Haberler

Hindistan: Renkli Kültürün Ev Sahibi

Güncelleme:
Abone Ol

Tarihi yapıları, coğrafyası, sineması, müzikleri, dansları, modası, mutfağı ve ritüelleri ile dünyanın en renkli kültürüne sahip Hindistan, özgün çeşitliliğini binlerce yıldır koruyor.

Tarihi yapıları, coğrafyası, sineması, müzikleri, dansları, modası, mutfağı ve ritüelleri ile dünyanın en renkli kültürüne sahip Güney Asya ülkesi Hindistan, özgün çeşitliliğini binlerce yıldır koruyor.

Birleşmiş Milletler tahminlerine göre yaklaşık 1,5 milyar nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan, içinde bulundurduğu farklı kültürleri ile dikkati çekiyor. Üç tarafı denizle çevrili Hindistan sahip olduğu coğrafi alan büyüklüğü ile dünyanın 7. ülkesi konumunda yer alıyor.

Güneyinde Hint Okyanusu, batısında Umman Denizi ve doğusunda Bengal Körfezi bulunan, deniz kıyısı uzunluğu 7 bin 517 kilometreye varan ülke sınırlarını batıda Pakistan, kuzeydoğuda Çin, Nepal ve Butan, doğusunda ise Bangladeş ve Myanmar ile paylaşıyor.

Dünyanın havası en kirli ülkeleri arasında bulunun Hindistan'ın sokak lezzetleri ise özgün nitelik taşıyor. Ülkede et olarak tavuk ve deniz ürünleri kullanılıyor. Hinduizm inancı nedeniyle inek eti tüketilmeyen, dindarlık seviyesine göre bazı grupların hayvansal gıdadan tamamıyla uzak durduğu ülkenin gastronomisini vejetaryen menüler ağırlıklı oluşturuyor.

Ülkedeki ırksal yapı ve dillerdeki farklılıklar giyim, yeme alışkanlıkları, sosyal gelenekler ve inançlar açısından çeşitlilik oluşturuyor. Eyaletten eyalete farklılık gösteren bazı geleneklerinin ve kültürel simgelerinin izlerini bölgesindeki diğer ülkelere de aktaran Hindistan, sinema sektörünün dünyadaki lokomotifleri arasında da yer alıyor.

İslam, ülkenin en kalabalık ikinci inanç grubu

Gelişen ve değişen dünya kültürüne rağmen özgünlüğünü kaybetmeyen, 76 yıl önce bağımsızlığını ilan eden ülkede, Hintçe ve İngilizce resmi dillerinin yanında 20'nin üzerinde bölgesel dil kullanılıyor. Hinduizm'in öncüsü Hindistan'da İslam, ülkenin en kalabalık ikinci inanç grubunu oluşturuyor. Ülkede özellikle 17. yüzyılda hüküm sürmüş Babür İmparatorluğu döneminde yapılmış çok sayıda cami ve mescit göze çarpıyor.

İslam türbe mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen, 1631-1654 yıllarında inşa edilmiş anıt mezar Tac Mahal, ülkenin en sembol yapısı özelliğini taşıyor.

Babür İmparatorluğu'nun 5. hükümdarı Şah Cihan'ın 1631'de hayatını kaybeden eşi Ercümend Banu Begüm (Mümtaz Mahal) için o zamanki imparatorluğun başkenti olan Agra'daki Yamuna Nehri'nin kıyısında yaptırdığı, sonrasında 1666 yılında kendisinin de defnedildiği anıt mezar, her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor. Babürlülerin gücünü ve kudretini temsil eden, mimarisiyle beğeni toplayan anıt mezar, 1983'ten bu yana UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.

25 bin kişinin aynı anda saf tuttuğu cami

Şah Cihan'ın talimatı ile yapımına 1650'de başlanan, 6 bin işçi ile 6 yılda tamamlanan, ülkenin en büyük ve ihtişamlı camilerinden Jama Camisi (Delhi Cuma Cami) de başkent Yeni Delhi'nin sembol yapılarından biri olarak öne çıkıyor. İbadet için gelen Müslümanların yanı sıra turistlerin de ağırlandığı camide cuma günleri aynı anda yaklaşık 25 bin kişi saf tutuyor.

Dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında bulunmasına rağmen gelir dağılımındaki orantısızlık sebebiyle halkın çoğunun asgari geçim standardında yaşadığı ülke bu tablo ile nüfusu varlık içinde yokluk çeken ülkeler arasında yer alıyor.

Kaynak: AA / Kültür Sanat

Turizm Sinema Kültür Sanat Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title