Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kültür sanat üretiminde arzu edilen seviyede değilsek bunu tartışmak zorundayız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde ödüle layık görülen isimlere plaketlerini verdi. Erdoğan, "Kültür sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse sebeplerini çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, özellikle ideolojik dayanışmanın ülkemize maliyetini tartışmak mecburiyetindeyiz. Elbette bu mücadelede yeteri kadar başarılı olamadığımız hususlar vardır." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla sahiplerini buldu. Törende açıklamalarda bulunan Erdoğan, "İçinde binlerce beynin harıl harıl çalıştığı bir teknoparka hangi hissiyatla bakıyorsak yine binlerce yüreğin attığı bir konservatuara da aynı şekilde yaklaşıyoruz. Ancak buna rağmen kültür sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse sebeplerini çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, özellikle ideolojik dayanışmanın ülkemize maliyetini tartışmak mecburiyetindeyiz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, marifetin iltifata tabii olduğu anlayışıyla ihdas edilmiştir. Kültür sanat faaliyetlerini tüm kesimleriyle toplumu kaynaştıran, birleştiren, ortak hisler ve hedefler etrafında bütünleştiren bir çimento olarak görüyoruz. Böyle olduğu için de kendimizi dar bakış açılarıyla sınırlandırmadan ülkemizin tüm değerlerini kucaklamaya çalışıyoruz. Geçmişte bu millet, siyaset mühendisliği projeleri yanında toplum mühendisliği projelerine de maruz bırakılmıştır. Kendi zihniyetlerine göre bir makbul vatandaş imal etme peşinde koşanlar, medeniyetimizin ve tarihimizin binlerce yıllık müktesebatına sırt çevirmişlerdir.
"ELBETTE YETERİ KADAR BAŞARILI OLAMADIĞIMIZ HUSUSLAR VARDIR"
Dünyanın pek çok yerinde mimariden edebiyata her alanda sahip oldukları zenginliklerin üzerine adeta titreyen, bu değerlerini asrılardır yaşatan ülkeler, toplumlar görüyoruz. Ülkemizde ise milletimizin asırlara sari birikimleri büyük bir hoyratlıkla yok edilmiş, tahrif edilmiş, gerilik emaresi denilerek aşağılanmıştır. Biz sorumluluk üstlendiğimiz her yerde kalkınmayla medeniyet mirasına sahip çıkmanın, değişimle asırlık değerleri yaşatmanın, geçmişle bağları korumanın mümkün olduğunu göstermeye çalıştık. Elbette bu mücadelede yeteri kadar başarılı olamadığımız hususlar vardır.
"FİKRİNE, MEŞREBİNE BAKMADAN HERKESİN ÖNÜNÜ AÇTIK"
İlham kaynağını kendi toplumunda, kendi değerlerinde, kendi geçmişinde aramak yerine gözü hep dışarıda olanlara diyecek bir şeyimiz yok. Batı karşısında mahcup, kendi toplumuna karşı mağrur bu kesimlerden objektif bir değerlendirme, milli bir duruş zaten beklemiyoruz. Bununla birlikte de şu gerçeğin kabul edilmesi gerekir. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en önemli demokrasi ve kalkınma atılımlarını hayata geçirirken medeniyet ve tarih mirasına da en önemli yatırımları yaptığı dönemi hamdolsun bizimle yaşamıştır. Anadolu'nun tamamında milattan önceki asırlardan başlayarak bu topraklarda varlık göstermiş toplumların, devletlerin, medeniyetlerin hepsinin izlerini ortaya çıkarmanın ve yaşatmanın gayreti içinde olduk.
Fikrine, zikrine, meşrebine bakmaksızın kendini kültür ve sanatın hangi alanında olursa olsun ifade etmek isteyenlerin önünü açtık. Bilhassa gençlerimizin bize ne kadar farklı gelirse gelsin bu yöndeki gayretlerini takdir ettik, teşvik ettik. Küreselleşen dünyanın yerel renklerin ve üretimlerin üzerinde yükseldiği gerçeğini unutmadan vatandaşlarımızın kendi toplumuyla birlikte tüm insanlığı kucaklama çabalarına destek verdik.
"BİR AN ÖNCE YÜZLEŞMEMİZ GEREK"
Yapay zeka gibi teknolojinin algılarımızı zorlayan uygulamaları karşısında en önemli gücümüz insanın özgün üretim yeteneğini koruyacak ve geliştirecek yolları açık tutmaktır. Yol haritalarımızı yazılım algoritmalarını geliştirenin de zihin ve gönül coğrafyamızı doyuran eserleri verenlerin de esasen aynı insan olduğu gerçeğinden hareketle hazırlıyoruz. Bu anlayışla hem teknolojiye hem kültür sanata hem de hayatın diğer tüm alanlarına şartların elverdiği en büyük yatırımları yapıyoruz. İçinde yüzlerce, binlerce beynin harıl harıl çalıştığı bir teknoparka hangi hissiyatla bakıyorsak yine yüzlerce, binlerce yüreğin attığı bir konservatuara da bir kültür sanat mahfiline de aynı şekilde yaklaşıyoruz.
Ancak buna rağmen kültür sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse sebeplerini çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, özellikle ideolojik dayanışmanın ülkemize maliyetini tartışmak mecburiyetindeyiz. Kültür sanat ve akademi dünyasını tek tipleştiren, çoraklaştıran, baskı ve tahakküm altında tutan ideolojik kabileler gerçeğiyle bir an önce yüzleşmemiz gerektiğine inanıyorum.
"DAHA ÖZGÜRLÜKÇÜ DAHA LİYAKATLİ BİR YAKLAŞIM OLMADAN HEDEFE VARAMAYIZ"
İtalya'da 15'inci yüzyıldan kalma bir duvar yazısında şöyle diyor: Yapabilen istemiyor, isteyen yapamıyor, bilen yapmıyor, yapan bilmiyor ve dünya böylece kötüye gidiyor. Ülkemizdeki meselenin kökeninde tam da burada ifade edilen kısır döngü var. Siyasetten edebiyata, sanattan zanaata her alanda yapabilenin istemediği, bilenin yapmadığı, yapanın bilmediği garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Gençlerimizin bu gidişatı değiştirmek için niyet sahibi olduğuna ancak yeteri kadar gayret göstermediğine, yeteri kadar cesaret sergilemediğine üzülerek şahitlik ediyoruz. Önümüzdeki dönemde gençlerimizi bu doğrultuda harekete geçirmek için daha çok mekanizmayı çevreye alacak, kendileriyle daha yakın mesai içinde olacağız. Dar kadrocu ve hizipçi anlayışın yerini daha çoğulcu, daha kuşatıcı, daha özgürlükçü, daha liyakatli bir yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız.
Ülkemizin önündeki muazzam potansiyeli ancak bu şekilde ideallerimiz doğrultusunda etkin bir şekilde harekete geçirebiliriz. Milletimiz tarih boyunca asırlarca tekrar tekrar başardığı bu dirilişi inşallah bir kez daha inanıyorum ki tekrarlayacaktır.
"2024 MAZLUMLARIN YARALARININ SARILDIĞI BİR YIL OLACAK"
Tabii biz kendi ülkemizin, kendi toplumumuzun derdiyle dertlendiğimiz için bu konuları gündeme getiriyoruz. Ama aslında dünyanın düzeninde de aynı sorun var. Bunun en bariz örneklerine Gazze'de işlenen insanlık suçları karşısında sergilenen dehşet verici tavırlarda şahit oluyoruz. Gerçekten de yapabilecek olan Gazze'deki katliamı engellemiyor. Bunu samimiyetle yapmak isteyen ise böyle bir imkana sahip değil. Aslında herkes orada neler yaşandığını biliyor.
Dünyanın anlı şanlı onca devlet yönetiminin İsrail'in katliam ve hırsızlık üzerine kurulu vahşi saldırıları karşısında eli kolu bağlı halde durması, insanlık adına utanç verici bir durumdur. Tarih bu iğrenç tabloyu, buna yol açanları, buna göz yumanları, bunu meşrulaştırmaya çalışanları hak ettikleri şekilde yargılayacaktır.
Biz bu yargılamanın tarihe bırakılmadan hemen yapılması gerektiğine inanıyoruz. Başlattığımız girişimler dünyada giderek daha güçlü destek buluyor. İnşallah 2024 zalimlerin hak ettikleri cezayı gördüğü, mazlumların yaralarının sarıldığı bir yıl olacaktır diye inanıyorum.
"EN BÜYÜK DESTEĞİ SİZLERDEN BEKLİYORUZ"
Hülasaten ülkemizi her alanda olduğu gibi kültür sanat faaliyetleri konusunda da Türkiye Yüzyılı hedeflerimize uygun bir seviyeye yükseltmekte kararlıyız. Cumhuriyetimizin ikinci asrını Anadolu'daki varlığımızın bin yılını hakkıyla değerlendirmenin yolu medeniyetimizi maddi ve manevi tüm unsurlarıyla yeniden şaha kaldırmaktan geçiyor. Bu kutlu yolda en büyük desteği de siz kültür sanat insanlarımızdan bekliyoruz. Kültür sanat insanlarımızın ruhunu biçimlendirmediği, gönlünü kıpırdatmadığı, kalp atılını hızlandırmadığı bir kalkınma programı sadece şekilden yani cesetten ibaret kalır. Sizlerden alacağımız güçle dünyaya Türkiye Yüzyılı'nın mührünü, ruhu ve bedeniyle bir bütün olarak vuracağımıza yürekten inanıyorum.
BİLİM ÖDÜLÜ PROF. DR. SÜLEYMAN ULUDAĞ'A VERİLDİ
Kültür sanat dünyamızın kıymetli temsilcileri, değerli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne hoş geldiniz. Kültür ve Sanat Törenleri vesilesi ile sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Ödüle layık görülen sanatçılarımızı gönülden tebrik ediyorum.
- Bu yıl bilim ödülümüzü Prof. Dr. Süleyman Uludağ'a veriyoruz. Hocamızın her birinin gerisinde büyük emek birikim olan eserleri ile fikir ve gönül dünyamızı zenginleştireceğine inanıyorum.
- Kültür ödülümüzü matbuat ve kitabiyat tarzında yazdığı eserlerle ışık tutan Ali Birinci hocamıza takdim ediyoruz. Şiirleri ile gönül dünyamıza katkılar sunan isimdir. Tarihçiliği hayat tarzına dönüştüren tarzı ile her türlü ödülü hak ediyor.
- Müzik ödülü sahibi hafızamızda yer edinen Emel Sayın hanımefendidir. Yarım asırdır icra ettiği Türk sanat müziğini gönüllerde yaşatan hanımefendi gönül telimizi titretmeyi sürdürmektedir.
- Resim ödülüne layık görülen İbrahim Atalay en önemli sanatçılarımızdan biridir.
- Karikatür ödülümüzü çizgisi ile yaşadığı döneme anlam katan Hasan Aycın'a takdim ediyoruz. Eserlerinde gönül coğrafyamızda yaşanan kederleri yansıtmıştır.
- Sinema ödülümüzü 50 yılından beri yapımcılıktan yönetmenliğe iz bırakan Sami Şekeroğlu'na veriyoruz. Kültür sanat dünyamıza hizmetleri her geçen yıl daha iyi anlaşılmaktadır. Kendisini tebrik ediyoruz
- Dijital sanat ödülümüzü medya sanatçısı olan Refik Anadol'a takdim ediyoruz. Kendisi bilgisayar teknolojisi kullanarak çalışmalarını akademik çalışması ile destekleyerek dünya çapında eserlere imza atıyor. Dijital sanat ödülü için tebrik ediyorum.
- Mimari ödülümüzü Sinan Genim'e veriyoruz. Ülkemizin en önemli tarihi kültürel markası olan İstanbul'a olan aşkını projeleri ile restorasyon çalışmaları ile ortaya koymuş isimdir.
- Edebiyat ödülümüzü onlarca eseri ile geçmişten bugüne köprüler kuran Nazan Bekiroğlu'na takdim ediyoruz. Nazan hanım öğretmenlikten akademisyenliğe yolcuğu boyunca günümüz yazarları arasında seçkin bir yere sahiptir.
- Bu yılki vefa ödüllerimizi 5 ayrı isim adına temsilcilerine veriyoruz. Edebiyatta Atilla ilhan ve Samiha Ayverdi, müzikte Barış Manço, tarihte İsmail Hakkı Uzunçarçılı, tiyatroda Muhsin Ertuğrul. Bu değerlerimizi rahmetle yad ediyorum.