Enka Kültür Sanat 22. Yıl Kış Etkinlikleri
2009 Yılında Bir Araya Gelen Topluluk Nardis, Hayal Kahvesi, Jazzstop Gibi Kulüplerdeki Performanslarının Yanı Sıra İzmir Ve Lefkoşa Konserleriyle De İlgi Topladı.
2 Kasım 2010 Salı 20:30
KONSER
Kürşat Başar / Tuluğ Tırpan Dörtlüsü ve Zara
"Bir Başka Deyişle"
2 Kasım 2010 Salı 19:00
SERGİ
Kamil Masaracı Karikatür Sergisi
ENKA Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi
6 Kasım 2010 Cumartesi 20:30
PERFORMANS
Tevhid/Oneness
8 Kasım 2010 Pazartesi 20:30
TİYATRO
Devlet Tiyatrosu
"Profesyonel"
23 Kasım 2010 Salı 20:30
TİYATRO
Dostlar Tiyatrosu
"Kerem Gibi"
23 Kasım 2010 Salı 19:00
SERGİ
SENA Resim Sergisi
"...from sketchbook to... / ...karalama defterinden..."
Enka Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi
28 Kasım 2010 Pazar 11:30
KONSER
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası
Şef: Naci Özgüç
Solist: Benal Tanrısever Şimşek
30 Kasım 2010 Salı 20:30
KONSER
Boğaziçi Masalı
7 Aralık 2010 Salı 20:30
TİYATRO
Tiyatro Pera
"Vanya Dayı"
14 Aralık 2010 Salı 20:30
TİYATRO
Ortaoyuncular
"Ruhundan Tramvay Geçen Adam"
14 Aralık 2010 Salı 19:00
SERGİ
Coşkun Aydın Fotoğraf Sergisi
ENKA Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi
2 Kasım 2010 Salı 20:30 Konser
Kürşat Başar / Tuluğ Tırpan Dörtlüsü ve Zara
"Bir Başka Deyişle"
Vokal: Zara
Soprano Saksafon: Kürşat Başar
Piyano: Tuluğ Tırpan
Kontrabas: Volkan Hürsever
Perküsyon: İzzet Kızıl
Perküsyon: Torab Majlesi
Program
1. Uzun İnce Bir Yoldayım
2. Od Pole Idat Babo
3. Jovane Jovanko,
4. Yüksek Yüksek Tepelere
5. Hasretinden Yandı Gönlüm
6. Bebe, Hermeto Pascoal
7. Tez Gel Yarim
8. Kalenin Dibinde Taş Olaydım?
09. Eklemedir Koca Konak
10. Kara Üzüm Habbesi
11. Haydar Haydar
12. Sarı Gelin
13. Bugün Ayın Işığı
14. Ay Gız
15. Divane Aşık
16. Ben Yürürüm, Gel Gör Beni Aşk Neyledi
2009 yılında bir araya gelen topluluk nardis, hayal kahvesi, jazzstop gibi kulüplerdeki performanslarının yanı sıra izmir ve lefkoşa konserleriyle de ilgi topladı. Keith Jarrett, Charlie Haden gibi modern cazın ünlü bestecilerinin eserleri ve standart caz parçalarının yanı sıra Tuluğ Tırpan'ın bestelerini de seslendiriyor.
Topluluğun repertuarında ünlü türkülerin yorumları da yer alıyor.
Kürşat Başar/Tuluğ Tırpan Dörtlüsü'ne solist olarak Türk Halk Müziği'nin önemli ismi Zara'nın da katılmasıyla bu yeni projede halk müziğimizin önemli örneklerini yeniden yorumluyor.
Bu eserler arasında, Uzun İnce Bir Yoldayım, Çökertme, Kara Üzüm Habbesi, Divane Aşık, Ay Gız, Yüksek Yüksek Tepelere gibi örnekler sayılabilir.
Türkiye'nin farklı bölgelerinden ezgilerin yer aldığı projede ayrıca farklı türlerden sürprizler de bulunuyor. Tuluğ Tırpan'ın düzenlemeleriyle Zara, bu eşsiz türküleri yepyeni bir anlayışla yorumluyor.
2 Kasım 2010 Salı Açılış: 19:00 Karikatür Sergisi
Kamil Masaracı
ENKA Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi
1950 yılında Antakya'da dünya nüfusuna katkı olsun diye doğdu. Bi süre matematik ve fizik okuduktan sonra İ.Ü.Orman Fakültesi'ni bitirdi. Ani sayılabilecek bir kararla karikatüre başladı. Birçok dergi ve gazetede çizdi. Almanya'ya gitti. Die Tageszeitung ve Der Kassenarzt'da çizdi.
Yurt içi ve yurtdışında 50'ye yakın kişisel sergi açtı. Çocuklar için Bocuk ve Keyfibol tiplerini yarattı. Bu işler olurken ulusal ve uluslararası ödüller almayı ihmal etmedi.
Bunlar arasında Çağdaş Gazeteciler Derneği'nce dokuz kez, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce üç kez "Yılın Karikatürcüsü" ödülleri, tüm dünya basınında çıkan karikatürler arasında "Birincilik Ödülü" (Jezz Dergisi-Yugoslavya 1989), 3.Youmiuri Karikatür Yarışması "The Winner" ödülü (Japonya 1981) bulunuyor.
TRT'nin kültür programlarına "Yürüyen Çizgiyle" karikatürler çizdi. Metin yazarlığı yaptı. Karikatürcüler Derneği başkanlığına seçildi.(1996) Animasyon çalışmalarında bulundu.
1985'ten bu yana Cumhuriyet'te çizen Masaracı şimdilerde Çizgilik, Kültürçizik ve İzlenimler isimli köşelerinde karikatürlerini yayımlanıyor.
İki albümü var. Çamurla oynamaya başladı (Milattan Sonra-1999). Espri'nin yüksek ateşe dayandığını kanıtladı.
Seramiklerini (Seramiki) Ankara'da sergiledi (M.S.2000). Eczacıbaşı Vitra Seramik Sanat Atölyesi'nde karikatür tiplerinin seramik heykelleri yapıldı ve İstanbul'da sergilendi(2003).
"Karikatürlü Ev" projesiyle Türkiye'de bir ilke imza atarak Karaburun (2008) ve Milas (2010) Karikatürlü Ev'lerinin yapılmasına öncülük etti. FECO (Karikatürcü Kuruluşları Federasyonu), IFJ (Uluslararası Gazeteciler Federasyonu) ve AIPS (Uluslararası Spor Yazarları Birliği) üyesidir.
Sergilerin gerçekleştiği ülkeler: Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, Fransa, Hollanda, İngiltere, İskoçya, Japonya, KKTC ve Polonya.
Görüşler:
MELİH AŞIK
İki nokta arasındaki en kısa çizgiye 'doğru' denir. İki nokta arasındaki en kısa anlamlı çizgiye ise 'karikatür.' Bu tanımın kanıtı Kamil Masaracı'nın çizgileridir.
ERDAL ATABEK
Sözlerin ses çıkaramadığı bir toplumda çizginin sesini duyuran bir sanatçı. O sade figürlerin ardındaki insani karmaşanın usta kalemi. Bizi bize anlatan…
ALİ ULVİ ERSOY
Masaracı "Ne"yi "Nasıl" söyleyeceğini biliyor. İkisini birden becerebilen sanatçı sanıldığı kadar çok değildir.
SEMİH BALCIOĞLU
Karikatürümüzün en ilginç ve oturmuş çizgilerinden biri de kuşkusuz Kamil' in çizgileridir. Kamil Masaracı'nın günlük çizmesiyle yaşantımız daha da zenginleşti.
FERRUH DOĞAN
Kamil Masaracı yalın simgesel tiplemeleriyle insanın ve toplumun çelişkilerini kendine özgü bir 'çizgi mizah'la sergiliyor. 'Tip'lere dikkatle bakın hepsini tanıyacaksınız.
TURHAN SELÇUK
Masaracı 'grafik mizah'ın koşullarına uyumlu az çizgi, az yazı yolunu seçmiştir. Yani güç ama doğru olanı seçmiştir. Kendine özgü çizgi dünyası içindeki bu yolda her gün birbirinden güzel karikatürler sunan Masaracı'yı candan kutlar.
TAN ORAL
Yaşamın karmaşası içinde gözden kaçan günlük sorunlar Masaracı'nın duru çizgileriyle her gün göze çarpar duruma geliyor.
NEZİH DANYAL
Yaşadığımız ekonomik kargaşa içinde insancıllığın neredeyse kaybolduğu bir ortamda Kamil Masaracı zarif ve sevimli çizgileriyle insani ilişkileri bıkmadan usanmadan o kadar içtenlikle ve özgünlükle yakalıyor ki izlenmesine doyum olmuyor.
AYDIN BOYSAN
Kamil Masaracı yalnız ve yalnız iki çizgiyle, bazen de iki sözcük de ekleyerek bizi engin düşünce ufuklarında dolaştırmasını biliyor. Aklın sanatı olan çizgili mizahı ile bize mutluluk veriyor.
SELÇUK ALTUN
Çizgilerinin konuşlandığı gazete köşesine şevkle odaklanırım. Anti-karakterlerinin edebiyat, sanat ve müzik karşıtı söylemlerini okurken karelerine girip onları boğazlıyasım gelir.
ATAOL BEHRAMOĞLU
Karikatür sanatı, bence tıpkı şiir gibi, özleştirme sanatıdır. Buna belki özetleme değil fakat özetin de özetini yapabilmek, bir başka deyişle de çizgiyi imgeleştirme denebilir. Kamil Masaracı çizimi imgeye dönüştürüyor. Karikatür sanatıyla şiir sanatının kesiştiği bir yerde gerçekleştiriyor çizimlerini.
OKTAY EKİNCİ
Karikatür denince aklınıza ne gelirse, "gelmeyenler" Kamil Masaracı demektir. Çünkü hiç kimse "kendi" halinin de karikatür olduğunu düşünmez; ta ki Masaracı'nın o "kim bu?" dedirtemeyen tipleriyle baş başa kalıncaya kadar.
Bu sergi "Enka Okulları Sanat Bölümü" tarafından düzenlenmektedir.
6 Kasım 2010 Cumartesi 20:30 Performans
Tevhid/Oneness
Sanat Yönetmeni: Şule Ateş
Video: Şule Ateş - Haluk Arus
Müzik Düzenleme: Cem Yıldız
Koreografi: Bedirhan Dehmen
Animasyon: Mertcan Mertbilek – Çağıl Bacıt
Kamera ve Kurgu: Haluk Arus
Koordinatör: Sezin Gündoğan
Fotoğraflar: Eylem Ertürk
Dansçılar: Canberk Yıldız
Ekin Akbaş
Erdem Gündüz
Güneş Çağlar
Minou Bechtloff
Özlem Arıkan
Özlem Kaya
Tevhid/Oneness, İstanbul'da doğmuş ve büyümüş bir sanatçı olan Şule Ateş'in, kendi köklerinin peşinde Erzincan'a yaptığı yolculukla başlıyor. Bu yolculuğu ve ailesinin yaşlı bireyleriyle yaptığı röportajları bir videoya dönüştüren sanatçı, bir yandan da Alevi inancının özünü, Alevi Dedeleri ve Bektaşi Babalarıyla yaptığı görüşmelerle anlamaya çalışıyor.
Bir dünya metropolünde doğmuş ve büyümüş bir sanatçının, bu geleneksel kültürel olgularla ne şekilde ve nasıl 'ilişkilenebileceğini' çözümlemeye uğraşıyor. Performans, bu arayışın hikâyesini ve çözümleme sürecini video, dans ve müzik disiplinleri üzerinden kurgulayarak bir 'eser'e dönüştürüyor.
Etnik kimliklerimizi ve bu kimliklerin taşıdığı kültürel kodları, egzotik ya da folklorik olmadan, günümüz sanatı içinde ifade edebilmenin bir yolu olabilir mi? Kültürel belleğimizden vazgeçmeden, hatta oradan beslenerek 'güncel sanat alanı' için, özgün bir 'seyirlik' biçim tasarlanabilir mi? Çağımızın kentli bir bireyi olarak sanatçı, geleneksel değerlerini, sanatsal kimliği üzerinden ne kadar anlayabilir ya da içselleştirebilir? Tevhid/Oneness bu soruların ve cevaplarının peşinde yapılan bir yolculuğun hikâyesi...
8 Kasım 2010 Pazartesi 20:30 Tiyatro
Devlet Tiyatrosu
Profesyonel
Yazan: Duşan Kovacevic
Çeviren: Başar Savuncu, Bilge Emin
Yöneten: Işıl Kasapoğlu
Dekor Tasarım: Nurettin Özkönü
Giysi Tasarım: Gülümser Erigür
Işık Tasarım: İ. Önder Arık
Müzik: Cenap Oğuz
Rol Dağılımı: Bülent Emin Yarar, Yetkin Dikinciler, Gülen Çehreli, Cenap Oğuz
Dünyaca ünlü Sırp yazar Duşan Kovaçevic, Yugoslavya'daki büyük dönüşümden önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin yaşamöyküsü içinde, kara komedi türünde ve ironik bir üslupla anlatıyor. 40 yaşlarında bir edebiyat adamı, bir sekreter ve bir gizli polisin sürprizlerle dolu soluk soluğa izlenecek hikâyesi.
23 Kasım 2010 Salı 20:30 Tiyatro
Dostlar Tiyatrosu
Kerem Gibi
Uyarlayan - Yöneten - Oynayan: Genco ERKAL
Müzik: Fazıl SAY
Giysi Tasarım: Özlem KAYA
Film Yapımı: Nurdan ARCA Ajans 21
Genco Erkal'ın 35 Yıllık Nâzım Hikmet serüveni belgesel-tiyatro ve şiiri buluşturarak tiyatro sahnesine taşıdı.
Nâzım Hikmet'in şiirlerinden oluşan tek kişilik oyunda, Nâzım Hikmet'in gençlik yılları, mahkumiyeti, hapishane yılları, açlık grevi, zorunlu sürgünlüğü, vatan hasreti, tüm dünyayı kucaklayan insan sevgisi, dünya barışı için mücadelesi, Kurtuluş Savaşı izlenimleri, XX. yüzyılın dünya ölçüsünde en büyük ozanlarından birinin yaşamı belgesel bir filmle bütünleşerek, şiirsel bir destana dönüşüyor.
Oyun aynı zamanda 1975 yılında, ülkemizde ilk şiir-tiyatro deneyimini gerçekleştiren Genco Erkal'ın Nâzım Hikmet'le 35 yıllık yolculuğuna da tanıklık ediyor. 1975 yılında Nâzım Hikmet'in "Kerem Gibi" oyununu uyarlayan Genco Erkal'ın, Nâzım Hikmet'le geçen 35 yıllık serüveninden etkinlik görüntüleri de yer alıyor.
Genco Erkal'ın tiyatroda "Kerem Gibi"yle başlayan Nâzım çalışmaları, 1981'de "Her Gün Yeni Baştan" ve 1990'da "Merhaba" ile sürdü. Daha sonra Mehmet Ulusoy'la birlikte gerçekleştirdiği "Sevdalı Bulut" ve Genco Erkal'ın 17 yıldır sürekli oynadığı -Dostlar Tiyatrosu klasiği olan- "İnsanlarım" adlı oyunlar geldi. Arada İstanbul Tiyatro Festivali'nde Nazım'ın 100. doğum yılı için sahnelediği "Nazım'a Armağan" yer aldı.
Genco Erkal'ın Nazım Hikmet çalışmaları, sadece Türkiye'de değil New York'tan Sydney'e, Toronto'dan Selanik'e, Berlin'e ve Paris'e uzandı. Türkçe dışında Fransızca ve İngilizce olarak sürdü. Nâzım Hikmet'in dizeleri ve Fazıl Say'ın müziği ile yaşam bulan Nazım Hikmet Oratoryosu'nda, Genco Erkal şiirleri anlatıcı olarak seslendirdi.
23 Kasım 2010 Salı Açılış: 19:00 Resim Sergisi
SENA
"...from sketchbook to... / ...karalama defterinden..."
ENKA Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi
SENA'nın "...from sketchbook to... / ...karalama defterinden..." 2006 yılından itibaren İstanbul ve yurt dışında ürettiği bazı projelerini/sanat parçalarını, proje-üretim süreçlerini ve sonuçlarını anlatan, ENKA öğrencileri için özel olarak tasarlanan bir sergidir.
Eğitim:
2003-2006:Londra, Central Saint Martins, Sanat Üniversitesi, BA Grafik Sanatlar ve Dizayn
Projeler:
2005-2006: ARTI PROJE - Bu projenin amacı, Türkiye'de sokaklarda yaşayan 7000 çocuğa dikkat çekmek ve halka bu konuda farkındalık getirebilmekti.
2006-2008: Çağdaş Sanat ve Fikir Üretim Platformu, Tershane Projeleri
Tershane Fabrika Günleri 1-2-3
-2007: Tershane Bienal Paralel
-2008: Tershane Kutu Kafalar
-2008: Tershane Sanat Benim Oyun Alanım
-2008: Tershane Bize Taze Beyinler Gerek
2008: Boa Studio - %100 grafik-moda tasarımı
Sergiler:
2005: En iyi 10 ! - CSM Özel Seçkisi, St Bride Kütüphanesi - ARTI PROJE 2005 yılı içinde, üniversitede üretilen en iyi 10 projeden biri olarak seçildi ve sergilendi.
2006:Westbourne Stüdyoları, Londra - 6 Aynalı Oda (Video enstalasyonu) CSM Mezuniyet Sergisi, Old Truman Bira Fabrikası'nda yer aldı. Bu sergi öğrenciler tarafından yapılan geleneksel yılsonu sergisidir. CONTEMPORARY ISTANBUL SANAT FUARI 06, Tershane, İstanbul
2007: CONTEMPORARY İSTANBUL SANAT FUARI 07, İstanbul
2008: "BİR", Sena Çevik İlk Kişisel Sergi, İstanbul
1. Uluslararası Tahran Bienali
"Genç İstanbul", Stockholm İsveç, Fargfabriken
CONTEMPORARY ISTANBUL SANAT FUARI 08, İstanbul
2009: Galeri x-ist, 2. solo sergi, 19 Şubat-14 Mart
Yetiler:
Çizim / Boyama
Kitap bağlama ve ciltleme
Serrigra baskı
Animasyon / Video
Müzik tasarımı
Moda tasarımı / Grafik tasarımı
Fotoğraf / Karanlık oda
Sokak sanatı / Aktivist
Illustrator / Photoshop / Quarkexpress kullanıcısı
İleri snowbordcu / Wakeboardcu
Profesyonel yüzücü
Başlangıç - dalgıç
Çok iyi bir aşçı ve yarı zamanlı korsan
Bu sergi "Enka Okulları Sanat Bölümü" tarafından düzenlenmektedir.
28 Kasım 2010 Pazar 11:30 Konser
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası
Şef: Naci Özgüç
Solist: Benal Tanrısever Şimşek
Program
Orkestrayla Tanış
Mozart 40. Senfoni 1. Bölüm
Ara
Mozart Piyano Konçertosu No: 20 K 466 Re minör
Şef: Naci Özgüç
İlk şeflik çalışmalarını Ankara' da Rengim Gökmen ile yaptı. Ankara Devlet Konservatuarı'nın Piyano ve Kompozisyon bölümlerini bitirdikten sonra, Orkestra ve Opera Şefliği eğitimi almak üzere Birleşik Amerika' ya Indiana Üniversitesi'ne gitti. Amerika' da ayrıca Opera Rejisi üzerine bir yıl çalıştı ve iki yıl da Oda Operası Müzik Direktörlüğü görevinde bulundu. Bu arada ünlü soprano Virginia Zeani'nin sınıfında korrepetitör olarak çalıştı. 1990 Yılında mezun oldu ve Ankara'ya dönerek Devlet Operasındaki şeflik kariyerine başladı.
Bu arada: Avusturya, İtalya, Çekoslovakya ve Amerika' da çeşitli ustalaşma sınıflarına katıldı ve konserler yönetti. Birlikte çalıştığı önemli şefler arasında: Lorin Maazel, Jiri Belohlavek, Daniel Lewis, Alexander Machek, Thomas Baldner ve Bryan Balkwill sayılabilir. Türkiye' de Rengim Gökmen ve Gürer Aykal ile ileri seviyede çalışmalar yaptı. 1991 Yılında, Siena' da Accademia Musicale Chigiana' da Ferdinand Leitner ve Julio Malaval ile çalışmalar yaptı, "Diploma of Merit" ile ödüllendirildi ve konser verdi.
Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestra Şefi olarak imza attığı prodüksiyonlar arasında; Arşın Mal Alan, Damdaki Kemancı, İstanbulname, Zaide, Don Giovanni, Mahagonny, Midas' ın Kulakları, Rigoletto, Uyuyan Güzel, Şımarık Kız, Korsan, Üç Silahşörler, Aşk İksiri ve Carmina Burana, Uçarcasına, Anna Karenina ve Cosi Fan Tutte sayılabilir.
1993 Yılında TOBAV tarafından Çaykovski'nin "Uyuyan Güzel" balesi ile "Yılın En Başarılı Orkestra Şefi" ödülüne layık görülmüştür.
1998 Yazında, Hollanda' da "Kirill Kondrashin" yarışmasına 175 kişinin içinden ilk 18 kişiye seçilmiş ve finallere davet edilmiştir.
31 Ekim-4 Kasım 1998 Tarihleri arasında, İdil Biret ile Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası eşliğinde, Beethoven' in tüm Piyano Konçertolarını yorumlamıştır. Bu yorumların CD kayıtları halen hem Türkiye'de hem de Almanya'da satıştadır. 2000 Yılında Roma AIDA Akademisinde, "İtalyan Operası" alanında uzmanlaşma kursunu, Maestro BRUNO APREA ile tamamlamıştır.
Ekim 2001'de Fazıl Say'ın "NAZIM" adlı oratoryosunun Dünya Promiyerini, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Devlet Çok Sesli Korosu ve TRT Çoksesli Korosu'nun katılımlarıyla gerçekleştirmiş ve bu eserin CD kaydını yapmıştır. Bu CD, Mayıs 2002'den beri piyasadadır.
Özgüç'ün gerçekleştirdiği dünya prömiyerleri arasında önemli yer tutan diğer bir eser de Sabri Tuluğ Tırpan'ın 2007 Mevlana yılı nedeniyle bestelediği "MEVLANA – SİMYACI" adlı senfonik şiirdir.
Özgüç bu eserin ilk seslendirilişini 29 Mart 2007'de Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası'nın eşliğiyle, Antalya Devlet Opera ve Balesi Korosu, Ziya Azazi, Sabri Tuluğ Tırpan ve Sertab Erener'in katkılarıyla gerçekleştirmiştir.
Bunlara ek olarak, Haziran 2006' da 14.cü Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali'nin açılış konserini Mario Frangoulis ve Feryal Türkoğlu'nun katılımlarıyla yönetmiştir.
2007 – 2009 Yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörlüğü görevinde bulunan Özgüç, halen İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Maltepe Belediyesi Senfoni Orkestrası'nın birinci şefliği ve Genel Müzik Direktörlüğünü sürdürmektedir.
Naci Özgüç bir ARTÖLYE SANAT sanatçısıdır.
Solist: Benal Tanrısever Şimşek
Müzik eğitimine Ferdi Statzer ile İstanbul Konservatuarı'nda başladı. Çalışmalarına Joseph Raieffin burslu öğrencisi olarak New York, Juilliard Müzik Okulu'nda devam etti.
Burada Lisans ve Yüksek lisans derecelerini aldı. Gösterdiği üstün başarı sonucu Professional Studies Programı'na kabul edildi. Burada okul tarafından ABD'nin çeşitli kentlerinde konserler vermek üzere ödüllendirildi. Eğitimini Berlin'de Hochschule der Künste'de Prof. Georg Sava ile sürdürerek virtüözlük unvanı kazandı. 1993-98 yılları arasında Bilkent Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde lisans ve yüksek lisans öğrencileriyle çalıştı.
2001 yılında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Doktora çalışmalarını tamamladı. 1998 yılında BT Müzikevi'ni kurdu.2004 yılından bu yana ENKA Okullarının müzik koordinatörlüğü yapmaktadır. Ekim 2007'de Doğan-Egmont tarafından basılan ve yaratıcı kitap ödülünü alan "Klasik Müzik Masalları" kitaplarıyla, klasik müziği çocuklara sevdirmeğe, anlatmaya devam ediyor.
Eğitimci olarak, School for Strings Müzik okulunun kurucuları Louise Behrend ve Sheila Keats ile New York kentinde uzun yıllar çalışarak küçük yaş müzik eğitiminde uzmanlaştı. Enstrüman öncesi eğitiminde dünya liderliği yapan, Eurhythmics-Dalcroze eğitimini New York'ta bu yaklaşımla ismi özdeşleşen, Robert Abramson'dan aldı. Bu konuda eğitmen sertifikası aldı. BT Müzikevi'nde uzun yıllar yurt dışı akademik ve öğretim tecrübelerinden oluşan BT Müzikevi Pedagojik Eğitim yaklaşımı ve kuruma özgü yaratılmış metot kitaplarıyla verilen eğitimin yaratıcısıdır.
New York'ta Carnegie Hall ve Lincoln Centre, Berlin Filarmoni, Stuttgart Lieder Halle, Bonn'da Beethoven Haus olmak üzere dünyanın belli başlı konser salonlarında resital ve orkestra solisti olarak konserler verdi. Solist olarak Berlin Senfoni Orkestrası, New York Senfoni Orkestrası, Sibelius Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul ve İzmir Devlet Senfoni Orkestraları ile çaldı. Berlin Filarmoni Dörtlüsü ile Berlin, İstanbul, Ankara Müzik Festivallerine katıldı; ayrıca İtalya'nın çeşitli kentlerinde aynı dörtlü ile birlikte konserler verdi.
Solist olarak katıldığı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın ABD turnesinde çeşitli kentlerde konserler verdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in himayelerinde, Kültür Başkanlığı'nın desteği ile İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde Türkiye'de ilk defa "herkes için klasik müzik konseri" yaklaşımını, Ankara taş ocaklarında düzenlenen açık hava konseriyle gerçekleştirdi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde "Olağanüstü Başarılı Kadınlar" ödülünü aldı ve Türk bestecilerini de içeren bir program çerçevesinde verdiği konser WFMT Radyosu ile birlikte ABD'de 130 radyo istasyonunda canlı olarak yayınlandı.
Müzik ve özel yaşamı ile ilgili bir belgesel Alman Rias Televizyonunda yayınlandı, Alman Müzik Ansiklopedisinde yer aldı. Berlin Senfoni Orkestrası ile İstanbul, Ankara ve İzmir'i kapsayan konser turnelerine solist olarak katıldı. Faroe Adaları'nda Nordic House'da verdiği resital Nordic Televizyonu tarafından canlı olarak yayınlandı.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası
Eskişehir'in son yıllarda büyük bir ivme ile artan kültür ve sanata yatırımlarının en önemli halkalarından birini şüphesiz 2001 yılında kurulan Senfoni Orkestrası oluşturmaktadır.
Halen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olan, genç yeteneklerin keşfi ve istihdamında ülkemizin önemli kaynaklarından biri olan Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin kurucu rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in gayretleri ve talimatı sonucu hayata geçirilen topluluk, ülkemizin en genç fakat en hızlı gelişim gösteren sanat kurumlarının başında gelmektedir.
Orkestra, senfonik repertuarın yanı sıra, opera orkestrası olarak da faaliyet göstermekte olup, her iki alanda da başarılı bir performans sergilemektedir.
Açılış Konserini Şef, Bujor Hoinic ile 25 Ocak 2002 günü gerçekleştiren orkestra, ilk dönemde verdiği iki haftada bir olan konserlerini, sanatseverlerin yoğun ilgi ve talebi sonucu 2003 / 2004 sezonunda her hafta iki konsere çıkarmış olup, günümüze değin 471'in üzerinde konser ve temsille yaklaşık 235.500 seyirciye ulaşmıştır. Topluluk, 51 sanatçıdan oluşmakta, eserlerin niteliğine göre takviye sanatçılara da konserlerinde yer vermektedir.
Opera alanındaki çalışmalarına Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi arasındaki işbirliği ile Aralık 2004'te başlayan orkestra, Ankara Devlet Opera ve Balesi ile "Arşın Mal Alan", "Cosi Fan Tutte", "Idomeneo", "Carmen-Tango Plus", "Hacivat Karagöz ile Cumhuriyet'e Yolculuk", "Saraydan Kız Kaçırma", "Don Pasquale", "Çocuk Balesi"; Mersin Devlet Opera ve Balesi ile "Kiss me Kate", "La Boheme", "Aşk İksiri", "Yarasa Opereti"; Antalya Devlet Opera ve Balesi ile "My Fair Lady", "Fındıkkıran Bale Süiti"; İstanbul Opera ve Balesi ile "Carmina Burana", "Figaro'nun Düğünü", Mutlu Prens", "Şendul Opereti"; İzmir Devlet Opera ve Balesi ile "Kuğu Gölü Balesi", "Yusuf ile Züleyha" ve "La Traviata" gibi büyük çaplı eserleri de repertuvarına almıştır.
Halen, Gülriz Germen'in müzik direktörlüğü ve Ender Sakpınar'ın sanat danışmanlığında çalışmalarını yürüten topluluk, haftalık olağan konserlerinin yanı sıra ilköğretim öğrencileri için "Çocuk Atölyeleri", açıklamalı konserler, söyleşili dinletiler, workshop ve seminerler vermektedir.
2004 / 2005 sezonundan bu yana, çatısı altında konser, opera, tiyatro, sergi ve toplantı salonları bulunduran, Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı'nda faaliyetlerini sürdürmekte olup, yurtiçi ve yurtdışı turneleri ile de sanatseverlerle buluşmaya devam etmektedir.
30 Kasım 2010 Salı 20:30 Konser
Boğaziçi Masalı
Proje ve sunum: İncilâ Bertuğ
Solistler: Şevval Sam- Bekir Ünlüataer
Kemençe: Binnaz Çelik
Kanun: Günay Çelik
Viyolonsel: Emrullah Şengüller
Piyano: Ceyda Pirali
Boğaziçi kültürü, artık bir masal mı, yoksa yeni bir masal dünyası yaratabildik mi?
Geçmişine bakınca ikincisini söyleyebilmek pek mümkün gözükmüyor.
Bu program, kültürel ve estetik bilgisi yok olmakta olan Boğaziçi'ni, müzikle ilişkisi olan semtlerine odaklanıp, şarkılar, saz eserleri, tangolar ve edebiyat- fotoğraf- resim gibi far bağlantı kurarak interaktif yollarla dinleyiciye sunuyor.
7 Aralık 2010 Salı 20:30 Tiyatro
Tiyatro Pera
Vanya Dayı
Yazan: Anton Çehov
Çeviren-Yöneten: Nesrin Kazankaya
Dramaturgi: Şafak Eruyar
Dekor: Başak Özdoğan
Kostüm: Fatoş Öztürk Dönmez
Işık: Yüksel Aymaz
Müzik Yönetmeni: Ezgi Kasapoğlu
Yön. Yrd.: Zeynep Özden
Oynayanlar:
Vanya : Levend Öktem
Astrov :Selçuk Yöntem
Yelena: Nesrin Kazankaya
Sonya: Linda Çandır
Serebryakov:Can Kolukısa
Mariya: Aysan Sümercan
Telyegin: İlker Yiğen
Marina: Zeynep Özden
Köylüler: Volkan Aktan
Ömer İvedi
Oğuz Turgutgenç
Özlem Kaynarca
"Vanya Dayı", 1900'lü yılların Rusya'sında bir köy çiftlik evi yaşantısını yansıtır. Emekli profesör Serebryakov genç ve güzel karısı Yelena'yla dinlenmek üzere ölmüş eski karısından miras kalan çiftlik evlerine gelirler. Serebryakov yaşlı, hasta ve çevresiyle iletişim kurmada mesafeli bir bilim adamıdır.
Profesörün eski karısının erkek kardeşi olan Vanya, annesi Mariya, yeğeni Sonya ve dadı Marina ile birlikte çiftlikte yaşamaktadır. Vanya, hayatını çiftliğin idaresine adamış ve çiftliğin gelirine dokunmaksızın bir ideal uğruna profesörün kariyeri için fedakârca kullanmıştır.
Çiftliği ayakta tutmak ideali yüzünden kendine bir yaşam kuramayan ve geleneksel bir köy yaşantısına hapsolmuş Vanya, profesörün genç ve güzel karısı Yelena'ya umutsuzca tutkundur. Yaşlı ve hasta kocasından ilgi görmeyen Yelena ise ailenin yakın dostu çevreci doktor Astrov'la flört etmektedir. Vanya dayısıyla çiftlikte yaşayan profesörün kızı Sonya da Astrov'a aşıktır.
Profesörün çiftliğe gelmesiyle birlikte ilişkiler ve yaşamlar alt üst olur. Beklentiler ve umutlar acımasızca gerilimli ilişkiler düzleminde sorgulanır. Profesörün çiftliği satma kararıyla Vanya kendini kaybeder ve profesörü öldürmeye kalkışır ama başaramaz. Çiftlikte artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Profesör ve karısı Yelena çiftlikten ayrılırlar. Vanya, yeğeni Sonya ile birlikte çiftlik yaşamına kaldıkları yerden devam ederler.
Çehov'un "Köy Yaşamından Sahneler" adını da verdiği oyun, 19.yüzyılın devrim arifesini yaşayan Rusya'sında, değişmekte olan siyasal sistem ve sınıfsal değerlerin toplumsal yaşamda yarattığı uzlaşmaz çelişkileri, bir köy çiftlik evi yaşantısından yansıtır.
Köy yaşamına sıkışmış aydınların dayanılmaz varoluşları, monotonluk, umutsuzluk, eylemsizlik, tembellik ve mutsuzlukla kuşatılmıştır. Bir yanda yükselen bir değer olarak işçi sınıfının dinamik varoluşları, öte yanda aydın insanların duygusal yaşamlarındaki açmazlar diyalektik bir yaşantı içinde geçiş dönemi Rusya'sının sancılı yıllarının da bir iz düşümünü oluşturur.
Geçmişlerine sıkışan ve bugünü yaşamakta zorlanan Çehov'un oyun kişileri, geleceklerine yönelik umutsuz ve umarsız bir bekleyiş içindedirler. Oyun, tüm sahnelerin simultane görünebilir kılındığı; çalışanlar ve çiftlik sahipleri arasındaki sınıfsal çelişkinin gerek davranış gerekse canlı müzik kullanımıyla algılanıp anlaşılacağı bir yorumla sahnelenmektedir.
14 Aralık 2010 Salı 20:30 Tiyatro
Ortaoyuncular
Ruhundan Tramvay Geçen Adam
Yöneten: Ferhan Şensoy
Yazan: Karl Valentin-Ferhan Şensoy
Müzik: Grup Gündoğarken
Giysi/Dekor:Ferhan Şensoy
Oynayanlar: Ferhan Şensoy, Erkan Üçüncü, Ali Çatalbaş, Orhan Ertürk, Özkan Aksu, Elif Durdu, Ebru Soyuerden, Neslihan Çakıner, Begüm Alpaslan, Tolga Kılık, Yavuzhan Doğan, Orkun Akyıldız ve Grup Gündoğarken
"İçinden Tramvay Geçen Şarkı"da ünlü Alman halk ozanı, yazar ve komedyen Karl Valentin'in hayat hikâyesinden yola çıkılarak oluşturulan metin, ana eksende 1914 yılından başlayıp Hitler'in iktidara gelişine kadar uzanan Almanya'ya değinirken, aslında günümüz Türkiye'sini eleştirmekteydi.
Gerek sahne tasarımı gerek müziğin gücü ve oyunculuklarla gayet başarılı, göstermeci üsluplu bir oyun ortaya konmuştu. Bir kez daha Karl Valentin'i konu alan yeni oyunları "Ruhundan Tramvay Geçen Adam", Ferhan Şensoy severler için merakla beklenen bir yapım. Ayrıca müzikte yine Grup Gündoğarken var.
14 Aralık 2010 Salı 19:00 Fotoğraf Sergisi
Coşkun Aydın
ENKA Dr. Clinton Vickers Sanat Galerisi
1955 yılında Denizli'de doğdum. Ortaokul ve lise dönemlerinde sanata, resme, çizime karşı ilgim yüksekti ve uygulamalarım başarılıydı. Bu çalışmalarım ve resim hocalarımın etkisi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Resim bölümüne 1972'de girmeme sebep oldu. 1979'da mezuniyet. Okul döneminde grafik tasarım çalışmaları ve Bab-ı Ali'de bazı gazetelerde foto muhabirliği yaptım.
Ankara Ziraat Bankası Gn. Md. Halka İlişkiler Md.'de 1979-1984 grafiker ressam olarak çalıştım. Halen Ziraat Bankası resim koleksiyonu olarak müzesinde yer alan resimlerin kurtarılması, restorasyonu, kayıt altına alınması çalışmasını yürüttüm. Resmi ve Özel kurumlarda konumla ilgili çalışmalar yürüttüm. Halen reklam tanıtım fotoğrafları çekiyorum ve grafik tasarım yapıyorum. Çektiğim fotoğraflar dış kaynaklı ve yerli basın organlarında yayınlanmakta.
Yelken yarışları fotoğraflarını on yıldır tüm yarışlara katılarak çekiyorum. Fotoğraflarım deniz dergilerinde yayınlanıyor. Karma sergilere katılıyorum. Kişisel 8 sergi açtım. Bunun 6.sı Yelken yarışları sergisi... 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı'yla yaptığımız anlaşma kapsamında yoğun olarak İstanbul fotoğrafları çekiyorum. 32 yıllık evli 2 evlat sahibiyim.
Yarışa sizi de bekliyoruz. Gültekin Çizgen Hoca yelken yarışları fotoğraf sergisi açmam için görüştüğümüzde bu fotoğrafları çekenlerin ne kadar az olduğumuzu hatırladım.
Türkiye'nin yarış merkezleri olan İstanbul, Bodrum, Marmaris, Göcek de çok ciddi ve katılımları fazla olan yelken yarışları yapılıyor. Tekneler marinalara bağlı kalmıyor artık. Yelken kulüpleri ve yelken kursları sayesinde yetişen yelkenciler çoğalmaya baslıyor, üniversitelerde ve denize kıyısı olmayan şehirlerimizde bile yelken kulüpleri kuruluyor. Uluslararası yarışlara katılan takımlarımız var.
Onlar kupalarla dönüyorlar artık. Yelkenin federasyonu, bölge yetkilileri, hakemleri var. Bu kadar ciddi spor hareketi ne yazık ki ne görsel ne de yazılı basında tek sütun tek paragraf dışında yer almıyor. Bazen de hiç yer almıyor. Deniz dergilerinde yer alan bu haber ve fotoğraflar ne kadar duyurabiliyorsa kendisini. Bu haber ve fotoğrafları yapanlar da ne yazık ki bir elin parmakları kadar azlar.
On yıl önce denizle ilgili bir dergi olan Marine Aktüel'in grafik tasarımlarını yaparken denize ilk defa ciddi baktım. Teşekkürler Haydar Korkmaz. Derginin kapanmasından sonra tüm masrafları göze alarak yelken yarışları fotoğrafları çekmem devam etti. Rahmetli Mesut Baran'la tanışmamla fotoğraflarım Yelken Dünyası Dergisi'nde, diğer deniz dergileri olan Naviga, YatchTurkiye Motor Boat dergilerinde de yayınlanmaya başladı.
Artık çektiğim fotoğraflar okuyucuyla buluşuyordu. On yıl boyunca yaklaşık bütün yarışlarda fotoğraf çektim. En zorlu hava şartları bile yıldırmadı. Son dört yıl içinde İstanbul'da 3, Bodrum'da 2, Marmaris'te 1 yelken yarışları sergisi açarak denize olan ilginin artmasını istedim.
Temmuz 2010 da İstanbul'da yine yarışlarla ilgili Uğur Varlı Sanat Galerisi'nde yeni bir kişisel bir sergi, Ekim 2010'da Ankara da Ankamall Alışveriş Merkezi'nde Coşkun Aydın, Hasan Onuker, Saner Gülsöken, Tandan Emek fotoğraflarından oluşan karma yarış fotoğrafları sergisi ile seyircileri ile buluşacak.
Sergilerimizle, deniz dergilerinde yer alan fotoğraflarımızla, bu işe gönül vereceğine inandığım yeni fotoğrafçı dostlarımızın olmasın istiyorum. Yaşamı, felsefesi, görseli yüksek olan bu hayata adım atın...