Haberler

Evde – Almanya'dan Yepyeni Filmler Başlıyor

Güncelleme:
Abone Ol

Yepyeni Filmler seçkisi, Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern Sinema işbirliğiyle 14-24 Haziran tarihleri arasında seyirciyle buluşacak.

FİLM GÖSTERİMLERİ

14-24.06.2012

İstanbul Modern

Mecli-i Mebusan Cad.

Liman İşletmeleri Sahası

Antrepo No.4

Karaköy

Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern Sinema işbirliğiyle

Bu yıl dördüncü kez düzenlenecek olan Almanya'dan Yepyeni Filmler seçkisi, Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern Sinema işbirliğiyle 14-24 Haziran tarihleri arasında seyirciyle buluşacak. Artık gelenekselleşen gösterim programında çeşitli uluslararası festivallerde gösterilmiş ve ödül kazanmış, yılın öne çıkan Alman filmleri yer alıyor. Küratörlüğünü Goethe-Institut Istanbul Müdürü Claudia Hahn-Raabe, İstanbul Modern Film Programları Yöneticisi Müge Tüfenk, sinema yazarı Engin Ertan ve Goethe-Institut Istanbul Film ve Edebiyat Projeleri Sorumlusu Fügen Uğur'un üstlendiği program bu yıl "ev" temasını merkeze alıyor. "Evde" başlıklı programda kelime anlamının ötesinde, aidiyet ve kimlik temalarıyla da ilişkili bir ev kavramı kastediliyor; aileden topluma ve hatta ülkeye uzanan bir yaşama alanına dikkat çekiliyor.

Programın açılışını Hans-Christian Schmid'in yönettiği ve bu yıl Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı için yarışan "Geriye Kalanlar" (Was bleibt) yapıyor. Filmin başrollerinde, geçtiğimiz ay İstanbul Tiyatro Festivali çerçevesinde ülkemizde de sahnelenen Hamlet'teki performansıyla herkesi kendisine hayran bırakan ünlü oyuncu Lars Eidinger ve Alman sinemasının deneyimli isimlerinden Corrina Harfouch yer alıyor. İki oyuncuyu anne/oğul rolünde izleyeceğimiz "Geriye Kalanlar" bir hafta sonu süresince tekrar bir araya gelen aile bireylerinin yaşadıkları çatışmalara odaklanıyor.

Bu yıl Berlin Film Festivali'nde Perspektive Deutsches Kino bölümünde gösterilen "Kayıp Aranıyor"u (Die Vermissten) ise gelecek vadeden bir yönetmen keşfetmek isteyenler kaçırmamalı. Boşanmış bir çiftin evden kaçan 13 yaşındaki kızlarını arama hikâyesiyle başlayan film, öykü ilerledikçe şaşırtıcı bir distopyaya ve etkileyici bir alegoriye dönüşüyor. Filmin yönetmeni Jan Speckenbach İstanbul'a konuk olacak ve 17 Haziran saat 17.00'deki gösterime katılarak izleyicilerin sorularını cevaplayacak.

Yine bu yılki Berlinale'de Perspektive Deutsches Kino seçkisinde yer alan ve Dialogue en Perspective ödülünü kazanan "Burası Kaliforniya Değil" (This Ain't California) ise programın kaçırılmaması gereken filmlerinden. 80'lerde Doğu Almanya'da el yordamıyla bir kaykay grubu oluşturan o yılların yeniyetmelerinin, acı bir haber nedeniyle 2011'de tekrar bir araya gelmeleri bu şaşırtıcı belgeselin merkez noktasında yer alıyor. Yönetmen Marten Persiel, gençlerin 80'lerde bizzat çektikleri filmleri döneme ait arşiv görüntüleriyle, ayrıca yeniden canlandırmalar, animasyon bölümler ve günümüzde yapılmış röportajlarla başarıyla birleştiriyor. Ortaya çıkan sonuçsa, sinemadaki alışıldık Doğu Almanya temsillerinin çok dışında, kişisel hikâyelerin ışığında çıkılan bir zaman yolculuğu. Bazen seyircinin ayaklarını yerden kesecek kadar dinamik, bazense son derece hüzünlü "Burası Kaliforniya Değil", Berlin Film Festivali'ndeki gösterimlerinde büyük ilgi görmüştü.

Bu yıl Berlin Film Festivali'nde Perspektive Deutsches Kino bölümünün açılışını yapan "Bir Günlüğüne Erkek" (Man for a Day) ise programdaki bir diğer belgesel. Film, New Yorklu performans sanatçısı Diane Torr'un Berlin'de düzenlediği bir atölye çalışması üzerinden hareket ediyor. Torr, bir grup kadınla bir araya gelerek cinsiyet ve cinsel rollerle ilgili bir deney yapıyor. Bu kadınlar bir hafta boyunca Torr ile erkek olmanın ne demek olduğunu ve sırlarını tartışarak istedikleri erkeğe dönüşüyorlar. Atölye çalışmasının son gününde erkek kılığında Berlin sokaklarına çıktıklarında hayatlarındaki bazı şeylerin asla eskisi gibi olmayacağını fark ediyorlar. Filmin yönetmeni Katarina Peters, 23 Haziran saat 15.00'deki gösterime katılarak seyircilerin sorularını yanıtlayacak.

Programda son Berlinale'de Christian Petzold'de En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran "Barbara", bu yıl İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale ödülü için yarışan "Kabuktaki Çatlaklar" (Die Unsichtbare), gerçek bir hikâyeden esinlenen "Batı Frekansı" (Westwind), geçtiğimiz yılın ses getiren popüler Alman filmlerinden "Hotel Lux" veya Toronto Film Festivali'nde gösterildiğinde eleştirmenlerden olumlu tepkiler alan "Okyanusun Rengi" (Die Farbe des Ozeans) de dikkat çekiyor.

Programda yer alan tüm filmler ve detaylı bilgileri şöyle:

Barbara (2012)

Yön: Christian Petzold

Oyn: Nina Hoss, Ronald Zehrfeld

Bu yılki Berlin Film Festivali'nden En İyi Yönetmen ödülüyle dönen "Barbara", 80'li yıllarda Doğu Almanya'da geçiyor. Rejimle yaşadığı sorunlar nedeniyle önce tutuklanan, daha sonraysa taşraya sürgüne gönderilen doktor Barbara filmin başkarakteri. Her hareketi gözlense de Barbara Batı'ya kaçmakta kararlıdır. Fakat bu küçük kasabada tanıştığı meslektaşı André, değer yargılarını tekrar gözden geçirmesine aracı olur. Ülkemizdeki ilk gösterimi Nisan ayında İstanbul Film Festivali'nde gerçekleşen "Barbara", yakın dönem Alman sinemasının en önemli yönetmenlerinden Christian Petzold'un imzasını taşıyan soğukkanlı ve olgun bir drama.

*Bir Film'in katkılarıyla

Batı Frekansı / Westwind (2011)

Yön: Robert Thalheim

Oyn: Friederike Becht, Luise Heyer

Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenen "Batı Frekansı", tıpkı "Barbara" gibi, bir Doğu'dan Batı'ya kaçış hikayesi... 17 yaşındaki ikiz kardeşler Isabel ve Doreen gelecek vadeden iki sporcudur. Genç kızlar ülkeleri Doğu Almanya'yı kürek yarışlarında başarıyla temsil etmeyi amaçlamıştır. Hazırlık için Macaristan'daki bir yaz kampına giderler ama yolda tanıştıkları Batı Alman üç genç akıllarını çeler. Doreen'in çocuklardan birisine âşık olup onunla beraber Batı'ya kaçmaya karar vermesiyse, o güne değin hiç ayrılmamış kardeşlerin arasındaki bağı sarsar. "Batı Frekansı" gençlik filmlerinden tanıdık yaz aşklarını, ayrıca dostluğu ve kardeşliği işlerken, geçtiği dönemin ruhunu yansıtmak için Depeche Mode, The Cure, Camouflage gibi grupların şarkılarına da bolca yer veriyor.

Burası Kaliforniya Değil / This Ain't California (2012)

Yön: Marten Persiel

İlk gösterimi Berlin Film Festivali'nde Perspektive Deutsches Kino bölümünde gerçekleşen bu dinamik belgesel Doğu Almanya'dan değişik bir portre sunuyor. 80'li yıllarda Doğu Almanya'da bir grup genç kaykay sporunu keşfeder. Kendi ürettikleri kaykaylarla bu sporu uygulamaya ve eğlenmeye başlarlar. Yaşadıkları ülke içinse bir nevi uzaylıdırlar. Zira ödünç aldıkları Amerikan alt-kültürü rejime uyum sağlamadığı gibi, politik bir motivasyonları olmadığı için rejim karşıtı gruplar arasında da kendilerine yer bulamazlar. Fakat kaykaylarının ve eğlencelerinin ellerinden alınmasına karşı mücadele ederler. Ta ki 1989'da Duvar yıkılıncaya ve arkadaş grupları dağılıncaya değin... "Burası Kaliforniya Değil" bu dönemden arşiv görüntülerini 2011 yılında yapılmış röportajlarla biraraya getiriyor.

Geriye Kalanlar / Was bleibt (2012)

Yön: Hans-Christian Schmid

Oyn: Lars Eidinger, Corrina Harfouch

Bu yıl Berlin'de Altın Ayı ödülü için yarışan Hans-Christian Schmid'in yeni filmi bir aile dramı. Berlin'de yaşayan Marko, küçük oğluyla beraber, bir hafta sonu boyunca ebeveynlerini ve erkek kardeşini ziyarete gider. Ancak bu aile toplantısı gerilimin giderek tırmandığı bir ortama sahne olur. Özellikle annenin depresyon nedeniyle süren ilaç tedavisine kendi kararıyla ara verdiğini açıklaması diğer tüm aile bireylerini endişelendirir. Farklı tarzda filmler yapmasıyla tanınan Schmid, bu sefer çok iyi bir oyuncu kadrosunun da desteğiyle, kısıtlı bir alanda biraraya gelen insanların psikolojisine odaklanmış. "Geriye Kalanlar"da özellikle başrollerdeki Lars Eidinger ve Corrina Harfouch'un performansları öne çıkıyor.

Kabuktaki Çatlaklar / Die Unsichtbare (2011)

Yön: Christian Schwochow

Oyn: Stine Fischer Christensen, Ulrich Noetchen

Ülkemizdeki ilk gösterimi İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünde gerçekleşen "Kabuktaki Çatlaklar", Almanya'dan Yepyeni Filmler programı dâhilinde tekrar seyircilerle buluşuyor. Oyunculuk eğitimi alan ama hem özel hayatında hem de sahnede fark edilemeyecek kadar silik kalan genç bir kadının, Fine'nin ilk başrol teklifini aldığında yaşadıklarını anlatıyor film. Çetin ceviz bir yönetmen olan Kaspar, sadece genç oyuncu adaylarıyla sahneye koyacağı yeni oyununun başrolüne Fine'yi seçiyor ve onun içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak için genç kadını kâh baştan çıkartıyor, kâh aşağılıyor. "Kabuktaki Çatlaklar" başrolündeki Stine Fischer Christensen'a Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandırmıştı.

Hotel Lux (2011)

Yön: Leander Haußmann

Oyn: Michael Herbig, Jürgen Vogel

"Sonnenallee"nin yönetmeni Leander Haußmann ve Almanya'nın en popüler komedyenlerinden Michael 'Bully' Herbig biraraya geldiler ve geçtiğimiz yıl Almanya'nın en ses getiren popüler filmlerinden birisine imza attılar. III. Reich döneminde geçen film, birisi Komünist Parti üyesi, diğeriyse apolitik ve sahnede yaptıkları Hitler ve Stalin taklitleriyle ün kazanan iki tiyatrocu arkadaşın maceralarını anlatıyor. Filmin ismiyse zamanında Moskova'da dünyanın dört bir yanından göçen komünistlere ev sahipliği yapan ünlü otelden gelmekte... "Hotel Lux", bu yıl Alman Film Akademisi'nin dağıttığı Lola ödüllerine En İyi Kostüm, En İyi Makyaj ve En İyi Prodüksiyon Tasarımı dallarında aday gösterilmişti.

Kayıp Aranıyor / Die Vermissten (2012)

Yön: Jan Speckenbach

Oyn: André Hennicke, Luzie Ahrens

Jan Speckenbach'ın bu ilk uzun metrajlı filmi, boşanmış bir çiftin evden kaçan 13 yaşındaki kızlarını arama hikâyesiyle başlıyor. Fakat öykü ilerledikçe "Kayıp Aranıyor" giderek şaşırtıcı bir distopyaya ve etkileyici bir alegoriye dönüşüyor. Mütevazı bütçesine rağmen kendine has bir atmosferi başarıyla kuran film, çocukların ve yetişkinlerin dünyayı ne kadar farklı algıladıklarının altını çizmekte… Başrolünde deneyimli aktör André Hennicke'nin yer aldığı "Kayıp Aranıyor"un ilk gösterimi bu yılki Berlin Film Festivali'nde, Perspektive Deutsches Kino bölümünde gerçekleşmişti. Geleceği parlak bir yönetmeni keşfetmek isteyen sinemaseverler kaçırmamalı...

Okyanusun Rengi / Die Farbe des Ozeans (2011)

Yön: Maggie Peren

Oyn: Álex González, Hubert Koundé

Daha ziyade senaryolarıyla tanınan Maggie Peren'in ikinci uzun metrajlı filmi, kaderleri Kanarya Adaları'nda kesişen iki göçmen, bir turist ve bir polisin hikâyesini anlatıyor. Geçtiğimiz Toronto Film Festivali'nde gösterilen "Okyanusun Rengi", eleştirmenler tarafından ele aldığı konuya olgun şekilde yaklaşan bir film olarak nitelendirilmiş ve özellikle görüntü yönetimiyle övgü toplamıştı.

Sistem / Das System (2011)

Yön: Marc Bauder

Oyn: Jacob Matschenz, Bernhard Schütz

Daha önce televizyon için çeşitli belgeseller yönetmiş Marc Bauder'in bu ilk uzun metrajlı sinema filmi, genç bir erkeğin kendisine bütünüyle yabancı bir dünyanın içine çekilmesini anlatıyor. Hayatını çalıntı mallar satarak kazanan Mike, bir soygun sırasında Konrad isimli bir adam tarafından yakalanır. Konrad, eski Doğu Almanya'dan günümüze kalmış bir grubun içine sokar genç kahramanımızı... Bu grupta zamanında Doğu Almanya'da gizli serviste çalışmış kişiler vardır ve bilgilerini bugünün finans dünyası için kullanmaktadırlar. "Sistem" Konrad rolündeki Bernhard Schütz'e Alman Film Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında adaylık kazandırmıştı.

Mayıs'ta 4 Gün / 4 Tage im Mai (2011)

Yön: Achim von Borries

Oyn: Pavel Wenzel, Aleksey Guskov

"Was nützt die Liebe in Gedanken" ile ses getiren, daha sonraysa ağırlıklı olarak televizyon için çalışan Achim von Borries'in yeni sinema filmi "Mayıs'ta 4 Gün", II. Dünya Savaşı'nın son günlerine odaklanan bir drama. Almanya'nın kuzeyindeki bir yetimhaneyi işgal eden Rus askerlerden birisiyle, yetim bir çocuk arasındaki dostluğu anlatan film, ilk olarak geçtiğimiz Locarno Film Festivali'nde gösterilmişti.

Bir Günlüğüne Erkek / Man for a Day (2012)

Yön: Katarina Peters

Bu yıl Berlin Film Festivali'nde Perspektive Deutsches Kino bölümünün açılışını yapan "Bir Günlüğüne Erkek", New Yorklu performans sanatçısı Diane Torr'un Berlin'deki bir atölye çalışmasını konu alıyor. Bu esprili belgesel, bir grup kadının önce kendi aralarında erkek olmak üzerine tartıştıkları, daha sonraysa erkek kılığında gündelik hayata karıştıkları bir süreci takip ediyor. Filmin müziklerinde önceki yıl ülkemizde bir konser veren, Alman elektronik müziğinin önemli isimlerinden Gudrun Gut'un da imzası var...

Kaynak: Bültenler / Kültür Sanat

Kültür Sanat Kaliforniya Almanya Berlin Kültür Sanat Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title