzelerden ve koleksiyonerlerden gelen talepler üzerine çalışıyor.
Yapım aşaması öncesinde eski kaynaklardaki görselleri araştırarak çizimlerini yapan, bir usturlap için aylarca uğraşan Çukurkaya, şu ana kadar 10 farklı modelde farklı ebatlarda yaklaşık 20 eser üretti.
Pirinç malzemenin üzerindeki yazılar daha rahat okunabiliyor
Cebrail Çukurkaya, AA muhabirine, el sanatlarına meraklı olduğunu, önceki yıllarda kıl testereyle ahşap oyma ve naht (ahşabı yontmak suretiyle kabartma şekiller yapma sanatı) ile uğraştığını söyledi.
Bursa'dan önceki görev yeri olan Şanlıurfa'da bir ustadan kalemkarlık ve bakır işlemeciliğini öğrendiğini belirten Çukurkaya, "Bilim tarihini araştırırken usturlabı tanıdım, nasıl çalıştığını, hangi amaçla nerelerde kullanıldığını öğrendim. Kıl testereyi iyi kullanabiliyorum, kalem işi de vardı, çizgileri işleyebilirim diye düşündüm ve usturlaba başladım." dedi.
Usturlabın yapımında kolay bulunabilmesi, dayanıklı olması ve sarı renk zeminde yazıların daha rahat okunmasından dolayı genellikle pirinç malzemeye işlenerek yapıldığı bilgisini veren Çukurkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üzerindeki çizgileri ve yazıları işleyerek, derinlemesine oyarak yapılıyor. Diğer şeyler, örümcek, ankebut dediğimiz bölümler de kıl testere ile boşaltılarak aşamaları tamamlanıyor. Hepsini bu atölyede, eski tekniklerle yapıyorum. 1000 yıl önce nasıl yapıldıysa o tekniklerle yeniden yapıyorum. O dönemdeki bir usturlabın görsellerini alıp, yeniden çizip ölçeklendirerek yeniden yapıyorum. Özellikle geleneksel yöntemleri kullanarak yapanların sayısı oldukça az diye biliyorum.
Yakın zamanda 7-8 farklı usturlap çalıştım. 1505-1506 yıllarında Sultan 2. Bayezid için yapılan, Resuliler hükümdarı Melik el Eşref'in yaptığı, 1678 tarihli Osmanlı eseri olan usturlapları, Nureddin Zengi'nin taşınabilir güneş saatini, Zerkali'nin evrensel diskini çalıştım. 975 yılında matematikçi ve astronom Hucendi'nin tarihte bilinen ilk sanatsal anlamda yapılan usturlabı, 9. yüzyılda yapılan ve günümüze kadar ulaşmış en eski usturlaplar arasında yer alan Ali bin İsa'nın çıraklarından birine ait imzalı usturlap, 17. yüzyılda İsfahan'da Abid el E'imme'nin yaptığı usturlap da replikasını çalıştığım eserler arasında bulunuyor."
"Kaygım, unutulan bir şeyi tekrar gün yüzüne çıkartmak"
Cebrail Çukurkaya, yaklaşık bir yıldır gümüşten usturlap yapımı için uğraştığını söyledi. Bunu sipariş üzerine çalışmaya başladığını anlatan Çukurkaya, "Tarihi kaynaklarda gümüşten yapılmış usturlaba rastlamadım. Hem nadir bulunabilen hem de kıymetli bir maden. Bu nedenle gümüşten usturlap çalışmaya başladım." ifadesini kullandı.
Usturlap üretiminin piyasası bulunan bir iş olmadığına dikkati çeken Çukurkaya, sanatın ismini, anlamını bilen kişi sayısının çok az olduğunu belirtti.
Sanatı yeniden yaşatmayı görev bildiğini dile getiren Çukurkaya, şöyle konuştu:
"Ticari kaygıyı ikinci planda tutuyorum. Genelde müşterilerim bilim tarihi aletleriyle yakından ilgilenenler, saat koleksiyonerleri ve müzeler oluyor. Müzelerde sergilenmek üzere usturlap talepleri oluyor. İnsanlar usturlap nedir bilmiyorlar, bildiği bir şeyi alır insan. Bilinmeyeni anlatmaya çalışıyorum. Kaygım, unutulan bir şeyi tekrar gün yüzüne çıkartmak, gündeme getirmek. Bunun için böyle bir çalışmaya girdim. O dönemde yaşamış İslam bilim adamlarının yapmış olduğu çalışmaları gün yüzüne çıkarmak ve onların günümüz bilimine nasıl katkıda bulunduğunu anlatmaya çalışıyorum."