Haberler

Kadın Sorunları Sempozyumu Sona Erdi

Güncelleme:
Abone Ol

Uluslararası Kadın Sempozyumu ve Sanat Çalıştayı bugün yapılan 6 oturumun ardından okunan sonuç bildirgesi ile sona erdi.

Giresun Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (GÜKAM) tarafından düzenlenen, Birleşmiş Milletler Türkiye Komitesi ile UNESCO'nun işbirliğinde gerçekleştirilen, 'Cinsiyetlerarası Eşitsizliğin ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Devlet Politikaları ve Sivil Sorumluluk' konulu 'Uluslararası Kadın Sempozyumu ve Sanat Çalıştayı' bugün yapılan 6 oturumun ardından okunan sonuç bildirgesi ile sona erdi.

DEVLET DAHA AĞIR YAPTIRIMLAR UYGULAMALI

Sempozyumun ikinci gününde gerçekleştirilen oturumlarda, 'Toplumsal Cinsiyet ve Kimlik Politikaları', 'Tarihin ışığında kadına bakış', 'Uluslararası sözleşmeler ve yasal düzenlemeler', 'Farklı açılardan toplumsal cinsiyet eşitsizliği', 'Aile içi şiddetin ağır bedeli: çocuk mağduriyeti' ve 'Sanatın diliyle çocuk ve kadına yönelik şiddet' konularında bildiriler sunuldu, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde eğitime ihtiyaç duyulduğu ve devletin bu konuda daha ağır yaptırımlar uygulaması gerektiğine dikkat çekildi.

Son oturumda Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aygün Attar tarafından hazırlanan sempozyumun sonuç bildirgesi okundu. Rektör Attar, "Tüm dünyada, farklı coğrafyalarda kadınlar, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik şiddete maruz kalmaktadır. Kadınların toplumsal alanda kendine yer edinmesi ve öneminin artması, kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin önüne geçmede en önemli basamaklardan biridir" diyerek başladığı bildiride şu ifadelere yer verdi:

"Tüm katılımcıların bildirileri sonucunda, bütün devletlerde, toplumsal cinsiyete dayanan rollerin, erkeğin kadına hükmetmesine neden olduğunu bir kez daha gördük. Devletlerin hem özel, hem kamusal alanda mevcut olan şiddeti görmezden gelmelerinin, ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı etkili politikalar geliştirmemiş olmalarının, kadına yönelik şiddeti sürekli kıldığını gördük."

ÖNCELİKLE ERKEKLER EĞİTİLMELİ

Bildirgede şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinin bir göstergesi olduğunu gördüklerini anlatan Prof. Aktar, şiddetin, kadınları zorla bağımlı bir konuma sokmanın toplumsal mekanizmalarından biri olarak, kadını ekonomik ihtiyaçlarından ve sosyal haklarından yoksun bıraktığının saptandığını kaydetti, "Buna bağlı olarak, 1. Uluslararası Kadın Sempozyumu ve Sanat Çalıştayı'nda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda, öncelikle erkeklerin eğitilmesinin gerekli olduğunu belirledik. Kadına yönelik şiddeti doğuran temel unsurun cinsiyet ayrımcılığı olduğundan yola çıkarak, medyada cinsiyet ayrımcılığı ve şiddetin her türlüsünün özendirilmesine karşı mücadele edilmesi gerektiğini gördük. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine ve kadınların yaşam haklarının güvence altına alınmasına yönelik, başta devlet kurumları olmak üzere tüm üniversite ve eğitim kurumlarının, basın yayın organlarının ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlaması ve tüm bunların fiili olarak yaşama geçirilmesi önemlidir" dedi.

KADINLAR AYRICALIK DEĞİL EŞİTLİK İSTİYOR

Rektör Attar, bildiride şu görüşlere yer verdi:

"Toplumsal kodlamalar kadar önemli olan ve vurgulanması gereken bir konu, uluslararası literatürde cinsiyet kotası olarak geçen, Türkiye'de kadın kotası olarak bilinen ve her iki cinsin de belli bir oranın altına düşmesini engelleyerek, kadınların toplumun her alanında var olmasını sağlayan mekanizmadır. Kadın kotası; kadınların mecliste, kabinelerde, toplumdaki tüm karar birimlerinde temsil hakkını muhafaza edebilmek ve cinsiyetlerarası eşitsizliği az da olsa giderebilmek için alınan bir önlemdir. Kadına yönelik şiddet, ister kamusal alanda ister özel yaşamda meydana gelsin, kadının fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine, acı çekmesine, onurunun zedelenmesine, kadının özgüvenini yitirmesine ve kadınlara karşı ayrımcılığın sürmesine yol açan bir eylemdir. Kadına yönelik şiddet olaylarına işyerinde, sokakta, okulda, gözaltında, savaşlarda rastlanmaktadır. Ancak, kadınlar, en korunduğu yer diye düşünülen aile içinde, kendi evinde sevgi, saygı beklediği insanlar tarafından da yaygın bir şekilde şiddete uğramaktadır. Kadına karşı uygulanan şiddet, taşıdığı özellikler ve yaygınlığı nedeniyle hukuk sisteminin görmezden gelemeyeceği kamusal niteliği olan bir sorundur. Unutmayalım ki, yaşam bize kadın aracılığıyla verilmiş bir armağandır. Dünya nüfusunun yüzde 50'den fazlasını oluşturan kadınlar, ayrıcalık değil eşitlik istiyorlar. Eşitlik, insan olmanın gereksinimi, adaletin tecellisi demektir."

Sonuç bildirgesinin ardından sempozyuma katılanlar toplu fotoğraf çektirdi ve iki gün süren sempozyum sona erdi. - Giresun

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Kültür Sanat

Giresun Üniversitesi Birleşmiş Milletler Aygün Attar Türkiye Kültür Sanat Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title